
Sadece önünüzdeki ekranlara odaklanarak araba kullandığınızı hayal edin. Gözlerinizi hiç arabanın hızından, benzinin seviyesinden, klimanın derecesinden ayırmazsanız önünüzdeki yola da iyi şekilde odaklanamaz ve iyi araba süremezsiniz değil mi? Bu oldukça abartı bir örnek olsa da günümüzde akıllı sağlık teknolojileri giyen birçok kişi konu kendi sağlığı ve yaşam biçimi olunca benzer hisler yaşıyor. Kendi biyometriklerine ve gerçek zamanda yaşanan değişimlere fazlasıyla hassasiyet geliştirebilen bu kişiler sağlık anksiyetesi yaşamaya veya takıntılı davranışlar geliştirmeye başlayabiliyor. Peki önleyici tıbbın gelişmesinde büyük bir atılım olan, çok iyi niyetler ile hayatımıza girmiş giyilebilir sağlık teknolojileri zihnimizi nasıl bu denli etkileyebiliyor? Sadece rakamlara ve somut verilere güvendiğimiz modern çağda bu teknolojilerin yaşattığı sağlık anksiyetesi ile nasıl başa çıkabilir; rutinlerimize, alışkanlıklarımıza nasıl daha büyük bir esneklik ve hoşgörü taşıyabiliriz? Sizin için araştırdık.
Giyilebilir sağlık teknolojileri nedir?
Giyilebilir sağlık teknolojileri bedene direkt olarak temas ederek gerçek zamanda kişisel sağlık verisi toplayan, bu bilgileri işleyerek başka bir arayüze, çoğunlukla mobil uygulamaya, aktaran küçük elektronik aletlerdir. En yaygın çeşitleri akıllı saatler, gözlükler, yüzük, kolye gibi aksesuarlar olup Tip 1 diyabet için kullanılan glikoz monitörleri veya defibrilatörler de giyilebilir sağlık teknolojileri arasında sayılır.
Modern tıp tarihi içerisinde çok büyük bir atılım olan giyilebilir teknolojiler var olan kronik hastalıkları kontrol altında tutmaya, yeni başlayan rahatsızlıkları erken tanı ile tedavi etmeye, uzak mesafeden hasta takibi yapmaya ve tabii ki iyi olma halini optimize etmeye yardımcı oluyor. Sağlığı herkes için daha erişilebilir ve kontrol edilebilir kılan bu teknolojiler önleyici ve bütünsel tıbbın da en önemli destekçileri oluyor. Doktorlar tarafından reçetelendirilmeyen, kişinin kendi sağlığını desteklemek için satın aldığı modeller genellikle kalp atışı, uyku kalitesi, fiziksel aktivite, uyku süresi, stres seviyesi gibi birçok hayati biyo-belirteçi takip ediyor. Bazı kişiler için kendi biyo-belirteçlerini gerçek zamanda izlemek, sağlık ve fitness hedeflerine ulaşmak için oldukça motive edici olsa da gittikçe daha fazla kişinin kendi sağlığı için endişe ve korku geliştirmesine neden oluyor.
Giyilebilir sağlık teknolojileri nasıl endişelerimizi artırabiliyor?
Yakın bir zamanda yayımlanan bir bilimsel araştırmaya göre aritmi gibi kalp rahatsızlıklarını takip etmek amacıyla kullanılan giyilebilir teknolojiler kişinin endişe ve stres seviyelerini daha çok yükseltebiliyor. Peki neden? Uzmanlar bu durumu çok basit bir şekilde açıklıyor: Neye daha çok dikkatimizi verirsek beynimiz onun hakkında fazla düşünmeye, endişe duymaya o kadar alışıyor. Endişemiz arttıkça buna sebep olan davranışımız pekişiyor. Yani sağlığı hakkında endişe duyan birini giyilebilir cihazından uzak tutmak doğal olarak o kadar zorlaşıyor.
Giyilebilir teknolojilerin bir diğer negatif yanı da kullanıcılarına veri yüklemesi yapmalarından kaynaklanıyor. Eğer kişinin bu devamlı bilgi akışını anlamlandırıp filtreleyecek kadar iyi bir sağlık okur yazarlığı yoksa yanlış yorumlar ve inançlar geliştirmeye o kadar yatkın oluyor. Bu da aslında bir sağlık uzmanının normal olarak değerlendirebileceği iniş çıkışları, küçük değişimleri büyük sorunlar gibi görmesine, sağlık anksiyetesi ve korkular yaşamasına neden oluyor. Giyilebilir cihazların bağlı olduğu uygulamalar gün boyu bu küçük değişimleri göz ardı etmeyi zorlaştıran bir sürü bildirim ve uyarı yolluyor. Bunun sonucunda ise hastaneler, acil servisler normal şartlarda tıbbi müdahale gerektirmeyecek durumlar için dolmaya başlayabiliyor.
Başka ilginç bir araştırmada ise akıllı cihazlar ile sağlığını takip etmeye başlayan kişilerin sadece 1 haftada algılanan stres seviyelerinin arttığı tespit ediliyor. Bir bakıma stres seviyelerini kontrol altında tutmak, iyi olma halini optimize etmek için satın alınan, kullanılan bu cihazlar arzu edilenin tam aksi bir etki yaratabiliyor.
Eğer giyilebilir sağlık teknolojileri kullanıyor ve üzerimizde nasıl bir etki yarattığından tam emin olamıyorsak aşağıdaki soruları dürüstçe yanıtlayarak hislerimizi anlamaya çalışabiliriz:
- Günde ne kadar sıklıkta biyo-belirteçlerimi kontrol etmek için telefonuma veya akıllı cihazıma bakıyorum?
- Akıllı cihazım gündelik yaşantımı herhangi bir şekilde engelliyor, keyif almamamın, dinlenmemin, rahatlıkla uyumamın, yemek yememin önüne geçiyor mu?
- Akıllı cihazımı kullanmaya başladığımdan bu yana fiziksel sağlığım hakkında daha mı az yoksa daha mı çok endişe ve korku hissetmeye başladım?
Giyilebilir sağlık teknolojileri kullanırken dengeyi bulmak
Peki giyilebilir sağlık teknolojileri ile olan ilişkimizi nasıl düzeltebiliriz? Uzmanlara göre ilk önce neden bu cihazları kullandığımızı kendimize hatırlatmamız gerekiyor. Eğer bir amaç uğruna, örneğin yarı maratona hazırlanırken kondisyon geliştirmek ve sağlığımızı takip etmek için akıllı cihazlar kullanıyorsak, burada hiç bir sıkıntı yok. Ama eğer 9-6 arası oturduğumuz ofis işimizde sürekli olarak telefonumuzdan kalp atış ritmimizi kontrol ediyorsak, daha farkındalıklı bir yaklaşım edinmemizin zamanı gelmiş olabilir. Peki nasıl?
İk başlarda ne kadar zor da olsa, kendimizi akıllı cihazlarımızdan gelen bildirimlerden uzak tutmaya çalışmamız gerekiyor. Bunu kolaylaştırmak için de eğer şansımız varsa bildirimleri telefonumuzdan kapatmayı deneyebiliriz. Eğer yoksa ve kendi sağlığımıza dair aldığımız bu bildirimler bizi aniden fazla düşünme ve anksiyete sarmalına sürüklüyorsa yeniden merkezlenmek ve dengemizi bulmak için kısa mindfulness ve nefes egzersizlerine bir şans verebiliriz. Tabii ki bu durumda en kalıcı çözüm akıllı cihaz kullanımına son vermekten geçiyor.
Akıllı cihazlar kullanırken stres seviyelerimizi kontrol altında tutmak için mutlaka yeterli şekilde dinlendiğimizden ve kaliteli uyku uyuduğumuzdan emin olmamız gerekiyor. Akıllı cihazların bir diğer negatif yanı da kişinin üzerinde yarattığı egzersiz yapma, hareket etme baskısında gizleniyor. Günlük adım sayısını doldurmak, VO2 max seviyesini optimize etmek veya yeterince kalori yakmak için harcanan eforlar bazen aşırıya kaçabiliyor. Bu noktada da hepimizin kendine sadece verilerden veya sayılardan oluşmadığını, hepimizin günün sonunda dinlenmeye, uyumaya, yemek yemeye ihtiyaç duyan, kalp ritmi, uyku kalitesi, stres seviyesi günden güne hatta saatten saate değişebilen insanlar olduğunu hatırlatması gerekiyor.