YAZAN: ALEYNA TEPE İPER

Güneşin batması, gecenin gelişi ve dünyanın yavaş yavaş sessizliğe bürünmesi, kimileri için dinlenme zamanının başladığı anlamına gelir. Ancak kimileri için de bu saatler dinlenmekten oldukça uzakta, kaygının yükselmeye başladığı anlardır. Akşam olup etraf sessizliğe büründüğünde düşünceler hızlanır, kalp daha hızlı atar ve bir huzursuzluk hissi, tam da uykuya geçmek istediğiniz anda ortaya çıkar. Gece anksiyetesi olarak adlandırılan bu durum rastgele gelişmez; oldukça yaygın ve rahatsız edici bir deneyimdir. Uyku kalitesini, duygusal dengeyi ve ertesi günkü ruh halinizi etkileyebilir. Bütünsel sağlığı korumak ve gerçekten dinlenebilmek için gece anksiyetesinin kaynağını, neden geceleri arttığını ve bununla nasıl başa çıkılabileceğini araştırdık!


Gece anksiyetesi nedir? Sebepleri nelerdir?

Anksiyete, vücudun stresli veya tehdit edici durumlara karşı verdiği evrimsel ve biyolojik bir tepkidir. Bu tepki, tehlikeye karşı uyanık kalmamızı ve gerektiğinde harekete geçmemizi sağlayan doğal bir savunma mekanizmasıdır. Ancak bu sistem kronik stres, travmalar, duygusal yükler veya zihinsel sağlık sorunları nedeniyle gerektiğinden fazla ya da yanlış zamanda devreye girdiğinde, yaşam kalitesini ciddi şekilde etkileyen anksiyete bozukluklarına yol açabilir.

Gece anksiyetesi ise, kaygı tepkisinin özellikle akşam saatlerinde ya da uyumaya hazırlanırken yoğun bir şekilde yaşandığı durumdur. Gün boyu çeşitli meşguliyetler, sosyal etkileşimler ve dışsal uyaranlar dikkati başka yere çevirerek kaygının bastırılmasına yardımcı olabilir. Ancak gece olduğunda çevresel uyaranlar azalıp beden dinlenme moduna geçtiğinde zihin serbest kalır ve bu sessizlik ortamında, gün içinde bastırılan düşünceler, korkular ve çözümlenmemiş duygular daha yoğun şekilde gün yüzüne çıkar.

Yaygın gece anksiyetesi belirtilerinden bazıları şu şekildedir:

  • Uykuya dalamama veya sık sık uyanma.
  • Kalp çarpıntısı, terleme, titreme.
  • Nefes almakta zorlanma ya da boğulma hissi.
  • Gelecek kaygısı, kontrolü kaybetme korkusu gibi endişeli düşünceler.
  • Kas gerginliği ve huzursuzluk.
  • Her an kötü bir şey olabilir beklentisi.

Gece anksiyetesini özgün kılan, vücudun biyolojik ritmiyle (sirkadiyen ritim) çakışmasıdır. Uykuya geçiş sırasında beden ve zihin doğal olarak yavaşlamaya hazırlanırken, anksiyetenin tam aksine uyarıcı bir yanıt üretmesi, hem zihinsel hem bedensel olarak bir çelişki yaşanmasına neden olur. Zihinsel ve duygusal kaynakların tükenmeye başladığı akşam saatlerinde deneyimlenen bu çelişki uyku kalitesini ve ertesi günkü ruh halini olumsuz etkiler. Uyuyamamaktan ve dinlenememekten endişe etmeye sebep olan bu hal, “uyku performansı anksiyetesi” olarak bilinen, ironik şekilde uyumayı zorlaştıran bir döngü yaratır.

Eğer gece anksiyetesi kronikleşirse, insomnia (uykusuzluk), depresyon belirtileri ve konsantrasyon bozukluklarına yol açabilir. Zamanla bu döngü, hem zihinsel hem de fiziksel sağlığınızı ciddi şekilde etkileyebileceğinden önlem almak ve müdahale etmek kıymetli olabilir.

Gece anksiyetesiyle başa çıkmak nasıl mümkün?

Gece anksiyetesini hafifletmek, sadece semptomları bastırmak değil, aynı zamanda zihinsel ve fiziksel sistemi uyku ve dinlenme haline hazırlamakla mümkündür. Bunun için hem günlük alışkanlıklarda hem de gece rutininde yapılacak bütüncül birtakım değişiklikler faydalı olabilir. Fakat her şeyden önce ilk adım bu durumu kabul etmek olmalıdır. Uyunamadığı ya da kaygı duyulduğu için daha fazla kaygılanmak süreci daha da zor bir hale getirecektir. Dolayısıyla bu durumun yaygın olduğunu ve ufak bazı değişikliklerle ortadan kalkabileceğini ya da hafifletilebileceğini bilmek kıymetli olabilir.

Uyku hijyenini iyileştirin.

Uyku hijyeni, zihni ve bedeni uykuya hazırlayan ortam ve alışkanlıkları kapsar. Uyku öncesi telefon, bilgisayar gibi mavi ışık yayan ekranlardan uzak durmak, uyku ortamının karanlık, sessiz ve serin olmasını sağlamak ve her gün aynı saatte uyuyup uyanmaya çalışmak uyku hijyenini sağlamanın ilk adımıdır. Beyin, düzenli bir ritim yakaladığında uykuya geçişte daha az direnç gösterir. Bu sebeple her gün belli ritüellerle uykuya hazırlanmak kaygıyı azaltmaya yardımcı olabilir. Ayrıca haber izlemek, sosyal medyada zaman geçirmek ya da işle ilgili konuşmak gibi uyarıcı faaliyetler beynin “tehdit” algısını artırarak rahatlamayı zorlaştırabileceğinden yatmadan hemen önce uzak durmak da gece anksiyetesini azaltmada faydalı olabilir.

Rutinlerinizde gevşeme pratiklerine yer verin.

Gece anksiyetesi, çoğu zaman sinir sisteminin “savaş ya da kaç” tepkisinde takılı kalmasından kaynaklanır. Bu durumda beden, gerçek bir tehdit olmasa bile tetikte kalır; kalp atışları hızlanır, nefes yüzeysel hale gelir ve kaslar gerilir. Oysa uykuya geçiş süreci, doğal olarak parasempatik sinir sistemini, yani “dinlen ve sindir” modunu aktive etmek ister. Kaygıyla engellenen bu geçişi desteklemek için Nadi Shodhana gibi nefes egzersizleri, yin yoga ya da rehberli meditasyonlar gibi pratikler yaparak sinir sistemini yatıştırmak, bedenin dinlenme haline geçişini destekler. Bu tür gevşeme tekniklerini her gece aynı saatte uygulamak, bir süre sonra kendiliğinden bir iç ritim oluşturarak gece anksiyetesi döngüsünü kırabilir.

Günlük hareketi artırın.

Fiziksel hareket, yalnızca kasları güçlendirmek ya da kondisyonu artırmak için değil, aynı zamanda zihinsel sağlığı desteklemek için de oldukça önemlidir. Düzenli egzersiz yapmak, stres hormonu olan kortizol seviyelerini dengelerken aynı zamanda serotonin, dopamin ve endorfin gibi iyi hissettiren hormonların salgılanmasını da artırır. Özellikle gün içinde yapılan yürüyüşler ya da orta düzeyde egzersizler, sinir sisteminin doğal ritmini bulmasına yardımcı olur. Ancak uykudan hemen önce yapılan yoğun tempolu antrenmanlar, vücut sıcaklığını ve kalp atışlarını artırabileceğinden, geceyi daha da uyarıcı hale getirebilir. Bu nedenle akşam saatlerinde yin yoga, esneme ya da kısa yürüyüş gibi sakinleştirici hareketler tercih etmek daha destekleyici olabilir.

Zihinsel yükleri kağıda dökün.

Gece saatlerinde zihnin bir anda hızlanması ve düşüncelerin iç içe geçmesi oldukça yaygın bir deneyimdir. Gün içinde bastırılan ya da ertelenen düşünceler, ortam sessizleştiğinde daha güçlü şekilde fark edilir hale gelir. Bu zihinsel yoğunluğu azaltmak için yazı yazmak etkili bir araçtır. Aklınızdaki düşünceleri ya da sizi meşgul eden duyguları birkaç cümleyle de olsa aktarmak, zihne o durumun işlendiği mesajını verir ve kontrol hissini güçlendirir. Bu pratik, olumsuza odaklanan zihinsel eğilimi yumuşatıp uykuya daha kolay bir şekilde geçmeyi kolaylaştırabilir. Zamanla bu yazı pratiği, gece anksiyetesi başladığında otomatikleşen bir güvenli alan haline gelebilir.

Maruz kaldığınız uyaranları sınırlandırın.

Gece anksiyetesini artıran bir diğer önemli etken ise gün içinde ve özellikle akşam saatlerinde maruz kalınan uyarıcılardır. Kafein, nikotin, rafine şeker ve alkol gibi maddeler, merkezi sinir sistemini doğrudan etkileyerek uyarılmayı artırır. Bu durum hem zihinsel hem de bedensel olarak gevşemeyi zorlaştırabilir. Özellikle kafein, vücutta saatlerce kalabildiği için öğleden sonra tüketildiğinde bile gece uykuya dalmayı engelleyebilir. Ayrıca stres tetikleyici içeriklere maruz kalmak da zihni uyararak anksiyeteyi tetikleyebilir. Akşam saatlerini daha sakin, besleyici ve rahatlatıcı faaliyetlerle geçirmek, bu tetikleyicilerin etkisini azaltmada önemli bir rol oynar.

Duygulara gün içinde alan açın.

Gün içinde yaşanan öfke, hayal kırıklığı, yalnızlık veya belirsizlik gibi duygulara yer verilmediğinde, bu duygular zihinsel arka planda birikir ve gece zihnin sessizleşmesiyle birlikte daha yoğun bir şekilde hissedilir hale gelerek gece anksiyetesini tetikler. Bu nedenle duygularla sağlıklı bir ilişki kurmak, gece kaygılarını hafifletmek için temel bir adımdır. Gün boyunca kendinize “Şu anda ne hissediyorum?” sorusunu sorarak içsel dünyanızı fark etmeye çalışmak, duygularınızı bastırmak yerine onlara tanıklık etmek anlamına gelir. Duygular hissedilmek, ifade edilmek ve zihinsel seviyede işlenmek ister; görmezden gelindiklerinde ise gece kendilerini daha güçlü bir şekilde hatırlatıp uyku düzeninizi olumsuz etkileyebilirler.

Gerekirse profesyonel destek alın

Gece anksiyetesi hafif düzeyde olduğunda yukarıda önerilen yaşam tarzı değişiklikleriyle zaman içinde hafifletilebilir. Ancak bazı durumlarda, bu kaygı hali kronikleşerek uyku kalitesini, gündelik işlevselliği ya da genel ruh halini derinden etkiler hale gelebilir. Eğer bu durum uzun süredir devam ediyorsa, geceleri düzenli olarak uyuyamıyor, sabah yorgun uyanıyor ya da gün içinde kaygının etkisinden çıkamıyorsanız, bir uzmandan destek almak faydalı olabilir.



Aleyna Tepe İper

1997 yılında İstanbul’da doğan Aleyna, Bilkent Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun olduktan sonra, insanı anlama tutkusunu pazarlama, marka yönetimi, yazarlık ve içerik üretimi gibi yaratıcı alanlara taşıdı. Bugün psikoloji bilgisini yaratıcı üretim süreçleriyle harmanlayarak, marka ve içerik yöneticisi olarak çalışıyor. Aynı zamanda yazıları aracılığıyla ilham vermeye, deneyimlerini paylaşmaya ve keşfetmeye devam...



BLOOM SHOP