Günümüz teknolojisinin bize sunduğu olanaklardan biri de hayat tarzımızı derinden etkileyen “ulaşılabilir olmak”. İstediğimiz her şeye istediğimiz an ulaşabiliyor olmak aslında hayatımıza iki taraflı giren bir konsept. Ulaşabildiğimiz kadar ulaşılabiliyor olmamızı da sağlayan bu teknoloji, en başta çekici görünse de beynimizin sürekli uyarılmasına ve kendimizi dağılmış, motivasyonsuz ve endişeli hissetmemize yol açıyor.
Biohacking konusunda lider olan Silikon Vadisi’nin, bu duruma karşı yaygın olarak kullandığı trend ise “dopamin orucu”. Özellikle teknoloji ve sosyal medya gibi günlük hayatta aktif rol alan konular üzerinde uygulanan bu oruca gelin birlikte yakından bakalım.
Dopamin orucu nedir?
En basit açıklamasıyla, dürtüsel hareketlerin kontrol altına alınarak limitlendiği davranış odaklı bir oruç sistemi. Dopamin orucunu uygulayan kişiler kahve, sosyal hayat, oyun, spor, seks ve hatta konuşmak gibi insan bünyesinde zevk hissi oluşturan uyarıcılardan haftalarca ve hatta aylarca uzak kalarak beyinlerini ve vücutlarını yeniden düzenlediklerini söylüyorlar.
Zihinlerinin sürekli olarak haz yaşamasını ve dağılmasını engelleyip, beyinlerindeki “zevk, ödül ve motivasyon” sistemini baştan programladıklarını savunuyorlar. Bu şekilde, daha sonra alınan hazzın arttığından, ayrıca dopamin orucunun, gün içindeki enerjiyi ve motivasyonu yükselterek günlük hayatta üretkenliği arttırdığından da bahsediyorlar.
Kimileri tarafından sadece bir detoks olarak kullanılan bu sistem, kimileri tarafından ise oldukça ekstrem noktalarda uygulanıyor. Bu oruca hayatlarında yer veren kişiler, sistemin temel prensibini ise şu şekilde açıklıyor: “Dopamin salınımını zevk veren aktiviteleri kısıtlayarak kontrol altında tutmak, dopamin hassasiyetinin artmasına ve daha az uyarıcının (zevk veren davranış) daha fazla haz vermesine neden oluyor.”
Peki uzmanlar bu konuda ne söylüyor?
Öncelikle temel vücut fonksiyonlarımızı yerine getirebilmek için vücudumuzun dopamin hormonuna ihtiyacı var. Yani “dopamin orucu” tabiri pek de uygun olmuyor.
Uzmanlar, dopamin orucunda bahsedilen uyarıcıların limitlenmesi ile dopamin üretiminin seviyesinde bir farklılık olmayacağını belirtiyorlar. Ayrıca bu sistemin, uygulayanların bahsettiği gibi hormon salınımının yeniden düzenlenmesinde bir etkisi olamayacağını söylüyorlar.
Fakat konu alışkanlıkları kontrol altında tutmak olunca, dopamin orucunu akıllıca kullanıp, oldukça başarılı bir strateji benimsenebileceğinin de altını çiziyorlar.
Oruç süresince vazgeçilen bu davranışlar dürtüsel, bağımlılık yaratan veya sonucunda kişinin kendini mutsuz hissettiği kalıplarsa bu sistemin olumlu etkileri ortaya çıkıyor. Aşırı kafein, abur cubur, sosyal medya veya oyun gibi bağımlılık yaratan uyarıcıları azaltarak hemen arkasından gelen iyi hissetme haliyle aralarındaki ilişkiyi zayıflatmak mümkün oluyor.
Prof. Dr. Cameron Sepha, bağımlılıkların oldukça yüksek oranlara ulaştığı günümüzde, bu oruç sistemini bilimsel temellerle doğru bir şekilde baştan kurgulayarak işe yarar bir versiyon yaratıyor. Dopamin Orucu: 2.0!
İlginizi çekebilir: 2020 Wellness Trendleri
Dopamin Orucu 2.0 nedir?
Dr. Sepha bu orucun, dopamin hormonundan değil, desteklediği ve güçlendirdiği dürtüsel davranışlardan arınmaya yönelik olduğunun altını çiziyor. Bu sistemi uygulamaya, günlük işlerin yapılmadığı ve dinlenme zamanı olarak belirlenilen saatlerden başlanmasını, bu şekilde sürecin çok daha kolay olacağını belirtiyor.
Farklı doktorlar tarafından da onaylanan ve yine Silikon Vadisi’nde oldukça popülerleşmeye başlayan bu sistemin temelinde ise klasik koşullanma prensipleri yatıyor. Farklı uyarıcıların birbiriyle ilişkilendirilmesi sonucu ortaya çıkan bu durum, bir uyarıcıya verilen doğal tepkinin ikinci uyarıcıya da zaman içinde yapay olarak verilmesi şeklinde açıklanıyor. Dopaminin de büyük rol oynadığı bu koşullu öğrenme durumun en büyük tetikleyicisi defalarca yapılan tekrarlar.
Özellikle sosyal medya konusunda uzun zamandır kullanılan ve oldukça başarılı sonuçlar veren bu sistem, “bildirim tonu” ve gelen mesajın yarattığı “mutluluk hissi” arasında gelişen bağın kopartılmasına yardımcı oluyor.
Bağımlılıkların oluşumunun da arkasında yatan klasik koşullanmayla var olan kötü alışkanlıkları kırmak da mümkün. Uyarıcıları bir süreliğine ortadan kaldırmak beynin var olan kodları değiştirmesine ve oluşturduğu ilişkileri kırmasına yardım ediyor. Bir önceki versiyonun aksine bilimsel bir altyapıya sahip olan bu yeni dopamin orucu sistemi dünyada gittikçe popülerleşiyor.
İlgiını çekebilir: Öz Sabotaj: Bireysel Potansiyelinizin Önündeki 3 Engel