RÖPORTAJ: UZM. DR. İLKAY KESKİNEL

Koronavirüs gibi birçok bulaşıcı hastalığa karşı koruyuculuk sağlayan aşıların çalışma modelleri topluma bağışıklık kazandırma üzerine. Bir seneyi aşkın süredir içinde bulunduğumuz koronavirüs pandemisinden çıkış yolu ise toplumsal aşılanmadan geçiyor. Ülkemizde ocak ayında SinoVac/CoronaVac aşısı ile başlayan bu süreç, geçtiğimiz ay BionTech aşısının da eklenmesi ile aşılanma sürecinde sırası gelen kişilere tercih etme olanağını sundu. Peki hangi aşı koronavirüse karşı daha etkili?


Bireysel sağlığın ötesinde tüm çevrenizi etkileyecek böylesi bir kararda ihtiyacınız olan bilgileri Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. İlkay Keskinel’e danıştık. Aşıların üretim teknolojileri, etkileri, riskleri ve daha pek çok detayı cevaplayan Dr. Keskinel, bu konudaki fikirlerini de paylaştı. İşte aşılar hakkında bilinmesi gerekenler!

SinoVac/CoronaVac ve BionTech’in benzerlikleri ve farklılıkları neler?

Çin, Beijing merkezli biyofarmasötik şirketi SinoVac’ın ürettiği CoronaVac aşı geleneksel aşı üretim modeline uygun hazırlanan, inaktif bir aşı olarak karşımıza çıkıyor. İnaktif aşılar, vücudun bağışıklık sistemini virüsün ölü partiküllerine maruz bırakarak herhangi bir hastalık cevabı ile karşılaşmadan, bağışıklık üretmesini amaçlar.

1800 yıllardan beri kullanılan bu teknik tarih boyunca birçok bulaşıcı hastalığa karşı önemli koruma sağlamış hatta hastalıkları yok etmiştir. 

Bunanla beraber 21.yüzyılın sürekli olarak gelişen yüksek teknolojisi yeni bir tür aşı modelini hayatımıza soktu. Alman merkezli biyoteknoloji şirketi BionTech’in ürettiği, Amerika merkezli ilaç şirketi Pfizer’ın ise tedarik ettiği BionTech aşısı tarihte kullanılan ilk mRNA aşısı olarak biliniyor.

Yeni nesil mRNA aşıları ise vücudu koronavirüsün genetik diziliminin bir kısmına maruz bırakarak bedenin kendi içinde viral proteinleri yapmasını sağlıyor. Üretilen bu viral proteinler de tam olarak virüsün kendisi olmadığı için bedende hastalık tepkisi yaratmadan bağışıklık sistemini virüsle savaşmaya hazır hale getirebiliyor. Bir başka deyişle BionTech aşısı inaktif değil, aktif bir aşı olarak kabul ediliyor. 

Uzm. Dr. İlkay Keskinel

Üretim modellerinin yanı sıra aşıların muhafaza edilme koşulları da birbirinden ayrışıyor. Geleneksel CoronaVac aşısının 2-8 C’de saklanması gerekirken aktif mRNA aşısının BionTech’in -70 C’de muhafaza edilmesi gerekiyor. 

Ne kadar etkili olduklarını karşılaştırmak içinse şu an oldukça erken. Pandeminin ilk çıktığı andan bu yana tarihin en hızlı aşı geliştirilmesine tanıklık ettiğimiz bu 1,5 sene, normal şartlarda aşıların etkinlik ölçümüne tabi tutulduğu süreye oranla oldukça kısa kalıyor. Kullanılan tüm aşılar piyasaya sürülmesi için geçmesi gereken etaplardan başarı ile ayrılmış olsa da, her biri halen birçok bilimsel kuruluş, ülke, üniversite tarafından araştırmaya tabi tutuluyor. 

CoronaVac üzerine ülkemizde yapılan 3.faz araştırmalarında aşı yüzde 83.5 etkinlik gösterirken, Endonezya’daki küçük çaplı araştırmalarda bu rakam yüzde 65.3’e, Brezilya’da ise yüzde 50,4’e kadar düşüyor. Genel anlamda ise bilim insanları CoronaVac aşının acil durumlarda kullanımının yüksek etkinlik sağladığı konusunda hemfikir.

Geleneksel bir aşı olduğu için koruyuculuk süresinin “orta” seviyede olması beklenen CoronaVac’ı belirli bir süre sonra tekrar yaptırmak gerekecek. Aşı, şu an 2 doz halinde, her dozun arasında 28 gün olacak şekilde uygulanıyor. 

Pfizer, BionTech aşısının ise 3.faz etkinlik oranı yüzde 95’lerde seyrediyor. Yeni nesil bir aşı olduğu için BionTech’in virüse karşı ne kadar süre boyunca koruma sağlayacağı hala tam olarak bilinmiyor. Bu konu hakkında yeterli verinin toplanması için araştırmalarsa sürüyor. Aşı, şu an 2 doz halinde, her dozun arasında 21 gün olacak şekilde uygulanıyor. 

Bilim insanları her iki aşının da herhangi bir sağlık problemi teşkil etmediğini, kullanımının güvenli olduğunu ve belki de en önemlisi; kişileri koronavirüsün sebep olabileceği ağır hastalanma ve ölüm riskinden koruduğunu söylüyor. 

İlk önce İngiltere’de tespit edilen mutant virüse karşı ise piyasaya sürülen tüm aşıların ne derece etkin oldukları konusunda araştırmalar sürüyor. 

Pek çok ülkede aşı geliştirme çalışmaları yapılıyor, farklı teknolojiler kullanılıyor. Koronavirüs için üretilen aşıları başlıca birkaç grupta toplayabilir miyiz?

Evet, günümüzde üretilen koronavirüs aşılarını 3 temel grup altında inceleyebiliriz. Bunlar:

  • İnaktif aşılar
  • Viral vektör aşılar
  • mRNA aşılar

İnaktif aşı nedir?

İlk olarak ülkemizde de şu anda uygulanmakta olan inaktif aşılardan bahsedelim. Aslında hekimler için “en tanıdık” aşılar bu grup aşılardır çünkü gelenekselleşmiş bir aşı hazırlama yöntemiyle hazırlanırlar.

Aşıda canlı olmayan, inaktif hale getirilmiş ölü virüsler kullanılır. Dolayısıyla bu aşıyı olmakla hastalık kapmanız söz konusu değildir. Bu teknolojiyle üretilen aşıların saklama koşulları da nispeten kolaydır. +2 ile +8 derece arasında bir sıcaklıkta, yani normal bir buzdolabında stabilitelerini uzun süre koruyabilirler.

Elbette, COVID aşılarıyla ilgili elimizde uzun dönem verileri henüz yok. Ancak ülkemizde yapılan faz III çalışmasıyla kullanmakta olduğumuz inaktif aşının yani Sinovac’ın etkinliğinin yüzde 91,25 olduğu görülmüştür.

Aşının uygulanmasını takiben olması beklenen yan etkiler genellikle hafiftir; aşı sonrası baş ağrısı, halsizlik, kırgınlık hissi, ateş, titreme, bulantı, kusma, kas ve eklem ağrıları normaldir. Çoğu yan etki, istirahat, Parasetamol grubu ağrı kesiciler ve bol sıvı alınmasıyla bertaraf edilebilir.

Diğer pek çok aşıda olduğu gibi aşının uygulandığı bölgede kızarıklık, şişme ve ağrı olması da normal karşılanır. Bu durumda lokal olarak kolun yüksekte tutulması ve soğuk uygulanması yarar sağlar. Nadir de olsa, koronavirüs aşısının tüm aşılar gibi alerjik reaksiyon yapma potansiyeli vardır.

Bu nedenle, alerjik bünyesi olan kişilerin sağlık ocakları yerine hastanelerde aşı olmasını, aşıdan sonra en az yarım saat sağlık kurumunda gözlem altında kalmaları önerilir.

Viral vektör aşılar nedir?

Viral vektör aşılar, inaktif aşılara göre çok daha yeni bir teknoloji ile üretilir. Bu tür aşı hazırlanırken grip benzeri bir hastalık yapan virüsler kullanılır. Bu virüslere, koronavirüse ait bazı yapılar genetik müdahale ile “yüklenir” ve kişide koronavirüse karşı bağışıklık yanıtı oluşturulması hedeflenir.

Oxford/AstraZeneca ve Sputnik-V isimli aşılar, bu teknolojiyi kullanan aşıladır. Bu aşılar da inaktif aşılar gibi normal buzdolabı sıcaklığında saklanabilir.

mRNA aşılar nedir?

Üzerinde belki de en çok konuşulan aşı türü ise artık ülkemizde de uygulanmaya başlanmış olan mRNA aşılarıdır. mRNA, “mesajcı RNA”nın kısaltmasıdır. Bu aşıda ise laboratuvar ortamında üretilen mRNA’ların vücuda verilmesiyle bağışıklık cevabı oluşturulur.

En büyük dezavantajı saklama koşullarının zorluğudur. Aşının tipine göre -20 ile -70 derece sıcaklıkta korunmaları gerekir. Dolayısıyla soğuk zinciri bozmadan aşıların nakli hem zor hem oldukça masraflı bir hal alır. BioNTech/Pfizer ve Moderna aşıları bu grup içinde yer alır.

Bu tür aşıların ölü aşılara yani Çin aşısı olarak da bilinen Sinovac’a göre daha fazla bağışıklık yanıtı oluşturduğu düşünülüyor.

Ancak ABD’de Aralık 2020 itibariyle BioNTech aşısının ilk dozunun uygulandığı 1,893,360 kişiden 21’inde “anafilaksi” adı verilen ciddi alerjik reaksiyon bildirilmiştir.

Aşılanan kişilerin bir kısmında alerjik başka belirtiler de saptanmıştır. Anafilaksi gelişen kişilerin yüzde 86’sında belirtiler ilk yarım saatte ortaya çıkmıştır. Yine bu kişilerin yüzde 81’inin geçmiş öykülerinde alerjik bir yapıları olduğu görülmüştür.

Ülkemizde uygulanan inaktif ve mRNA aşılar neye göre seçilmeli? Kimler hangi aşıyı olmalı?

“Hangi aşıyı olmalıyım?” sorusunun cevabını elbette herkes kendi vermeli.

Benim şahsi görüşüm, COVID enfeksiyonu riski yüksek olan, kronik rahatsızlıkları bulunan ve hastalığı geçirdiğinde ciddi sorun yaşayabilecek kişilerin mRNA aşısını tercih etmeleri yönünde.

Buna karşın bilinen alerjik hastalığı ya da alt yapısı olan kişilerin inaktif aşıyı tercih etmeleri daha sağlıklı olacaktır.

Bu arada önemli bir nokta, 3-4 hafta arayla yapılacak olan her iki koronavirüs aşısının aynı olması gereklidir. Yani birinci aşıyı Sinovacâ seçtiyseniz, ikinci de aynı aşı olmalı ya da Biontechâ ile ilk aşınız yapıldıysa, ikinci de aynısı olmalıdır.

Hekim olarak en çok karşılaştığım sorulardan biri de grip ya da halk arasında “zatürre aşısı” olarak da bilinen Pnömokok adlı bakteriye karşı aşı yapıldıktan sonra koronavirüs aşısının yapılıp yapılamayacağı oluyor. Grip ya da Pnömokok aşılarından en az 2 hafta sonra ülkemizde uygulanan inaktif koronavirüs aşısını yaptırmak mümkündür. Canlı aşılardan sonra koronavirüs aşısı yapılacaksa, bu süre 4 hafta olmalıdır.

Yine merak edilen bir konu, gebelik ve emzirme döneminde bu aşıların uygulanıp uygulanamayacağı oluyor. Ne yazık ki, bu konuda elimizde veri yok.

Sağlık Bakanlığı’nın öncelik sıralamasına göre aşılanma zamanınız gelmişse bile, eğer 38 derecenin üzerinde ateşiniz varsa, akut bir hastalık geçiriyorsanız ya da kronik bir hastalığınız alevlenme dönemindeyse aşı olmadan önce mutlaka hekiminize danışmalısınız.

Ayrıca, halk arasında “sara” olarak bilinen epilepsi hastalığı kontrolsüz olanlarda, Guillain-Barré Sendromu adı verilen ve aşılarla da alevlenebilen hastalığı olanlar kesinlikle kendi hekimlerinden aşı uygulaması konusunda onay almalıdırlar.



Uzm. Dr. İlkay Keskinel

1972 yılında İstanbul’da doğan İlkay Keskinel 1989 yılında Kadıköy Anadolu Lisesi’nden mezun olarak aynı yıl İstanbul Tıp Fakültesi’nde, yaygın bilindiği şekliyle “Çapa” Tıp Fakültesi’nde eğitime başlıyor. Üniversitenin ilk yılından başlayarak kendi isteği ve özel ilgisi nedeniyle fakülte bünyesinde yer alan Deneysel Tıbbi Araştırma Enstitüsü, yani DETAM’da, deney hayvanları ile araştırma...



BLOOM SHOP