Ne düşündüğümüzü ve nasıl tepki verdiğimizi değiştirerek bütünsel sağlığımızı iyileştirebilir, yaşamlarımızı hayal ettiğimiz gibi şekillendirebilir miyiz? Dr. Joe Dispenza’ya göre evet! Şu anda sadece Instagram’ında 2.3 milyon takipçisi bulunan, dünyaca ünlü yazar, konuşmacı ve bilim insanı Dr. Joe Dispenza bedenlerini zihin gücü ile iyileştirebilen, hayallerini hayatına anında çekebilen insanların mucizevi hikayelerinin merkezinde yer alıyor. Bilimsel araştırmaları ile desteklediği öğretisinde, yaşamdan iyilikler beklemeyi değil, iyilikleri yaratan kişi olmayı anlatan Dispenza bu küçük değişimin bütünsel sağlığı iyileştirici, yaşam değiştirici büyük bir etkisi olduğunu savunuyor. İçimizde neler hissettiğimizi dış dünyanın değil, yine içimizin yönetmesi gerektiğini söylüyor.
Dr. Joe Dispenza kimdir?
Dr. Joe Dispenza, eğitimini kayropratik üzerine yapmış olsa da, tüm dünyada tanınan birisi haline dönüşmesi epigenetik, kuantum fiziği ve sinir bilimi üzerine yaptığı çalışmalar aracılığıyla olmuştur. Yürüttüğü sınırlı sayıda araştırmaları ile modern tıp anlayışına meydan okuyan bulgular elde etmiş, bu bilgiler ışığında oluşturduğu öğretisi ile birçok kişinin yaşamını kökten değiştirmiştir. 33 farklı ülkede yaptığı konuşmaları, çok satanlar listesine oturan Plasebo Sensin, Doğaüstü Olmak, Kendiniz Olma Alışkanlığını Kırmak kitapları ile büyük bir takipçi kitlesi toplamıştır. Modern çağımıza mistik bir unsur katarak yaşamlarımızda ölçülebilir değişimler yaratmamızı amaçlamaktadır. Öğretisi aracılığıyla ciddi hastalıklardan iyileşen kişilerin hikayeleri bir yana, Batı anlayışlı sağlık dünyası içinde tartışmalı bir pozisyonu vardır.
Beden mi zihni yönetir, zihin mi bedeni?
Dr. Joe Dispenza’nın tüm öğretilerinin çıkış noktası da bu soruya dayanıyor. Ona göre zihnin beden üzerinde bir kontrolü bulunuyor ama gündelik yaşamda bedenlerimiz zihnimizi yönetiyor. Eğer bilinçli olarak bu durumu değiştirebilir yani bedenlerimizin bizi yönettiği değil, zihnimizin vücudumuzu kontrol ettiği bir konuma geçebilirsek, tüm yaşamımızı isteklerimiz doğrultusunda değiştirebiliyoruz. Bu da aslında dış etmenlere verdiğimiz birincil tepkileri yönetmekten; her tür stres karşısında sempatik sinir sistemimiz ile değil, parasempatik sinir sistemimiz ile cevap vermekten geçiyor. Peki bu içgüdüsel olarak işleyen mekanizma nasıl kontrol altına alınabiliyor? Benzer bir öğretiyi kendi içinde anlamlandıran mindfulness pratikleri de tam bu geçişi sağlamak için Dr. Joe Dispenza’nın öğretisine giriyor.
Bugünkü bedeni gelecekteki zihne koşullamak
Dr. Joe Dispenza’ya göre birçoğumuzu korkularımız yönetiyor fakat bedenlerimiz bu korkuların gerçek, tam önümüzde duran somut riskler mi yoksa kafamızda kurduğumuz endişeli düşünceler mi olduğunu anlayamıyor. Sonucunda her ikisine de objektif bir cevap veriyor: Stres. Stres de bedeni hemen sempatik sinir sistemi moduna alıyor. Yaşamda kalmak için kaç, savaş, don yöntemleri tercih ediliyor. Nefes alış verişi hızlanıyor, kalp ritmi artıyor, enerji muhafaza edilmek için bedenin tümünde kesintiler yaşanıyor. Sindirim, boşaltım, detoksifikasyon gibi tüm “ikincil” sistemler yavaşlıyor hatta bazı durumlarda durabiliyor. Her birinin kümülatif etkisi de besin değeri eksikliklerine, bağışıklık sisteminin zayıflamasına, zihinsel ve ruhsal rahatsızlıklara zemin hazırlıyor.
Bedenin bu zincir reaksiyonu başlattığı tehdit gerçek değil de sadece bir kök korkumuz veya endişeli bir düşüncemiz ise dışarıda yaşam aynı şekilde akmaya, içeride de yaşamsal sistemlerimiz aksamaya devam ediyor. Bu akışı durdurmanın yolu da bedene, belki gerçek dış tehditler karşısında değil ama kendi kendimize ürettiğimiz endişelerimiz karşısında, parasempatik sinir sistemini aktive etmemesini öğretmek oluyor.
“İnsan olmanın ayrıcalığı, bir düşünceyi her şeyden daha gerçek gösterebilmemizdir.“
Dr. Joe DISPENZA
Dispenza’ya göre bu, bugünkü bedeni gelecekteki zihnin düşüncelerine koşullayarak başarılabiliyor. Bedenin kendini rahat ve güvende hissedebilmesi, yaşamsal aktiviteleri sürdürmeye devam etmesi için zihnin de kendini rahat ve güvende hissetmesi gerekiyor. Zihni bu denge halinden atabilecek birçok stres faktörü ile yaşadığımız modern çağda ise çözüm bilinçli olarak iyi düşüncelere odaklanmaktan; şükran duymaktan geçiyor. Geleceği düşünüp iyi durumların başımıza gelmesini beklemek veya dilemek zihni bugünün çok kötü olduğu fikrine saplıyor. Dr. Joe Dispenza’ya göre bu perspektifi değiştirmek ve gelecekteki zihni bugünün bedenine çekmek, şu anımızda hissedeceğimiz şükran duygusu ile başarılabiliyor.
Yaşamımızı değiştirmek iç dünyamızı değiştirmekle mi başlar?
Her gün zihnimizi neyin yanlış gittiğine değil, nelerin iyi olduğuna yani şükran duyduğumuz unsurlara odaklamak yaşamı başımıza gelen bir durum olmaktan çıkarıyor. Bir başka deyişle bizleri şanssız, mağdur olmaktan alıp yaşamını kontrol edebilen yaratıcı durumuna getiriyor. Gelecekte başına iyi durumların geldiğini varsayan zihin, bunu bugünün bedenine taşınıyor. Düşünce yapısındaki bu minik değişim ise bütünsel sağlık üzerinde büyük değişimler yaratabiliyor. Dr. Joe Dispenza’ya göre haftada 3 kere, günde 10 dakikamızı yaşamlarımıza şükran duymaya ayırmak bağışıklık sistemimizi yüzde 50 oranında güçlendirebiliyor. İç tehditler; korkular, endişeler yüzünden dış etmenler ile sürekli bir adım geriden savaşan bağışıklık sisteminin üzerindeki yükümüz kalkıyor.
“İçsel durumunuzu değiştirdiğinizde, dış dünyanın size neşe, şükran, takdir veya başka herhangi bir yüksek duyguyu hissetmeniz için bir neden sağlamasına ihtiyacınız kalmadığını kabul edebilir misiniz?“
Dr. Joe DISPENZA
Dispenza’ya göre yaşamımızı değiştirmek, iç dünyamızda başlıyor. Gelecek güzel günleri korku ve endişeli bir ruh halinde bekleyerek bütünsel sağlığımızı zorlamamak için hepimizin, şu ana geri dönmesi gerekiyor. Bu da gelecekten beklenen tüm güzel duyguların bugünden hissedilmesiyle başarılıyor. Hayallerimizi gerçekliğe çevirebilmemiz sanki her biri bugün yaşanmış gibi davrandığımızda birer mucize olmaktan çıkıyor ve gerçekliğimiz haline geliyor. Örneğin büyük başarılar kazanmak istiyorsak bugünden kendimizi başarılı hissetmeli, kutlamalı, tebrik etmeli, şükran duymalıyız. Bugünkü bedenlerimizle zihnimizi gelecekti başarılı versiyonuna ulaştırmalıyız çünkü Dispenza’ya göre içimizdeki bu değişim kendini somut yaşamda da gösteriyor. Bugün başarılı olduğuna şükran duyan bir insan, başarılı oluyor. Yaşamındaki güzellikler için şükreden herkes, daha çok güzellik çekiyor.
“Geçmişin duygularına tutunarak yeni bir gelecek yaratamayız.”
Dr. Joe DISPENZA