Duygusal açlık ve gerçek açlık arasındaki farkı anlayabilmek ve duygusal açlığımızı bastırabilmek için neler yapmamız gerekir?
Sürekli atıştırma isteği, paketli atıştırmalık aşermek veya tok hissetmemize rağmen bir şeyler yeme eğilimi gerçekten de bedenimizin besin ihtiyacından mı kaynaklanıyor, yoksa açlığımız daha da derinlerde bir yerde mi?
Gelen yemek yeme dürtüsü, fiziksel açlık nedeniyle olabileceği gibi duygusal açlıktan da kaynaklanıyor olabilir. Çoğu zaman bizler bu ayrımı doğru bir şekilde yapamayabiliriz. Canımız delicesine bir atıştırmalık istediğinde bunun nedeni:
- Midemiz, bedenimizin çalışmak için yakıta ihtiyacı olduğunu ve dolum yapma zamanının geldiğini bize hatırlatıyor olabilir (uzun süre aç kaldığımızda karbonhidratları aşermemiz olasıdır).
- İçinde bulunduğumuz durumdan pek de hoşnut olmayabiliriz ve dikkatimizi dağıtabilmek veya kendimizi daha iyi hissedebilmek için yeme ihtiyacı duyuyor olabiliriz.
Peki nasıl fiziksel açlığı ayırt edebiliriz?
Fiziksel açlık, son öğünümüzden aşağı yukarı 3-4 saat sonra hissettiğimiz, aşamalı gelişen acıkma halidir. Genelde tüketilecek gıdaların besin değerleri daha yüksek ve akıllıca seçilmiş olur. Bunun yanında duygusal açlık, ani gelişen ve hemen doyurulması, tatmin edilmesi gereken dürtüsel bir durumdur.
Kişi fiziksel açlığını gidermek için sabır gösterebilir. Fiziksel açlık giderildiğinde, kişi tok hissederek yemeyi bırakabilir fakat duygusal açlıkta bireyler tok hissetseler de yemeye devam edebilirler. Yerken büyük bir rahatlama yaşasa bile, duygusal yeme sonrasında kişiyi suçluluk, pişmanlık ve utanç gibi duygular kaplayabilir.
Hatta bazı durumlarda yerken kendine bunun son olduğunu bir daha tekrarlanmayacağı sözünü vererek yemeye devam edebilir fakat genellikle bu döngü tekrar eder. Ta ki karşılanması gereken gerçek açlık karşılanana dek. Gerçek olan duygusal açlığı gidermenin yolu, önce farkındalıktan sonrasında ise yapılan bu yeme eyleminin taşıdığı mesajı doğru değerlendirebilmekten ve asıl olan ihtiyacı karşılamaktan geçer.
Bunu anlamak için yemek yerken “ Şu anda ne hissediyorum? Bu çikolatayı yemek nasıl bana iyi geliyor? Bedenimde neler hissediyorum? Asıl ihtiyacım ne? Keyif almak mı? Harekete geçebilmek mi? Öfkeli miyim? Hazmedemediğim bir şeyler mi var? Sevgi görmeye ya da göstermeye mi ihtiyaç duyuyorum?” gibi kendimize sorduğumuz sorularla ve aldığımız cevaplarla anlaşılabilir.
Duygusal yeme tuzağına düşmemek takip edilmesi gereken adımlar
1. Günlük tutun
Çoğumuz sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanırken gün içerisinde yediklerimizi not etmeye aşinayız. Bu kez bu yöntemi duygusal yeme farkındalığı kazanabilmek için kullanabiliriz. Hangi besini, ne zaman, ne olduktan sonra, ne hissederken ve nasıl yediğimiz duygusal yeme paternlerini daha net olarak görmemize ve anlamlandırmamıza yardımcı olur.
2. Açlığınızı değerlendirin
Yemeğe başlamadan önce kendinize açlığınızın kaynağını sorun ve dürüstçe cevaplayın: Aç olan bedenim mi, yoksa zihnim mi? Eğer zihinden geliyorsa, o anda gerçekten neye ihtiyacınız olduğunu düşünün. Samimi bir dostla konuşmak ya da eğlenceli bir program izlemek bazen cipslerden daha iyi gelebilir.
3. Stresle başa çıkabileceğiniz yeni yöntemler geliştirin
Yoga, meditasyon, tai chi, yürüyüş, aromaterapi, bahçe ile uğraşmak, rahatlatıcı bir banyo, örgü bazen ev işi yapmak bile rahatlamanızı sağlayabilir. Bu sayede sizi gerginliğinizi gidermek için yemeğe yönelmekten uzaklaştırabilir.
4. Eylem halinde olmak
Spor salonuna gitmek, resim yapmak, müzik aleti çalmak, yeni bir dil öğrenmek, alışveriş yapmak, dans, kitap okumak, günlük işlerle meşgul olmak kısacası eylem halinde olmak, sıkıntıdan, yapacak bir şey bulamadığımız için yemeğe yönelme olasılığımızı da ortadan kaldıracaktır.
İlginizi çekebilir: “How I Met Your Mother” Karakterleriyle Bağlanma Stilleri