18-49 yaş aralığında görülen kanser vakaları erken başlangıçlı kanser olarak kategorize ediliyor. Normalde yaşın ilerlemesi, en ciddi kanser risklerinden birisi olarak değerlendirildiği için 18-49 yaş arasında nispeten az sayıda kanser vakası görülüyor ve kişi bazında değerlendiriliyordu. Nitekim doktorlar günümüzde endişe verici bir trendin oluştuğunu belirtiyor. Erken başlangıçlı kanserler dünya çapında gittikçe yaygınlaşıyor. Peki normal şartlarda en iyi zamanlarını yaşamaları beklenen gençlerde kanser vakaları neden gittikçe artıyor? Hangi kanser vakaları daha sık 18-49 yaş aralığında görülüyor? Tanımlanan kanserlerin seyri nasıl ilerliyor? Belki de en önemlisi, gençlerin kansere yakalanma riski nasıl düşürülebilir? Uzun yaşam alanının en önde gelen isimlerinden, kanser ve immünoloji alanında uzmanlaşmış Dr. Peter Attia‘nın önerileri ile erken yaşlarda görülen kansere dair merak ettiklerinizi yanıtladık.
Gençlerde kanser vakaları neden artıyor?
Dünya çapında 50 yaşın altında görülen kanser vakaları gittikçe artıyor. Yapılan oldukça endişe verici bir araştırmaya göre 2030 yılına kadar dünya çapında konulan erken başlangıçlı kanser tanısı yüzde 30 oranında, bu kanser tanısından hayatını yitiren kişiler ise yüzde 20 oranında artabilir. Peki gençlerde görülen kanser trendinin arka perdesinde hangi tetikleyiciler yatıyor?
Oldukça kompleks bir hastalık olan kanseri tek bir nedene bağlamak araştırmacılara göre pek mümkün olmuyor. Üzerinde hala çok çalışma yapılması gerekse de erken yaşlarda görülen kanser vakalarının artışı bir değil, birçok nedenin bir arada görülmesinden kaynaklanıyor. Ultra-işlenmiş gıdaların ve alkol tüketiminin artması, hareket miktarının azalması, obezitenin yaygınlaşması gençlerde kanser vakalarının artmasına neden oluyor. Yeterince uyku uyumamak veya uyku kalitesinin düşmesi de bir risk faktörü olarak değerlendiriliyor.
Bunun yanı sıra araştırmacılar bağırsak mikrobiyotasının da kanser gelişimine katkıda bulunduğunu düşünüyor. Bağırsaklarda yaşayan bakteri ekosistemini bozan, kötü bakterilerin üremesine yol açan nedenlerin arasında da kötü beslenmenin ve alkol tüketiminin yanı sıra yaygın antibiyotik kullanımı, endokrin bozucular ve çevre kirliliği yatıyor.
Gençlerde hangi kanser tipleri daha yaygın olarak görülüyor?
Doktorlar özellikle mide, ince bağırsak, kolon, böbrek ve pankreas gibi gastrointestinal sistemde kanserlerin gençlerde sıklıkla görülmeye başladığını tespit ediyor. Örneğin kolon kanseri 1990’lı yıllara kıyasla iki kat daha fazla gençlerde görülüyor. Erken başlangıçlı meme kanseri de gittikçe daha fazla genç kadında görülmeye başlıyor. Hatta sadece meme kanseri rakamları nedeniyle kadınların erken başlangıçlı kansere yakalanma riski erkeklere oranla çok daha yüksek seyrediyor. Genç kadınlarda, sigara kullanmayanlarda bile, akciğer kanseri rakamları daha yüksek seyrediyor. Araştırmacılar akciğer kanseri riskinin kadınlarda daha yüksek olmasını kadın seks hormonlarına ve gen mutasyonlarına bağlıyor.
Gençlerde kanser vakaları nasıl seyrediyor?
Erken yaşlarda görülen kanser vakalarının bir diğer negatif etkisi ise seyrinde görülüyor. 65 yaş üzerinde görülen kanser vakalarında ölüm riski gittikçe düşerken, gençlerde görülen kanser vakalarında ölümler artıyor. Araştırmacılar kanserlerin gençlerde daha ölümcül olmasının sebebini tarama eksikliğine bağlıyor. İleri yaşta kişiler düzenli olarak kanser taramalarından geçip erken tanı şanslarını yükseltirken gençlerin kansere yakalanma ihtimali, semptomlar sergileseler bile, yeterince düşünülmüyor. Bu da kanserlerin ileri seviyelerde yakalanmasına ve tedavi opsiyonlarının azalmasına sebep oluyor.
Uzun yaşam uzmanı Dr. Peter Attia’ya göre kanser riskini nasıl düşürebiliriz?
Tetikleyici faktörler açısından değerlendirildiğinde tam bir “birinci dünya sorunu” haline gelmiş erken başlangıçlı kanser vakaları neyse ki doğru yaşam tarzı değişimleri ile kontrol altına alınabilir. Bu alanda uzmanlaşmış, uzun yaşam çalışmaları ile dünya çapında başarı kazanmış Dr. Peter Attia’ya göre konu kanser olunca çevresel etmenler genetik yatkınlıklarımızdan daha büyük bir rol oynuyor. “Kanserlerin ne kadarı genetik mutasyonlardan kaynaklanıyor? Cevap çok az, yüzde 5’ten az.” Kanserlerin oluşumunda çevresel etmenler bu denli katkıda bulunuyorsa, aynı şekilde doğru yaşam tarzı seçimleri de kanser riskinin azaltılmasına katkıda bulunabilir. Dr. Attia’nın her yaşta kanser riskini azaltmak için verdiği öneriler aşağıdaki gibi sıralanıyor:
- Sigara kullanımı kanser oluşumunda etkili olan en belirgin neden olarak görülüyor. Erken başlangıçlı kanserlerin artmasında da en büyük sebeplerden birisi gençlerin yoğun şekilde sigara kullanmasından kaynaklanıyor.
- Obezite şu anda kanser oluşumunda en etkili görülen ikinci büyük tetikleyici olarak değerlendiriliyor. Çoğu obezite vakasının başlangıcında da insülin direnci ve yüksek bedensel enflamasyon yatıyor. Bu iki durumun önlenmesinde de en büyük kozumuz sağlıklı, gerçek gıdalardan oluşan bitkisel ağırlıklı bir beslenme izlemekten geçiyor.
- Gençlerin bütünsel sağlıklarını aşağıya çeken bir diğer modern yaşam unsuru da alkol oluyor. Attia, alkolün tam anlamıyla bir kanserojen olduğunu söylüyor. Ancak ne kadar dozda alkolün kanser oluşumuna katkıda bulunduğu hala üzerinde çalışılması gereken bir konu.
- Haftanın 5 günü sadece 30 dakika egzersiz yapmak bile erken ölüm riskini yüzde 15 oranında düşürmeye yetiyor. Attia genel sağlığın desteklenmesinde özellikle ağırlık egzersizlerini öneriyor.
- Kanser en kolay erken evrede yakalandığı zaman tedavi ediliyor. Bu nedenle normalin dışında deneyimlediğiniz tüm semptomlara dikkat etmemiz, sağlık uzmanına danışmamız ve tıbbi taramaları hiçbir zaman ihmal etmememiz gerekiyor.