YAZAN: NİHAN BORA

Geçtiğimiz yaz okuduğum bir kitap, alışkanlık konusuna bakış açımı tamamen değiştirdi. Alışkanlık kazanmak için kesinlikle kararlı olmak gerektiğine inanırdım. Dolayısıyla alışkanlığa dönüşmesini dilediğim her düşünce, çoğu zaman daha pratiğe geçemeden gözümde büyür ve başarısız bir fikir olarak kalırdı. “Neyi tekrarlarsanız, onu elde edersiniz”, “Başarı, hayatta bir kez yaşanan dönüşümlerin değil, günlük alışkanlıkların ürünüdür”, “Kimliğiniz alışkanlıklarınızdan doğar”, “Alışkanlık edinme süreci aslında kendiniz olma sürecidir”, “Küçük alışkanlıklar yeni bir kimliğin kanıtlarını sağlayarak anlamlı bir fark yaratabilir” gibi cümleler beni hazırlıksız yakaladı. Bu cümleler beni öyle etkiledi ki kitabı bitirmeden birkaç iyi alışkanlık kazandığım gibi, sevmediğim bazı alışkanlıklarımı da rahatlıkla sonlandırdım. Alışkanlıklar konusuna dair yaptığım bu çarpıcı başlangıç, merakımı sürükledi. Hızla bu alanda çalışan isimleri araştırmaya başladım ve aklıma takılan bazı soruları onlara yöneltmek istedim.


Ayça Karaman , Öğretim Görevlisi, Eğitim Tasarımcısı, Yazar

Boğaziçi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi ve Sosyal Bilimler Enstitüsü mezunu, 2013 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olan Ayça Karaman, Karar Ver, Planla, Harekete Geç kitabının yazarı ve Kişisel Gelişim Ajandası’nın da yaratıcısı. Karaman, alışkanlığın neden önemli olduğunu şöyle anlatıyor: “Zihnimiz tekrar eden davranışları yani örüntüleri seviyor. Bir davranışın hayatımızda yerleşik bir örüntü haline gelmesi, bizim için sürdürmesi daha kolay bir davranış haline gelmesini sağlıyor. Bir süre sonra her gün tekrar ettiğimiz bu alışkanlıklar bizim yaşam tarzımızı oluşturmaya başlıyor” diyor.


Alışkanlık kazanmak için pratiğe ihtiyaç var.

Ayça Karaman

Yazının girişinde bana ilham veren cümleleri sıralarken alışkanlık kazanmanın kolay bir şey olduğunu düşünmüş olabilirsiniz ama teknoloji kullanımının bu kadar yoğun olduğu bir dünyada, alışkanlık kazanmak hala gerçekten çok zor. Hal böyleyken, alışkanlık kazanmada; isteksizlik, disiplinsizlik, motivasyon eksikliği ve dış çevrenin oldukça etkili olduğunu söylüyor Karaman. “Bir alışkanlığı edinmek istesek bile gerekli çabayı göstermekten çoğu zaman kaçınıyoruz. Bir adım atmak gerektiğinde ya erteliyoruz ya da çabuk motivasyon kaybına uğruyoruz. Ben bunun biraz da teknolojinin hayatımız üzerindeki yanıltıcı yönünden kaynaklandığını düşünüyorum. Günümüzde internette her türlü bilgiyi bulmak mümkün ve bu yüzden bir bilgiyi edinme kolaylığı bizi biraz yanıltıyor. Bilgiye erişimin kolaylığı bir beceriyi edinme sürecini hala pek kolaylaştırmıyor. Alışkanlık kazanmak için pratiğe ihtiyaç var.”

Bir davranışın, alışkanlığa dönüşüp dönüşmediği de bu sürece emek verenler için merak konusu. “Evet, artık yeni bir alışkanlık kazandım.” cümlesini ne zaman kurabiliriz diye sorduğumda şöyle yanıtlıyor Karaman: “Bir davranışı otomatik olarak sergiler hale geldiysek, o bize ait bir alışkanlığa dönüşmüş demektir. Bir davranış için direnç ne kadar azsa, o davranışı sergilemek o kadar kolay olur. Duygusal direncinizin seviyesini kontrol ederek ilerlemenizi takip edebilirsiniz.”


Kendimize daha iyi bakmak için biraz daha efor sarf etmeliyiz.

Ayça Karaman

Alışkanlık konusu elbette kişiye ve ihtiyaçlara özgü bir durum ama bir yandan herkes için değişmeyecek alışkanlıklar da var. Oldukça stresli, hızlı, zor dönemlerden geçiyoruz ve daha dayanıklı olmak için sahip olmamız gereken alışkanlıkları şöyle anlatıyor Karaman: “Bu dönemde devam edebilmek ve kendimize daha iyi bakmak için biraz daha fazla efor sarf etmek zorundayız. Bu yüzden iyi bir uyku düzeni, iyi bir beslenme düzeni, duygusal destek ve motivasyon sağlayacak bir sosyal çevre, dijital uyaranlardan uzak bir zaman dilimi geçirmemiz hayat şartlarımızı belli bir standartta tutabilmek için gerekli. Bunu başarabilmek için ekran süresini azaltmak, iyi gelen içerikler tüketmek, uyku ve yeme düzenimizi bir rutine oturtmak ve bize iyi gelen insanlarla sosyalleşmek belli bir düzen çerçevesinde ihtiyacımız olan davranışlar arasında.”

James Clear’ın “İnsan, alışkanlıklarına dönüşür” cümlesini alıntılıyorum, Karaman bana Aristo’dan bir örnek veriyor: “Her gün tekrar tekrar yaptığımız şeyler kim olduğumuzu belirler.” ve devam ediyor, “Gerçekten de bir insanı tanımak ve onun kim olduğunu anlamak için alışkanlıklarına bakmak gerekir. Kendimizi anlamak için önce ne istediğimizi bulmamız sonra her gün tekrarladığımız davranışların, olmak istediğimiz kişiye ne kadar yakıştığına bakmamız gerekir. Eğer her gün tekrar ettiğimiz davranışlar olmak istediğimiz kişiye yakışmıyorsa, bir şeyler yanlış demektir.”

Pınar Musaoğlu / Alışkanlık Koçu, PCC, Eğitmen, Podcaster

Bireyler ve kurumlarla alışkanlıklar üzerine çalışan Pınar Musaoğlu, kurumsal hayattaki yöneticilik görevlerinin ardından profesyonel koç olarak çalışıyor. 2018 yılından bu yana ICF tarafından ünvan verilmiş Türkiye’deki sayılı PCC koçlarından biri olan Musaoğlu, kurumsal eğitimlerine Franklin Covey Türkiye’de devam ediyor. Keyifli Alışkanlıklar isimli bir podcast serisi hazırlayıp sunan Musaoğlu, alışkanlığın hayattaki önemine dair şunları söylüyor: “İnsan beyni dokunduğu, gördüğü, hissettiği her veriyi algılayabilme kapasitesinde ancak tüm verileri işlemesi mümkün değil. Bu nedenle mevcut enerjiyi daha verimli kullanmak ve yaratıcı süreçlere daha fazla yer açabilmek için özellikle yaşamsal davranışları otomatik bir şekilde gerçekleştirmeye ihtiyaç duyuyor. Alışkanlıklar aynı zamanda zamanı kontrol edebilme hissi yarattığı için kaygı ve endişenin de azalmasını sağlıyor.”


Mevcut önceliklerimizi değiştirmeden yeni alışkanlık kazanmak zor.

Pınar Musaoğlu

Yeni bir alışkanlık kazanmanın davranışı değiştirme zorluğuyla doğru orantılı olduğunu savunan Musaoğlu, şöyle devam ediyor: “Bilişsel yük yorucu ve konfor alanı dışında enerji harcamayı gerektirir. En sık rastlanan zorluk ise sürdürülebilir olmasıdır. Genellikle hepimiz yeni bir şeye başlarken hevesli ve istekli oluyoruz ama sürdürmekte zorlanıyoruz ve başladığımız şey alışkanlık haline dönüşemiyor. Diğer bir engelse önceliklendirme hataları; günün koşuşturmasından hayatımıza dahil etmek istediğimiz alışkanlığa odaklanamıyor ya da yapılacaklar listemizde daha geri plana atabiliyoruz. Mevcut önceliklerimizi değiştirmeden yeni alışkanlık kazanmayı ya da alışkanlık değiştirmeyi düşünmek pek de mümkün değil.”

Faydalı bir alışkanlık edinmenin zorluğu kadar, kötü bir alışkanlığı terk etmenin de zorluğu var. Musaoğlu, burada kritik noktanın “Nasıl bir insan olmak istiyorum?” sorusunda yattığını söylüyor ve devam ediyor, “Kötü alışkanlığı bırakmakta en büyük motivasyon bu sorunun cevabında yatıyor. Bu sorunun cevabı kendi üst versiyonumuzu tanımlamamızı sağlıyor ve bu üst versiyonda kötü alışkanlıklarla ilgili alanın nasıl değiştiğini sorguluyoruz? Bu farkındalık güçlü bir değişim getiriyor. Ancak önemli nokta daha derinlerde yer alıyor. En temelde ‘Bu eylemi yapmamı sağlayan, beyine dopamin salgılatan duygu nedir? Tam olarak hangi ihtiyacımı karşılıyor?’ gibi sorularla bu farkındalığı geliştirebiliyoruz.”


Bakış açısı alışkanlıkları da bize fayda sağlar.

Pınar Musaoğlu

Alışkanlıklar mekanik bir rutinden ziyade, mental olarak da hayatımızda önemli bir yere sahip. Musaoğlu, mindset (bakış açısı) alışkanlıklarının yaşadığımız dönemdeki anlamına şöyle dikkat çekiyor: “Bize hizmet eden bakış açılarını fark edip olaylara karşı bu bakış açısıyla yaklaşmak ve alışkanlık haline getirmek çok fayda sağlayacaktır. Aynı zamanda hayatımızı daha kaliteli yaşayabilmek için kitap okumak, en azından düzenli yürüyüşler yaparak harekette kalmak, erken kalkma alışkanlığı ile sabahın enerjisinden faydalanmak, düzenli yazı yazma alışkanlığı kazanmak da çok değerli.”



Nihan Bora

İstanbul'da iletişim ve gazetecilik eğitimi aldı. 20 yılı aşkın süredir geleneksel ve dijital medyada yazmayı sürdürüyor. Okumayı, araştırmayı, yazmayı seviyor. Dijital okuryazarlık eğitimleriyle yetişkin ve çocuklara dijitali anlatıyor. Sahip olduğu merak duygusu, oğlu Deniz Bora sayesinde hiç tükenmiyor....



BLOOM SHOP