Geçtiğimiz ay kitaplarını merakla beklediğimiz ünlü yazarlar arka arkaya raflardaki yerini aldı. Harari’nin gelecek öngörüleri, Sally Rooney’nin insanın derin iç dünyasına dair analizleri, Matt Haig’in bilinçaltımızın derinliklerindeki yasaklı bölgeler hakkındaki satırları, Başkomser Nevzat’ın heyecan dolu yeni macerası ve Murat Gülsoy’un kıyamet sonrası olağan bir günü bu ay sayfaları çevirmeniz için sizleri bekliyor. Keyifli okumalar!
Neksus – Yuval Noah Harari
Yuval Noah Harari’nin insanlığın geleceğini tartışmaya açtığı yeni kitabı Neksus, yazarın tarihçi bakış açısıyla bilim kurgu tadında bir anlatımını daha bizlerle buluşturuyor. Yapay zeka, biyoteknoloji ve dijitalleşme, insan-makine ilişkisi gibi konulara odaklanan kitap insanlığın geleceğine dair katmanlı bir yolculuk sunuyor. Neksus, yazarın önceki eserlerinden farklı olarak spekülatif bir kurgusal ton içeriyor ve “İnsanlık, teknolojinin yükselişiyle birlikte nasıl bir yöne evrilecek?” sorusuna odaklanıyor. Harari’nin önceki kitaplarında da sıkça değindiği etik, güç, toplumsal kontrol gibi konuları bu kez gelecekteki teknolojik gelişmeler ışığında daha derinlemesine okuyoruz.
Harari’nin zekice kurguladığı bu gelecek öngörüleri, okurları insan olmanın sınırlarını yeniden düşünmeye ve insanlık adına radikal bir bakış açısı geliştirmeye davet ediyor.
Intermezzo – Sally Rooney
Sally Rooney’nin merakla beklenen yeni kitabı raflarda yerini aldı. Rooney, bu yeni romanında önceki eserlerindeki tanıdık temalara sadık kalsa da farklı bir duygusal derinlik sunuyor. Intermezzo, uzun bir eserin ana bölümleri arasında yer alan serbest biçimli kısa besteler anlamına gelen bir müzik terimi. Rooney de karakterlerin yaşamlarında bir tür duraklama veya geçiş anına odaklanarak ilişkilerin en çetrefilli, sakin ama çalkantılı dönemlerine ışık tutuyor. Karakterlerin yaşamlarındaki bir mola anını, yani geçici bir “Intermezzo”yu ele alarak derinlemesine bir ruh analizi yapıyor. Sally Rooney’nin yeni satırları karakter odaklı romanları seven okurları bekliyor!
Hayat İmkansız – Matt Haig
Matt Haig, hayatın zorlukları ve güzelliklerine dair umut dolu hikayelerini anlatma ustalığını bu kitabıyla bir adım ileri taşıyor. Yazar, kendine özgü içsel yolculuk temalarını işlerken alışılmışın biraz dışına çıkıyor. Haig, yine mental sağlık, yaşamın anlamı ve insanın varoluş mücadelesi gibi temaları ele alıyor fakat bu sefer çok daha “uç” durumları keşfe çıkıyor. Yazar, diğer kitaplarındaki empati dolu anlatımını korurken, bu eserde daha spekülatif bir bakış açısı sergiliyor. Karakterleri, yaşadıkları içsel çıkmazlardan kaçmak yerine bu duygusal labirentlerde dolanarak anlam arayışlarını sorguluyor. Roman, bu yönüyle daha “gerçeküstü” ve alışılmadık bir kurgusal yapıya sahip. Bu da kitabı Haig’in diğer eserlerinden ayırıyor.
Özellikle Gece Yarısı Kütüphanesi’ni okuyanlar için tanıdık temalar var ama bu kitap çok daha soyut ve içsel bir derinlikte ilerliyor. Bilinçaltının derinliklerinde genellikle kaçınmaya çalıştığımız, “yasaklı” alanlarda geziniyor. Bu romanı bitirdiğinizde kendinize şunu sorabilirsiniz: Yaşamınızda imkansız gibi görünen şeyler acaba içsel bir büyüme için size sunulan fırsat mı?
Yırtıcı Kuşlar Zamanı – Ahmet Ümit
Başkomser Nevzat’ı özlediniz mi? Senelerdir yakından tanıdığımız komserimiz bu kez geçmişin hayaletleriyle mücadele ediyor. Roman, yolsuzluk, güç, yozlaşma ve iktidar mücadelesi gibi konuları merkezine alarak günümüz dünyasında suçun, adaletin ve ahlakın sınırlarını yeniden sorguluyor. Bunun yanı sıra kahramanımız yine bir cinayeti çözmeye çalışırken bu kez kendi geçmişinde çok önemli bir yere sahip olan eşinin ve kızının öldürülme olayına kadar izleri takip ediyor. Bir yandan kendi travmaları, bir yandan çözülmesi gereken ipuçları, bir yandan da Türkiye’nin uyuşturucu baronları meselesi, yoksulluk, toplumun manevi çöküşü derken sanki kurgunun içinden ülke gündeminin içine adım atacaksınız. Aksiyon dolu sayfalar sizi bekliyor.
Kıyamet Sonrası Olağan Bir Gün – Murat Gülsoy
Murat Gülsoy, olağanüstü olaylarla sıradan hayatların nasıl iç içe geçtiğini işleyen hikaye anlayışını Kıyamet Sonrası Olağan Bir Gün ile yeniden ele alıyor. Distopik ögelerin içinde insani duyguları yakalamayı başaran yazar, insan doğasının en basit isteklerinin bile karmaşıklığını gözler önüne seriyor. Gülsoy, kıyamet sonrası bir dünyada, her şeyin yerle bir olduğu, toplumların çöktüğü, sistemlerin yok olduğu bir atmosferde sıradan bir bireyin yaşamına odaklanıyor. Ancak bu kitap, klasik bir kıyamet sonrası hikayesinden daha fazlasını sunuyor. Gülsoy, “olağan”ın anlamını ve insanın sıradan hayata nasıl bağlandığını sorgulayan felsefi bir boyut ekliyor.
Bonus: Vejetaryen – Han Kang
Geçtiğimiz ay raflara giren ünlü yazarlara ait en yeni kitaplara yer verdiğimiz bu seçkinin sonuna yeni bir kitabı olmasa da yeni bir haberle gündeme gelen Han Kang’ı da eklemek istedim. Han Kang, 2024 Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazandı. Şanslıyız ki eserleri ülkemizde de yayımlanıyor. Güney Koreli yazarla tanışmak isteyenler için 2016 yılında Uluslararası Man Booker Ödülü kazandığı Vejetaryen romanını öneriyorum çünkü bu kitap yazarın üslubunu ve dünyaya bakış açısını güçlü bir şekilde yansıtıyor. İnsanın beden, arzu ve kimlik gibi kavramlarla girdiği çetin hesaplaşmayı çarpıcı bir dille ortaya koyan bu kitapta sadece bir vejetaryen olma hikayesi anlatılmıyor, ana karakter Yeong-hye’nin bedeni ve ruhuyla kurduğu ilişkiyi, bu ilişkinin yarattığı travmaları ve özgürleşme çabası da anlatılıyor.
Kitabın sert ve çarpıcı bir üslubu olduğunu da belirtmek isterim. Yazarın dilimizde yayımlanan diğer kitapları ise şunlar: Beyaz Kitap, Veda Etmiyorum, Çocuk Geliyor. Nobel demişken, ek olarak küçük bir not daha: Bu yılki Nobel Ekonomi Ödülü’nü kazanan Prof. Daron Acemoğlu’nun kitaplarına da göz atabilirsiniz.