YAZAN: ECE ÖZEL

Hayatımız boyunca bizlere bazı yemeklerin iyi bazılarınınsa kötü olduğu söylendi. Bazılarını kesinlikle yemememiz gerekiyordu. Üstüne üstlük yesek dahi sonrasında suçlu hissedecektik. Canımız kötü olan şeyleri çekmemeliydi, kendimizi durdurmasını bilmeliydik ya da miktarına dikkat etmeliydik. Diyet kültürü yıllar içinde etkisini daha da artırarak adeta iç sesimizde kendisine kalıcı bir yer edindi. Sahip olduğumuz bu oldukça kısıtlayıcı iç ses, yemeklerle olan ilişkimizde de gitgide söz sahibi olmaya başladı. Yediklerimiz ya da yemediklerimiz üzerine aldığımız tavsiyeler, popülerleşen beslenme şekilleri, ideal vücut tipleri, diyet kültürünün sesini yükselttikçe yükseltti. Sosyoloji profesörü Sabrina Strings diyet kültürü için şöyle diyor; “Diyet kültürü, toplumun insanların yediklerini veya kilolarını bir mekanizma olarak düzenlemeye yönelik derin bir yönelimidir.” Bedenimizle ve yediklerimizle kurduğumuz ilişkinin belirleyici faktörlerinden biri olan diyet kültürünün hayatımızın arka planında duymaya alışmış olduğumuz sesini kısmanın ve hem bedenimizle hem de yediklerimizle olan ilişkimizi iyimser bir tarafa çekmenin yolları nelerdir? Sizin için araştırdık!


Diyet kültürü nedir?

Diyet kültürü yediklerimizi iyi ve kötü olarak net bir ayrıma sokarak kafamızda besinleri sınıflandırmaya sokar. Diyet kültürünün sahip olduğu bakış açısı; bedenimizin nasıl göründüğünün, genel geçer güzellik algısına, ideal forma uyup uymadığına oldukça fazla önem vererek bizlere de bu düşünceyi aşılar. Şekillendirdiği bu düşüncelerse yeme bozukluklarından düzensiz yeme alışkanlıklarına birçok sağlıksız durumu beraberinde getirebileceği gibi hem psikolojik hem de bedensel anlamda etkilerini gösterir. Öyle ki diyet kültürü günden güne o kadar hayatımıza işlemiştir ki bir problem yokmuşçasına tamamen normal görünür ve kabul edilir.

Diyetisyen ve yazar Christy Harrison bu konu hakkında şöyle diyor; “Pek çok insan hayatı boyunca pek çok diyet uygulasa da bu diyetlere bilinçli olarak uymayabiliyor. Ama aslında bilinçsizce, hala karbonhidrattan kaçınmaya, kalorileri saymaya ya da akşam belli bir saatten önce yemek yemeye çalışarak o diyetin kurallarına uyuyorlar.’’

Diyet kültürünün sesini kısabilmenin yolları

 İyi haber şu ki hayatın her yerinde olan bu “normal” durumu fark ederek bundan sıyrılabilmenin çeşitli yolları bulunuyor.

1. Diyet kültürünü tanımak

Diyet kültürünün hayatımızdaki varlığını rafa kaldırmadan önce hangi durumlarda, anlarda açığa çıktığını, nasıl etkilediğini ve hissettirdiğini de tanımak gerekiyor. “The Body Protest” ve “Appearance Matters” adlı podcastleri bulunan aynı zamanda “Body image researcher”, beden imajı araştırmacısı ve araştırma psikoloğu olan Nadia Craddock, diyet kültürü mesajlarının sosyal medyada görebileceğimiz dönüşüm öncesi ve sonrası fotoğraflarından, “çok iyi” gibi gözüken yiyeceklerin paylaşımına kadar birçok yerde görülebileceğini söylüyor. Beden özgürlüğü, sağlığı ve yeme bozuklukları üzerine çalışan psikolog Sand Chang ise diyet kültürünü tanımak ve önüne geçebilmek için kendimize sormamız gereken bazı sorular olduğunu söylüyor:

  • Şu anda bedenim hakkında böyle hissetmeme ya da önceden böyle hissetmiş olmama neden olan şey nedir?
  • Bedenim dünkü halinden çok mu farklı ki böyle hissettim?
  • Duygularımı hangi dış etkenler etkiliyor?
  • Bu etkenlere ne kadar yanıt vermek istediğim konusunda seçeneklerim nelerdir?

2. Bakış açısını değiştirmek

Kendimize sorduğumuz soruların ardından ise Chang yiyeceklerin veya bedenlerin de sahip olduğu değer yargısını dinlememiz gerektiğini söylüyor. Tatlılardan, şekerden, belirli bir besin grubundan kaçınıldığı vakit bunla aşırı derecede övünülmesi, kilo vermenin aniden artan kabul ve onay durumuyla ilişkilendirilmesinin yanı sıra müthiş bir başarı hikayesine evriliyor oluşu ya da “kötü” bir şey yedikten sonra hemen egzersiz yapma, hareket etme telaşı… Bu tip durumlar tam da diyet kültürünün sesiyle ortaya çıkıyor. Burada örneğin belirli besin gruplarından kaçınmak ya da kilo vermek konusunda motivasyonunuzun tam olarak ne olduğunu kendinize sorun. “Kötü” bir şey yedikten sonra egzersiz gibi “iyi” bir şey yapma isteğinin nereden çıktığına kafa yorun ya da şu sorunun cevabına bir bakın; “Bedenimin değişmeyeceğini bilseydim hala bunu yapıyor olur muydum?”

Bakış açınızı değiştirme yolunda zamanla diyet kültürünün hakim olduğu ve sizi etkilediği araçları; sosyal medya, diziler, filmler, çevrenizdeki insanlar, geçmişten gelen düşünceler gibi birçok alanı tespit edeceksiniz. Böylece diyet kültürünün yıllar boyu dayatmış olduğu, farkında olmadan yaptığınız eylemlerden ve oluşturduğu iyi (!) motivasyonlardan kurtulmak vakit alsa da zaman içerisinde gerçekten bedeninize iyi geldiği için egzersiz yapmak gibi, eylemlerinizi doğru motivasyonlarla ve alışkanlıklarla gerçekleştirmeniz de mümkün olacak.

3. Sezgisel beslenmek

Diyet kültürünü tanıdıktan, bakış açınızı değiştirdikten ve bu kültürü reddettikten sonra iş “Peki şimdi nasıl besleneceğim?” sorusuna gelebilir. Çünkü yıllardır birçoğumuz beslenmenin belirli bir formülünü, en iyi tekniğini ve çeşitli yollarını aradık ve arıyoruz. Sezgisel beslenme ise bu kalıpları reddeden bir beslenme şekli. Felsefesi, bedenin ne zaman, ne yemek istediğine dair mesajlarını dinlemekten, açlık sinyalleri anlaşıldıkça doyurmaktan ve doyduğunu anladıkça da durmaktan geçiyor. Yani kişinin beslenme rutinini oluşturan kararların tümü yine kişinin kendi bedenine dayanıyor. Kalorileri saymak ya da öğünleri belirli saatlere bölmektense bu beslenme rutininde açlık ve tokluk hissine saygı duyularak hareket ediliyor. Sezgisel beslenme zamanla fiziksel ve duygusal açlığın ayrımını da ortaya çıkartarak açlık hissinizin duygularınızdan mı yoksa fiziksel ihtiyaçlarınızdan mı kaynaklandığını anlamınızı sağlıyor.



Ece Özel

İstanbul’da doğan Ece, İtalyan Lisesi’ni bitirdikten sonra Milano’da Catholic University of Sacred Heart Üniversitesi'nin Medya İletişim bölümünden mezun oldu. Kendisini en iyi yazı yazarak ifade ettiğini keşfetmesiyle okumaya ve yazmaya olan ilgisi artan Ece, Live to Bloom’da editörlük yaparak okumak, yazmak ve paylaşmak konusunda heyecanına heyecan katıyor....



BLOOM SHOP