Söz konusu “doğal bakım” olunca aradığımız tüm tariflere bir tık uzakta olmak hayatımızı çok kolaylaştırmış olsa da, fazlaca kirli bilgiye maruz kalıyoruz. Özellikle yağların sırf doğal diye sonsuz tüketim ürünü sayılması en büyük yanılgımız. Doğa, bize şifa olabileceği gibi zarar da verebilir. Yüzde yüz 100 saf, aromaterapik içeriklerin tek bir damlası dahi işinizi görebilecek kuvvette ve çok konsantre ürünlerdir. Tüm bitkilerin kendi içlerinde kimyası olduğunu ve konu hakkında uzman olmayan kimsenin karışım hazırlamaya yetkisi olmadığının altını çizerek, doğal yağlar kullanırken kendimize zarar verme ihtimalimizi biraz da olsa azaltmak adına belli başlı bazı ürünlerin ve uyarıların üzerinden geçelim.
Esansiyel (uçucu) yağlar
Uçucu yağlar aromaterapinin en sevilen ve hayatımıza en fazla dahil olan ürünlerdir. Bitkilerin çiçek, yaprak, kök gibi şifalı kısımlarının buhar distilasyonu yöntemi ile damıtılmasıyla elde edilir. Bu yağların tek bir damlası dahi içerisinde bitkinin kendisinden yüzlercesini barındıran çok konsantre içeriklerdir. Örneğin, 4 ton gül yaprağından sadece 1 litre gül uçucu yağı elde edilir.
Bu yağlarla ilgili düşülen en büyük hata; cilde direkt olarak uygulanabileceğinin sanılmasıdır. Uçucu yağlar söz konusu olduğunda aklınıza gelecek ilk kural her zaman seyreltmek olmalı. Hazırladığınız karışımın ihtiyacına göre, baz yağ, sirke, alkol gibi bir bileşende çözerek kullanıma hazır hale getirebilirsiniz. Bu karışımlarda oran, kullanılan yağa ve uygulanacak bölgeye göre değişim gösterse de ortalama yüzde 2 oranında seyreltmek güvenlidir. Keton içeren biberiye, adaçayı gibi uçucu yağlarda bu seyreltme oranları daha da düşük olmalı.
Hamileler, yaşlılar, çocuklar ve kronik hastalığı olanlar ise uçucu yağları kullanırken özellikle dikkatli olmalı, çok istisnai durumlar haricinde uçucu yağları ağız yoluyla tüketilmemeli.
Robert Tisserand’ın Essential Oil Safety isimli kitabı uçucu yağları dikkatli kullanmamızı öğreten ilk ve en güvenilir kaynaktır. Tüm dünyada geçerli olan, esansiyel yağların güvenli kullanımı konusunda başvurabileceğiniz GRAS listesi ise bu yağların tehlikelilik oranları için yardım alabileceğiniz en temel kaynak.
Fototoksik yağlar
Bazı uçucu yağların güneş ışığıyla birleşmesi sonucu ortaya çıkan tepkime, ciltte lekelenme, kızarıklık, yanık, ödem gibi reaksiyonlar yaratabilir. Yüksek miktarda furanokumarin içeren turunçgil yağları bu kategoride başı çeker.
Bergamot, greyfurt, limon, mandalina, portakal gibi uçucu yağları içeren karışımları mutlaka gece rutininde kullanmak, bu ürünlerin kullanımına devam ettiğiniz müddetçe de gündüzleri güneş kremi sürmeyi unutmamamız gerekir.
Sabit yağlardan üzüm çekirdeği ve nar çekirdeği de UV ışınları ile birleştiğinde istenmeyen reaksiyonlara sebep olma riski taşıyan yağlardandır.
Komedojenik yağlar
Uçucu yağlara kıyasla çok daha güvenle kullanabileceğiniz sabit yağların da hepsi çok masum değil. Özellikle doymuş yağ oranı yüksek olanlar, cilt bakımında kullanıldıklarında gözenek tıkama riski yaratır. Son zamanların en popüler yağlarından olan Hindistan cevizi yağı, cilt üzerindeki gözenekleri tıkayarak komedon yani siyah ve beyaz nokta oluşumunu tetikleyen yağların başında gelir.
Kullanacağınız yağın besin değerlerine mutlaka bakmak ve doymuş yağ oranı düşük olanları cilt bakım rutininize dahil etmek bu noktada büyük önem kazanır.