
Son zamanlarda çok severek dinlediğim bir podcast olan BBC Radio 4’un The Witch serisinde sıklıkla insan psikolojisini tarih boyunca şekillendiren bir kavramdan bahsediliyor: “Magical thinking” yani büyülü düşünme. Düşüncelerimizin, niyetlerimizin, sembolik ritüellerimizin somut gördüklerimizin ötesinde gerçekliğimizi değiştirebileceğini savunan bu inanış, günümüzde de kendini manifestation gibi birçok yeni terimle göstermeye devam ediyor. Manifestation’ın dünya çapında edindiği inanılmaz popülerliği ve etki alanını düşünecek olursak birçoğumuz hala bu düşüncenin hayatlarımızı pozitif şekilde etkileyebildiğine inanmaya devam ediyoruz. Peki gerçekten de büyülü düşünme hayatlarımızı değiştirebiliyor mu veya sihri gündelik yaşamlarımıza taşımak ruhsal ve zihinsel sağlığımızı iyileştirebiliyor mu? Mantıksal yanınız baskın gelip hemen kararınızı vermeden söyleyelim: Sihir gerçekten de var sadece düşündüğümüz gibi değil.
Büyülü düşünme (Magical Thinking) nedir?
Tarih boyunca büyülü düşünme, Magical Thinking, insanlığı hep etkiledi. Düşüncenin, niyetin, ritüellerin herhangi bir bilimsel açıklama veya somut bir kanıt olmadan gerçekliği değiştirip yön verebildiği inancı her kültürde yansımasını buldu. Gelenekler, batıl inanışlar, spiritüel pratikler hep büyülü düşünme etrafında şekillendi. Sihrin gündelik yaşama küçük dokunuşlar ve kültürel motifler şeklinde eklenmesi toplumların hayata daha umutlu ve pozitif şekilde yaklaşabilmesine, yaratıcılıklarının beslenmesine, duygusal dayanıklılıklarının artmasına katkıda bulundu. Hala da bulunmaya devam ediyor.
Nitekim her durumda olduğu gibi büyülü düşüncenin de ekstrem seviyelere götürülmesi gerçekçi olmayan beklentilere, yersiz korkulara, anksiyetelere hatta tamamiyle gerçeklikten kopuşa ve zihinsel sorunlara neden olabiliyor. Konu büyülü düşünce ve sihir olduğunda altının çizilmesi gereken nokta hepimizin konuya farkındalıklı şekilde yaklaşması gerektiği olmalı. Her spiritüellik konusunda olduğu gibi büyülü düşünceyi de artısı ve eksisi ile bir arada değerlendirmeli, inancımızı ve pozitif düşüncemizi, eleştirel ve bilimsel yönümüz ile dengelemeliyiz.
Büyülü düşünme bilimsel olarak destekleniyor mu?
Yüzyıllardan beridir toplumları farklı şekillerde etkileyen büyülü düşünce herhangi bir bilimselliğe dayanıyor mu? Yapılan araştırmalar gerçekten de sihrin var olduğunu gösteriyor. Nitekim bizim düşündüğümüz gibi değil.
Psikiyatrik ve nörolojik çalışmalara göre inancın kendisi zihinsel ve ruhsal sağlığımız üzerinde ölçülebilir pozitif etkiler bırakıyor. Örneğin placebo etkisi adı verilen fenomen, sadece iyileşeceğine inandığın için herhangi bir medikal tedavi olmadan iyileşme semptomları gösterebilmek, inancın nasıl gerçekliğimizi şekillendirebileceğini gösteriyor. Bir diğer örnek de bilişsel davranış terapisinden geliyor. Bu terapi türünde kullanılan “düşünceleri yeniden çerçeveleme” pratiği, olaylara karşı bireysel algımızı değiştirerek ruhsal iyi olma halimizi yükseltebiliyor. Aynı büyülü düşüncede olduğu gibi.
Büyülü düşünce pratiklerinde kullanılan niyet belirleme ve görselleştirme teknikleri gibi birtakım ritüeller günümüzde de aktif olarak kullanılan iyi yaşam pratikleri olarak karşımıza çıkıyor. Bu tekniklerin beyindeki sinir yollarını aktive ettiği, motivasyon duygusunu beslediği, pozitif düşünceyi desteklediği şu anda bilimsel olarak kabul ediliyor.
Eğer bir durumun pozitif sonuçlanacağına inanırsak bu sonucu destekleyecek yönde aksiyonlara girmemiz ve bu sayede gerçekten de niyetimizi gerçekleştirebilmemiz çok daha olası oluyor. Bu duruma da “kendi kendini doğrulayan kehanet” deniyor. Büyülü düşünmeye inanan kişilerin inançlarını destekleyen birtakım yaşanmışlıklarının arkasında da çok yüksek ihtimalle bu fenomen yatıyor.
Bu durum ters şekilde de etki ediyor. Eğer ki kişi bir durumun negatif sonuçlanacağına inanırsa yine kendi kendini doğrulayan kehanete kapılabiliyor ve inancını doğru çıkaracak davranışlara girmeye başlayabiliyor.
Büyülü düşünme ruhsal ve zihinsel iyi olma halini nasıl yükseltebilir?
Büyülü düşünmenin bizi doğrudan etkileyen pozitif etkileri ise aşağıdaki gibi sıralanıyor.
Duygusal dayanıklılığı artırıyor.
Büyülü düşünce gündelik hayatımızda karşılaştığımız birtakım zorluk ve engellere daha pozitif bir perspektiften yaklaşmamıza yardımcı oluyor. Kendimizi olanlara karşı tamamen güçsüz hissetmektense büyülü düşünceye olan inancımız daha umutlu kalabilmemizi, olanlardan ders çıkarabilmemizi ve birtakım işaretler, eş zamanlılıklar yakalayabilmemizi sağlıyor.
Ruh halini yükseltiyor.
Araştırmalara göre ritüeller gerçekleştirmek, dopamin ve serotonin seviyelerini yükselterek anksiyetenin azaltılmasına, güven ve rahatlık duygusunun artmasına yardımcı oluyor. Gün içerisinde bir niyetimiz için mum yakmak veya mantra şeklinde tekrar etmek, şanslı olduğuna inandığımız bir objeyi yanımızda taşımak, avucumuzda kristaller tutmak, ritüellerin ruh hali üzerindeki bu pozitif etkisinden yararlanmamızı sağlıyor.
Yaratıcılığı ve problem çözme becerisini destekliyor.
Büyülü düşünmek analitik düşüncenin aksine yaratıcı ve doğrusal olmayan bir çizgide ilerliyor. Bu da mantıksal düşünce ile işin içinden çıkamadığımız problemlerimizde veya yaratıcı tıkanıklık yaşadığımız anlarda bize yeni bir perspektif ve ilham olarak geri dönebiliyor.
Hayata bir amaç ve anlam duygusu katıyor.
Spiritüellik, ritüeller veya sadece doğanın içerisinde bulunmak kendimizden çok daha büyük ve yüce bir oluşuma ait olduğumuzu hatırlatıyor. Başka insanlar ve bizi çevreleyen doğa ile ne denli birbirimize bağlı ve bir kolektife ait olduğumuzu hissetmek zihinsel ve ruhsal iyi olma halimizi iyileştiriyor.
Sihri gündelik yaşamımıza nasıl taşıyabiliriz?
Günümüzün modern dünyasında, mantıksal yanımızı da küstürmeden (!), büyülü düşünceyi hayatımıza nasıl dahil edebiliriz? Sizin için sihri küçük ama etkili şekillerde hayatımıza taşıyan bazı önerileri aşağıda listeledik!
- Gününüze ritüeller ile başlayın: Her gün düzenli olarak güne bir mum yakıp niyet ederek, meditasyon yaparak, mantra söylerek veya niyetinizi bir kağıda yazarak başlamak enerjinizi, hayatınıza çekmek istediklerinize odaklamanızı sağlar.
- Çevrenizdeki eş zamanlılıklara ve işaretlere dikkat edin: Tekrar eden sayılar, belirli örüntüler veya sadece sürpriz rastlantıları farkındalıklı şekilde takip etmek gününüze merak duygusunu taşır.
- Görselleştirme ve onaylama tekniklerinden faydalanın: Hedeflerinizi gözünüzde somut şekilde canlandırmak, bir isteğinizi zaten olmuş gibi hayal etmek, “Ben en güzelini hak ediyorum.”, “Ben yeterliyim.” gibi onaylama cümleleriyle kendinizi desteklemek pozitif düşünceyi ve kendi kendini doğrulayan kehaneti destekler.
- Şükran duygusunu manifestation yapmak için kullanın: Bir şükran günlüğü tutmak daha olumlu bir düşünce yapısı oluşturmaya yardımcı olduğu gibi asıl sihrin zaten yaşamlarımızda, tüm güzelliklerin ve iyiliklerin içinde var olduğunu hatırlamamıza yardımcı olur.
Büyülü düşünme kişinin kendi içsel gücünü keşfetmesine, hayata daha umutlu bakabilmesine, niyetleri ve istekleri doğrultusunda doğru adımları atabilmesine yardımcı olabiliyor. Nitekim hayal kırıklıklarına kapılmamak, altı dolu olmayan beklentilere kapılmamak için büyülü düşünceyi mutlaka mantığımız ve somut eforlarımız ile dengelemiz gerekiyor. Günün sonunda büyülü düşünme hayatlarımızı değiştirmiyor. Kendimiz, zihinlerimizin ve yapabileceklerimizin gücüne inanarak ve doğru adımları güvenle atarak hayatlarımızı şekillendiriyoruz.