
In partnership with Wings
Hepimiz birisiyle karşı karşıya gelmekten hiç çekinmeyen aksine gerilimden keyif alıyormuş gibi görünen bir aile üyemiz, bir arkadaşımız, partnerimiz tarafından istemediğimiz bir tartışmanın içine çekilmişizdir. Maalesef hayatta birçok kez bizi zorlayan, nasıl tepki vereceğimizi bilemediğimiz kişiler ile karşı karşıya gelebiliyor veya bir başkasına karşı böyle davranabiliyoruz. Nitekim birçoğumuz bu istenmeyen tartışmalarla nasıl başa çıkabileceğini, yükselen gerilimleri nasıl sakinleştirebileceğini bilmiyor. Ya susup sineye çekiyor ya da tartışmayı daha da büyütüyoruz. Peki hepimiz için üçüncü, çok daha iyi bir seçenek bulunuyorsa? Huzurumuzu korurken fikrimizi savunabileceğimiz, tartışmayı büyütmeden provakasyonları püskürtebileceğimiz bir seçenek? Amerika’nın en ünlü iletişim uzmanı ve konuşmacılarından Jefferson Fisher bize anlaşması zor kişiler ile nasıl başa çıkabileceğimizi basit ama etkili stratejiler ile anlatıyor. Sizin için Fisher’ın tekniklerini derledik.
Jefferson Fisher kimdir?
Amerikalı avukat, iletişim uzmanı, konuşmacı ve yazar Jefferson Fisher daha iyi bir dünyanın, daha iyi bir sohbet ile kurulabileceğini savunuyor. Ağzımızdan çıkan her kelimenin yaşamımızı yeniden şekillendirme gücü olduğuna inanan Fisher, ulaşabildiği herkese nasıl daha iyi iletişim, daha derin ilişkiler kurabileceğini, öz güvenini nasıl yükseltebileceğini ve kendi otantik sesini nasıl bulabileceğini anlatıyor. Sosyal medya platformlarında 10 milyondan fazla takipçisi bulunan Fisher aynı zamanda daha az tartışarak daha çok konuşmanın nasıl mümkün olduğunu anlattığı The Next Conversation isimli kitabın da yazarı.
Konuşmacı olarak katıldığı The Mel Robbins podcast’inde yüksek gerilimli anlarda durumu sakinleştirmek için kullandığı taktiklerden bahseden Fisher, anlaşması zor insanlar ile nasıl daha iyi iletişim kurabileceğimizin de ipuçlarını veriyor.
Anlaşması zor insanlar çoğu zaman duyulmamış insanlardır.
Anlaşması zor insanlar dediğimizde aklımıza ne geliyor? Çoğu zaman kafamızda “zor” diye tanımladığımız kişiler Fisher’a göre çok daha derin duygusal ihtiyaçlara sahip kişiler oluyor. Kendi yaşamlarında çok fazla dinlenmemiş, duyulduklarını hissetmemiş olan bu kişiler için tartışmaya girmek aslında anlaşılmak, fark edilmek, bağ kurmak için bir kapı açıyor. Düşmanca davranan, kavgacı hatta kaba olan bu kişilerin davranışlarının temelinde derin bir hayal kırıklığı, duygusal açlık ve hüsran yatıyor. Fisher’a göre zor insanları bu şekilde, oldukları gibi görmeye başladığımızda, yaptıkları atakları da kişisel algılamamaya, tartışmayı büyütmek yerine hafifletmeye daha yatkın oluyoruz.
“Zor kişilikler genellikle sadece bağ kurmaya çalışan ancak bunu çok yanlış şekillerde yapan kişilerdir.”
Fisher’a göre anlaşması zor kişiler ile nasıl başa çıkılabilir?
Nitekim hayat bu anlaşması zor kişiler ile dolup taşıyor. Hem kişisel hem profesyonel yaşamlarımızda bu insanlar ile sık sık yüzleşmek zorunda kalabiliyoruz. Peki ortaya çıkabilen bu tartışmaları en iyi nasıl yöneteceğiz? Fisher’a göre zorlayıcı konuşmalardan başarılı olarak ayrılmanın yolu zeki laf çarpmalar, kinayeli cümleler veya tamamen sessizliğe bürünmek değil. Asıl başarının her konuşmada sakin kalabilmek, duygusal ve zihinsel enerjimizi koruyabilmek ve kendi doğrularımızı savunmayı sürdürebilmek olduğunu belirtiyor. Peki bunu nasıl yapacağız? Bize yönlendirilen her tür provakasyonu, küçük düşürmeyi nasıl zekice ve sakinlikle bertaraf edeceğiz? Fisher aşağıdaki ipucu ve taktikleri paylaşıyor.
1. Her tartışmaya çekilmek zorunda değilsiniz.
Fisher’ın verdiği ilk tavsiye: “Her tartışmaya sanki davet edilmişsiniz gibi katılmayın.” oluyor. Birilerinin sizi provake etmesi veya tartışmaya çekmeye çalışması sizin de aynı şekilde karşılık vermeniz gerektiği anlamına gelmiyor. Fisher enerjinizi bu tartışmaya gerçekten de sarf etmek isteyip istemediğinizi iyice düşünmeye ve ona göre hareket etmeye çağırıyor.
2. Daha kontrollü, öz güvenli ve sağduyulu cevaplar verin.
Eğer ki bir tartışmanın içine çekilirsek bu noktada Fisher verilebilecek en doğru yanıtın 3C’den “Control, Confidence, Connection”dan geldiğini söylüyor. Yani kontrol, öz güven ve bağlantı. Bunlar, yanıt vermeden önce sinir sistemimizi yeniden dengeye getirmek; açık, net, sakin ama gerekmedikçe özür dilemeyen şekilde konuşmak; tüm dediklerimizi gerçekten de inanarak söylemek anlamına geliyor.
3. Sessizliği stratejik olarak kullanın.
Peki ya provakasyonlara sessizlikle cevap vermek nasıl bir etki yaratıyor? Fisher’a göre stratejik olarak kullanılabilecek bir sessizlik anı, güç dengelerinin değişmesine yardımcı olabiliyor. Bir kişinin size saygısızlık ettiğini düşünüyorsanız cevap vermeden önce normalden daha uzun süre bekleyerek karşıdaki kişinin dediği cümleyi daha da “yersiz” hale getirebilirsiniz. Daha sonra yanıt vermeye hazır olduğunuzda Fisher’ın bu cümlesini kullanmaya şans verebilirsiniz: “Böylesi bir çıkışa cevap vermeye dahi tenezzül etmeyeceğim.”
4. Gaslighting’i bir cümle ile durdurun.
Peki ya karşımızdaki kişi verdiğimiz tepkinin “orantısız, yersiz, haksız” olduğunu söylüyor, bizi yapmadığımız bir şeyi yapmış, söylemediğimiz bir şeyi söylemiş hatta duyduğumuza emin olduğumuz bir şeyin hiç yaşanmadığına inandırmaya çalışıyorsa nasıl bir tepki vermeliyiz? Bu tarz “gaslighting” anlarında Fisher gerçekliği kendi kontrolünüze almanız gerektiğini söylüyor. Bunun için de tek bir cümlenin tartışmayı daha da büyütmeden çözebileceğine inanıyor: “Ben olanları daha farklı şekilde hatırlıyorum.”
5. Provakasyonları savuşturmayı öğrenin.
Fisher’a göre saygısızlıklar veya provakasyonlar karşısında size söylenen cümleleri söyleyen kişiye geri yansıtmayı deneyebilirsiniz. Örneğin karşınızdaki kişi sizi küçük düşürmeye çalışan bir cümle söyledikten sonra ondan cümlesini tekrar etmesini isteyebilir, üzerine “Bu cümleyi beni utandırmak için mi söyledin?” veya “Bu sözlerinle demek istediğin, kafandakinden daha sert mi duyuldu?” gibi sorgulayıcı yanıtlar vererek karşınızdaki kişiyi kendi sözleri ile yüzleştirmeye çalışabilirsiniz.
6. Gerilimi yükseltmeye değil, düşürmeye çalışın.
Tartışmanın gittikçe daha da büyüdüğünü hissettiğinizde, gerilimi yükseltmeye değil düşürmeye çalışın. Bunun için de Fisher savunma mekanizmalarını aşağıya indiren, iş birliğine kapıyı açan aşağıdaki cümlelerden faydalanmamızı öneriyor:
- “Bu, şu anda üzerinde anlaşmamız gereken bir konu mu yoksa başka bir zaman bu konuşmayı sürdürebilir miyiz?”
- “Bunu bilmen benim için çok önemli.”
- “Bu konuştuklarımızın önemli olduğunu kabul ediyorum.”
- “Belki de senin dediğin gibidir.”
- “Belki de sen haklısındır.”
7. Nasıl cevap verdiğiniz her daim sizin seçiminiz.
İnsanların size nasıl davranacağını kontrol edemezsiniz ama nasıl cevap verebileceğiniz tamamen sizin kontrolünüzde. Fisher’a göre ne dediğimiz kadar ses tonumuzu, nefes alış verişimizi, beden dilimizi de kendi avantajımıza çevirmemiz gerekiyor. Daha düşük bir ses tonunda, tane tane konuşmak, aşırı açıklamaktan, gereksiz yere özür dilemekten kaçınmak, dik durmak, kendine ve dediklerine güvenen bir kişinin sergileyeceği tutumlar arasına giriyor. Fisher’ın da dediği gibi: “Öz güven sessizdir. Öz güvensizlikler ise gürültülü.”
Günün sonunda zor insanların bizim hayatımız üzerinde ne denli etkileri olduğuna ancak biz, ne kadarına izin ve karşılık verdiğimiz ile belirliyoruz. Sınırlarımızı çizmek, sakinliğimizi ve huzurumuzu korumak, istemediğimiz tartışmalara aktif olarak çekilmemek bizim elimizde.
“Nefesinizi düzenlediğinizde, sesinizi düzenlersiniz. Sesinizi düzenlediğinizde ise odaya şekil verirsiniz.”
Wings ile hayatınıza değer katmaya, alışveriş keyfini ayrıcalıklara dönüştürmeye hazır mısınız? Siz de Wings’in ayrıcalıklı dünyasına katılmak ve size özel programlarını incelemek için link üzerinden başvurunuzu yapabilirsiniz!