Beraber olduğunuz kişi ile aranızda, o ilk günlerdeki heyecan, tutku veya mide kıpırtıları kalmadıysa ilişkinizde aşk bitiyor demek midir? Belki de ilişkiniz o kadar eforsuzdur ki bu size bazen sıkıcı gelmeye başlamıştır. Sizce bu bir ayrılma nedeni midir? İlişkilere dair hepimiz çevremizden duyduğumuz, sosyal medyada dinlediğimiz, film veya dizilerden öğrendiğimiz inanç ve beklentilere sahibiz. Gerçek aşkın karmaşık, tutkulu hatta zorlayıcı olması gerektiğini düşünüyoruz. Eğer ilişkilerimiz “kolay” veya “eforsuz” ilerliyorsa sıkıcı olarak değerlendiriyor, ilk zamanlardaki o güçlü çekim ve heyecan yerini rahatlık duygusuna bıraktığında aşkın azaldığını düşünerek panik oluyoruz. Aslında tam aksine sağlıklı bir ilişkinin temelinde kendini rahat hissetme duygusu yatıyor çünkü ilişkide kendimizi rahat hissetmek, belirli bir seviyede güvenli şekilde bağ kurduğumuzu işaret ediyor. Güvenli bağlanabilmek ise fiziksel ve duygusal sağlığımızı yükseltiyor. Peki o zaman neden kendimizi rahat hissetmeye başlamak, ilişkide aşk bitiyor gibi yorumlanıyor? Gerçekten bir ilişkide aşkın bitmesi kendini hangi işaretler ile gösteriyor? Sizin için yazdık.
Yeni ilişki enerjisi nedir?
Birisiyle yeni beraber olmaya başladığımız zaman bedenimiz, dopamin, oksitosin gibi bize kendimizi iyi hissettiren nörotransmitterlerle dolup taşıyor. Bizi bir süre boyunca “öfori” yani müthiş bir heyecan ve mutluluk halinde tutan bu nörotransmitterlerin salınımı, ilişkinin ilk evrelerine damgasını vuruyor. Nitekim bu hisler, ne kadar iyi hissettirseler de aşk olarak tanımladığımız bağlanma ve duygu durumunu oluşturmuyor. Zamanla, ilişki ilerledikçe salınımı azalan bu nörotransmitterler yavaş yavaş “heyecan ve öfori” eksikliği oluşturmaya başlıyor. Nitekim bu azalma aşkın bittiği anlamına gelmiyor çünkü daha en baştan bu hisler bizim aşık olduğumuzu göstermiyor! Aksine ilişki uzmanlarına göre bu ekstrem heyecan ve mutluluk hali, derin bağların kurulduğu güçlü bir ilişkinin doğabilmesi için yok oluyor. Heyecan ve mide kıpırtıları yerlerini savunmasızlık, güven, samimiyet gibi duygulara yer açmak için kayboluyor.
İlişkilerde kendimizi rahat hissetmeye başladığımızın işaretleri
Aşk sarhoşu hissiyatı hiçbir ilişkide sürekli olmuyor. Belirli bir zaman sonra partnerlerin ikisinde de duygular, olması gereken şekilde, temel seviyelerine geri dönüyor. Bu da aslında yeni ilişki enerjisinin bittiğini ve ilişkide yeni bir evreye geçildiğini gösteriyor. Partnerler birbirlerinin farklı yönlerini, aralarındaki yeni dinamikleri keşfetmeye başlıyor. Bu evrede her iki taraf da gerçekten karşısındaki kişiyle bir birliktelik kurmak isteyip istemediğine karar veriyor çünkü kişiler birbirlerini aşk hormonlarının etkisi olmadan gerçek anlamda görmeye, tanımaya başlıyor. Birbirlerinin iyi yönleri kadar negatif özelliklerini de fark etmeye başlıyor, gördükleri negatifliklere rağmen o kişinin pozitif özelliklerine odaklanmayı tercih ediyor.
İlişkinin ilk zamanlarında yaşanan heyecanın sona ermesi aslında ilişkinin doğal döngüsünde yaşanıyor. Giden heyecanın yerini sürdürülebilir bir mutluluk ve güven hissi dolduruyor. Partnerler birbirlerini daha iyi tanıma fırsatı buluyor, bilinçli olarak bir arada kalmayı tercih ediyor. İşin özünde aşık olmak o ilk tutku ve heyecan üzerine değil, karşılıklı olarak gösterilen sevgi dolu aksiyonlar üzerine kuruluyor. İdeal ilişki rahatlık yani güven duygusu ile keşfetmeden doğan oyunculuk ve flörtözlük arasındaki dengede bulunuyor.
Peki aşk mı bitiyor yoksa ilişkinin dinamikleri mi değişiyor nasıl anlayabiliriz?
İlişki içerisinde yaşanan değişimlerin tarafların kendini daha rahat hissetmeye başlamasından mı yoksa gerçekten partnerimize olan aşkımızın bitmesinden mi kaynaklandığını anlamak bazen zorlaşabiliyor. Bu sorunun cevabı aslında en iyi ilişki özelinde verilebiliyor.
Aslında her ilişkide kararsızlığın, sıkılmanın, monotonluğun süregeldiği dönemlerin yaşanması oldukça normal değerlendiriliyor. Aşkın bitmesi ise daha radikal bir duygu değişimini, arzunun ve isteğin tamamen bitmesini işaret ediyor. Bir tarafta ilişkide yaşanan duraksamalar derecelerine ve ilişkide kalma isteğine göre onarılabilirken aşkın bittiği zamanlarda partnerlerin ya ilişkilerini yeniden inşa etmek için daha çok efor sarf etmeleri ya bir ilişki terapisi desteği almaları ya da kendi yollarına ayrılmaları gerekebiliyor.
İlişkide partnerimize aşkımızın bittiğinin bazı işaretleri:
- Kendimizi isteyerek veya fark etmeden fiziksel, duygusal, zihinsel olarak partnerimizden uzaklaştırırız.
- Partnerimiz bir zamanlar bize rahatlık ve güvenlik hissi verirken artık yakınında olmak içimizi öfke, kırgınlık, üzgünlük, güvensizlik gibi negatif enerjilerle doldurur.
- Negatif duygu ve düşüncelerimizi, kırgınlıklarımızı artık partnerimize anlatmak istemeyiz, iletişime geçmeyi reddederiz.
- Zihnimizi negatif geçmiş deneyimlerden, kötü yaşanmışlıklardan çekemeyiz ve var olan pozitif gelişmelere odaklanamayız.
- Partnerimiz olmadan bir yaşam sürmenin daha kolay olacağına inanmaya başlarız.
Öte yandan bir ilişkiyi bitirmek için ne aşkımızın bitmesini beklememiz ne de birbirimize karşı nefret veya öfke ile dolmamız gerekiyor. Genel kanının aksine ilişkimiz artık bize iyi gelmiyor, hayatımızı güzelleştirmiyor, mutlu hisler yerine sıkıntılı hisler veriyorsa ilişkimizi saygı ve sevgi sınırları içerisinde sona erdirmek hepimizin en doğal hakkını oluşturuyor.