YAZAN: ECE ÖZEL

İçkiyi fazla kaçırdığımız bir günün ertesinde günümüze bedensel yorgunlukla birlikte mide bulantılarının ya da şiddetli baş ağrılarının eşlik etmesi çoğunlukla kaçınılmaz bir durum. Bunun yanında kontrolü bıraktığınız, rahatladığınız, belki haftanın yorgunluğunu attığınız ya da rutininizden çıktığınız ve oldukça eğlenmiş olduğunuz bir günün ardından endişeli hislerin boy göstermesi de bir o kadar yaygın. Uzmanların önerdiği miktardan fazla içki içtikten sonraki gün kafanızı yastıktan kaldırdığınızda huzursuz bir ruh hali ile birlikte endişeli düşünceler, düne dair cevapsız sorular, hatırlanan ya da hatırlanmaya çalışılan anlar ve daha fazlası gün yüzüne çıkabiliyor. Peki nasıl oluyor da eğlenceli bir günün sonrası bazılarımız için adeta endişe dolu bir kabusa dönüşebiliyor? Hangxiety olarak bilinen bu fenomeni sizin için araştırdık!


Hangxiety nedir?

İçkiyi fazla kaçırdığımız günün ardından bedenimizde hissettiğimiz müthiş yorgunluğu, kafamızın adeta yerinden çıkacakmış gibi ağrıyışını, mide bulantılarını “hangover” terimi tek bir kelime ile açıklıyor. Bu bedensel semptomların yanı sıra endişeli hislere yol açan zihinsel semptomlar da öylesine yaygınlaştı ki bu his, hangover ve anxiety kelimelerinin birleşimi olan “hangxiety” terimi ile anılmaya başlandı bile. Bu hissin tanımlanması ve üzerine düşülmesi çok eskiye dayanmasa da hangxiety’nin oluşumunun ve tetiklenmesinin sebeplerini inceleyen uzmanların farklı teorileri bulunuyor.

Hangxiety neden yalnızca bazılarımızda oluyor?

İçkiyi fazla kaçırdıktan sonraki gün endişeli hislerle uyanma hali hepimizin başına gelebilecek bir durum. Bu hissi ortak kılan bazı nedenler bulunsa da bazılarımız böyle hissetmeye daha meyilli olabiliyoruz. Kimileri içki içtikten sonraki gün kendilerini rahatlamış hissederek güne oldukça enerjik ve hızlı bir başlangıç yaparken kimileri güne tüm dünyanın ağırlığını üzerinde hissedermişçesine başlıyor, hatta bazen hiç başlamamış olmayı tercih edebiliyor.

Hangxiety neden olur?

1. Sosyal anksiyete

2019’da yapılan bir araştırma, içki içtikten sonraki gün oluşan endişeli hislerin daha çok utangaç ve sosyal anksiyete bozukluğu bir diğer ismiyle sosyal fobi yaşayan kişilerde yaygın olduğunu öne sürüyor. Bağımlılıklarla ilgili çalışmaları bulunan, Insight Recovery Centers’ın kurucu ortağı, konuşmacı ve yazar Cyndi Turner, birçok kişinin alkolü sosyal ortamlarda bir rahatlatıcı ve gevşetici olarak gördüğünü söylüyor. Alkol, özellikle sosyal anksiyete bozukluğu yaşayan kişilerin sosyal ortamlarda gergin ve kaygılı hisleriyle başa çıkabilmesinde etkili oluyor. Ancak alkolün etkileri azalmaya başladığı anda kaygılı hisler yine en başa sarıyor. Bu durumda, içkiyi fazla kaçırdıktan sonraki gün alkolün etkisi azaldıkça baş gösteren bedensel semptomlar, yeniden ortaya çıkan kaygıyla birleştiğinde endişeli hissetmeye yol açıyor.

2. Duygusal geri çekilme

Genellikle içki içilen bir günde, başa çıkmakta olduğumuz bedensel ya da zihinsel problemler kaybolmaya, etkisini azaltmaya başladığında kendimizi hafiflemiş ve daha mutlu hissediyoruz. Turner bu sırada bir duygusal geri çekilmenin meydana geldiğini söylüyor. Bedenimizde bulunan, iyi hissetmeyle ilişkili endorfin hormonu travmatik olaylara tepki olarak açığa çıktığında bedenimizde bulunma düzeyi de birkaç gün içinde düşüşe geçiyor. Böylece alkolün etkisi azalmaya başladığında endorfin hormonu adeta bedenimizi terk ediyor ve kaygılarımızın olduğu yerde saydığını fark ediyoruz. Bu da hem fiziksel hem de psikolojik olarak iyi hissetmememize yol açıyor.

3. Pişmanlık hissi

Psikoterapist Nick Davies’e göre içki içtiğimizde beynimizin karar verme sürecinden sorumlu kısmı prefrontal korteksimizin bastırılmasıyla karakterimizin adeta çocuk tarafı ortaya çıkıyor. Davies bu durum için şöyle diyor, “Eğlence, aptallık, kahkaha, gözyaşı, öfke… gerçekten yürümeye yeni başlayan bir çocuk olmak gibi” ve ekliyor; “Ertesi günse bu prefrontal korteksimiz hatırlayabildiği parçaları özümsemeye başlar ve genellikle gerçekte olanları abartarak kaygı uyandırır. Böylece beynimizin o kısmını tekrar alkolle engelleme olasılığımız azalır.” İçki içmek, bir nevi filtremizi kaldırarak bizleri daha açık hale getirirken normalde söylemeyeceğimiz şeyleri söylememize ya da yapmayacağımız davranışları yapmamıza neden olabiliyor. Hatırlamak ve hatırlamamak arasında kalınan düşünme hali de endişeli hislere ve utanmaya yol açabilirken pişmanlığa da neden olabiliyor.

4. Detoksifikasyon

Ne içtiğimiz ya da ne kadar içtiğimiz fark etmeksizin eninde sonunda alkol bedenimizi terk ediyor. Alkolün çıkışı, bedenimizin toksik maddelerden temizlendiği “detoksifikasyon” işlemiyle gerçekleşiyor.  Detoksifikasyonun gerçekleşmesi birkaç saat sürebiliyor. Bu sürede ise kendimizi nerdeyse şiddetli bir alkol yoksunluğu ile uğraşıyormuş gibi hissedebiliyoruz. Bu durum endişeli, huzursuz ve gergin hislerin de belirmesine yol açabiliyor. Ek olarak sağlıklı glikoz seviyelerini korumaktansa alkolü uzaklaştırmak için harekete geçen bedende kan şekeri düşüşe geçiyor. Yapılan bir araştırma, düşük kan şekerinin sinirli ve kaygılı hissetmeye neden olabileceğini söylüyor.

5. Dehidrasyon

İçki içmek, normalden daha fazla idrara çıkmamıza neden oluyor. Başka bir bilinen gerçek de şu ki içki içtiğimiz sırada ne kadar çabalasak da yeteri kadar su içemiyoruz. Bu iki faktörün birleşmesi dehidrasyona yani yeterli su ihtiyacını karşılamamaya neden olabiliyor. 2014 yılında yapılmış bir araştırma bunun ruh halindeki değişimlerle birlikte kaygı hissinin de oluşmasında etkili olduğunu öne sürüyor.

6. Düşen kortizol seviyeleri

Biz içki içerken stres hormonu olan kortizol bedenimizde açığa çıkarak kaliteli uyku uyumamızı engeller. Bu nedenle ertesi gün hislerimizi kontrol ve ifade etmemizi sağlayan duyguları düzenleme becerimizi azaltır. 2021 yılında yapılan bir çalışmada yer alan katılımcıların içki içtikten sonraki gün duygusal düzenleme becerilerinin azaldığını ve kendilerine gösterilen görüntülerin olumsuz olarak değerlendirme oranlarının yüksek olduğunu ortaya koymuş.



Ece Özel

İstanbul’da doğan Ece, İtalyan Lisesi’ni bitirdikten sonra Milano’da Catholic University of Sacred Heart Üniversitesi'nin Medya İletişim bölümünden mezun oldu. Kendisini en iyi yazı yazarak ifade ettiğini keşfetmesiyle okumaya ve yazmaya olan ilgisi artan Ece, Live to Bloom’da editörlük yaparak okumak, yazmak ve paylaşmak konusunda heyecanına heyecan katıyor....



BLOOM SHOP