YAZAN: BURCU ERBAŞ

“İnanç nedir?” sorusu, soruyu yönelttiğimiz kişiye göre bambaşka anlamlar ifade edebiliyor. Kimisi için mensup olunan din, kimisi için evrensel yasalar, kimisi için doğa, kimisi içinse hiçlik bir inanç kaynağı olabiliyor. Neye inandığımız veya inanmadığımız bir yana, aslında her birimizin hayatı inanç ile etkileniyor, şekilleniyor bazı durumlarda ise anlamlanıyor. Peki size inancın, ruhsal dünyamızın ötesinde fiziksel bedenlerimizi de etkilediğini söylesek! Spiritüalizm ve beyin sağlığı arasında bir bağ olduğunu yürüttüğü bilimsel araştırmalar ile gösteren başarılı yazar, psikolog ve konuşmacı Dr. Lisa Miller için inanç, bizi dış dünyanın streslerine karşı daha dayanıklı kılabiliyor. Yeni kitabı The Awakened Brain‘de spiritüalizmin beynin fizyolojik işlevi üzerindeki etkilerini bilimsel olarak açıklayan Dr. Miller’ın öne çıkan düşüncelerini, çalışmalarındaki etkileyici bulguları ve spiritüelliği gündelik yaşama daha çok dahil etmek için verdiği önerileri sizin için derledik!


Dr. Lisa Miller kimdir?

Columbia Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji Programı’nı yürüten psikolog Dr. Lisa Miller aynı zamanda New York Times Çok Satanlar listesinde yer alan Çocuklarda Spiritüellik (Spiritual Child) kitabının yazarıdır. Spiritüalizm, inanç ve psikolojinin kesişimi üzerine yaptığı yenilikçi araştırmaları ile ses getiren Miller, Ivy League seviyesinde öğretilen ilk ve tek eğitim programı olan Spirituality Mind Body Institute’un da kuruculuğunu üstleniyor. Şimdilerde yeni kitabı The Awakened Brain, Türkçe anlamı “uyanmış beyin” ile iyi yaşam ve sağlık sistemi üzerine devrim niteliğinde bir bakış açısı getiriyor. “Hayatı ne yaşanabilir kılıyor?” sorusunun cevabını bilimsel olarak desteklenmiş bulgular ile cevaplıyor.

İnanç zihnimizi nasıl etkiliyor?

Miller, inancın zihinsel sağlık ile kesişimini kariyerinin başlarında danışanları ile yaşadığı bir olay ile ilk defa fark ediyor. Çalıştığı hastanenin psikiyatri bölümünde, bir dini bayram esnasında danışanlarına moral olması için küçük bir akşam yemeği düzenleyen Miller, normal zamanlarda oldukça endişeli, huzursuz ve agresif olan danışanlarının beraber dini şarkılar söylendiği ve dualar edildiği anlarda sakinleştiklerini hatta gülümsediklerini gözlemliyor. Geleneksel tedavileri süresince onlardan böylesi bir tepkiyi alamayan Miller dini bir buluşmanın pozitif etkisinden çok etkileniyor. Gözlemlerini bilimsel olarak da desteklemek isteyen Miller, odağı çocuk depresyonu olan, anne ve çocukları inceleyen kapsamlı bir araştırma başlatıyor. Sonucunda ortaya çıkan bulgular ise psikoloji dünyasına hayret veriyor. Çocukları depresyondan koruyan en önemli unsurun, anneden aktarılan inanç sistemi olduğu görülüyor. Eğer anne ve çocuğun güçlü birer inanışları varsa çocuk depresyona karşı yüzde 80 oranında korunuyor!

Spiritüalizm ile zihinsel sağlığımızı iyileştirebilir miyiz?

Peki inanç beyni nasıl bu denli etkileyebiliyor? Spiritüel bir inanışa sahip depresyon hastaları ile inancı olmayan depresyon hastalarının MR sonuçlarını inceleyen Dr. Miller birbirinden çok farklı iki tablo görüyor. İnanca sahip kişilerin beyinlerinde algı ve düşünmeyi yöneten bölgelerin aynı zamanda parietal, precuneus ve oksipital bölgelerinin çeperlerinde kalınlaşma tespit ediliyor. Bu da inançlı kişileri yalnızlık, izolasyon, belirsizlik, acı gibi stres faktörlerine karşı daha dayanıklı hale getirmeye yardımcı oluyor.

Ne olduğu fark etmeksizin bir tür spiritüel inanışa sahip kişiler travmaları daha kolay atlatabiliyor, geleceğe karşı daha umutlu şekilde bakabiliyor, kişisel düzeyde iyileşmeye, gelişmeye hatta “yeniden doğmaya” daha yatkın oluyor.

İnancımızı nasıl geliştirebiliriz?

Dr. Miller’a göre dinler inancın içerisinde bulunsa da inanç organize dinlerden çok daha büyük bir kapsama sahip. Ona göre her birimiz içimizde bir tür inanç sistemi ile bağa geçebilecek bir yeti ile doğuyoruz. Sadece birçoğumuz yaşam boyu bu kasımızı kullanmıyoruz. Peki nasıl yeniden spiritüalizmi yaşamlarımıza geri taşıyabilir ve beyin sağlığımız üzerindeki faydalarından yararlanabiliriz?

  • Ne şekilde olursa olsun dua etmek, direkt olarak inandığımız güçle aramızda bir bağ kurulmasına yardımcı olduğu için inanç kasımızı aktive ediyor.
  • Doğa ile iç içe olmak; parkta yürümek, deniz kenarında oturmak, güzel bir manzarayı izlemek iç dünyayı huzur ile dolduruyor ve bizden daha ötede bir güç veya bir enerji olduğu inancını kuvvetlendirebiliyor.
  • İnsanlığı bir bütün olarak görmek, dünyanın veya tarihin neresinde olursak olalım hepimizin benzer bir insan olma deneyimi yaşadığını bilmek inanç kasının güçlenmesine yardımcı oluyor.
  • Gündelik yaşamda kararlarımızı içgüdülerimize güvenerek almak, sezgilerimizi güçlendirmek, kalbimizle olan bağımızın kuvvetlenmesine yardımcı olarak inanç kasımızın gelişmesini sağlıyor.


Burcu Erbaş

1997 yılında Antalya’da doğan Burcu, İstanbul Saint Joseph lisesinde eğitim gördü. 2020 yılında Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Erasmus programı ile bir sene boyunca eğitim aldığı Sciences Po Paris’te çevre politikaları, sürdürülebilirlik ve ekoloji üzerine dersler aldı. Öğrendiklerinden çok etkilenen Burcu yaşam tarzını çevreye duyarlı olacak şekilde...



BLOOM SHOP