YAZAN: BURCU ERBAŞ

Dış dünyaya nasıl tepki verdiğimiz iç dünyamıza bağlı yaşanıyor. İç dünyamızın nasıl bir durumda olduğunu ise şu anımız kadar bir önceki gün yaşadıklarımız da etkiliyor. Psikologlara göre hiçbirimiz “yeni bir güne yeni bir sayfa” açarak uyanmıyoruz. Duygusal olarak geceden kalmak da tam olarak bunu anlatıyor. Sabah gözlerimizi açtığımızda kendimizi tükenmiş, endişeli, güçsüz hissediyor ama nedenine tam olarak parmak basamıyorsak biz de bu çok yaygın fizyolojik ve psikolojik fenomeni deneyimliyor olabiliriz. Sizin için duygusal olarak geceden kalma neden yaşanıyor, nasıl tetikleniyor, kimler bu fenomene karşı daha savunmasız sayılıyor ve ertesi gün kendimizi daha iyi hissetmek için neler yapabiliriz sorularını araştırdık.


Duygusal olarak geceden kalmak (Emotional Hangover) nedir?

Duygusal olarak geceden kalma, İngilizce ismi ile emotional hangover, medikal bir terim veya tanı değil. Nitekim biliş araştırmacıları ve psikologlara göre yoğun duygusal deneyimler günler sonra bile kişi üzerinde nörolojik etkiler bırakabiliyor. Araştırmalara göre yoğun tetiklenme veya uyarılma anları gerçekten de hafızanın güçlenmesine neden oluyor. Zaten birçok kişinin en çok hatırladığı anılar özel günler, kötü veya stresli zamanlar, mutlu sürprizler gibi duygularını en çok uyandıran anılar olarak sıralanıyor. Nötr bir ruh halinde olunan zamanlar ise maalesef hafızada çok fazla yer kaplamıyor.

Duygusal olarak geceden kalma durumu tam olarak bu tez üzerinden kuruluyor. Duygusal olarak yoğun ve negatif şekilde uyarıldığımız günlerden sonra bu olayın etkileri zihnimiz ve bedenimiz üzerinde, aynı alkolün yaptığı gibi, yankılanmaya devam ediyor. Hatta bu duygusal iz, alkol kadar geçici veya kısa ömürlü olmuyor. Kimse tam olarak ne kadar sürdüğü konusunda bir cevap veremese de duygusal olarak geceden kalma durumu 2-3 gün bile hissedilebiliyor.

Duygusal olarak geceden kalmak neden yaşanır?

Duygusal olarak geceden kalmaya yol açabilecek bir olay en basit şekilde tanımadığımız birisi ile geçirdiğimiz kötü bir iletişimden, stresli ve büyük bir toplantıya katılmaya, toplum içinde sunum yapmaktan, sevdiğimiz bir kişi ile tartışmaya hatta çok üzücü bir film izlemeye kadar değişebiliyor. İdeal bir dünyada tüm bu mikro-stres faktörlerini herhangi bir hasar almadan atlatabiliyor olmamız gerekiyor. Nitekim anksiyetenin ve geçmiş travmaların ciddi bir sorun haline geldiği modern yaşamımızda yoğun duygusal durumların bıraktığı etkiler de aynı derecede şiddetli oluyor. Yoğun bir deneyim yaşamak, tek başına sonraki sabaha utanç veya üzüntü duygusu ile uyanmaya neden olabiliyor.

Bu duruma karşı en savunmasız olan kişiler ise empatlar yani empati duygusu yüksek kişiler ve sosyal anksiyete bozukluğu olan kişiler olarak sıralanıyor. Kısaca sosyal bir ortamda başkalarının düşünce ve davranışlarına karşı aşırı hassasiyet gösterip başkalarının aksiyonlarından çokça etkilenen kişilerde duygusal olarak geceden kalmak daha sık yaşanıyor.

Duygusal olarak geceden kalmak zihni ve bedeni nasıl etkiler?

Herkesin birbirinden daha farklı şekilde deneyimlediği duygusal olarak geceden kalma aslında bir “enerji kalıntısı” olarak zihnimiz ve bedenimizde yankılanıyor. Zorlayıcı duyguların uzun süre boyunca hissedilmesi, kişinin kendini bitkin hissetmesine, beyin sisi yaşamasına, zor odaklanmasına hatta fiziksel olarak kendini hasta hissetmesine bile neden olabiliyor.

Bu fenomenin arkasında sinir sistemi disregülasyonu yatıyor. Yoğun deneyimler sempatik sinir sistemi yani “kaç-savaş” durumunu tetikliyor. Stresli durum sona erdiğinde ise beden yeniden optimal haline; “dinlen-sindir” parasempatik durumuna geri dönmeye çalışıyor. Bu geçişi yaparken yani stresi nötralize etmeye çalışırken de oldukça yoruluyor. Hele ki zihin hala o kötü deneyimlerin üzerinde düşünüyor, kötü duygulara takılıyorsa bedenin kendini dengeleme süreci de ertelendikçe erteleniyor.

Ertesi gün kendimizi nasıl daha iyi hissedebiliriz?

Duygusal olarak geceden kalmak aslında kötü bir durumu anlatmıyor. İnsan olmanın en doğal sonuçlarından birisi olan bu durum bedenlerimiz ve zihinlerimizin ne derece birbirine bağlı olduğunu gösteriyor. Eğer sabah uyandığımızda hala bir önceki güne benzer bir ruh hali içindeysek kendimizi daha iyi hissetmek için şu önerilerden destek alabiliriz:

  • Sağlıklı sınırlar çizip bu sınırlarımızı karşı tarafa daha iyi anlatabilmek.
  • Zorlu durumların, duyguların içerisinde kalmayı ve hislerimizden kaçmamayı öğrenebilmek.
  • Ruh hali değişimlerimizde bir örüntü fark edebilmek amacıyla günlük tutmak.
  • Gün boyu kendimize şefkatli ve anlayışlı şekilde yaklaşmak.
  • Aynı alkol sebepli hangover durumunda olduğu gibi gün boyu bol miktarda su içmek!
  • Eğer sıklıkla duygusal olarak geceden kalma yaşıyorsak bir terapistten yardım almak.


Burcu Erbaş

Burcu Erbaş, 2024 yılında Domus Academy Milano'da Visual Brand Design alanında yüksek lisansını, 2020 yılında ise Galatasaray Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi lisansını tamamladı. Live to Bloom'da dört yıldır içerik ve proje yöneticisi olarak görev yapan Burcu platformun görsel iletişiminde de aktif olarak rol alıyor. İyi yaşam alanında yazdığı içeriklerinde özellikle bütünsel...



BLOOM SHOP