YAZAN: KLİNİK PSİKOLOG NAZLI KOCABAŞA

Doğuştan gelen bir merak duygumuz var, bilmek ve belirsizlikten kurtulma ihtiyacımız var ama bir yandan da hayattaki bir sürü sorunun cevabını bilmiyoruz. Kimiz? Neden buradayız? Bitince ne olacak? Dünya gerçekten adil bir yer mi? Yaşamımızın amacı ne? Varoluşsal kaygılar bu sorular ile oluşmaya başlar.


Yaşamı sorgulamak neden kaygı yaratır?

Kişi kendine yaşam amacını sorgulayan sorular sordukça ve cevap bulamadıkça kendi çaresizliği ve içinde bulunduğu belirsizlik karşısındaki güçsüzlüğüyle yüzleşir. Cevap bulma konusunda direttikçe ve üzerine düşünmeye devam ettikçe bu bataklık iyice içine çeker, bir anda hayat anlamsızlaşmaya başlar, birçok konudaki motivasyon kaybolur. Bu şekilde yaşamak insan doğasına uygun değildir. Peki içinde bulunduğumuz depresif hal ve umutsuzluk mu bizi hayatı ve varoluşumuzu sorgulamaya mı itiyor yoksa bunları sorguladıkça mı depresif ve umutsuz oluyoruz?

Varoluşsal krizler ve bu anlamlardaki sorgulamalar, hayatımızda önemli, bizi duygusal olarak zorlayan bir olayın olmasıyla başlar. Örneğin biten bir ilişki, bir yakınımızın vefatı, iş değiştirme, evlenme, boşanma, ebeveyn olma gibi rol değişimleri, aldatma, aldatılma gibi önemli hayat olayları sanki bardağı taşıran son damla olmuştur.

Çocukluk rüyasından uyanış

Çocukluğumuzdan beri her birimize hayal ettiğimiz hayatı yaşamak için bazı gereklilikler olduğunu söylemişlerdir. Biz de gerekeni yapmış, iyi okullarda okumuş, girmemiz gereken şirketlerde çalışmaya başlamış, toplumun bizden beklediklerini gerçekleştirmişizdir. Ama tüm bunlar bize hayal ettiğimiz hayatı vermemiştir. Her adımda, çözülmesi, baş edilmesi gereken yeni sorunlar çıkmıştır. Günün birinde bir olayın bizi “ne yaparsak yapalım o hayal ettiğimiz pürüzsüz geleceğin beklemediğini” anlamaya sürüklemesi, o derin ve güzel uykudan uyandır. Sorgulamalar başlar.

Bu sorgulamalar, eğer çok uzayıp ruhsal dengemizi bozmasa, günün sonunda bize belirsizlikle yaşamayı, belirsizliğe rağmen varolmayı öğretir. Sorgulamalarımızın fazlaca vaktinizi aldığını farketmeye başladıysanız, verebileceğim birkaç tavsiye var.

Varoluşsal kaygılar ile başa çıkma yolları

Kişisel değer ve yeteneklerinizi keşfetmek için kendinize kulak verin, buna zaman ayırın. Kendi hayatınıza ya da başkalarının hayatlarına nasıl katma değerler sağlayabileceğinizi düşünün. Bunu düşünürken yeteneklerinizi küçümsemeyin, örneğin iyi bir dinleyici olmak, sıkıntıda olan bir yakınınızın hayatına dokunma, ona iyi hissettirme şansını verir.

Yaşamınızı sorguladığınız ve kötü hissettiğiniz için kendinizi ötekileştirmeyin. “Kimse bu sorulara takılmıyor hayatını yaşıyor ben neden yapamıyorum.” diye kendinizi eleştirmeyin. Birçoğumuz zaman zaman iç dünyamızda duygusal krizler yaşıyoruz, bu çok normal ama herkes bunu kendi içinde yaşadığı için dışarıdan belli olmuyor. Ruh halimizi sürekli yüksek tutmak mümkün değildir önemli olan düştüğümüzde de kendimize şefkatli kalmayı sürdürmek ve bunun geçici bir dönem olduğunu kendimize hatırlatmaktır.

Zihninizi şu ana odaklamaya yardımcı olacak etkinliklerde bulunun. Geçmişi ya da geleceği düşünmek şu dönemde size iyi gelmeyecektir. Spor yapmak, meditasyon yapmak, enstrüman çalmak zihninizi anda tutmaya yardımcı olabilir.

Öleceğini bilerek yaşayan tek canlı türü olan bizler, bu gerçeğe rağmen hayatımıza anlam katmayı başarabilen varlıklarız. Bazen dengemiz şaşsa da tekrardan toparlayacak güce sahibiz.



Klinik Psk. Nazlı Kocabaşa

1986 yılında İstanbul'da doğan Nazlı, Notre Dame de Sion Fransız Lisesini bitirdikten sonra Koç Üniversitesi Psikoloji bölümünden mezun oldu. Uzmanlığına klinik psikoloji üzerinde devam eden Nazlı aynı zamanda psikodrama, aile danışmanlığı ve emdr terapistliği eğitimleri aldı. Şuanda "Tempora Aile Danışmanlık Merkezi"nde yetişkin ve çift-aile terapisti olarak hizmet vermektedir....



BLOOM SHOP