Hindistan’ın geleneksel şifa sistemi olan Ayurveda’ya göre sağlık; fiziksel, zihinsel, duygusal ve ruhsal anlamda ne kadar iyi bir bütün olabildiğimizle alakalıdır. Bu sisteme göre insanlar beş elementten (ether, hava, ateş, su ve toprak) ve hareketi (Vata), dönüşümü (Pitta) ve sabitliği (Kapha) sembolize eden üç doshadan (biyoenerji) oluşur.

Bu elementler ve doshalar arasında doğru bir denge sağlandığı sürece kişi sağlıklı olur. İnsanları oluşturan ve dış dünyadan bağımsız olarak işlemeyen bu elementler ve doshalar doğada da aynı yapıda bulunurlar. İçsel çevremiz, daima dış dünyayla iletişim içindedir ve onunla uyum sağlama eğilimindedir.

Dolayısıyla bağışıklığı güçlendirmek ve sağlıklı olmak sadece içimizdeki dengeyi kurmak değil, dış dünyayla da iyi bir bağ kurmak anlamına da gelir.

İlginizi çekebilir: Koronovirüs Sürecinde Ayurveda ile Bağışıklığı Güçlendirme

Covid-19’a Ayurveda perspektifinden bakmak

Covid-19 hayatımıza girdiği günden beri, virüsle “savaşmaya”,  “düşmanı“  uzak tutmaya ve birbirimizden izole olmaya çok fazla odaklandık. Fakat yaşayan bir organizma olarak gelişimimiz için diğer organizmalarla yani çevremizle ilişki içinde olmamız gerekir. İnsanlarla, hayvanlarla, bitkilerle, toprakla, havayla, bakterilerle, mantarlarla ve virüslerle anlık olarak etkileşiyor olmak, hayatta ve sağlıklı kalabilmemiz için çok büyük önem teşkil eder.

İçimize çektiğimiz havada, okyanuslarda ve toprakta, evrendeki yıldızların 10 milyon katı virüs bulunduğunu biliyor musunuz? Yani ne kadar çabalarsak çabalayalım, bu virüslerle ve içlerindeki genetik bilgiyle etkileşim halinde olmadan aldığımız bir nefes, attığımız bir adım yok. Sürekli olarak kaçmaya çalıştığımız bu etkileşim, bağışıklığı güçlendirmek ve korumak için şarttır!

Vücudumuzda, kendi hücrelerimizin yaklaşık 10 katı kadar bakteri hücresi bulunuyor. Peki “ben” tanımımızın içinde bile pek çok yabancı organizma varken, Covid-19 süresince kendimizi hayatın kalanından soyutlayıp “bütün” olmayı beklememiz ne kadar doğru?

Geleneksel Ayurveda metinleri bu durumu nasıl açıklıyor?

Ayurveda konusunda yazılmış en çok bilinen klasik metinlerden Charaka Samhita bu durumu oldukça net bir şekilde açıklıyor. Bünyemiz, yani içimizdeki ekoloji, dengede ve sağlıklı kaldığı sürece hastalık bedenimizde tutunamıyor.

İçimizdeki ekolojinin dengeli ve sağlıklı olabilmesi için ise bizi çevreleyen dış ekolojinin aynı şekilde dengeli ve sağlıklı olması gerekiyor.

5000 yıl önce yazılan bu metin, salgın hastalıkların erdem kaybolunca ortaya çıkacağından da bahsediyor. Amacımızı ve üstünde yaşadığımız gezegene karşı olması gereken sorumluluk duygumuzu yitirdikçe, davranışlarımız ego tarafından yönetilmeye başlıyor ve bu durumun sonucu olarak da çevre yok oluyor.

Charaka, sağlığımızın hem dış hem iç biyoçeşitlilik tarafından yaratıldığını ve idare edildiğini, çevremizdeki ve içimizdeki biyoçeşitlilik azaldıkça stres kaynaklarına karşı daha dayanıksız hale geleceğimizi de söylüyor.

Bugün nefes alırken, yemek yerken veya toprağa basarken, atalarımızın karşılaştığı biyoçeşitlilikle karşılaşamıyoruz. Tarih boyunca tarım ilaçları kullanarak ve toprakları olması gerekenden fazla ekip biçerek bakteri mikrobiyomunu (vücudumuzun iç ekosistemi) yok ettik ve elimizde tek kültürlü bir çevre kaldı.

Bunun sonucu olarak da çevreye giren tek bir virüs, aslında bir patolojiye neden olmayacakken, genetik yapımızı yorarak hastalığa yol açan bir süreci tetikleyebiliyor oldu.

Dr. Zach Bush, Charles Eisenstein ile yakın zamanda gerçekleştirdiği bir podcast’te insanların büyük olasılıkla bir virüs nedeniyle ölmediğini şu sözlerle açıkladı: “Bu durumu bir virüse maruz kalmak tetiklemiş olsa da ölüme neden olan olay, insan vücudunda var olan içsel bir dengesizlik. Bünyemiz zayıf olduğunda hastalıklara açık hale geliyoruz.”

İronik biçimde, Covid-19’a karşı olan önlemler hem çevresel hem bireysel dengesizlikleri arttırıyor. Bir virüse, bakteriye, kirliliğe veya stresli bir olaya karşı dayanıklılığımızı arttırmak ve bünyemizi güçlendirmek için yapmamız gereken şey, toprağımızın, havamızın ve su kaynaklarımızın biyoçeşitliliğini arttırmak.

İlginizi çekebilir: Sağlıklı Beslenmek: Fiziksel, Zihinsel ve Ruhsal Olarak Öneriler

Peki Ayurveda bu duruma nasıl bakıyor?

Ayurveda’ya göre, güçlü bir bağışıklık sistemi (bala); sağlıklı çalışan bir sindirim sisteminin, güçlü bir agni’nin (metabolizmanın ateşi), iyi çalışan bir karaciğerin, sağlıklı iç salgı bezlerinin ve düzgün çalışan bir solunum sisteminin ürünüdür. Buna ek olarak bağışıklık, ojas adı verilen, kuvvet olarak açıklanan, gizemli bir maddeyle de ilişkilendirilmektedir. Ojas, en temel haliyle vücudun birikim hesabı veya enerji rezervidir.

Bağışıklığı güçlendirmek için öncelikle agni’mizin ve ojas’ın yeterince güçlü olduğundan emin olmalıyız. İşte agni ve ojas güçlendirmek için birkaç tüyo!

İlginizi çekebilir: Test: Ayurveda’ya Göre Hangi Tip Dosha’sın?

Dosha dengeleme

İşlenmemiş ve organik gıdalar tüketmek ve mevsime uygun beslenmek, vücudun mevsimsel ihtiyaçlarını karşılayacağı ve gerekli besinleri sağlayacağı için mikrobiyomumuzu güçlendirmemiz için oldukça gereklidir.

Sonbaharla birlikte, hava ve etherin baskın olduğu Vata mevsimine girerken, soğuk ve kuru havalar belirginleşir. Bu süreçte Vata’yı yatıştıracak olan sıcak, sulu ve baharatlı bir beslenme düzeni izlemek, ayrıca vücudun günlük ritmine (sirkadiyen ritim) uygun olarak gece 22:00’den önce yatmak ve gün doğumuyla, 6:00-7:00 gibi kalkmak, vücudumuzu dengeye sokmamıza yardımcı olur.

İlginizi çekebilir: Ayurvedik Sabah Rutini: 9 Adımda Güne Daha İyi Başlayın

Agni’yi arttırmak ve ama’yı (toksinler) azaltmak

Düzgün çalışan bir bağışıklık sistemi için iyi çalışan bir sindirim ateşi yani agni şart! Besleyici, sıcak ve sıvı gıdalara odaklanmak; tatlı, dondurma, peynir ve yoğurt gibi soğuk ve ağır yiyeceklerden, fazla tuzlu, işlenmiş, kızarmış ve fast food tarzı gıdalardan uzak durmak, kış aylarında güçlü bir sindirime yardımcı olup lenf tıkanıklıklarını ve mukus birikimini kontrol altına almamıza yardımcı olur.

Yemeklerde bağışıklığı güçlendiren zencefil, sarımsak, karabiber, zerdeçal, kişniş, rezene ve kimyon gibi baharatlar kullanmak, günlük rutine taze zencefilli çay eklemek ve lahana turşusu, lakto-fermente sebzeler, pancar kvass’ı gibi fermente gıdalar tüketmek mikrobiyomumuzu güçlendirir ve çeşitlendirir.

Bağışıklık fonksiyonlarını güçlendirmek

Avurveda’da soğuk havalarda sağlıklı kalabilmenin sırlarından bir tanesi de trikatu olarak adlandırılan bir baharat karışımıdır. İçinde toz zencefil, karabiber ve sivri biber bulunan bu baharat karışımı kış aylarında bağışıklığı güçlendirmek için kullanılır.

Sindirimi güçlendirmek için yemeklere 1/4 yemek kaşığı eklemek veya ıhlamur çayına yarım çay kaşığı kadar eklemek yeterlidir. Soğuk algınlığının ilk belirtilerinde, 1 çorba kaşığı trikatu’yu 1/1 oranında balla karıştırarak macun haline getirmek ve her iki saatte bir yarım çay kaşığı tüketmek ve yanında sıcak su veya zencefil çayı içmek de semptomları rahatlatmaya yardımcı olur.

Soğuk algınlıklarına karşı başka bir deva ise neti pot. Küçük bir çaydanlık şeklindeki bu alet, burnu tuzlu suyla yıkamak için kullanılır. Bu işlem, burnu temizleyerek gün içinde maruz kalınan kirlilik, toz ve virüslerin temizlenmesine yardımcı olur.

Neti pot genellikle akşam saatlerinde ve yemekten 2-3 saat sonra kullanılırken, sabahları burnu nemlendirerek virüslere karşı bir bariyer oluşturan nasya yağından birkaç damla kullanmak etkili olur.

Pranik titreşimi ve akciğerleri güçlendirmek

Günlük rutininize kapalabhati ve bhastrika gibi nefes egzersizleri eklemek, akciğerlerin güçlenmesini destekler. Ayrıca Wim Hof nefes metodu da akciğer sağlığını destekleyen bir etki yaratır. Büyük ve hava kirliliği olan şehirlerde yaşayan bireylerin belirli aralıklarla doğaya çıkması ve ciğerlerini temizlemesi yararlı olabilir.

Adaptojenik bir bitki olan Tulsi (hint fesleğeninin çayı) hem bağışıklık sistemini hem de akciğer fonksiyonlarını destekler. Ayrıca C vitamini yönünden zengin olan maydanoz, portakal, kivi, nar ve limon gibi gıdalar tüketmek de kış aylarında bağışıklık sistemini güçlendirir.

28 Günlük Reset Programı:

Bu konu hakkında daha fazla bilgi sahibi olmak için sizleri 28 Günlük Ayurvedik Bağışıklık Sistemi Güçlendirici Reset programına davet ediyorum. 1-29 Eylül tarihlerinde online yapılacak olan kursun amacı bağışıklık sistemimizi yeniden düzenlemek, dirençli, sağlıklı ve enerjik olmamızı sağlamak ve maruz kaldığımız virüs, bakteri, kirlilik veya stresli durumlara karşı direncimizi arttırmak.

Bu yolculukta bir grup olarak, sindirim sistemimizi, bağışıklık sistemimizi ve zihinsel kapasitemizi yenileyerek Ayurveda’nın temel prensipleri olan doshaları, günlük ve sezonluk uygulamaları, vücuttaki toksinleri (ama) azaltmayı, metabolizmayı (agni) güçlendirmeyi, kış aylarında bağışıklığı güçlendiren bitkisel karışımlar hazırlamayı ve solunum sistemimizi güçlendirmeyi öğreneceğiz.

Kurs 4 online seminerden oluşmaktadır. Haftalık ödevler ve beslenme planları programa dahildir. Derslerimiz Salı akşamları saat 19.00-21.00 arası Zoom uygulamasında yapılacaktır. Dersler İngilizce işlenecektir, ders notları ve tarifler hem İngilizce hem de Türkçe olarak verilecektir.

1/9   Sağlıklı Bünye: Dosha & Element Dengeleme ve Sonbahar Sezonuna Hazırlık

8/9   Sirkadiyen Ritme İnce Ayar: Vücudu Toksinlerden Arındırmak İçin Günlük Uygulamalar ve Pratikler

15/9 Ateşle: Fermente ve Ayurvedik Süper Gıdalarla Agni’yi Arttırmak, Ama’yı Azaltmak ve Mikrobiyomunuzu Çeşitlendirmek

22/9 Bağışıklığı Güçlendirmek: Ciğerler İçin Prana, Nefes ve Ayurvedik Destek

KAYIT: info@ulli-ayurveda.com ya da 0539 203 0422.



Ulli Allmendinger

Ayurvedik beslenme danışmanı Ulli Allmendinger, aynı zamanda detoks uzmanı, fitoterapist ve Ayurveda eğitmenidir. Yemek pişirmeye olan tutkusuyla beraber Uzak Doğu Şifa Sanatları ve enerji çalışmaları ile de ilgilenmektedir. Ayurveda öğrenimini 2003 yılından beri Amerika ve Hindistan’da, Dr. Robert Svoboda ve Dr. Vasant Lad gibi dünyaca ünlü öğretmenler ile sürdürmüştür. Ulli,...



BLOOM SHOP