Zihinsel sağlık her yaşta çok önemli olsa da hak ettiği ilgiyi en çok ileri yaşlarda; 65 ve sonrasında görmeye başlıyor. Bu algıya ileri yaşlarda zihinsel yetenek bozukluklarının yani demansın neredeyse pandemi olarak değerlendirilebilecek kadar yaygın görülmesi sebep oluyor. Maalesef ki bu hastalıklar tanısından itibaren ancak yavaşlatılabiliyor fakat tedavi edilemiyor. Neyse ki demansa doğru ilerleyen uzun ve yavaş zihinsel fonksiyon kaybı süreci, erken yaştan itibaren edinilen hayat tarzı değişimleri ile tersine çevrilebiliyor. Nörolog ve Alzheimer’s Prevention Program kurucuları Dr. Ayesha ve Dean Sherzai‘nin önerileri ile uzun ve sağlıklı bir yaşamın reçetesi!
Zihinsel fonksiyon kaybı nedir?
Zihinsel fonksiyon kaybı beynin; düşünme, uyaranları değerlendirme, öğrenme, hafıza, motor faaliyetleri yönetme gibi işlevlerinde zaman içinde, kademeli olarak görülen zarar anlamına geliyor. Bu zararın neden olduğu zihinsel yetenek bozukluklara da genel adıyla demans (bunama) deniyor. Alzheimer‘da demans çatı hastalığının altında bulunan bir zihinsel yetenek bozukluğu olarak değerlendiriliyor.
Peki kimleri etkiliyor?
Dean ve Ayesha Sherzai’a göre küresel çapta görülen zihinsel yetenek bozukluklarının oranları oldukça iç karartıcı bir halde. Amerika Birleşik Devletleri’nde her 64 saniyede bir yeni bir kişiye demans tanısı konuyor. 65 yaş ve üstünde her 10 kişiden 1’inde demans görülürken 20 yıl içerisinde bu oran ciddi bir kötüleşme yaşıyor. 85 yaş ve üzerinde her 2 kişiden 1’inde demans tanısı bulunuyor.
Bilişsellikte yaşanan kayıp önlenebilir mi?
Bununla beraber zihinsel fonksiyon kaybı, demans veya Alzheimer gibi bir tür hastalık olarak görülmediği ve uzun bir süreçte, neredeyse 60 yıl, yaşandığı için hiç bir kurum, araştırma, hastane tarafından kaydı tutulmuyor, önem verilmiyor. Nitekim zihinsel fonksiyon kaybı, 20’li yaşlardan itibaren her insanda kademe kademe başlıyor ve oldukça bariz ipuçları veriyor. Bilinç tüm yaş aralıklarına adeta bir spektrum gibi yayılıyor ve giderek azalan bir eğim çiziyor.
Görülen ve ölçülebilen bu kaybın tek avantajı ise doğru yaşam tarzı alışkanlıkları ile geri döndürülebilir ve önlenebilir bir doğası olmasında yatıyor.
Zihinsel fonksiyon kaybını önleme yolları
Nörolog Sherzai çiftinin bilişsel fonksiyonları geri kazanma ve koruma konusunda verdikleri tavsiyelerin her biri tüm yaş gruplarına hitap ediyor. Bununla beraber yürüttükleri araştırmalar, bilişsel sağlık farkındalığının erkenden; 20’li yaşlardan itibaren kazanılması gerektiğini gösteriyor. Birbirleri üzerine eklenerek gelişen bu zihinsel sağlık alışkanlıkları bir bütün halinde zihni koruyor.
20’li yaşlar
20’li yaşlarda en çok dikkat edilmesi gereken dikkat oluyor. Her bilişsel yeteneğin başını; düşünme, öğrenme, hafızayı dikkat gösterebilme yetisi oluşturuyor. Hafızanın bekçiliğini yapan dikkat, 20’li yaşlarda giderek yoğunlaşan iş ve özel hayat; yoğun çalışma saatleri, artan stres faktörleri, çocuk sahibi olma ve nicesi ile dağılmaya başlıyor. Bu duruma teknoloji, özel olarak sosyal medya, hiç yardımcı olmuyor. Aynı anda birden fazla işi yapmaya çalışmak; multitasking’i bir yaşam biçimi olarak edinmek de beynin bir bölümünü sürekli olarak aktive ediyor. Bu durum da birikerek bireyi tükenmişliğe, beyni de fonksiyon kaybına sürüklüyor.
Bu nedenle 20’li yaşlarda “dikkat etmeye dikkat etmek” gerekiyor. Dikkatin geliştirilmesini amaçlamak, dikkat dağıtıcılarla dolu modern yaşamda neye dikkat verileceğine dair özenli ve seçici olmak; kendi zihninin içinde kalabilmek gerekiyor.
Çünkü herhangi bir işi tüm dikkati vererek, detaylı şekilde, adeta meditatif halde gerçekleştirmek beynin bilişsel kabiliyetini besliyor. Uzmanlar örnek olarak Japonların çay seremonisini, Tayland’da bir manastırda yapılan ekmek pişirme meditasyonunu veya sadece başka hiç bir aksiyona geçmeden bulaşık makinesi yerleştirmeyi öneriyor.
30’lu yaşlar
Dikkatin geliştirilmesini takiben sıra hafızaya geçiyor. Araştırmalar hafızanın dikkatli, kasıtlı, kompleks davranışlar ile geliştiğini gösteriyor. Bu da ilk adımda akla sudoku gibi zeka oyunlarını getirse de bulmaca çözmek hafızayı geliştirmeye yetmiyor. Çünkü kompleks olmasına rağmen diğer noktayı yani amacı eksik bırakıyor.
Nörolog Sherzai’lere göre her yaşta beyni beslemenin formülü 3 içerikten oluşuyor:
- Komplekslik, çok katmanlılık
- Güçlük
- Amaç
Bu 3 özelliği bir arada bulunduran tüm aktiviteler beyni herhangi başka bir alışkanlıktan; beslenmeden, ilaçlardan, takviyelerden daha çok koruyor. Örneğin, müzik tutkusu olan bir kişinin gitar çalmayı öğrenmesi, yeteneği olsun veya olmasın, bilişsel kabiliyetini ciddi oranda besliyor, koruyor ve geliştiriyor.
40’lı yaşlar ve sonrası
Hafıza ve dikkatin beraber güçlendirildiği bir yaşam tarzı edinilmesinden sonra geriye kalan en önemli nokta zihni her daim aç olduğu besin ile yani yeni bilgilerle doyurmakta yatıyor. Fikir yoğunluğu adı verilen bu olguda yeni bilgiler öğrenen beyin fizyolojik olarak da yeni yollar kuruyor, büyüyor ve gelişiyor. Kabiliyetlerin kaybedilme riski ile karşılaşıldığı bu yaş aralığında beyni yeni bilgiler, hayata anlam katan amaçlar, hayaller ile beslemek büyük önem taşıyor. Dr. Sherzai tam da bu nedenle “Emekli olmayın, hayatınıza yeni bir yön verin.” diyor.
Zihinsel yetileri başka neler etkiliyor?
Bireysel olarak edinilmesi gereken bu yaşam tarzı pratiklerinin yanı sıra zihin, çevresindeki insanlar ile kurduğu anlamlı bağlar ile de besleniyor. Duygu durumundan direkt olarak etkilenen bilişsel ve fiziksel hal, ancak mutlu olunduğu zaman sağlıklı olabiliyor. Pandemi sırasında ölüm oranları en yüksek grubun bakım evlerinde kalan Alzheimer hastaları olması, anlamlı bağlara sahip olmanın ve insan kontağının önemini gözler önüne seriyor.
N.E.U.R.O nedir?
Zihin sağlığını destekleyen davranışlar ve anlamlı bağların yanı sıra nörolog Sherzai çifti bilişsel kaybı önlemede rol oynayan faktörleri İngilizce nöro- anlamına gelen “neuro” kelimesindeki harfleri kullanarak açıklıyor.
Nutrition (Beslenme):
Sağlıklı beslenmenin en az dikkat, hafıza, öğrenme kadar önemli olduğunu vurgulayan uzmanlar, beyin sağlığını destekleyen en iyi besin olarak cevizi öneriyor. En optimal Omega 3 ve 6 dengesine sahip sağlıklı yağ, mineral, lif içeren cevizi düzenli olarak tüketen bireylerde daha az bilişsel kayıp görüldüğünü vurguluyorlar.
Exercise (Egzersiz):
Jölemsi bir kıvama sahip beyin, suya yakın bir sıvının içerisinde, oldukça sert ve keskin kafatası kemiklerinin ortasında bulunuyor. Beynin bu anatomik yapısı onu fiziksel darbelere oldukça savunmasız hale getiriyor. Bu savunmasızlık sert ve yoğun tempolu sporlarda devreye girerek uzun dönemde zihne zarar verebiliyor. Bu nedenle zihinsel sağlık için en iyi egzersiz olarak uzmanlar hızlı tempo yürüyüşü, yüzmeyi, bisiklete binmeyi ve merdivenden yukarı çıkmayı öneriyor.
Bunun yanı sıra nörolog Sherzai, bacak kası yoğunluğu ile beyin sağlığı arasındaki ilginç bağa da vurgu yapıyor. Bedende, özellikle bacaklarda ne kadar çok kas kütlesi varsa beynin hipotalamus bölgesi de o kadar gelişmiş, hafıza da o kadar gelişmiş oluyor.
Unwind (Rahatlama):
Beyni beslediği gibi zarar da verebilen stresi iyisiyle kötüsüyle ayırabilmek ve kötü stresi zamanla yaşamdan çıkarmak gerekiyor. Pozitif stres olarak bilinen; beynin amaç uğruna sağlıklı bir zorluk yaşadığı durumlar, örneğin tutkulu olunan bir konuda sunum yapmak, zihnin gelişmesini sağlıyor.
Restore (Yenilenme):
Bununla beraber negatif stres; ekonomik, sosyal, politik sıkıntılar zihinde tam tersi etki yaratıyor. Önemli olan pozitifi negatiften ayırmakta ve ilkini korurken ikincisini elimine etmekte yatıyor.
Optimization (Optimizasyon):
Son olarak tüm bu değişimlerin bir sürecin, bir yaşam tarzının aşamaları olduğunu kabul etmek gerekiyor. Beyne ekstra bir efor sarf etmeden, anlık olarak gelişebilme alanı tanımak gerekiyor. Her an hissedilen duygulardan iyi veya kötü etkilenen beyni anın negatif etkilerinden korumak, duygu ve stres kontrolü yapmak gerekiyor.