RÖPORTAJ: UZM. DR. İLKAY KESKİNEL

Covid-19 önlemleri kapsamında pek çok uygulama aktif olarak devam ediyor olsa da pandemi henüz ülkemizde ve dünyada kontrol altına alınabilmiş değil. Pandeminin yanı sıra son zamanlarda en sık karşımıza çıkan soru ise grip ve zatürre aşıları. Peki aşılar Covid-19 karşısında gerçekten etkili ve gerekli mi? Göğüs Hastalıkları ve İmmünoloji Uzman Doktor İlkay Keskinel’e sorduk!

İlginizi çekebilir: Covid-19 Döneminde Ayurveda Bakış Açısıyla Bağışıklığı Güçlendirmek

Covid-19’dan korunmak veya semptomlarını hafifletmek konusunda grip ve/veya zatürre aşılarının bir etkisi var mıdır?

Ocak ayından beri dünya gündemine oturmuş olan Coronavirus pandemisi, haklı olarak tüm toplumda kaygı uyandırıyor. Özellikle “grip ve zatürre” aşılarıyla ilgili herkesin kafası karışık durumda.

Aslında Coronavirus, 1930’lardan beri bildiğimiz, hem hayvanlarda hem insanlarda hastalık yapabilen büyük bir virüs ailesi. Bu ailenin alfa, beta, gama ve delta adlı dört alt tipi olduğu biliniyor. Günümüzde salgına yol açan SARS-CoV-2 de beta tipinde bir Coronavirus.

Grip, “İnfluenza” virüsünün sebep olduğu bir hastalık. Fakat bu virüsün değişik tipleri var. Her yıl, o sene salgın yapması olası virüs tiplerine karşı aşı üretiliyor. Bu nedenle grip aşısı olmakla yüzde yüz gripten korunmak söz konusu olmuyor.

Halk arasında “zatürre aşısı” olarak bilinen “Pnömokok” aşısı da kişiyi yalnızca Pnömokok olarak adlandırılan bakterilerin neden olduğu zatürreden koruyor. Pnömokok, sadece zatürre değil, kulak iltihabı, sinüzit ve hatta menenjite bile yol açabiliyor.

COVID-19’dan korunmak için bu aşıların etkili olup olmadığına dair çok soru alıyorum. Ne yazık ki, bu aşıların Coronavirus’a karşı bir koruyuculuğu yok. Ancak gerek grip, gerekse Pnömokok aşılarının yapılması, COVID-19’a eşlik edebilecek ve hastalık tablosunu ağırlaştırabilecek ikincil enfeksiyonlardan korunma konusunda yardımcıdır.

Yani, Coronavirus ile enfekte olmuşken üzerine eklenebilecek bir grip ya da Pnömokok zatürresi, COVID-19 hafif seyretse bile, ciddi sonuçlar doğurabilir. Bu yüzden özellikle risk grubundaki hastaların bu aşıları olmasında fayda görüyorum.

Grip ve/veya zatürre aşısı olmak bu süreçte gerekli midir? Gerekiyorsa kimler olmalı?

Kronik hastalığı olanlar (akciğer, karaciğer, kalp, böbrek ve şeker hastalıkları gibi), alkolikler, bağışıklığın zayıfladığı durumlar (AIDS, dalak yokluğu ve kanser gibi), sigara içenler ve 65 yaş üstündekiler İnfluenza ve Pnömokok’a bağlı hastalıklar açısından risk altında olduklarından bu kişiler aşılanmalı.

Tabi bu risk grubu dışında sürekli hastalarla temas eden sağlık personeli, yaşlı bakım evi ya da kreş gibi kalabalık ve riskli grupların bulunabildiği ortamlarda çalışanlar, eczane çalışanları, öğretmenler gibi kişilerin de kendi hekimleri uygun görüyorsa aşı olmaları faydalı olabilir.

Sizin Covid-19’dan korunmak adına önerileriniz nelerdir?

En önemli korunma yöntemi el hijyenine dikkat etmek. Özellikle dış ortamdan içeri girdikten sonra ve olası hasta kişilerle veya virüs bulaşmış olması muhtemel eşyalarla temas ettikten sonra eller en az 20 saniye su ve sabunla yıkanmalı. İmkan yoksa, alkol bazlı bir el dezenfektanı ile temizlenmeli.

Yeni tip Coronavirus’un yüzeylerde ne süreyle canlı kaldığı kesin olarak bilinmese de endemik insan Coronavirüs’lerinin cansız yüzeylerde 9 güne kadar canlı kalabildiği bilimsel verilerle kanıtlanmıştır.

Yüzde 62-71 etanol, yüzde 0,5 hidrojen peroksit veya yüzde 0,1 sodyum hipoklorit ile bu yüzeylerdeki virüslerden 1 dakika içinde kurtulmak mümkündür. Yüzeylerde virüs 9 güne kadar canlı kalabiliyor dense de aslında geçen her saat yüzeylerdeki virüs sayısı azalıyor. Yani ilk günle 5. gündeki virüs sayısı aynı değil.

Eller, özellikle dış ortamda ya da yıkanmadan el, ağız ve buruna sürülmemeli. Ne yazık ki çoğu kişi, elini ne kadar sıklıkla yüzüne götürdüğünün farkında değil. New Southampton Wales Üniversitesi’nde tıp öğrencileri üzerinde yapılan bir çalışmada kişilerin ellerini yüzlerine 1 saat içinde 23 kez götürdükleri saptanmış!

Maske kullanımı aslında sağlıklı kişilerin kullanımından çok hastaların etrafa virüs saçmamaları açısından önemli.

“Sosyal mesafe” korunmalı. Hasta olup olmadığından emin olmadığımız kişilerden en az 1-2 metre uzakta durulmalı.

Sigaradan kesinlikle uzak durulmalı.

Kapalı ortamlar sık sık havalandırılmalı.

Tokalaşma, sarılma gibi yakın temastan kaçınmalı.

Her hastalıkta olduğu gibi Coronavirüs’den korunmada bağışıklık sistemi çok önemli. Güçlü bir bağışıklık sisteminin olmazsa olmazları fitokimyasallardan zengin ve yeterli protein içeren bir diyet, yeterli ve zamanında uyku ve stres kontrolü.

Beslenmede mutlaka gökkuşağı renklerinde sebzeler, meyveler olmalı. Gereğinde hekim kontrolünde besin desteklerinden yararlanılabilir. Uykunun “yeterli” olması sadece en az 7-8 saat uyumak anlamına gelmiyor. Melatonin hormonunun salındığı saatlerde ve karanlıkta uyumak da çok önemli. Gece en geç 23.00-23.30 gibi yatağa girmeli, uyumadan önce cep telefonu, tablet, televizyon vb. mavi ışığa maruz kalmamalı ve mümkünse mutlak karanlıkta uyumalı.

Sonuç olarak, insanoğlunun mikroorganizmalarla sınavı bitmedi, bir süre daha bitmeyecek gibi görünüyor. Hedef, genel sağlık ve hijyen önlemlerine dikkat ederek, sağlıklı beslenerek ve bağışıklık sistemimizi güçlü tutarak ileride de ortaya çıkması olası salgınlara hazırlıklı olmak, bunu yaparken yersiz kaygı ve korkulara yenik düşmemek.

İlginizi çekebilir: Dr. Nazlı Şenyuva ile Covid-19’a Karşı Alınması Gereken Önlemler

Uzman Doktor İlkay Keskinel kimdir?

1972 yılında İstanbul’da doğdu. 1989 yılında Kadıköy Anadolu Lisesi’nden mezun olarak aynı yıl İstanbul Tıp Fakültesi’nde eğitime başladı. Uzmanlık eğitimini Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Anabilim Dalı’nda tamamladı. Daha sonra İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü İmmünoloji Anabilim Dalı’nda İmmünoloji (Bağışıklık Bilimi) üzerine doktora yaptı. Memorial Suadiye Polikliniği ve Memorial Ataşehir Hastanesi’nde 11 yıl hizmet verdi. 2018 yılında Yeditepe Üniversitesi Eczacılık Fakültesi Farmakognozi ve Fitoterapi Anabilim Dalı’nda Fitoterapi üzerine yüksek lisansını tamamladı. 2018-2019 yılları arasında Fonksiyonel Tıp Eğitim Platformu tarafından düzenlenen Fonksiyonel Tıp Eğitimi’ne katıldı.



Uzm. Dr. İlkay Keskinel

1972 yılında İstanbul’da doğan İlkay Keskinel 1989 yılında Kadıköy Anadolu Lisesi’nden mezun olarak aynı yıl İstanbul Tıp Fakültesi’nde, yaygın bilindiği şekliyle “Çapa” Tıp Fakültesi’nde eğitime başlıyor. Üniversitenin ilk yılından başlayarak kendi isteği ve özel ilgisi nedeniyle fakülte bünyesinde yer alan Deneysel Tıbbi Araştırma Enstitüsü, yani DETAM’da, deney hayvanları ile araştırma...



BLOOM SHOP