“İnsanlar sosyal varlıklardır” sözü bilimsel açıdan gerçekten de doğru! Hepimiz iyi olma halimizi sürdürebilmek için sosyal etkileşimlere ihtiyaç duyuyoruz. Ancak hepimiz birbirinden farklı sosyal ihtiyaç, istek ve yatkınlıklar barındırıyoruz. Hatta bu ihtiyaç ve yatkınlıklarımızdaki farklılıklar o kadar belirgin ki sosyal bilimciler arkadaşlık kurma biçimlerimizi kategorize edebiliyor. New York Times dergisinde yayımlanan bir makalede sosyal bilimci ve The Art and Science of Connection kitabının yazarı Kasley Killiam yürüttüğü araştırmalar ve gözlemler sonucu hepimizin, kurduğumuz sosyal bağlar üzerinden mutlaka bir veya birden fazla arkadaşlık tipi barındırdığımızı söylüyor. Bu arkadaşlık tiplerini de doğada benzer şekilde etkileşimler kuran canlılardan ilham alarak isimlendiriyor: Kelebek, çam, ateş böceği ve şebboy. Peki, sizin arkadaşlık tipiniz hangisi? Yazının devamını okuyarak keşfedin!
Hepimiz farklı şekilde mi bağ kuruyoruz?
Bir kişi ile aynı çizgide olduğumuzu, aramızda bir samimiyet geliştiğini ve bu bağın beraber eğlenmekten, yüzeysel konuşmalardan öteye gittiğini, aramızda entelektüel benzerlikler olduğunu düşünüyorsak o kişi ile duygusal bir bağ geliştirmişiz demektir. Aynı çocukların kendilerini güvende hissetmek için kurdukları ilişkiler gibi yetişkinlerin de iyi olma hallerini korumak için diğer yetişkinlerle duygusal bağ kurmaya ihtiyacı var. Sosyal bağlar hepimiz için yaşamsal birer gereklilik. Ne türde olursa olsun tüm arkadaşlıklar hem zihinsel hem de fiziksel sağlığın desteklenmesinde, depresyon riskinin düşürülmesinde, yaşamdan alınan tatminin artmasında, zihinsel fonksiyonların korunması ve sağlıklı uzun yaşam süresinin uzatılmasında çok önemli bir yere sahip.
Sosyal bilimci Kasley Killiam’a göre 4 farklı arkadaşlık tipi
Sosyal etkileşimlere girmek her ne kadar hayati olsa da sosyal bilimcilere göre hepimizin sosyal bağlara olan bakış açısı ve beklentileri birbirinden çokça farklılaşabiliyor. Herkesin arkadaşlıklarından farklı seviyelerde samimiyet beklemesi, sohbetlerini farklı derecelerde derinleştirmek istemesi oldukça normal olarak değerlendiriliyor. Sosyal bilimci Kasley Killiam da gözlemlerine göre herkesin aşağıdaki 4 ana arkadaşlık tipinden mutlaka bir ya da iki tanesinin yakınlık kurma biçimimizi anlamamıza yardımcı olabileceğini söylüyor. İşte 4 temel arkadaşlık tipi:
1. Kelebek
Aynı bir çiçekten diğerine uçan kelebekler gibi sık ve çeşitli sosyal etkileşimler kurmaktan hoşlanan bu kişiler, derin sohbetlere çekilmektense ilişkilerini gündelik ve hafif tutmaya yatkındır. Etraflarında bulundukları insanlara kendilerini iyi, rahat ve güvende hissettirmeyi kolaylıkla başaran bu sosyal kişiler verdikleri güzel davetler, ev partileri, yemekler ile tanınırlar. Kendilerini neredeyse her sosyal ortamda rahat hisseder, yeni insanlarla tanışmaktan çekinmezler.
2. Şebboy
Zamanlarını nasıl geçirdiklerine dair çok seçici olan şebboylar ilk başta utangaç olarak değerlendirilebilecek içe dönük kişilerdir. Sosyal ajandaları genellikle boş olan şebboylar, aynı kelebekler gibi gündelik ilişkiler kurmaya yatkın olurlar. Nitekim kelebeklerden farklı olarak en büyük güçleri başkalarına karşı gösterdikleri özen, nezaket ve empatileridir. Şebboylar oldukça kibar, ağırbaşlı ve dikkatli insanlardır. Sır tutabilir, çevrelerindeki hassasiyetlere özenle yaklaşabilirler.
3. Ateş böceği
İçe dönüklük ve dışa dönüklüğün tam arasında yer alan ateş böcekleri az ama öz sayıda sosyal etkileşime girer. Hangi sosyal ortama gireceklerine şebboylar gibi dikkat eden ateş böcekleri, derin şekilde bağ kurdukları kişilerin yanında adeta ışık saçarken özel bir bağ hissetmedikleri gündelik sosyal etkileşimlerde kabuklarına çekilirler. Ancak her sosyal ortamda konuşulanları dikkatle dinlemeye çalışır, odaklarını kolay kolay kaybetmezler. Eğer karşılarındaki insanla bağ kurduklarını düşünürlerse, arkadaşlıklarını kolaylıkla derinleştirebilirler.
4. Yaprak dökmeyenler
Çam, ladin, servi gibi yaz-kış yapraklarını koruyan yeşil ağaçların ilham olduğu bu arkadaşlık tipi, kendini en iyi derin bağlar kurduğu yakın arkadaşlarıyla sıkça görüştüğü zaman hisseder. İnsanlarla yüzeysel ilişkiler kurmak yerine özel bir iletişim yakalamayı, ilişkilerini derinleştirebilmeyi arzular. Zamanının büyük çoğunluğunu böylesi bir yakınlık hissettiği kişilerle geçirmek ister. Sevgilerini ve ilgilerini kolaylıkla başkalarına gösterebilir, bu sayede de çevrelerinden sevgilerinin karşılığını görebilirler.