
Hepimiz artık yaş almanın temelinde hücrelerimizin enerji merkezi olan mitokondriler olduğunu biliyoruz. Biz büyüdükçe doğal bir şekilde hem sayıları azalan hem de daha verimsiz çalışmaya başlayan mitokondriler enerjimizin azalmasına ve bedenizin daha fazla hasar biriktirmesine neden oluyor. Kendimizi daha yorgun ve daha güçsüz hissediyor, çeşitli hastalıklara karşı daha savunmasızlaşıyoruz. Peki etkilerini henüz daha çok gençken 40’lı yaşlarımızda bile hissetmeye başladığımız bu mitokondriyal bozulma hepimizin kaderi olmak zorunda mı? Mitokondriyal bilim dalının öncülerinden Dr. Anurag Singh dünyaca ünlü Fonksiyonel Tıp Doktoru Mark Hyman’ın podcast programı The Dr. Hyman Show’a katılıyor ve modern hayatın en can alıcı sağlık sorunları olan kronik yorgunluğu, kas kaybını, erken yaşta başlayan yaşlanma sürecini konuşuyorlar. Çözüm olarak ise hücresel seviyeden yenilenme ve onarım sunan uzun yaşam çalışmalarının süperstarı Urolithin A takviyesinden bahsediyorlar. Sizin için Dr. Singh’in ilerleyen yaşa rağmen enerjiyi, odaklanmayı, gücü arttırma stratejilerini ve Urolithin A hakkında bilmeniz gerekenleri yazdık.
Dr. Anurag Singh kimdir?
Dr. Anurag Singh, kariyerine dahiliye doktoru olarak başlamış, doktorasını ise immünoloji üzerine yapmıştır. 40’dan fazla makalesi en prestijli akademik dergilerde yayımlanan, 50 farklı klinik araştırma yürütmüş ve 15 farklı patente sahip Dr. Singh, mitokondriyal bilim dalının öncüleri arasında sayılıyor. Özellikle son 10 senesini biyolojik yaşı azaltabildiği kanıtlanan postbiyotik Urolithin A bileşenine adamış olan Dr. Singh şu anda Timeline isimli bir takviye markasının Baş Tıbbi Yetkilisi olarak çalışıyor. Hücresel sağlığı iyileştirmeyi ve biyolojik yaş alma sürecini yavaşlatmayı amaçlayan yeni nesil takviyeler ve cilt bakım ürünleri geliştirmek için araştırmalar yapıyor.
Urolithin A nedir?
İsmi ne kadar teknolojik gibi duyulsa da Urolithin A aslında her birimizin kendi bedeninde üretebildiği doğal bir bileşen. Nar, çilek, fındık, ceviz veya orman meyveleri yedikten sonra bağırsaklarımızda yaşayan bazı bakterilerin bu besinlerin içerdiği ellagitannin isimli polifenol bileşikleri yıkmaları sonucu ortaya çıkıyor. Antioksidan, antienflamatuar olmasının yanı sıra Urolithin A mitofaji isimli bir bedensel süreci de tetikliyor. Bu özelliği onu bir anti-aging yani yaşlanma karşıtı bileşen yapıyor çünkü mitofaji sürecinde eski ve artık iyi çalışmayan mitokondriler yıkılarak yerlerine yeni mitokondriler geliyor. Dr. Singh’e göre Urolithin A hücrelerimize “bahar temizliği” yapmaya yarıyor.
Urolithin A ve bağırsak bağlantısı
Eğer her birimiz sadece nar ve ceviz yiyerek bu anti-aging bileşeni sentezleyebiliyorsak neden hepimiz daha iyi yaş almıyoruz, değil mi? Değil. Maalesef hepimiz bağırsaklarımızda Urolithin A sentezleyemiyoruz. Hatta sadece dünyadaki her üç kişiden birisi bu postbiyotik bileşiği doğal olarak üretebiliyor. Dr. Singh’e göre iki kişi aynı nardan yese bile sadece bir tanesinin Urolithin A’dan faydalanma olasılığı bulunuyor.
Bunun sebeplerinden biri bağırsak mikrobiyom zenginliğimizde gizleniyor. Eğer yaşam boyu bağırsaklarımızdaki bakteri çeşitliliğini arttırmaya, dengeyi korumaya yönelik besleniyor; bolca lif, fermente gıda, polifenol açısıdan zengin meyve ve sebzeler yiyorsak Urolithin A sentezleme şansımız da o denli yüksek oluyor.
Yeni yeni sağlıklı yaşam dünyasında popülerleşmeye başlayan Urolithin A takviyesi de bu noktada devreye giriyor. Herkes doğal olarak bu bileşeni sentezleyemediği için dışarıdan takviye yolu ile destek almayı tercih ediyor. Peki bilimsel araştırmalar Urolithin A takviyesinin etkinliği hakkında ne gösteriyor?
Bilimsel çalışmalar Urolithin A takviyesi hakkında ne diyor?
Dr. Singh ve ekibinin Timeline ile beraber yürüttükleri klinik çalışmalarda dört ay boyunca Urolithin A takviyesi kullanmış ileri yaş yetişkinlerin kas güçlerinin, fiziksel dayanıklılıklarının, günlük enerji seviyelerinin yükseldiği, çok daha rahat ve uzun süreler boyunca hareket etmeye başladıkları tespit ediliyor. Hücresel seviyeden bakıldığında bu kişilerin mitokondrilerinin çok daha fazla enerji sentezlemeye başladığı görülüyor. Ayrıca katılımcıların hem öncesinde hem de sonrasında biyolojik yaş belirteçleri kontrol ediliyor. Düzenli Urolithin A takviyesi kullanımından sonra katılımcıların metabolik ve epigenetik testlerinde biyolojik yaşları daha düşük çıkıyor. Yani klinik insan deneylerinde Urolithin A’nın hücreleri birkaç yaş daha gençleştirebildiği kanıtlanıyor!
Bu “gençleştirme” tabii ki zamanı geriye çevirmek anlamına gelmiyor. Hücresel sağlığın yükselmesinin kişinin kendini daha “gençmiş” gibi enerjik, mutlu ve fonksiyonel hissetmesi demek olduğunu gösteriyor. Zaten sağlıklı yaş almak sonsuza kadar yaşamak değil, bize verilen hayat boyunca mutlu, enerji dolu ve her anlamda işlevsel kalabilmek anlamına geliyor. Urolithin A da bu yolda en etkili destekçilerimizden birisi oluyor.
Daha iyi bir yaşamın anahtarı Urolithin A takviyesi mi?
Dr. Hyman ve Dr. Singh, neredeyse her kronik hastalığın mitokondriyal işlev bozukluğundan kaynaklandığı konusunda hemfikirler. Özellikle ileri yaşla ilişkilendirilen diyabet, Alzheimer gibi hastalıkların temelinde mitokondrilerimizin yeterli ve verimli şekilde enerji üretememeleri yatıyor. Eğer yeterli bedensel ve zihinsel enerjimiz olmazsa zihnimiz sisleniyor, kaslarımız zayıflıyor, kalbimiz daha kolay yorulmaya başlıyor yani tüm sistemlerimiz yavaş yavaş çöküyor. Kronik stresle, kötü beslenme alışkanlıklarıyla, uykusuzlukla, çevresel toksinlerle simgeleşen modern hayat tarzı da hücresel sağlığın bozulmasını şiddetlendiriyor.
Daha sağlıklı olmak, iyi olma halimizi yükseltmek ve çok daha iyi yaşlanmak istiyorsak çözüm sadece Urolithin A gibi bir mucize takviye almaktan değil her gün yaptığımız davranışlardan geçiyor. Daha çok hareket etmek, gerçek gıdalardan oluşan rengarenk bir beslenme izlemek, eğer bedenimize iyi geliyorsa aralıklı oruç yapmak, mutlaka her gece yeterli ve kaliteli şekilde uyumak mitokondri sağlığını iyileştirmek, bedensel onarımı desteklemek için çok önem taşıyor. Bu alışkanlıklar Urolithin A takviyesinin tüm faydalarının artmasını sağlıyor ve beraber hücrelerin ilerleyen yaşla beraber zayıflamasını önlüyorlar.

