YAZAN: CANSU CEBECİ
FOTOĞRAF: @sundaypape

Kan şekeri seviyesi, vücuttaki glikoz miktarını ifade eder. Vücut, sindirim yoluyla aldığımız karbonhidratları glikoza dönüştürür ve bu glikoz enerji sağlamak için hücrelerimiz tarafından kullanılır. Vücudumuzun enerji üretimi ve dengeli çalışan bir metabolizma için uygun kan şekeri seviyelerinin korunması gerekir. Kan şekeri seviyelerindeki dengesizlikler, uzun vadede ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir.


Glucose Goddess yöntemi nedir?

Düşük kan şekeri seviyeleri (hipoglisemi) halsizlik, baş dönmesi, sinirlilik ve açlık hissi gibi semptomlar yaratabilir. Uzun dönemde ise beyin fonksiyonlarını etkileyerek odaklanma güçlüğü, hafıza problemleri ve sinir sistemi bozukluklarına sebep olabilir.

Yüksek kan şekeri seviyeleri (hiperglisemi) ise diyabet gibi ciddi sağlık sorunlarına zemin hazırlayabilir. Kronik hiperglisemi, kalp hastalıkları, böbrek hasarı, görme bozuklukları ve sinir hasarı gibi komplikasyonlara yol açabilir.

Kan şekerinin dengelenmesi, vücudun glikoz seviyelerini istikrarlı bir aralıkta tutarak metabolik dengenin sağlanmasına yardımcı olur. Bu denge, sağlıklı bir yaşam ve ciddi sağlık sorunlarının önlenmesi için büyük bir önem taşır.

Bilimsel çalışmalar, sağlıklı beslenmenin kan şekeri seviyelerini düzenlemeye yardımcı olduğunu ortaya koyuyor. Son dönemlerde adını sıkça duyduğumuz Glucose Goddess (Glikoz Tanrıçası Yöntemi), Fransız biyokimyacı Jessie Inchauspe tarafından kan şekerini kontrol etmek için oluşturulmuş bir beslenme programıdır. Jessie, Glikoz Tanrıçası Yöntemi’nde, kan şekerinizi sabitlemek için basit, bilimle kanıtlanmış stratejileri günlük yaşamınıza entegre edebilmeniz için öneriler sunuyor.

Kan şekerinizi dengede tutmak için Glucose Goddess önerileri

1. Yiyecekleri doğru sırayla yiyin.

Genellikle neleri yiyip neleri yemememiz gerektiğine odaklanıyoruz ancak yemeğimizi nasıl yediğimizin de kan şekerimiz üzerinde güçlü bir etkisi var. Bu yöntemde ilk önce sebze, sonra protein ve yağ ve en son karbonhidrat ve tatlı tüketmeniz öneriliyor.

2. Her öğüne yeşillik tüketerek başlayın.

Yeşilliklerin içerisindeki lif, bağırsaklarımızdaki iyi bakterileri besler, mikrobiyomumuzu güçlendirir ve kolesterol seviyemizi düşürür. Lif aynı zamanda glikoz seviyemize de iyi gelir. Bağırsaklarımızda bir ağ oluşturur ve bu ağ gıdalardan gelen moleküllerin bağırsak astarı boyunca emilimini yavaşlatır ve azaltır. Sistemimizdeki lif sayesinde glikoz veya fruktoz moleküllerinin emilimi azalır.

3. Yemeklerden önce elma sirkesi tüketin.

1 bardak suyun içerisine 1 çay kaşığı ilave edebilirsiniz. Diyetimize sirke eklemek, glikozun kan dolaşımına girişini yavaşlatır, ardından kaslarımızın onu emip glikojene dönüşme hızını artırır.

4. Yemek yedikten sonra hareket edin.

Yemekten sonra hareket ettiğinizde kaslarınız, kanınıza ulaşan fazla glikozu alır. Böylece glikoz artışınız azalarak kilo alma olasılığınızı da azaltır ve enerji kaybınızı önler.

5. Lezzetli bir kahvaltı yapın.

Kahvaltı yapmak, günün geri kalanında glikoz seviyemizi dengelediği için yaklaşık 12 saat boyunca açlığı frenlemeye, iştahı yok etmeye, enerjiyi artırmaya ve zihinsel berraklığı keskinleştirmeye yardımcı olur. Kan şekeri seviyenizde büyük bir artışa neden olan kahvaltı sizi daha çabuk acıktıracaktır. Sabit glikoz seviyeleri için ideal bir kahvaltı, iyi miktarda protein, lif, yağ ve isteğe bağlı meyve içerir.

6. Tok karnına tatlı yemeyi seçin.

Tatlıyı aç karnına yemek yerine yemekten sonra yiyin. Aç karnına tatlı tüketmek glikoz ve fruktoz seviyelerinde ani artışlara neden olur.

7. Kalori saymayı bırakın.

Kaloriler üretilen ısıyı ölçer. 300 kalori glikoz, 300 kalori yağ, 300 kalori fruktoz, 300 kalori protein aynı miktarda ısı açığa çıkarabilir ancak farklı molekül oldukları için vücudumuzda farklı etkileri vardır. Glikoz seviyelerini düzenleyen bir diyeti uygulayan kişiler, daha az kalori yiyerek glikoz seviyelerini yükselten kişilere göre daha fazla kalori yerken daha fazla kilo verebilirler.

8. Karbonhidratlarınızı “giydirin”.

Karbonhidratları tek başına tüketmek yerine, beslenmenize beraberinde herhangi bir lif, yağ veya protein ekleyin. Karbonhidratlarımızın üzerindeki giysiler glikozun vücudumuz tarafından nasıl ve ne kadar emildiğini etkiler ve azaltmakta rol oynar.

9. Atıştırmanız gerekiyorsa tuzlu seçenekleri tercih edin.

Tatlı bir atıştırmalık size tuzlu olandan daha fazla enerji vermez. Hatta sonrasında sizi daha da yorabilir.

10. İstediğiniz şekeri tüketin – hepsi aynı.

Moleküler düzeyde, beyaz şeker ile bal arasında moleküler hiçbir fark yoktur. Rengi ve tadı ne olursa olsun her türlü şeker glikoz ve fruktozdur, bu nedenle vücudumuzda şeker artışlarına yol açar. Şekeri hayatımızdan tamamen çıkarmak neredeyse imkansızdır. Şeker tüketmemek için çok çabalamak yerine, arada sırada sevdiğiniz tatlıları tüketin ve tadını çıkarın.



Cansu Cebeci

Lise eğitimini 2013 yılında Hun School of Princeton’da tamamladı. Lisans eğitimini 2017 yılında New York’ta Fordham Universitesi’nde pazarlama ve yöneticilik üzerine tamamladı. 2019 yılında Londra’da bulunan Cass İşletme Fakültesi’nde pazarlama üzerine yüksek lisans yaptı. Mezun olduktan sonra Institute for Integrative Nutrition’dan Bütünsel Sağlık Koçluğu ve Functional Medicine Coaching Academy’den Fonksiyonel...



BLOOM SHOP