
Bu sıralar sevdiğim yazarların kitapları resmen arka arkaya geldi! Kasım seçkisini hazırlarken raflardan yükselen o “yeni kitap kokusu”na direnemedim. Matt Haig, Ayşe Kulin, R.F. Kuang yepyeni kitaplarıyla geri dönerken listeye iki istisna ekledim: Hyunam-dong Kitabevi ve Şimdi’nin Gücü. Biri sessiz bir huzurun, diğeri zamansız farkındalığın temsilcisi. Geri kalanlar ise taze, merak uyandıran ve güçlü anlatılarla dolu. Kitapların her biri başka bir dönüşümün, başka bir ruh halinin kapısını aralıyor. Bu ayki öneri listem, bir yanda yeni çıkan kitapların taze enerjisini, diğer yanda okurla derin bağ kuran hikayelerin gücünü bir araya getiriyor. Keyifli okumalar!
Cat Power – Ulrica Norberg & Carina Nunstedt
Kedilerin gerçek bir enerji düzenleme yeteneği olduğunu hiç fark ettiniz mi? Bu kitap, kedilerin varoluş biçimindeki bilgelik üzerine ciddi bir çalışma. Hatta biraz da zen öğretisi gibi düşünebilirsiniz. İsveçli yoga ve mindfulness eğitmeni Ulrica Norberg, yıllardır beden-zihin dengesi üzerine çalışıyor; nefes, sinir sistemi sakinliği, “şimdi” ile bağ kurma gibi konularda dünya çapında eğitimler veriyor ve kaynaklar sunuyor. Yani konu “sakinlik” olunca gerçekten doğru adresteyiz. Kitabın diğer yazarı Carina Nunstedt ise deneyimli bir gazeteci ve hikaye anlatıcısı; duygu ile bilgiyi öyle bir harmanlıyor ki okurken rahatlatıcı bir bilgilenme deneyimi yaşıyorsunuz.

Cat Power adını gördüğünüzde bu kitabın size kediler üzerinden bir hayat dersi listesi çıkarmaya çalıştığını sanmayın ama ilham almaya açık olmanızı öneririm. Çünkü bu kitap kedi gibi yaşamanın ne anlama geldiğini gösteriyor: Sınırlarını sessizce korumak; gerektiğinde geri çekilmek; stresi bedenden akıtmak; merak duyduğunuz şeyleri usulca takip etmek ve en önemlisi de kendimizle güvenli bir ilişki kurmak. Yazarlar, kedilerin bu sakinliğinin sadece sezgisel değil, aynı zamanda bedensel bir şifa alanı yarattığını da anlatıyorlar. Mırıldanmalarının frekansı kalp atışlarını dengeleyebiliyor, dokunuşları parasempatik sinir sistemini aktive ederek stresi azaltıyor. Bu da kedilerle kurduğumuz bağın duygusal olduğu kadar fizyolojik bir denge getirdiğini gösteriyor. Kedilerin ritmini, nefesini, dokunuşunu ve sessizliğini izledikçe şunu fark ediyorsunuz: Bizim “mindfulness” dediğimiz şeye onlar zaten doğuştan sahip. Belki de bu yüzden, onların yanındayken içsel gürültümüz azalıyor, nefesimiz kendiliğinden yavaşlıyor. Özellikle evini bir kediyle paylaşanlar ne dediğimi çok iyi anlıyordur! Kediniz olsun olmasın, kendi alanınızı ve huzurunuzu nasıl koruyacağınızı yeniden öğrenmek istiyorsanız, bu kitap gerçekten iyi geliyor. Kitaptaki bilgiye göre Türkiye’de 4,1 milyon ev kedisi varmış. Araştırmalar, hayatımızda hayvanlar olduğunda daha sakin, güvende ve mutlu hissettiğimizi ortaya koyuyor. Belki bu sayfalar size sokakta sahiplenmeyi bekleyen bir kediyle buluşma ilhamı da verebilir. Zaten kedilerle dolu sayfalar kime iyi gelmez ki!
Radley Ailesi – Matt Haig
Çok satan kitap listelerinden aylarca düşmeyen Gece Yarısı Kütüphanesi kitabının yazarı Matt Haig, yeni kitabıyla raflarda yerini yeniden aldı. Matt Haig, İnsanlar, Hayat İmkânsız, Zamanı Durdurmanın Yolları gibi kitaplarında hep aynı sorunun etrafında dolaşır: İnsan olmak ne demek? Radley Ailesi de bu soruyu bambaşka bir kılıkla, bir aile hikayesi üzerinden anlatıyor. Bu kitap yüzeyde “vampir romanı” gibi görünse de aslında sınırsız metaforlar taşıyan bir aile dramı. Eğlenceli bir anlatı gibi akıyor, mizahi yerleri var, karakterler sıcak ama kitabın özünde çok evrensel bir şey var: kendini saklamanın bedeli. Bu roman okuru kasvetle yormadan “kendi karanlığınla barışmak” fikrini çok yumuşak, çok insani bir yerden anlatıyor. Ayrıca yazar her kitabında olduğu gibi karanlığı gösterirken umudunu yine elden bırakmıyor.

Aylardan Kasım Günlerden Perşembe – Ayşe Kulin
Edebiyatımızda “duyguların nabzını tutan yazar” olarak bildiğimiz Ayşe Kulin, son kitabı için şöyle diyor: “Bu kitapta okuyacaklarınızı, O’nun hakkında yazılmış pek çok kitabı okuyup inceleyerek edindiğim birikimi yüreğimdeki Atatürk sevgisiyle harmanlayarak yazdım. İstedim ki okurlarımı bu kitapta İyi Asker ve Kurucu Devlet Adamı Atatürk’ün değil, çocuk Mustafa’nın, delikanlı Mustafa Kemal’in, dost, âşık, evli, boşanmış ve en sonunda hasta ama her dem yalnız bir adamın iç dünyasına götüreyim. Hatalarım olduysa O, beni kocaman yüreğiyle umarım bağışlar.”

Ayşe Kulin, yıllar boyunca okuduğu, araştırdığı, inceleyip biriktirdiği tüm bilgiyi yüreğindeki Atatürk sevgisiyle harmanlayarak bize bambaşka bir Mustafa getiriyor. Çocuk Mustafa’nın kırılgan merakı, genç Kemal’in dünyayı anlama çabası, âşık olan, dost olan, evli kalan, sonra yalnız kalan adamın iç sesi… Bu kitap sizi büyük tarih sahnesinden indirip O’nun yaprak hışırtısını, yorgun adımlarını, iç çekişini duyabileceğiniz bir yakınlığa çağırıyor. Burada güçlü bir liderin ardındaki yalnızlık, yük, bedel, özlem ve insan olmanın çıplaklığı var. Kulin, Atatürk’ü idealize etmek yerine insanlaştırıyor. Belki de bu, ona duyduğumuz saygıyı daha da derinleştiriyor.
Katabasis – R.F. Kuang
R.F. Kuang, son yılların en çarpıcı çağdaş yazarlarından biri. Babil ve Sarı Yüz ile hem dilin hem tarihin hem de gücün nasıl şekillendiğini o kadar derin bir yerden anlatmıştı ki okurlar artık yazacağı her yeni kitapta hem bir yumruk hem bir aydınlanma bekliyor. Katabasis tam da o beklentinin karşılığı. “Katabasis” kelimesi mitolojide yeraltına iniş anlamına gelir. Bu kitap, kahramanın zaferini değil, kendi karanlığıyla karşılaşma yolculuğunu anlatıyor. Kimliğin, hafızanın, güç arzusunun, intikamın ve aşkın birbirine dolandığı, keskin ve kışkırtıcı bir anlatı sunuyor. İnsanların güç uğruna kendinden nasıl vazgeçtiğini, dilin hem bir silah hem bir sığınak olduğunu, travmanın bir gölge gibi nasıl nesilden nesile dolaştığını ve dönüşümün çoğu zaman acıdan doğduğunu gördüğümüz bu kitap, okura cevaplar vermek yerine dönüşüm alanı açıyor.

Hyunam-dong Kitabevi – Hwang Bo-Reum
Bu kitap, şehrin içinde savrulan, kendine yetişmeye çalışırken kendini unutan herkes için küçük, sakin bir sığınağın kapısını aralıyor. Hyunam-dong’daki kitapçı, yalnızca kitap satılan bir yer değil; kırılganlığın, yavaşlığın ve “kendine yeniden temas etmenin” mekanı. Ana karakterler, hayatın yorucu akışından uzaklaşmak, kendilerinden kopan parçaları yeniden bulmak ve söyleyemedikleri duygulara bir yer açmak için bu kitapçıya sığınıyor. Burada her şey ilk bakışta küçük ve sıradan görünebilir: Bir bardak çayın sıcaklığı, yavaşça çevrilen bir sayfanın sesi, bir cümlenin göğüste bıraktığı ince rezonans… Ama tam da bu incelikli, sessiz anlar iyileşmenin gerçek hızını belirliyor. Çünkü bazen büyük değişim, yüksek sesle değil, usul usul olur.

Hwang Bo-Reum’un dili çok sessiz ve çok nazik. Okurken kendinizi zorlamıyorsunuz. Bütün kitap boyunca şu cümle usulca fısıldanıyor gibi: “Hiçbir şey acil olmak zorunda değil.” Bu yüzden Hyunam-dong Kitabevi, yalnızca okunacak bir roman değil; yavaşlığın, alan açmanın ve kendine geri dönmenin hatırlatıcısı. Tam da bu nedenle 3 Kasım 2025 akşamı, bu kitabı Aleyna Tepe İper moderatörlüğünde Bloom Book Club’ta konuştuk. Gelecek ayın sohbetlerine siz de katılmak isterseniz, yerinizi buradan ayırabilirsiniz.
Şimdi’nin Gücü – Eckhart Tolle
Bu kitap bir “kişisel gelişim” önerisi değil; zihnin işleyişini kökten sorgulayan bir yüzleşme alanı. Eckhart Tolle, geçmişte takılı kaldığımız anların yükünü ve geleceğe dair duyduğumuz kaygının gölgesini incelikle gösteriyor. Bizi yoran çoğu şeyin dış koşullar değil, zihnimizin kendi kendine yarattığı anlatılar olduğunu fark ettiriyor. Tolle’nin dili yumuşak değil ama keskin bir sakinlik taşıyor. Sizi duygularınızdan kaçırmıyor, tam aksine onların altındaki sahici sesi duyurmaya çağırıyor. Eğer zihniniz sürekli ya “keşke”de ya da “ya sonra?”da yaşıyorsa, bu kitap kendinize dönmeniz için gerçek bir durak olabilir.


