YAZAN: BURCU ERBAŞ

Süt, memeliler için doğumdan itibaren büyük bir rol oynuyor. Yavruların gelişimi ve sağlığı için yegane yemek kaynağı olan süt, içerisinde çok değerli vitaminler, mineraller ve makro besinler bulunduruyor. Tüm memeliler sadece kendi annelerinden gelen sütü, yavruyken içiyor ve erişkinliğe ulaşınca süt içmeyi kesiyor. İnsanlar hariç. Memeliler içerisinde yetişkinliğe ulaşsa dahi süt içmeye devam eden ve başka memelilerin sütlerini içen tek canlı bizleriz. Peki süt içme alışkanlığımız bütünsel sağlığımıza ve gezegenimize nasıl bir etki bırakıyor? İnek sütü içmenin zararlı ve gereksiz olduğunu savunan, bitkisel süt alternatiflerini daha iyi birer tercih olarak gösteren kişiler haklı mı? Hem bedenimiz hem de gezegenimiz için en iyi süt hangisi? Sizin için tüm süt çeşitlerini olumlu ve olumsuz yanlarıyla ele aldık!


İnek sütü mü yoksa bitkisel süt alternatifleri mi?

İnek sütü çok iyi bir protein, kalsiyum, B12 ve iyot kaynağı oluşturuyor. Bir ila üç yaş arasındaki çocukların sağlıklı kemik gelişimi için mutlaka her gün süt içmeleri öneriliyor. Nitekim konu yetişkinlere gelince araştırmalar bulanıklaşıyor. İleri yaşlarda süt içmenin kemikleri koruduğuna dair hiçbir somut kanıt bulunmuyor. Aynı zamanda endüstriyel şekilde üretilen sütler, içlerinde bol miktarda antibiyotik, doğal/yapay hormon ve katkı maddesi içeriyor. Bu sütlerin tüketilmesi, özellikle kadınların hormonal dengelerini bozuyor; östrojen baskınlığına ve beraberinde getirdiği nice sağlık riskine davetiye çıkarabiliyor. Ayrıca süt içeriğinde, fazla tüketiminde kalp rahatsızlıklarına sebep olabilecek kadar yüksek, doymuş yağ içeriyor.

Çevresel anlamda baktığımız zaman ise tüm bitkisel süt alternatifleri inek sütüne göre daha iyi bir seçenek oluşturuyor. Yapılan bir araştırmaya göre sadece 1 bardak inek sütünü üretmek herhangi bir bitkisel süt alternatifini üretmekten 3 kat daha fazla sera gazı salınımına yol açıyor. Üretimi içinse 9 kat daha fazla tarım alanı gerektiriyor. Nitekim bitkisel bazlı sütler de hiç düşündüğümüz kadar masum üretilmiyor. Gittikçe artan küresel talebe karşı büyük miktarlarda üretilmeye başlanan bitkisel süt alternatifleri de su harcanmasına, toprakların kötü kullanımına ve sera gazı salınımlarına yol açabiliyor. Özellikle bazı bitkisel bazlı sütler diğerlerine oranla daha büyük bir çevresel ayak izi bırakabiliyor.

Hindistan cevizi sütü

Hindistan cevizi üretimi ekonomik olarak geride kalmış ülkelerde, çok düşük ücretler karşılığında çalışan işçiler tarafından yürütülüyor. Bu nedenle çoğu Hindistan cevizi üretimi etik olmanın çok ötesinde, sömürü üzerinden ilerliyor. Bunun yanı sıra gerekli iklim şartlarını sağlamak için çokça yağmur ormanı kesilerek Hindistan cevizi üretimine açılıyor. Hindistan, Endonezya, Filipinler’de yerel halkın kendi taleplerini karşılamaları kadar üretmeleri gereken Hindistan cevizi tedariğinde şu anda tüm dünyanın talebini karşılamakta oldukça zorluk çekiliyor.

Badem sütü

Diğer süt alternatiflerine göre daha az tarım alanı gerektirse de badem sütü en fazla su gereksinimi olan üretim aşamalarından birisine sahip. Tek bir bardak badem sütü için yaklaşık 62 lt su harcanıyor. Badem sütünün ilginç bir diğer etkisi ise arıcılık sektöründe yaşanıyor. Bademlerin polenleşmesi için çok yüksek miktarda arı, endüstriyel ortamlarda kullanılıyor. Yaşam koşullarının zorluğundan ve küresel talebin yoğunluğundan da birçok arı üretim sürecinin sonunda yaşamlarını kaybediyor.

Fındık sütü

Özellikle Türkiye gibi fındık üretiminin yoğun olarak gerçekleştiği yerlerde fındık sütü diğer sütlere göre çevreci bir alternatif olabiliyor. Bademlerin aksine polenleşmek için arılara değil sadece doğal rüzgara ihtiyaç duyan fındıklar aynı zamanda ağaçlarda büyüdükleri için gezegenin yeşilleşmesine de katkıda bulunuyor. Karbon salınımını arttırmaktansa çevresel zararlı etkilerin azaltılmasına katkı sağlıyor.

Pirinç sütü

Küresel üretimi her ne kadar fazla ve ekonomik olsa da pirinç sütü diğer sütlere oranla çok daha az besin değeri sunuyor. Bunun yanı sıra pirinç üretimi çok yüksek miktarda su gerektiriyor. Aynı zamanda üretimi sırasında sıklıkla üreyen bakteriler atmosfere metan gazı salınımına yol açıyor. Bu da pirinç sütünü sera gazı salınımı bakımından en kötü alternatiflerden birisi haline getiriyor.

Soya sütü

İnek sütüne protein miktarı ve çeşidi bakımından en çok benzeyen ve en iyi alternatif olabilecek süt, soya sütü olarak görülüyor. Nitekim en benzer olan soya sütü bile inek sütü kadar çok zengin bir mikro besin listesine sahip olamıyor. İçerisinde barındırdığı insan hormonlarına çok benzeyen hormonlar nedeniyle tüketiminden korkulan soya sütü aslında normal miktarlarda tüketildiği zaman insan hormon dengesini bozacak bir etki yaratmıyor. Aksine bir miktar soya tüketmek özellikle kadın sağlığına faydalı geliyor. Çevresel anlamda soyanın olumsuz yanı ise hem süt hem de hayvancılık yemi üretmek için kesilen ormanlar – özellikle yağmur ormanları ve açılan yapay tarım alanları oluyor. Soya sütü alırken tarım alanını kontrol etmek tüketici olarak bu sorunun bir nebze önüne geçebiliyor.

Yulaf sütü

Sürdürülebilirlik ölçütlerinde en iyi konumda olan süt ise yulaf sütü oluyor. Uzmanlar yulaf sütünün tüketimi ne denli artarsa artsın gezegen üzerinde ciddi bir çevresel zararı olmayacağını savunuyor. Soğuk iklimlerde büyüyen yulaflar farklı tarım alanı kullanımları sayesinde orman kesimleri ile ilişkilendirilmiyor.

En iyi süt hangisi?

Uzmanlar ölçülü miktarda bir süt tüketimi konusunda en iyi kararı bizim, kendi sağlık durumumuz ve çevresel farkındalığımıza göre verebileceğimizi söylüyor. Eğer laktoz intoleransımız yoksa, kalp rahatsızlıkları veya kemik erimesi riski taşımıyorsak ölçülü miktarda az yağlı inek sütü içmemizde hiç sakınca bulunmuyor. Bununla birlikte inek sütünün çevresel etkisinden rahatsızlık duyuyorsak bitkisel süt alternatifleri tüketmemizde de bir sakınca bulunmuyor.

Bitkisel süt alternatifleri arasında içeriği inek sütüne en yakın olan soya sütü, gezegen sağlığı için en iyi seçenek ise yulaf sütü olarak öne çıkıyor.



Burcu Erbaş

Burcu Erbaş, 2024 yılında Domus Academy Milano'da Visual Brand Design alanında yüksek lisansını, 2020 yılında ise Galatasaray Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi lisansını tamamladı. Live to Bloom'da dört yıldır içerik ve proje yöneticisi olarak görev yapan Burcu platformun görsel iletişiminde de aktif olarak rol alıyor. İyi yaşam alanında yazdığı içeriklerinde özellikle bütünsel...



BLOOM SHOP