
Yeni doğmuş bir bebeği hayal edelim. Dünyaya tertemiz ve hiçbir kalıba sığdırılmamış şekilde gelir. Ama ilk andan itibaren, ondan önce yazılmış kuralların içinde doğar. Gerek ailesinden, gerek toplumdan alacağı kodların içine düşer. 4000 yıl öncesinden gelen ataerkil yargılar, bilmediği bir dünyanın düzenini çoktan şekillendirmiştir. Peki, bu bebek nasıl kendisi olabilir? Seçtiği kadın ya da erkek bedenindeki bu hayatı nasıl ruhuna verilmiş olan yüksek potansiyelde yaşayabilir? Toplumun belirlediği eril ve dişil rollerin kalıplarından özgürleşerek özgün yaşamanın yollarını Goddess & Gent Kurucu Ortağı, Davranış Bilimci, Tarihçi ve Yazar Dr. Nil Keskin anlatıyor!
Yeni çağda eril olmak ve dişil olmak nedir?
Kadın beden formuna yüklenen sorumluluklar, duygusal emek ve fedakarlık rolleri ile erkek beden formuna dayatılan sert ve güçlü olma baskısı, bireylerin özgün benliklerini keşfetmelerini nasıl da zorlaştırıyor öyle değil mi? İlişkiler bu kalıpların içinde gittikçe daha da yorucu bir hal alıyor. Ruhsal ve duygusal ağırlıklar bedenleri hasta ediyor. Her iki beden formu da hem fiziksel hem de ruhsal dengesizliğin bedellerini ağır ödüyor. Mutsuz yuvalar, mutsuz ilişkiler, mutsuz çocuklar, potansiyelinin çok uzağında hatta hasta insanlık… Ancak yeni çağda bu kalıplar gitgide kırılıyor. Artık daha fazla insan, bedenen ve ruhen gelen işaretler doğrultusunda bir şeylerin eski düzende gitmeyeceğini, hayatın bu kadar kötü olmaması gerektiğini görmeye başlıyor. Kendini bulmanın, engellerden arınmanın ve elbette iyi yaşamanın yollarını arıyor. İşte tam bu noktada pek çok teknik ve bilgiyle karşılaşabiliyor. Arayışa çıkınca sanki sayfalar birer birer açılıyor.
Eril enerji erkeklere, dişil enerji kadınlara mı ait?
Hayır diyerek bu yaygın yalnış anlamayı biraz açalım. Uzun zamandır bir tarihçi olarak farklı medeniyetlerin mitlerini ve cinsiyetlerin evrimleşmesini; bir davranış bilimci olarak erdemlerin/davranışların çağlar boyu örüntüler halinde ilerlemesini inceliyorum. Bu süreçte cinsiyetlerden bağımsız tüm beden formlarında hem eril hem de dişil dediğimiz yönlerin birbiri içinde şekil değiştirerek varlık gösterdiğini de bir dengesizlik içinde olduğunu da gördüm. Yaptığımız betimsel analizler, anket çalışmaları dengesini yitirmiş bedenlerin yorgun, mutsuz ve pek çok psikosomatik sebeplerle hasta olduğunu ortaya koyuyor.
Konuda gelin biraz derinleşelim. Yeni Eril ve Yeni Dişil kitaplarımda özellikle aktardığım bilinç yükselişi ve takip eden uygulamalarla bedensel sağlığımıza olan etkileriyle bu konuyu birlikte kendimiz ve çevremiz için bir kazanım haline getirelim. Dişil ve eril dendiğinde aklımıza gelen toplumsal kalıplardan çıkmak üzere kısa bir yolculuğa çıkalım. Bunun için de önce tanımlarla başlayalım.
Hepimiz iki tür enerji tüketiyor ve iki tür enerji ile besleniyoruz: durağan ve dinamik enerji. Bu iki form da sürekli yaşıyor, yer değiştirebiliyor yani kendi içinde bir devinim halinde. Esasen dişil form hepimizde var olan durağanlığın içinde kendini gösterebilen erdemleri, halleri yansıtırken eril form ise eylemsel durumları barındırıyor. Jung’un anima ve animus, Batı’nın feminen ve maskülen, Semavi dinler ve islamiyetin rahman ve rahim ya da Uzak Doğu’nun yin ve yang dediği haller bütünü iç içe geçmiş, birbirinin zıttı gibi gözüken ama birlik halinde olduklarında tıpkı bir bebeğin oluşumundaki yumurta ve spermin bir araya geldiğinde üçüncü bir enerji yaratabilecek kadar güçlü olduğu iki yönümüzdür.
Bu iki form hepimizin içinde var. Olmasaydı yani sadece dişil ya da sadece eril enerji sarf etseydik zaten yaşayamazdık. Hep durağan ya da hep hareketli olmak mümkün değil sonuçta. Asıl önemli olan, bu enerjilerin doğru beden formlarında, doğru dozda ve düzeyde açığa çıkarak bunların arasındaki ahenk ve uyumu bulup hayatı şekillendirebilmek. Çünkü dengesiz tüketilen enerji, hayatımızda hücresel ve dokusal olarak da zararlara, tıkanıklıklara yol açabiliyor. Aynı zamanda yüksek potansiyelimize giden yolculuğumuzda engeller oluşturabiliyor.
İşte tam bu noktada kadın beden formunda dişil enerjinin, erkek beden formunda da eril enerjinin daha yüksek olmasını bekleriz. Dişil form kadında yüksek olduğunda adet düzeni, doğurganlık, emzirme, menopoz döngüsü gibi tüm sistemler doğal şekilde çalışır. Tam tersi olarak, kadın bedeninde eril formda bir yaşam sürüyorsak bu döngülerde aksamalar, dengesizlikler meydana gelebilir.
Erkek bedeninde eril enerji dengesiz olduğunda ise aşırı eril ya da yetersiz eril olarak karşımıza çıkar. Bu durumda etkileşimde olduğu dişil form da aynı şekilde aşırı ya da yetersiz olma haline girer. Yetersiz dişil, bizim daha çok eril taklidi yapan halimizdir. Ataerkil ortamlarda kadının içindeki dişili dönüştürdüğü durum budur.
Erkek beden formunda eril gücün yetersiz olduğu durumlarda iktidarsızlık, cinsel sağlık problemleri gibi durumlar görülürken, aşırı eril olma halinde duygulara kendini kapattığından kalp alanında kardiyovasküler hastalıklar öne çıkabilir. Peki bu aşırı ya da yetersiz olma hali nasıl gerçekleşiyor derseniz, işte en başta sözünü ettiğim evrimleşme, kollektifin bireyin üzerindeki etkisi yani özetle ataerkil devrimin bedenlerdeki fiziksel ve ruhsal etkileri şeklinde özetleyebiliriz. Bu etki bu yüzden kadın ve erkek üzerinde farklı sonuçlar yaratır.
Toplumsal yanılgıları yıkmak mümkün mü?
Toplumsal yanılgılar, kadın ve erkek için farklı sonuçlar yarattığı için farklı çözüm yöntemleri oluşturmak lazım. Günümüzde çeşitli önyargılar yavaş yavaş kırılıyor olsa da hakim düşünce genellikle kadınları geçmişteki kısıtlayıcı roller ve beklentilerle annelik, vericilik, fedakarlık ya da cinsel varlık üzerinden tanımlıyor. Güçlü, bağımsız ve başarılı bir kadın bile “önceliğin ailen, varsa çocukların olmalı” baskısı hissedebiliyor.
- “Kadınlar duygusaldır, yönetici olamaz.”
- “Her kadın evlenmek ister.”
- “Evlisin, ne zaman çocuk yapacaksın?”
- “Evli değilsin, ne zaman evleneceksin?”
- “Mutsuz da olsan bile, eşinin her türlü yanlışına rağmen çocuğun için evliliğini kurtarmaya çalışmalısın.”
Bu söylemler ve haksız beklentiler artık eski kodlar olarak değişmek durumunda. Toplumsal bilinç geliştikçe bu kalıplar da değişmeye başladı. Kadınlar, sadece anne ya da eş olmanın ötesinde, hayatın her alanında, diledikleri gibi var olmaya ve bu önyargılara karşı gelmeye artık çaba gösteriyor. Dişilin uyanışı yani dişil erdemlerin tekrar öne çıkması başladığından beri kadın bedeni kendi özgür ve özgün halini bulmak için, yaralarını sarmak için farklı etkinlikler, kitaplar, rehberler için ne mutlu ki arayışta ve yolculukta.
İçindeki dişil gücü doyasıya yaşama zamanı!
Eşitsizlikte dezavantajlı durumda olan kadın dostlarımız, çok defa ruhsal ve fiziksel olarak tetiklendikleri için uzun bir zamandır uyanışta. Neden? Dünyanın dişilin sağlıkla var olmasına şefkatine, yaratıcılığına, bolluk bilincine, adaletine ihtiyacı var. Aşırı erilin hakim olduğu bir çağda bu artık hepimiz için çok önemli. Ancak kadının özüne dönmesi, fabrika ayarlarındaki dişil ve eril duruşuna sahip olması, yaralarından iyileşmesi için önce biraz özel ve doğru yönlendirilmelerle, kaybolmadan istikrarla yola çıkması gerekiyor.
Erkeğin de aynı şekilde ama farklı içeriklerde dönüşüme ihtiyacı var tabii… Kendini bulma, potansiyelini yaşama yolculuğunda hayatını toplumsal beklentilere karşı durarak kendi değerlerine uygun yaşamak her zaman kolay olmayabiliyor. Bu nedenle Goddess metodolojisi ve iyi yaşam uygulamaları, kadınların dişil enerjilerini onurlandırmalarına, içlerindeki kadim dişil güçle yeniden bağ kurmalarına ve özgür, özgün benliklerini ortaya çıkarmalarına destek olmak için özel ruhsal, fiziksel ve zihinsel pratikler sunuyor. Ben nereden başlamalıyım, tam olarak ne yapmalıyım diyenlere ya da başlıyorum ama hep yarım kalıyor, iş güç aile derken kendimi unutuyorum diyenlere koçluk, arkadaşlık yapıyor.
Goddess uygulamaları, kişiye özel koçluk ve pratik tasarımı ile kadınların toplumun onlara yüklediği tüm yanılgılardan sıyrılarak gerçek benliklerini keşfetmelerini sağlıyor. İlişkilerinde karmik döngülerden kurtulmalarına, duygu, düşünce ve davranış boyutunda farkındalıklarını yükselterek spiritüel rehberlik aracılığı ile hayatlarında gerçekten hak ettikleri partnerleri bulmalarına ya da mevcut ilişkilerini dönüştürmelerine, yüksek potansiyellerine doğru adım adım yürümelerine destek veriyor. Titreşimleri yükselen kadın dostlarımız, aynı şekilde tüm fiziksel sağlık döngülerini kişiye özel tamamlayıcı, koruyucu ve destekleyici pratiklerle hizalıyor.
Goddess pratik örnekleri:
- Öz şefkat ve kendini sevme ritüelleri: Öz sevgi, öz güven ve öz şefkat pratikleriyle kendini sev, dünyan değişsin.
- Yaratıcılığı artırmak için rahim bilgeliği pratikleri: Dişil gücün deposu olarak bilinen rahim alanı şifaları, meditasyonlar ve nefesler ile tüm rahim alanını döngülerinle uyumlayabilirsin.
- Döngülerini onurlandır: İnfertilite, hamilelik, doğum sonrası emzirme dönemi, menopoz gibi kadınsal döngülerindesana destek olacak uygulamalarla tüm bu süreçleri kolay geçişlerle hayatına dahil edebilirsin.
- Sezgilerini güçlendirme: Dişil erdemlerden sezgisellik erdemi ve üçüncü göz meditasyonları ile sezgilerini güçlendir.
- Duygularını özgürce ifade et: Tiroid bölgesi ve boğaz çakra pratikleriyle hislerini bastırmadan konuşup paylaşarak gücünü toplayabilirsin.
- Kendi kurallarını belirle: Toplumsal beklentilere göre değil, kendi seçimlerinle yaşayabilirsin.
Diğer taraftan ataerkil yanılgılar ve yanılsamaların etkisiyle aşırı ya da yetersiz eril olma hali erkek beden formunda aynı şekilde ruhsal ve fiziksel hastalıklar, mutsuzluklar yaratmış durumda. Farklı bağımlılıklar, yüzeysel yaşamlar, korkular, kaygılar içinde çoğu zaman materyalist hayatın esiri olmuş durumdalar. Artık kadınların ilham vermesi ile erkeklerin de kendi özlerindeki o cevheri bulmaları için bütünsel yolculuklara çıkma vakti geldi. Kolektif enerji de bunu destekliyor. Eril yükseliş, erkeklerin dengesiyle güçlenme zamanı. Gerçek güç tanımına kavuşma zamanı…
Erkeklerde en çok karşılaştığımız yanılgılardan biri: Güçlü ol, duygularını gösterme!
Ataerkil düzen erkekleri de kısıtlıyor. Bir erkek duygularını açıkça ifade ettiğinde ya da yardıma ihtiyacı olduğunda “güçsüz” olarak yaftalanıyor.
- “Erkekler ağlamaz.”
- “Aileyi geçindirmek erkeğin görevidir.”
- “Erkek dediğin güçlü olur, duygularını göstermez.”
- “Erkekler fırsat bulunca aldatabilir.”
Ancak tüm bu eski kodlar artık aynı şekilde dönüşüyor. Yeni dünyada erkekler de duygularını bastırmadan, onları kucaklayarak yaşamayı öğreniyor. Kalp alanları merhamete, aşka, sevgiye, nezakete açılıyor. Güç, artık toplumda sadece fiziksel ya da finansal değil. Duygularını kabul etmek ve merhametle dile getirmek en önemli güç haline geliyor. Öz irade ve öz güven birleşiyor.
Ancak bunun da olabilmesi için artık kadın bedeninin dişilini şifalandırmak sonra eriliyle bir bütün olmak için girdiği kimi zaman acı hissettiği, ağladığı, indiği çıktığı yola girmesi gerek. Bu yolculuğa, onu tetiklenen olaylar, bazen bir hastalık, bazen spiritüel yolculukta olan bir kadına duyduğu aşk, bazen yoğun finansal sorunlar neden olabilir. Yeter ki o karanlıkları kucaklayıp aydınlığa niyet edilsin.
Gent mobil uygulaması, erkeklerin duygularını özgürce ifade edebileceği, toplumsal baskılardan uzak bir kimlik inşa edebileceği, içlerindeki eril gücü sağlıkla yaşayabileceği bir yaklaşım sunuyor. Dönüşüm yolculuğu algoritması ve sunduğu tüm pratikler uzun bir süredir üzerinde çalıştığım Mas-Heal tekniğine dayanıyor. Kişiselleştirebilmek için önemli bir davranış testi olan, Yunan mitolojisinden ilham alınarak geliştirilen dört arketipi (Zeus, Ares, Hephaistos, Apollon) temel alıyor. Her erkeğin içinde var olan eril enerjiyi ve dişil enerjiyi yaralarından, karanlıklarından rahatlatarak en sağlıklı, dengeli ve öz güvenli şekilde yönlendirmeye yardımcı oluyor.
Gent pratikleri:
- Egonun ölümü ile ataerkil kimliklerden özgürleşme. Adım adım rehberlik eden çalışmalarla karanlıklarından, toksik alışkanlıklarından, bağımlılıklarından özgürleşmek mümkün.
- Duygularını serbest bırak. Ağlamak ya da duygusal olmak seni daha az erkek yapmaz. Gent arketip yolculuğuna başla, duygularınla yüzleş.
- Şefkat, gerçek güçtür: Nazik ve duyarlı olmak zayıflık değil, üstün bir erdemdir. “Apollon Olumlamaları” ile bu gücünü keşfet.
- Rekabeti bırak, iş birliği yap: Erkekleri rakip değil, yol arkadaşı olarak gör. Doğru insanlarla daha hızlı ilerlersin.
- Ruhunu besle: Yoga, meditasyon, doğa yürüyüşleri, podcast’ler… Gent ile zihinsel sınırlarını aş, kendini güçlendir.
- Yeni nesil erkekliği keşfet: Güç artık eskisi gibi tanımlanmıyor. Kendi erkeklik hikayeni yazma zamanı!
Daha özgür, özgün bir gelecek mümkün!
Yeni çağın bize sunduğu en büyük fırsat, özgür seçim yapabilme hakkıdır. Dikkatimizi çalmaya programlanmış araçların yanı sıra, bilgiyi ve çeşitliliği destekleyen, gücünü her gün artıran bu bilgi çağında, kadınlar ve erkekler üzerindeki kalıplar gitgide kırılıyor. Daha mutlu ve dengeli bireylerin yetişmesi mümkün. Kolektif dönüşüm başladı, katılmaya hazır mısın?
“Mutluluk, erdemlerin izlenmesi ile kazanılacaktır. Erdem ise insan için olanaklı olduğu ölçüde Tanrı gibi olmak demektir.” – Platon