RÖPORTAJ: BURCU ERBAŞ
FOTOĞRAF: CALMM

Klinik Psikolog ve Somatik Deneyimleme Uygulayıcısı Esin Yardım‘a göre travma yaşanan stresli olayın büyüklüğü ile değil, sinir sisteminin işlemleme kapasitesinin aşılmasıyla tanımlanıyor. Bu aşılmanın da – ülkemiz gibi – stresin fiziksel etkilerinin bedenden atılmasına pek izin verilmediği “teskinci” toplumlarda etkileri uzun süre yaşanmaya devam ediyor. Tek amacı bedenden atılmak olan travmanın çeşitli nedenlerden ötürü işlenememesi de kendini fiziksel semptomlar ile gösteriyor. Travma, bedeni nasıl etkiliyor, en yaygın hangi semptomlarla varlığını belli ediyor ve gücü nasıl hafifletilebiliyor sorularını Esin Yardım’a yönelttik.


Travma neden sadece duygusal ve zihinsel bir fenomen değil? 

En temel tanımıyla travma, gerçekleşen olayın o anki sinir sistemi kapasitemizi aşacak şekilde çok yoğun, çok hızlı, çok ağır olması sebebiyle fazla gelen, işlemleyemediğimiz ve bize yaşamsal tehlike hissettiren durumlardır. Bir başka deyişle, travma olayın büyüklüğünden daha çok o anda sinir sisteminin işlemleme kapasitesini aşmasıyla ilgilidir. 

Bu yaşamsal tehdidi hissettiğimiz an bedenimizin önceliği bizi daha güvenli bir hale getirmektir. Bunun için savaşmak, kaçmak ya da donmak gibi o anki tehdidi karşılayabilecek otomatik tepkiler verir. Bu üç tepkide de sinir sistemi, iç organ faaliyetlerini tekrar güvende hissedene kadar olabildiğince azaltır ve tüm gücünü savaşabilmek için kollara, kaçabilmek için bacaklara yönlendirir. Aynı zamanda bizi harekete geçirebilmek için belirli hormonlar salgılanır. Tehlike geçip tekrar görece güvenli bir ortama gelebildiğimizde, başta kol ve bacak kaslarında titreme, ağlama, çığlık atma gibi tepkiler vererek birikmiş bu kimyasal ve hormonların sistemden atılması, sinir sisteminin tekrar regüle olması sağlanır. Ancak günümüzde maalesef öğrenilmiş olarak travmadan kurtulan kişinin ağlamasına, titremesine çok alan verilmez, hemen teskin edilmeye geçilir oldu. Bu da bedende travma döngüsünün kesintisiz bir şekilde tamamlanmasına, “Tehdit geçti, hayattayım” algısının oluşmasına ket vurur. Ket vurulmuş bu döngü kendini tamamlayabilmek için tekrar eden davranışlara ya da kaçınmalara dönüşür. Yani hem travma anında salgılanan hormonlar, gövdeden kol ve bacaklara yönelen kan dolaşımı hem de tehdit ortadan kalktıktan sonra tamamlanması gereken bedensel tepkilerle, travma aslında hem beden hem duygu hem de biliş seviyesinde etki etmektedir.

Bedenlerimiz somut bir tehlike ile sadece zihnimizde kurduğumuz, henüz yaşanmamış bir tehlike arasındaki farkı anlayabilir mi? 

Sinir sisteminin, temel işlevi bizi hayatta tutmak olan otonom kısmı evrimsel olarak en eski ve en az değişim göstermiş bölümlerdendir. Otonom sinir sistemi, gerçekle imgelenen, anlatılan arasındaki farkı net ayırt edemez. Bunu en net izlediğimiz korku filmlerinden anlayabiliriz. İyi kurgulanmış, gerçekçi çekilmiş, dramatik etkisi müziklerle arttırılmış bir korku filmini sevdiğiniz insanlarla güvenli evinizde izlerken bedeninizin nasıl tepkiler verdiğini hatırlayın? Mesela Jaws filmi, köpek balığı tehlikesi olmayan ülkemizde acaba kaç kişide açık denizde yüzme ve köpek balığı fobisine yol açmıştır? 

Otonom sinir sisteminin gerçekle iyi kurgulanmış bir imgeyi ayırt edememesi sadece olumsuz etki etmez, iyileşme ve onarım için de çok etkili bir araç sağlar. Travmatik bir olay yaşayan kişi, uzman bir terapistin eşliğinde bu anıyı yeniden işleyebilir ve onarabilir.

Travma bedeni nasıl etkiler? Travmadan etkilenmiş bir bedende ne gibi semptomlar yaşanır? 

Travmatik olayların etkileri çok değişkendir. Olayın büyüklüğünden bağımsız, kişinin sinir sisteminin kapasitesi (kaynakları), travma anında destek alabilmesi, olay tamamlandıktan sonra destekleyici ve şefkatli bir ilişki kurma imkanı olması travmayla başa çıkma kapasitemizi ve sonradan gösterebileceğimiz semptomları çok etkiler. Travma sonrası semptomlar çok geniş bir yelpazede gözlemlenebilmekle birlikte en sık rastlanabilecek kimi bedensel semptomlar şöyle gruplanabilir:

  • Aşırı aktivasyon hali: Yerinde duramama, bacak titretme, uykusuzluk, devamlı hareket etme isteği, kronik ağrılar, panik ataklar, kaygı bozuklukları, dikkat dağınıklığı, sindirim ve boşaltım sorunları, saldırgan davranışlar.
  • Donma hali: Yüzde ifade kaybı, devamlı uyuma isteği, kronik yorgunluk, uyuşturucu madde bağımlılığı, kaslarda güçsüzlük ya da tutulmalar, sığ nefes almak ya da farkında olmadan nefes tutmak, metabolik sendromlar.

Bu semptomların hiçbirisi tek başına travma ya da Travma Sonrası Stres Bozukluğu teşhisi koymaya yeterli değildir. Birçok hastalık ya da psikolojik durum benzer semptom gruplarıyla kendini ifade edebilir. Ayrıştırıcı tanıyı ancak bir uzmanın yapabileceğini de hatırlatmak isterim. 

Doğrudan ve dolaylı olarak toplumun büyük bir kesiminin etkilendiği 6 Şubat depremlerinde olaydan çok etkilenmediğini düşünen kişilerin gündelik yaşamlarında deneyimledikleri ne gibi belirtiler travmanın bedenlerinde tutulduğunu işaret edebilir? 

Travmatik bir olaydan ne kadar etkilediğimiz, olayın akut dönemi sona erdikten uzun bir süre sonra ortaya çıkar. Olayın bireysel ya da kolektifte deneyimlenmesi, duygudaşlık hali, olay tamamlandıktan sonra ne kadar güvende hissedebildiğimiz bu deneyimi çok etkileyecektir. Özellikle deprem bölgesinde olmayan, direkt bir kayıp yaşamamış bireylerin nasıl ve ne kadar etkilenebileceğini öngörmek şu aşamada mümkün değil. 

Bu dönemde uyku sorunları yaşamak, duygu durumumuzun çok değişken olması, işlevsiz/donuk/çaresiz hissetmek ya da çoğu zaman çok öfkeli/hareket halinde olmak aslında yaşadığımız büyük travmayı işlemlemeye çalışırken sinir sistemimizin verdiği çok doğal tepkiler. Ancak hiçbiri ne kadar etkilendiğimizin bir göstergesi değil. Bu kadar büyük ve belki de hala tamamlandığını, desteklendiğimizi ve güvende olduğumuzu hissedemediğimiz bir travmanın bizi ne kadar etkilediğini ancak önümüzdeki aylarda, yıllarda netleştirebileceğiz.

Travmanın bedende bıraktığı etkileri hafifletmek için neler yapabiliriz? 

  • İlişkide kalmak: Varlığında güvende hissettiğimiz, bize iyi gelen insanlarla ilişkimizi sürdürmek, olabildiğince sık görüşmek. İyi geliyorsa bu iletişimi sarılmak, el ele tutuşmak, kürek kemikleri arasına destek olmak, omuzlara dokunmak gibi fiziksel temaslarla da desteklemek.
  • Duyguları fark etmek ve dile getirmek: Olayları tekrar tekrar anlatmak ve sinir sistemimizi  tetiklemek yerine olaya ait duyguları dile getirmek, paylaşmak “çok üzgünüm, öfkeliyim” diyebilmek. Bu bedeni de duyguları da çok rahatlatacaktır.
  • Bedendeki duyumları fark etmek ve bir süre nötr kalarak takip edebilmek: Güvenli ve rahat bir ortamda önce ayakta durduğumuz ya da üzerine oturduğumuz yüzeyle ilişkiyi 1-2 dakika fark etmek. Sonra belki bedeni ayaktan başa tarayıp her bölgedeki duyumları birkaç nefes süreyle fark etmek. Örneğin; “Ayaklarım sıcak ve rahat, bacaklarımda ufak elektriklenmeler var, karnımda sıkışık bir his var.” gibi. Olumsuz gibi gelen duyumları değiştirmeye, yok etmeye çalışmadan olduğu gibi, olumlu ve olumsuz duyumlara eşit dikkat ve zaman vererek yapılan beden taraması sinir sistemine güvende hissettirecek ve çok rahatlatacaktır. 
  • Hareket etmek: Yavaş bir ritimde yürüyüşler, bedenin sınırlarına saygı duyan yumuşak esneme hareketleri, bacakları ve kolları sallamak. Hızlı, zorlayıcı hareketler sinir sistemini uyarır. Sakinlik ve farkındalıkla hareket etmek ise tersine dinginleştirici, rahatlatıcı etkiye sahiptir. 

Hangi durumda uzman desteğinin alınmasını önerirsiniz? 

Şu anda yaşadığımız duygu salınımları, örneğin çok ağlamak, uykuya dalamamak ya da çok uyumak, suçluluk, bir an çok öfkeli olup hemen sonrasında çökkün hissetmek gibi tepkiler büyük bir travmayı işlemlemek için sinir sisteminin gösterdiği doğal tepkiler. Travmanın ve tehdidin henüz tam olarak sonlanmadığını da göz önüne aldığımızda, bir süre devam etmesini bekleyebiliriz. Ancak gündelik yaşantınıza devam etmenizi, iş ya da ev hayatınızda işlevli olmanızı 4 hafta ya da daha uzun süre engelleyecek derecede semptomlar yaşıyorsanız bir uzmandan destek almak için doğru bir zaman olabilir. 

Yukarıda belirtilen duruma istisna, depremden doğrudan etkilenenlerdir. Bu dönemde acil psikolojik ilk yardıma ihtiyaç duyarlar. Psikolojik İlk Yardım için beklemeye gerek yoktur. Şu anda Türk Psikoloji Derneği başta olmak üzere yetkili kurumlar aracılığıyla bu desteğe erişilebilir. 

Travmanın bedensel etkileri üzerinde hangi terapi alanları en iyi sonuçlar veriyor? Bu yaklaşımlar nasıl çalışıyor? 

Somatik Deneyimleme, travma ve kronik stresin bedensel, duygusal ve bilişsel etkileriyle çalışma konusunda en dengeli ve etkili yaklaşımlardan birisi. Sensorimotor Psikoterapi, EMDR gibi ekoller de travma ile direkt çalışabilen ve görece kısa sürede olumlu sonuçlar verdiği kanıtlanmış yaklaşımlardır. Ayrıca TRE (Tension & Trauma Releasing Exercises) hareket aracılığı ile çalışan, bedensel stabilizasyon ve rahatlamaya çok hızlı destek olan bir sistem.

Peki travma işlenemezse, zihin ve ruhta yaşanamadan kalmaya devam ederse bedende “saklanabilir” mi? Sıkışan travma uzun dönemde ne gibi bedensel rahatsızlıklara yol açabiliyor? 

Travmatik olayların işlemlenemeyen kısımları beden hafızasında kalmaya devam eder. Sıkışmaktan daha çok, sinir sistemi aslında yaşanan olayda tamamlanamayan ne kaldıysa onu tamamlayıp travmatik olaydan “başarılı” bir savaşma ya da kaçma deneyimiyle ayrılmak ister. Bu gerçekleşene kadar da beden başa çıkmak için çaba göstermeye devam eder, semptomların ortaya çıkmasında temel sebeplerden biri budur.

Yaşanan olayın niteliğine, şiddetine, olay anında sinir sisteminin kapasitesine göre görülebilecek bedensel rahatsızlıklar çok çeşitlilik gösterebilir. Kronik ağrılar, tekrar eden tutulmalar, tikler, kompleks metabolik sendromlar, kronik yorgunluk, başka bir kaynağı olmayan sindirim sorunları, çarpıntı bu olası rahatsızlıklara örnek sayılabilir. 



Burcu Erbaş

Burcu Erbaş, 2024 yılında Domus Academy Milano'da Visual Brand Design alanında yüksek lisansını, 2020 yılında ise Galatasaray Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi lisansını tamamladı. Live to Bloom'da dört yıldır içerik ve proje yöneticisi olarak görev yapan Burcu platformun görsel iletişiminde de aktif olarak rol alıyor. İyi yaşam alanında yazdığı içeriklerinde özellikle bütünsel...



BLOOM SHOP