YAZAN: BURCU ERBAŞ
FOTOĞRAF: CHARLOTTE LAPALUS

Mutlu olmak için hep birçok şeye ihtiyacımız olduğunu düşünürüz. Daha çok param olunca, sınavı geçince, işe girince, terfi alınca, sevgili bulunca… Her daim bir başarı, maddi rahatlık veya ilişkilerimiz üzerinden ölçülen mutluluk, koyulan tüm koşullar gerçekleşene kadar erişilemez bir duygu haline dönüşüyor. Nitekim gerçek mutluluk, hayatın her anında var olan, herkes tarafından erişilebilir, maddi bir karşılığı olmayan ve biz insanlara düşündüğümüzden daha doğal gelen bir duygudur. Hatta ünlü yazar ve konuşmacı Gretchen Rubin‘e göre somut bir gerçekliktir. Çıkardığı yeni kitabı Life in the Live Senses’da mutluluğa erişmenin 5 duyumuzu bilinçli şekilde kullanmak kadar basit ve ücretsiz olduğu anlatan Rubin gerçekten işe yarayan somut, pratik ve basit öneriler ve bakış açıları sunuyor. Katıldığı The mindbodygreen podcast‘inde bu yollardan birkaçını bizimle paylaşan Rubin 5 duyu organımızı kullanarak endişelerimizi dindirebileceğimizi, enerjimizi yükseltebileceğimizi ve mutluluğumuzu arttırabileceğimizi söylüyor.


Gretchen Rubin kimdir?

New York Times En Çok Satanlar listesine girmiş birçok kitabın yazarı, podcast sunucusu ve konuşmacı olan Gretchen Rubin, her birimizin nasıl daha mutlu yaşamlar kurabileceğini araştırıyor. İyileştiren Alışkanlıklar, Mutluluk Projesi ve Sadeliğin Huzuru kitapları ile büyük kitlelerce tanınmaya başlanan Rubin, kendi işini “gündelik yaşamın beklenmedik gerçeklerini keşfetmek” olarak tanımlıyor ve mutluluğun soyut bir kavramdan çıkıp somut bir şeye dönüşebileceğine inanıyor. Bu nedenle de en son çıkan kitabı Life in the Five Senses’da mutluluğu sadece 5 duyu organımızı kullanarak bulabileceğimiz erişilebilir, imkanlı, ücretsiz ve somut bir hedefe çeviriyor.

5 duyu nasıl daha mutlu olmamızı sağlayabilir?

Peki, görme, işitme, hissetme, tat ve koku alma yetilerimizi kullanarak nasıl mutluluğumuzu arttırabiliriz? Rubin, yıllar boyu insan doğası ve mutluluk üzerine yaptığı araştırmalar sonucu 5 duyumuzun ruh halimiz ile bağlantılı olduğunu keşfediyor çünkü yaşamın en rutin anlarında bile mutluluğu bulmak ancak 5 duyu farkındalığı ile elde edilebiliyor. Bizi zihnimizden çıkarıp gerçek hayata döndürebilecek, geçmiş ve gelecekle ilgilenmekten alıp şimdiki ana getirebilecek en güçlü araçlardan birisinin duyu organlarımız olduğunu fark ediyor. Modern yaşamın kaosu ve hızlı temposu içerisinde sadece sevdiğimiz bir müziği dinlemenin, yediğimiz yemeğin tadına varmanın, sanat eserlerine bakmanın veya ağaçları koklamanın bile bizi yatıştırmaya, ruh halimizi yükseltmeye, dünya ile olan bağlantımızı güçlendirmeye yardımcı olduğunu söylüyor.

5 duyu organımızı kullanarak mutluluğa erişmenin yolları

Rubin’in 5 duyu ile mutluluğa erişmek için verdiği öneriler tabii ki çiçekleri koklamaktan daha öteye gidiyor. Aşağıda paylaştığımız 3 yol önerisi özellikle zihinsel sağlığı desteklemesi, yaratıcılığı, enerjiyi ve mutluluğu arttırması ile öne çıkıyor.

1. Tersten yapmak

Gündelik rutinimize yenilik ve heyecan katmanın en kolay yolu yaptığımız şeyleri tersinden yapmakta gizleniyor! Her gün aynı yoldan yürüyorsak bu kez tam aksine yürümek, hep aynı yerden aynı kahveyi içiyorsak yepyeni bir yerde yeni bir tat denemek, iş veya ödevlerimizi belirli zamanlarda ve sırada yapıyorsak tam tersinden başlamak yepyeni deneyimler yaşamamızı sağlayabiliyor. Bir işi tam tersi yapmanın -örneğin dişlerimizi sağlaksak sol elimizle fırçalamak- zihinsel anlamda bizi geliştiren zorlu bir aksiyon olduğunu söyleyen Rubin bu yeniliğin aynı zamanda daha büyük bir odaklanma gerektirdiğini söylüyor. Bu sayede işimize, çevremize, şimdiki ana olan farkındalığımız artıyor, yeni perspektifler ise yaratıcılığımızı besliyor.

2. Tat ve kokuya odaklanmak

Koku duyusunun ne kadar güçlü olduğunun ve bilişsel sağlığın bir ölçütü olduğunu biliyor musunuz? Rubin’e göre koku duygusunda azalma endişeyi ve depresyona yakalanma riskini arttırabiliyor. Koku duyusunu güçlü tutmanın yolu da sürekli olarak koklamaktan ve tat duygumuzu geliştirmekten geçiyor çünkü koku ve tat alma arasında ayrılamaz bir bağ bulunuyor. Rubin de bizlere şunu öneriyor: Yemeklerimizi yemeden önce burnumuzu daldırıp koklamak! Ne kadar çok farklı şey koklar, ne kadar çok burnumuzu çalıştırırsak koku alma duyumuz o denli güçleniyor. Bir yemeğin kokusunu tam anlamıyla çekebilmek aslında alınan lezzeti arttırıyor. Basit bir yemek bile koku farkındalığı ile mutluluk veren bir deneyime dönüşebiliyor.

3. Duyulardan bahsetmek

5 duyu sosyal bağlar kurmamızı da kolaylaştırabiliyor! Özellikle hiç kimseyi tanımadığımız yeni bir ortama girdiğimizde birçoğumuz nasıl konu açacağımızı, ne dememiz gerektiğini anlamakta zorluk çekiyoruz. Rubin’e göre 5 duyu tam da bu anda devreye giriyor. Ne söylememiz gerektiğini bilemediğimiz anlarda duyularımızla edindiğimiz izlenimleri paylaşmamızı öneren Rubin görmenin, duymanın, işitmenin aynı ortamda bulunan insanlar için ortak deneyimler olduğunu söylüyor. Bu sayede insanların sohbete hemen dahil olabileceklerini belirtiyor. Peki duyulardan bahsetmek ne demek? Aşağıdaki örnekler bir sonraki sosyal buluşmada size de ilham olabilir!

  • “Çalan şarkının adı ne biliyor musunuz, çok güzel değil mi?”
  • “Atıştırmalıklardan yediniz mi, hangisini önerirsiniz?”
  • “Burası narenciye gibi kokmuyor mu, siz de fark ettiniz mi?”



Burcu Erbaş

1997 yılında Antalya’da doğan Burcu, İstanbul Saint Joseph lisesinde eğitim gördü. 2020 yılında Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Erasmus programı ile bir sene boyunca eğitim aldığı Sciences Po Paris’te çevre politikaları, sürdürülebilirlik ve ekoloji üzerine dersler aldı. Öğrendiklerinden çok etkilenen Burcu yaşam tarzını çevreye duyarlı olacak şekilde...



BLOOM SHOP