Geçtiğimiz hafta bitkisel mutfak şefi Beril Oymak ile kendi mutfak deneyimleri, alışkanlıkları ve sağlıklı yaşam hakkında sohbet ettik. Beril’in bir diğer tutkusu ise koşu; aslında sadece koşu da değil, sporun farklı çeşitlerini hep hayatında tutmuş. Beril bizimle mutfağa tutkusunun nasıl başladığını, mutfaktaki tercihlerini, favori yiyeceklerini ve Nike ile maraton deneyimini paylaştı. Beril ile tatlı sohbetimiz sonunda, onun ruhunun meyvesinin çilek olduğunu da öğrenmiş olduk. Keyifli okumalar!

İlginizi çekebilir: Röportaj: Revna Çakır ile Sağlıklı Beslenme ve Yaşam

Öncelikle seni tanıyalım. Bize kendinden bahseder misin?

Ben Beril! 30 yaşına basmış olmanın şaşkınlığında ve 10 senedir sağlıklı beslenmeyle kafayı bozduğu için mutlu olan; bitki temelli mutfak şefliği, danışmanlığı ve eğitimleri veren ve de içerik üreticiliği yapan bir kadın.

Seni ilk takip etmeye başladığımda sayfanda Los Angeles’da aldığın eğitimler dikkatimi çekmişti. Bizimle Los Angeles deneyimini ve eğitimlerini paylaşır mısın?

Gerçekten güzel günlerdi. Hayatımda ilk defa Amerika’ya, üstelik tek başıma bu eğitimleri almak için gitmiştim. Raw beslenme ve vegan pişirme üzerine Matthew Kenney Cuisine’den eğitim aldım. Bu sektörün başını çeken bir isim olduğu için orada geçirdiğim her anın kıymetini bilerek geçirdim; hafta sonları okulda verilen atölyelerde şeflerin asistanlığı yapma teklifini havada kapıyordum, boş vaktimi ya okulda final projemi tasarlamak için ya da her hafta okuluma yakın kurulan organik markete gidip neler yapabilirim diye düşünerek geçiriyordum.

2 yıl üst üste farklı seviyeleri almak için gittim ve her gittiğimde benim daha hayal edemediğim şeyleri market raflarında, gittiğim kafe ve restoranların menülerinde görünce çok şaşırmıştım. Her gittiğimde farklı bir geleceğe, olmak istediğim bir dünyaya adım atmışım gibi hissederdim.

Mutfağa ilgin nasıl başladı?

Küçükken hep mutfaktaydım, anneme yardım ederdim gibi tatlı bir hikayem yok. Üniversiteye kadar mutfakta hiç bulunmadım desem yeridir. Annem çok becerikli bir kadındır; bizim evde her gün farklı kek, poğaça, kurabiye pişerdi. Mutfağa girdiğinizde elinizin boş çıkma ihtimali hiç olmazdı; kurabiye kutusu marmelatlı kurabiyelerle dolu olur, buzdolabında meyveli ya da jöleli bir pasta, bir çatal almak için rafın ön kısmında hep size bakar, ya da bir cheesecake!

Hal böyle olunca mutfağa adım atışım üniversiteye, İstanbul’a gidişimle başladı. Önceleri annemin bize gönderdiği pratik şeyleri mutfakta hazırlamakla geçti ama pilates eğitmenliğine başlayınca sağlıklı beslenme hayatıma girdi ve mutfak serüvenim o zaman başladı.

Sağlıklı olmak demek senin için ne ifade ediyor? Sağlıklı yaşam alışkanlıklarını spor ve beslenme dahil olarak nasıl oluşturdun?

Sabah uyandığımda hızla yataktan çıkabiliyor ve spor yapmama engel hiçbir şey yoksa oldukça sağlıklıyım diyebilirim. Hayatta yaptığımız her şey alışkanlıktan ibaret, ben hayatımı bunun üzerine kurmaya karar verdim ve tüm alışkanlıklarım bu yönde oluştu. Neye alışırsan hayatın o yönde şekillenir, o yüzden hayatımdan kötü diyebileceğim tüm alışkanlıklarımın yerini beni iyi yönde etkileyecek alternatifleriyle değiştirdim.

Yapmayı en çok sevdiğin yemek nedir?

Dönemsel olarak değişiyor, bir şeye merak saldıysam onu sonuna kadar farklı onlarca alternatifleriyle yaparak, açıkçası bıkana kadar ve en iyisi olana kadar yapıyorum. Karantinadan beri ekmek yapmaya merak saldım mesela; onlarca kitap okudum, videolar izledim, bloglar okudum; evde bir sürü ekmek yaptım ve kendimce artık bu konuyu tükettim ve sıkıldım.

Vegan mutfak ürünlerinden ve süper gıdalardan favorin hangisi?

Badem, kaju gibi kuruyemişler her zaman en sevdiklerim çünkü sadece bu iki malzemeyi kullanarak yüzlerce tarif ürettim bu zamana kadar. Acai bir zamanlar gerçekten benimle özdeşleşmişti; ilk Amerika’ya gittiğimde her gün farklı yerlerde bir sürü acai bowl yedim ve Amerika’dan Türkiye’ye, kafemde kullanmak için kilolarca Acai tozu getirmiştim.

En sevdiğin yemek nedir?

Bu soruya net bir cevabım hiç̧ olmadı, dediğim gibi dönemsel olarak zevklerim ve isteklerim değişebiliyor. Ama Türk yemeklerinden zeytinyağlı dolma ve sarma; avokadolu herhangi bir şey ve brokolili her şey.

Kendi yemek yapma tarzını ve Beril’in dokunuşlarını nasıl tanımlarsın?

Ben mutfakta deneysel çalışmayı seviyorum. Bilinen şeyler hoşuma gitmiyor, yeni bir şeyler üretmeyi ve ortaya denenmemiş̧ bir ürün çıkartmayı çok seviyorum. Aslında bitkisel mutfak buna çok elverişli; yaratmanın sonu yok ve benim asıl ilgimi çeken de bu. Görünürde klasik pastacı kremalı bol yumurtalı ve şekerli bir pastayı; kremasını avokadodan ya da kajudan, kekini pancardan ya da kabaktan tamamen bitkisel malzemelerden hazırlayıp, insanları normal bir pasta yiyormuş gibi hissettirmeyi seviyorum.

En sevdiğin yemek kokusu nedir?

Bol baharatlı bir yemeğin kokusu beni hep cezbeder; tarçın, kakule, zencefil, anason, karanfil ya da sarımsaklı; taze bir çilek, kavun, yaz domatesi... Tazecik koparılmış fesleğen, nane, incecik doğranmış kişniş

Sağlıklı beslenme ve bitkisel beslenme yolculuğunda en çarpıcı değişimi hangi noktada yaşadın? Sana en çok ne yemek ve neyi uygulamak iyi hissettirdi?

Amerikaya eğitime ilk gittiğimde eğitim içeriğindeki tarifleri uyguladıkça; armutun suyunu çıkarıp posasını sushi pirinci gibi kullanmak, ayçekirdeğini suda bekletip blenderden geçirip salata sosu yapmak, pancarı bir brownieye tat vermek için kullanmak gibi bize daha önce öğretilmemiş şeyleri farklı bir bakış açısıyla uygulamak beni farklı düşünmeye başlattı. Bize sunulan her şeyin bir alışkanlık sonucu hayatımızda olduğu ve aslında daha sağlıklı, bize daha faydalı olabilecek alternatifleri kolayca yapabileceğimizi anladım.

Karantina günlerinde beslenme ve egzersiz rutinlerin nasıldı?

Karantinada çok fazla yemek yaptım, çok şey denedim, çok araştırdım; benim için okul gibiydi, sonuna kadar bu durumu değerlendirdim diyebilirim. Evde egzersiz yapmaya devam ettim, hatta eşimle canlı yayında beni takip edenlere antrenman yaptırdık, çok keyifli ve öğretici oldu.

Instagram’dan takipçiler senin koşu maratonu deneyimlerine şahit oldu. Bize koşmaya nasıl başladığını ve maraton deneyimlerini anlatır mısın?

10 senedir aktif spor yapıyorum, öncesinde 12 sene klasik bale ve modern dans yaptım, hayatımda spor ve egzersiz hep vardı. 2016 yılında Nike’ın düzenlediği Caddebostan kadınlar koşusunda 10 km koştum ilk defa, inanılmaz bir deneyimdi. Kendi bedenimin yaptıklarına ve yapabileceklerine hayran kaldım. Kendim kısa kısa koşular yapıyordum ama 10 km üstü hiç koşmamıştım çünkü yapamayacağımı düşünüyordum.

Nike ile 2016 yılından beri çalışıyoruz ve beni hep çok desteklediler ailem gibiler. Eşim bana Berlin’de evlenme teklif etti ve köpeğimizin adını bu yüzden Berlin koydu. O şehrin bizim için önemi çok büyük. Nike, Berlin’de her sene yapılan dünyanın en önemli maratonunda böyle bir deneyim yaşamak ister misiniz diye sordu. Şehir bizim için çok önemliydi evet ama daha da önemlisi bir hedefi gerçekleştirme isteği bizde ağır bastı ve memnuniyetle yaparız dedik ve çalışmalara hemen o gün başladık.

O güne kadar, maratonun kaç kilometre olduğunu tek seferde söyleyemeyecek kadar konuya hakim değildim; 42,2 km yani 10 km çarpı 4 sefer, tabi ki yaparız diye düşündük. Hazırlığımız yaz ayına denk geliyordu ve hava çok sıcak olduğu için haftada 3 gün, sabah 4 gibi uyanıp 5’te soluğu Bebek sahilde alıyorduk.

Bir hedef vardı ve biz onu gerçekleştirmek için her şeyi yapmaya hazırdık ki, zaten yarış günü geldiğinde finale yaklaştığımız zaman bunun nasıl bir his olduğunu anladık. İstedikten sonra ne bir bahane ne de bir engel var hayatta; zihnini susturup o an’da kalabildiğin ve kendine bunu yapabileceğine inandırdığın ender zamanlardan biriydi yarış anları.

Bir meyve olsan ne olurdun?

Çilek.

Bir sebze olsan ne olurdun?

Brokoli.

İlginizi çekebilir: Koşmak En İyi Antioksidan! İşte Düzenli Koşmanın Faydaları



Aslıhan Kesici

Aslıhan, Enka Lisesi’nde International Baccalaureate programını tamamladı. Lisans eğitimi için gittiği George Washington Üniversitesi’nde Psikoloji ve Siyasal Bilimler çift ana dalı yaptı. 2019 yılında mezun olduktan sonra çocuk ve ergenlere yönelerek çeşitli klinik ve çocuk oyun/gelişim merkezlerinde staj yaptı ve süpervizyon dahilinde gelişimsel oyun grubu çalışmaları ve bireysel oyun seansları...



BLOOM SHOP