
Günümüzde yaşanan kanser vakalarının yaklaşık yüzde 50’si ileri evrelerindeyken tanı alıyor. Düzenli sağlık taramalarında bile kanser tanılarının ancak yüzde 14’ü yakalanabiliyor. Yani sağlık farkındalığı yüksek olup her yıl düzenli check-up yaptıran bireylerde bile kanser farkında olmadan ilerleyebiliyor. Geç alınan tanı ise tedavi seçeneklerini sınırlayabiliyor, başarı oranını düşürebiliyor. Peki kansere karşı hepimiz gerçekten bu kadar savunmasız mıyız? Hayır. Bedenimiz kansere bağlı semptomlar oluşmadan çok önce bize yolunda gitmeyen bir şeyler olduğunun sinyallerini vermeye başlıyor. Bu sinyaller biyo-belirteçlerimiz üzerinde görülüyor. Dünyaca ünlü Fonksiyonel Tıp Doktoru Mark Hyman’a göre biyo-belirteçlerimizi düzenli olarak takip etmek kanser riskini ilk evrelerinde bize işaret edebiliyor ve erkenden aksiyona geçmemize yardımcı olabiliyor. Peki kanserde erken teşhis için izlenmesi gereken bu temel biyo-belirteçler neler? Sizin için yazdık.
Kanser hastalığında erken teşhisin önemi
Kanser hastalığında erken teşhis, semptomların olabildiğince erken tespit edilmesi ile yapılır. Tedavi süreci henüz kanser küçükken ve vücuda yayılmamışken başlanırsa başarılı olma şansı önemli ölçüde yükselir. Erken teşhis sayesinde danışan ve doktorların daha fazla tedavi seçeneği bulunur ve yapılan müdahaleler daha etkili sonuçlar verir. Eğer tanı ve dolayısıyla tedavi süreci gecikirse kanser daha büyük sağlık sorunlarına ve daha yüksek maliyetli tedavi planlarına sebep olabilir.
Kanserde erken teşhis üç temel şekilde başarılabilir. İlk seçenek düzenli olarak sağlık taramalarından geçmektir. Görünürde sağlıklı olan, asemptomatik bireylere yapılan bu taramalar ile amaç daha henüz semptomlar oluşmadan var olma riski bulunan kanseri tespit etmektir. İkinci olarak erken teşhis birtakım semptomlardan şikayetçi bireylerin sağlık uzmanlarına danışması ve kanser tanısı alması ile de gerçekleşebilir. Üçüncü ve belki de bireysel olarak en kontrolümüzde olan yol kendi bedenimize olan farkındalığımızda gizlenir. Vücudumuzda belirli bir sebebi olmadan yaşanan, ısrarcı değişimleri göz ardı etmeden sağlık uzmanımızla paylaşmak erken teşhisin en önemli kısımlarından birini oluşturur.
Toplumsal ölçekte erken teşhisin daha yaygın olabilmesi içinse kimlerin kansere yakalanmaya dair savunmasız olduğunu tespit etmemiz gerekir. Disiplinler arası, büyük ölçekli, kanseri iyileştirmektense önlemeye odaklanan araştırmalar ile bu başarılabilir.
Kanserde erken teşhis (0. ve 1. evre) ile gelen 5 yıllık hayatta kalma oranları
- Meme kanserinde yüzde 99’un üzerinde.
- Tiroid kanserinde yüzde 98.
- Cilt kanserinde yüzde 98.
- Rahim kanserinde yüzde 95.
- Yumurtalık kanserinde yüzde 93.
- Servikal kanserde yüzde 91.
Kanserde erken teşhis için kan testleri kullanılabilir mi?
Dr. Mark Hyman’ın kanserde erken teşhis konusunda dikkat çektiği konulardan birisi de sağlık taramalarının sadece 5 temel kanserin (meme, akciğer, prostat, kolon ve servikal) tespitinde kullanıldığı gerçeğidir. Nitekim kanserin 50’den fazla türü vardır. Bu noktada da genel sağlık taramaları ve düzenli check-up’lar yetersiz kalabilir.
Kan testleri bu noktada devreye girer. Hyman’a göre her kan testi erken kanser tespiti için uygun değildir. Nitekim belirli biyo-belirteçleri hedef alan gelişmiş kan testleri gerçekten de kanser riskini erkenden fark edip gerekli önlemleri almada yardımcı olabilir.
Kanserde erken teşhis için izlenmesi gereken biyo-belirteçler
Hyman’a göre bedenin kanser gelişimi riskine dair gönderdiği ilk sinyaller aşağıdaki biyo-belirteçler üzerinde görülür.
- PSA (Prostat Spesifik Antijen): Yüksek seviyede olması prostat kanserini işaret edebilir ancak tek başına tanı için yeterli değildir. Genel prostat sağlığının bir göstergesidir.
- Amilaz ve lipaz: Pankreast an salgılanan bu enzimlerde dengesizlikler, sindirim bozukluklarını, yüksek enflamasyonu hatta pankreas kanserini işaret edebilir.
- TgAB (Tiroglobulin antikorları):Tiroid bezlerinin sağlıklı çalışıp çalışmadığına dair yapılan bir testtir. Hashimoto gibi otoimmün bozuklukları gibi tiroid kanserinin de tespit edilmesine yardımcı olabilir.
- Monosiyler ve nötrofiller: Akyuvar hücrelerinde anormal seviyelerde görülmeleri enfeksiyonu, kronik hastalıkları, yüksek enflamasyonu ve lösemi gibi kanser türlerini işaret edebilir.
- Akyuvar sayımı, lenfositler, eozinofiller, bazofiller: Bu bağışıklık hücrelerinin bedendeki seviyelerine kan kanserlerini ve bağışıklık cevabındaki anormallikleri tespit etmek için danışılabilir.
- Hemoglobin, trombosit sayısı, hematokrit: Bu göstergeler ise alyuvarların sağlık durumlarını, kanın pıhtılaşma işlevini, kemik iliği aktivitesini gözler önüne sererek anemi, pıhtılaşma bozuklukları ve çeşitli kanserlerin tespitinde kullanılabilir.
Dr. Mark Hyman’ın kanseri önlemek için verdiği yaşam tarzı önerileri
- Düzenli egzersiz kanser riskini yüzde 17-18 oranında düşürür.
- Sağlıklı kilomuzda olmak 13 çeşit kansere yakalanma riskimizi azaltır.
- Gerçek gıdalarla beslenmek ve ultra işlenmiş gıdalardan uzak durmak çeşitli kanserlere karşı koruma sağlar.
- Sigara ve alkol kansere neden olduğunu bildiğimiz en temel unsurlardandır. Sigaradan uzak durmak, alkolü de mümkün olduğunca azaltmak çok önemlidir.
- Dünyadaki en yaygın kanser türlerinden melonoma yani cilt kanserini önlemenin en etkili ve basit yolu her gün mutlaka 50 faktörlü güneş kremi sürmektir.
