YAZAN: ALEYNA TEPE

Hayatta yaşanan deneyimler, yaşandıkları anda kalmazlar. Yolculuğumuz boyunca bizi takip eder, zaman zaman kaygıya, zaman zaman ise sıcak bir gülümsemeye sebep olurlar. Aniden ortaya çıkan stres, kaygı ya da geçmiş travmalarla yüzleşmeye sebep olan tetikleyiciler (triggers) sık konuşulan ve herkes için tanıdık durumlardır. Beklenmedik bir anda hissettiğiniz samimi bir duygu ya da aniden gelen bir gülümseme de tıpkı tetikleyiciler gibi çevremizdeki ipuçlarından kaynaklanır. Çok sık gündeme gelmeyen ama hayatımıza dokunan, içimizde güven, neşe, huzur ya da sevgi gibi duyguları tetikleyen bu ipuçlarına ise parıltılar (glimmers) denir. Yolunuzu aydınlatacak parıltıları nasıl fark edebilir, onları tetikleyicilerden nasıl ayırt edebilirsiniz? Sizin için anlattık!


Parıltılar (Glimmers) nedir?

Parıltı (Glimmer) terimi, beynin ve bedenin “güvende” olduğunu hissettiği küçük ama güçlü anları tanımlar. Deb Dana, sinir sistemi düzenlenmesi üzerine yaptığı çalışmalar sırasında Polyvagal Teorisi’nden esinlenerek parıltılar kavramını öne sürer. Polyvagal Teorisi, nörobiyolog Stephen Porges tarafından geliştirilmiş, vagus sinirinin, sosyal ilişkiler, güvenlik ve rahatlama duygularıyla doğrudan bağlantılı olduğunu öne süren bir teoridir. Teoriye göre, vagus sinirinin aktivasyonu, bedenin kendisini güvende ve rahatlamış hissetmesini sağlar. Parıltılar ise, vagus sinirini aktive eden, gün içinde karşılaşabileceğiniz durumlardan ya da geçmiş deneyimlerinizden doğan ipuçlarıdır.

Tetikleyiciler çoğunlukla travmatik ya da zorlayıcı deneyimlerle bağlantılıdır. Örneğin, geçmişte yaşadığınız olumsuz deneyimlerinizi hatırlatan bir ses ya da görüntü tetikleyicidir, size o anı hatırlatarak kaygınızın artmasına sebep olur. Öte yandan parıltılar, genellikle farkında olmadan yaşadığınız ve içinizde kelebeklere sebep olan küçük uyaranlardır. Bu uyaranlar, güzel bir manzara, sevdiğiniz bir melodinin sesi, sıcak bir dokunuş ya da bir arkadaşınızın gülümsemesi gibi basit şeyler olabilir. Bu küçük anlar, vagus sinirinizi etkileyerek huzur ve güven hissinizi besler. Parıltılar, stresli veya kaygılı hissettiğiniz anlarda sinir sisteminizi dengelemeye yardımcı olabilir, böylece bedeniniz daha hızlı bir şekilde rahatlama ve güven duygusuna geçiş yapar.

Parıltılar neden önemlidir ve nasıl fark edilir?

Parıltılar, stresle başa çıkma ve genel yaşam kalitesini iyileştirme açısından önemli bir role sahiptir. Günlük yaşamda karşılaştığınız zorluklar, bedeninizi sürekli bir tetikte olma hali içine sokabilir. Bu durum, sinir sisteminizin “savaş ya da kaç” tepkisini harekete geçirerek zamanla kaygı düzeyinizi artırır. Parıltılar, bu döngüyü kırmanın ve sinir sisteminizi yeniden dengelemenin etkili bir yoludur. Parıltıları fark etmek, stres seviyenizi düşürmeye ve genel anlamda iyi oluş halinizi desteklemeye yardımcı olabilir. İşte etrafınızdaki parıltıları fark etmeniz için birkaç öneri!

#1 Ana odaklanın ve farkındalığınızı artırın.

Anı yaşamak, geçmişin pişmanlıkları ya da geleceğin endişeleri arasında sıkışıp kalmanızı engeller. Zihin, çoğu zaman yapılacak işleri ya da olası sorunları düşünmekle meşguldür. Ancak farkındalık pratiği, şu anki deneyimlerinize odaklanarak bu düşüncelerin yarattığı stresi hafifletmenize yardımcı olur. Odağınızı değiştirdiğinizde ve ana getirdiğinizde, etrafınızda olup bitenlere karşı daha duyarlı hale gelirsiniz. Bu sayede parıltıları fark etme olasılığınız da artar.

Parıltıları fark etmek için gün içinde birkaç dakikanızı ayırarak ne yaptığınızı, nasıl hissettiğinizi ve etrafınızdaki detayları gözlemleyebilirsiniz. Bunu, bir an için durup benliğinizi, yaşadığınız anı ve içinde bulunduğunuz çevreyi fark etmek olarak düşünebilirsiniz. Güneş ışığının yüzünüzde yarattığı sıcaklık, bir çiçeğin kokusu ya da bir fincan çayın rahatlatıcı etkisi gibi küçük detaylara odaklanın. Bu anları tam anlamıyla yaşadığınızda, bedeniniz ve zihniniz gevşer; parıltılar kendini gösterir.

#2 Şükran günlüğü tutun.

Şükran duygusu, yaşamınızdaki olumlu deneyimlere ve küçük mutluluklara odaklanmanızı sağlayarak, parıltıları daha sık fark etmenize yardımcı olur. Günlük yaşamda çoğu zaman küçük mutluluklar üzerinde durulmaz, odak noktası çoğu zaman olumsuz olaylar ya da kaygılar olur. Şükran günlüğü tutmak, bilinçli olarak bu küçük mutlu anları düşünmeyi gerektirdiğinden parıltıları fark etmenizi sağlar.

Şükredilecek şeyler bulmak aslında gerçekten kolay ve tamamen bakış açınızla ilgili bir beceridir. Her anı ya da olayı, hem olumlu hem de olumsuz olarak deneyimleyebilirsiniz. Bu, tamamen bakış açınızla ilgilidir. Pozitif bir bakış açısını seçerek parıltıları fark etmeye odaklanırsanız, yatağınızdan kalkabilmek, gidecek bir işinizin olması, bir fincan kahve içmek, güzel bir müzik dinlemek ya da kısa bir yürüyüş yapmak gibi basit anlar için şükredebilirsiniz. Bu pratiği düzenli olarak uyguladığınızda, zihniniz olumlu deneyimlere daha fazla odaklanır ve parıltıları daha fazla fark etmeye başlar.

#3 Doğada zaman geçirin.

Doğa, sakinleştirici ve huzur verici etkisi sayesinde, zihinsel ve bedensel rahatlamayı hızlandırarak parıltıları bulmak için ideal bir ortam sunar. Doğanın kendine özgü ritmi ve düzeni, zihninizi modern dünyanın hızından uzaklaştırarak sakin bir akışa davet eder. Doğada zaman geçirdiğinizde, teknoloji, gürültü ve görev odaklı yaşamın getirdiği sürekli uyarıcılardan arınır, dikkatinizi daha basit, yavaş ve ritmik olana yöneltebilirsiniz. Bu sayede zihniniz sürekli uyarılmış halden uzaklaşarak yavaşlamaya başlar, bedeniniz rahatlar ve sinir sisteminiz sakinleşir.

İşte tam bu sakinlik anında doğanın akışını fark etmeye başlarsınız. Denizden gelen dalga sesleri, toprak kokusu ya da rüzgarın teninizde yarattığı his… O an fark etmeye başladığınız bu akış aslında her zaman fark edilmeyi bekleyen, doğanın sunduğu parıltılardır. Kendinize bu alanı yaratarak ihtiyacınız olan parıltıları keşfedebilirsiniz.

#4 Bedeninizin verdiği sinyalleri fark edin.

Beden, stresi ya da rahatlamayı zihinden önce fark edebilir. Çoğu zaman, stres altındayken gerginleşir ya da tam tersine rahatladığında gevşer. Bu sinyaller, parıltıları fark etmek için önemli ipuçlarıdır. Kaslarınızın gevşemesi, kalp atışlarınızın yavaşlaması ya da derin bir nefes almak gibi bedenin verdiği sinyaller, bir parıltı anını işaret eder.

Gün içinde kısa aralıklarla durup bedeninizi gözlemlemek, bu sinyalleri fark etmenizi ve hatta bu sinyalleri yaratmanızı sağlar. Örneğin, yoğun bir iş gününde kısa bir mola verip kaslarınızın ne kadar gergin ya da gevşemiş olduğunu fark etmek için birkaç saniye ayırabilirsiniz. Eğer kaslarınızın gevşediğini, nefesinizin derinleştiğini ya da kalp atışlarınızın sakinleştiğini hissediyorsanız, bedeninizin yaşadığı bu rahatlamayı bir parıltı olarak değerlendirebilirsiniz. Öte yandan, zaman içinde bedeninizle iletişim kurmayı öğrenerek bu parıltıları kendiniz de yaratmaya başlarsınız.

#5 Kendinize zaman ayırın.

İnsan en çok kendisini ihmal etmeye meyillidir. Oysa, en çok ihtiyacı olan desteği ve bakımı kendisinden alır. Parıltıları, kişisel bakımınızı, öz şefkatinizi ya da öz sevginizi pekiştirdiğiniz anlarda da bulabilirsiniz. Kendinize vakit ayırmak, hem fiziksel hem de duygusal olarak kendinizle ilgilenmek, zihninizi dinlendirmek ve bedensel rahatlamayı sağlamak için çok önemlidir.

Kendinizle baş başa kaldığınız anlar, içsel huzur ile dinginlik bulmanıza olanak tanır ve bu anlarda, parıltıları fark etmek çok daha kolay hale gelir. Kendinize vakit ayırmak, kısa bir mola vermek, meditasyon pratiği yapmak ya da sadece sessiz bir an yaratmak olabilir. Bu süre zarfında içsel dünyanıza dönüp nasıl hissettiğinize, bedeninizin ve zihninizin durumuna odaklanabilirsiniz. Bu kişisel zaman dilimleri, ruhsal dengeyi korumanıza ve aslında çok yakınınızda olan parıltıları fark etmenize olanak tanır.

Kısaca özetlemek gerekirse parıltılar, yaşamın içinde gizli kalmış huzur anlarıdır. Hayatın doğal akışında var olan olumsuz deneyimlerin arasından sıyrılıp kendinize güvenli ve huzurlu bir alan yaratmanıza yardımcı olurlar. Dolayısıyla, hayatın küçük ama anlamlı anlarını fark etmeye ve bu anların tadını çıkarmaya odaklanmak önemlidir. Parıltıları fark etmek, yalnızca daha mutlu hissetmenizi sağlamakla kalmaz, aynı zamanda bedeninizin ve zihninizin ihtiyaç duyduğu dengeyi de korur.



Aleyna Tepe

1997 yılında İstanbul’da doğan Aleyna, lisans eğitimini Bilkent Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde tamamladı. Yüksek lisans eğitimine Bahçeşehir Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji alanında devam ediyor. Çocukluğundan beri duygu ve düşüncelerini yazarak ifade eden Aleyna, iyi yaşam konseptine duyduğu ilgiyi yazma tutkusuyla birleştirerek Live to Bloom’da editör olarak çalışıyor. Akademik ve deneyimsel olarak kendini...



BLOOM SHOP