YAZAN: BURCU ERBAŞ
FOTOĞRAF: THE BEAUTY CHEF

İyi yaşam dünyasını yakından takip eden kişiler bilir, günümüzde neredeyse herkes sağlıklı ve uzun bir yaşam sürmenin sırlarını paylaşıyor. Birçoğu klinik olarak kanıtlanmış pratikler; soğuk-sıcak maruziyeti, güçlü sosyal bağlar, mikro-besin açısından zengin bir beslenme, kalori kısıtlaması doğrultusunda olsa da yine de kendimizi “Acaba gerçekten doğru mu?” demekten alıkoyamıyoruz. Biz insanlar bir öneriye tüm kalbimizle güvenmek için gözümüzle görmeyi istiyoruz. Dr. Gladys McGarey’nin uzun yaşam tavsiyelerini diğerlerinden ayıran kısım da burada gizleniyor. 102 yaşında halen hekimlik yapan ve daha yeni “The Well-Lived Life” isimli kitabını yayınlayan McGarey uzun ve sağlıklı bir yaşamın canlı kanıtı! Uzun yaşam sırları ve mutluluğa giden kısa yolları paylaşan Dr. McGarey, hücre bilimi ile dolup taşan kompleks uzun yaşam çalışmalarına basit, öz ve kolay bir bakış açısı getiriyor.


Dr. Gladys McGarey kimdir?

Son 60 yıldır bütüncül sağlık ve öz bakım konusunda bir öncü olan ve günümüzün en ünlü fonksiyonel tıp doktorlarından Mark Hyman‘ın da mentorluğunu yapmış Dr. Gladys McGarey şu an 102 yaşında ve hala aktif olarak çalışmaya devam ediyor. Bu dolu dolu hayatına American Holistic Medical Association’ın kurucu ortaklığını, 6 çocuk anneliğini, Gandhi ile tanışmayı, 100’ün üzerinde danışanını iyileştirmeyi, bir kitap yazmayı ve tabi ki güzel günler kadar hastalıkları ve kalp kırıklıklarını sığdırıyor. Yaşam boyu öğrendiği dersleri, onu bu yaşına eriştiren sağlık pratiklerini mümkün olduğunca çok kişiye ulaştırmaya çalışan McGarey şu anda bir on sene daha sağlıklı ve mutlu şekilde yaşamayı amaçlıyor.

Uzun yaşamın temelinde ne var?

Gladys’e göre uzun ve sağlıklı bir yaşamın temelinde en basit haliyle sevgi bulunuyor. Bu sevgi ile aslında kendimize veya çevremizdekilere karşı takındığımızı değil, acısıyla tatlısıyla tüm hayata karşı sahip olduğumuz sevgiyi kast ediyor. Örneğin Gladys’e göre ileri yaşlarla ilişkilendirilen veya yaşam ömrünü kısalttığı söylenen kronik hastalıklara, bedensel ağrılara, acılara karşı da sevgi beslememiz gerekiyor. Ona göre: “Acılar ve hastalıklar bizlerin düşmanı değil. Bizim görevimiz de onlardan kurtulmaya çalışmak değil, onlardan öğrenebilmek.” Çünkü hayattaki her zorluk yaşanarak öğreniliyor. Kaçınılan, bastırılan, üstü kapatılan zorluklar da ders çıkarılmadığı için yaşam boyu tekrar etme riskini taşıyor.

Dr. Gladys’e göre uzun yaşam sırları neler?

Aralıklı oruçtan, soğuk duşlardan, nootropiklerden farklı olarak Dr. Gladys’in önerileri bilimsel terimlerden, sağlık önerilerinden, kompleks mekanizmalardan çok daha farklı ilerliyor. Bütünsel sağlığa bambaşka bir bakış açısı getiren Dr. Gladys uzun ve sağlıklı yaşamı zihinsel ve ruhsal sağlıkla ve sosyal ilişkilerle açıklıyor. Sağlığı kişinin kendini kabul edebilmesi, kendine doğru bakımı ve sevgiyi verebilmesi ile ölçen Gladys uzun yaşama giden yolu da doğru düşünce yapısından, inançtan, hayat amacından ve hareket etmekten çiziyor.

1. Doğru düşünce yapısı

Uzun bir yaşam sürmek demenin bir süre her şeyin kötüye gittiği zamanlar da yaşamak demek olduğunu söyleyen Gladys bu noktada görevimizin tüm o karanlığın içerisinde sevgiyi aramak olduğunu söylüyor. En kötü anlarda bile ışığı, iyiliği, pozitifliği, sevgiyi aramazsak iyileşmek ve mutlu olmak da mümkün olmuyor. Ona göre gerçek iyileşme sevgiden geliyor. Yaşam boyu bizlerin amacı da gerçek anlamda sevmeyi ve sevilmeyi deneyimlemeye çalışmak oluyor. Gerçek sevgiyi tatmayan bir kişinin zorlu anlarda da sevgiyi bulamayacağını söylen Gladys ilk olarak hepimizin kendini sevmeye başlamasını öneriyor. Dışarıya verdiğimiz tüm sevgilerin öz sevgiden dallanıp budaklandığını belirten Gladys kendisinin de gerçek öz sevgi denen bu “zorlu pratiği” ancak 93 yaşından sonra tam anlamıyla yapabildiğini açıklıyor.

Bu konuda yapılan klinik araştırmalar da Gladys’i kanıtlıyor. İleri yaş insanların birbirlerine sevgi ve nezaketle destek olmaları daha uzun yaşamalarını sağlarken öz sevgi meditasyonu yapan kadınların uzun yaşam ile ilişkilendirilen telomer boyutlarını uzatmalarına destek oluyor.

2. İnanç

Kendinden daha büyük bir şeyin varlığına inanmak Gladys için iyi olma halinin en önemli kısımlarından birini oluşturuyor. Ona göre iyi hissetmek sadece sağlıklı beslenmekten ve egzersiz yapmaktan geçmiyor. Çünkü kişiye bütünsel sağlığı dahi etkileyen o “hayat amacı” hissini – ne beslenme ne egzersiz – kendinden öte bir varlığa veya enerjiye olan inancı veriyor. Bu inancı herhangi bir din veya spiritüel pratik ile sınırlamayan Gladys’e göre gündelik yaşamımızı dolduran birçok anda “ilahi gücü” görme şansımız bulunuyor. Yeterince iyi bakarsak bir bebeğin gülümsemesi, bir hayvanın bize gösterdiği sevgi, doğada bulunmak o aradığımız ilahi işareti bize verebiliyor ve bizden öte bir şeylerin olduğuna olan inancımızı güçlendirebiliyor.

3. Hayat amacı

Hepimiz bu yaşama bir amaç için geliyoruz. Hayatın her daim hareket etmesi gerektiğini söyleyen Gladys’e göre özellikle ileri yaşlarda bütünsel sağlığın aniden düşmesinin bir nedeni de hayat amacının kaybında gizleniyor. Emekliliğe ayrılmak, çocuğunu üniversiteye yollamak, hayat partnerini kaybetmek gibi yaşam amacına aniden ket vuran olaylar karşısında hareketsiz yani pasif kalmak kendini düşen bedensel, zihinsel ve ruhsal sağlık ile gösteriyor. Hayat amacını kaybeden kişiyi karanlık yolda az ışık veren bir fenerle yürümeye benzeten Gladys yeniden anlam bulmayı da o fenerin ışığını açmaya ve yolun çok daha uzun bir süre devam edebileceğini görmeye benzetiyor.

Hayat amacını kaybetmiş birinin de yeniden yaşama tutunması güçlü sosyal bağlar, destek ve yardımlaşma ile sağlanabiliyor. Feneri çok parlak yanan bir kişinin ışığını feneri az yanan bir kişi ile paylaşması, bir başka deyişle onu hayat amacına davet etmesi beraber o uzun yolda yürümelerini sağlıyor.

4. Hareket

“Eğer hareket etmezsek ölürüz.” Gladys’e göre hareket sağlıklı yaşam ömrü için bu denli büyük bir önem taşıyor. Bedenlerimizin hareket etmek için tasarlandığını ve içimizdeki yaşam enerjisi Chi’nin hareket etmeye ihtiyaç duyduğunu söyleyen Gladys her yaşta mutlaka aktif kalmamızı öneriyor.

Zamanda yolculuk yapsan…

Glayds’e hayatının herhangi bir anına gidip kendine tavsiye verebilecek olsan ne derdin sorusu sorulduğunda: “Kendi sesine güven. Dediklerinin arkasında dur.” diyor.



Burcu Erbaş

1997 yılında Antalya’da doğan Burcu, İstanbul Saint Joseph lisesinde eğitim gördü. 2020 yılında Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Erasmus programı ile bir sene boyunca eğitim aldığı Sciences Po Paris’te çevre politikaları, sürdürülebilirlik ve ekoloji üzerine dersler aldı. Öğrendiklerinden çok etkilenen Burcu yaşam tarzını çevreye duyarlı olacak şekilde...



BLOOM SHOP