YAZAN: BURCU ERBAŞ

Cinsellik hakkında farkındalığımız arttıkça seksin medyada veya pornografide gösterildiği gibi olmadığını, çok daha fazlası olduğunu anlıyoruz. Cinsellik eğitiminin birçok kişi için gizli saklı ilerlemesi; arkadaşlarla gizlice konuşarak, filmlerden, dizilerden birkaç sahne izleyerek öğrenilmesi, toplumsal seks anlayışının yanlış fikirler ve beklentiler üzerine inşa edilmesine neden oluyor. Bu durumda konu cinsellik olunca birçoğumuzun kendini huzursuz, öz güvensiz, keyifsiz hissetmesine, genç bireylerin sağlıksız bir cinsellik anlayışı geliştirmesine yol açıyor. Çözüm ise tüm bu desteksiz inançlarımızı doğru bilgiler ile değiştirmekten geçiyor. Sizin için her yaştan kişinin doğrusunu öğrenmesi gerektiğini düşündüğümüz en yaygın 5 seks mitini ve doğrularını yazdık. Tüm bu mitleri unutarak yerlerini sağlıklı cinsellik anlayışları ile doldurmak hepimizin cinsel yaşamından daha büyük bir keyif ve tatmin almasına yardımcı olacak.


Seks miti ne demektir?

Seks mitleri çoğu zaman gerçekçi olmayan cinsellik portreleri, toplumsal koşullandırmalar, kök inançlar nedeniyle ortaya çıkıyor. Kişilerin cinsellik hakkında baskı hissetmesine, utanç duymasına, kafa karışıklığı yaşamasına veya seks hayatlarından hiç keyif alamamasına neden olan seks mitleri yakın ilişkilerin zarar görmesine neden olabiliyor. Cinsel yaşamda daha farkındalıklı, kapsayıcı, keyif odaklı seçimler yapabilmemiz için seks mitlerini çökertmek bu nedenle büyük önem taşıyor.

1. Mit: Seks tamamen cinsel organlarla ilgilidir.

Cinsel organların uyarılması büyük bir keyif sağlasa da seks tamamen cinsel organlara indirgenemeyecek kadar zengin bir deneyim. Duygusal bağın, zihinsel uyarılmanın ve tabii ki tüm bedensel hazzın en az cinsel organlar kadar önem taşıdığı sekste tek bir bölgeye odaklanmak cinsellikten alınan keyif ve tatminin limitlenmesine neden olabiliyor. Oysa ki gerçek haz farkındalıklı donuşlar, göz kontağı, açık iletişim ve duygusal bağlar aracılığıyla deneyimlenebiliyor.

2. Mit: Vajina darlığı her zaman daha keyif verir.

Vajinal darlığın daha büyük bir cinsel tatmin verdiği düşüncesi hem oldukça yanlış hem de bireysel ve sosyal düzende oldukça zararlı bir mit olabiliyor. Oysa ki vajinal darlık kişiden kişiye göre çok değişebiliyor, ilerleyen yaş veya doğum yapma ile etkilenebiliyor. Anatomik olarak da seksi daha keyifli kılan unsur bedenin rahatlamasından yani kendini kasmamasından geçiyor. Zaten uyarılma durumunda vajinayı oluşturan dokular kan ile dolarak şişiyor. Bu da herhangi bir dışarıdan müdahale olmadan vajinanın doğal şekilde daralmasını ve o güçlü emme hissinin oluşmasını sağlıyor! Bu nedenle vajinal darlığı seks sırasında önceliklendirmek sadece gereği olmayan öz güvensizliklerin oluşmasına ve karşılıklı keyfin engellenmesine neden oluyor.

3. Mit: Seks süresi boyunca sertleşme hep devam eder.

Penisin seks süresi boyunca sert kalmasını beklemek çok gerçekçi olmayan bir beklenti yaratıyor. Sertleşme; stres, yorgunluk, anlık odak kaybı gibi birçok nedenden etkilenebiliyor. Bu da sertliğin sürekli yükselen bir grafiktense dalgalanan bir grafiğe benzemesine yol açıyor. Aynı vajinal darlık gibi sertleşme üzerinde de bir baskı ve beklenti kurmak performans anksiyetesinin oluşmasına, alınan keyfin azalmasına neden oluyor. Cinsel uyarılmanın inişli çıkışlı bir deneyim olduğunu kabul etmek, cinselliği çok daha konforlu ve keyifli kılıyor.

4. Mit: Seks tamamen orgazm olmaktan ibarettir.

Orgazmlar seksin bir parçasıdır ancak seks tamamen orgazmlardan ibaret değildir. Cinselliği bir yolculuk yerine ucunda orgazmın olduğu bir hedef gibi görmek tüm taraflar üzerinde büyük bir baskı yaratabiliyor. Hatta bu durum orgazm dışındaki tüm süreçler sırasında kişinin bedeninden uzaklaşmasına neden olabiliyor. Oysaki cinsel aktivitenin özünde bağ kurmak, keşfetmek, sonucundan değil sürecinden karşılıklı şekilde keyif almak yatıyor. Odağı varış noktasından çekip yolculuğa vermek de hem cinselliğin daha keyifli ve rahat geçmesini hem de tarafların orgazm olma şanslarının yükselmesini sağlıyor.

5. Mit: Sekste hep bir alıcı ve verici olmalıdır.

Seksin her daim tek bir alıcısı ve vericisi olduğuna dair olan inancımız cinsel dinamiklerin sınırlanmasına neden olabiliyor. Bu da aynı toplumsal cinsiyet rolleri gibi cinsel rollerin de oluşmasına, alınabilecek keyfin limitlenmesine, keşfin ve yeni deneyimlerin önlenmesine yol açıyor. Oysa ki sağlıklı bir cinsel yaşamda partnerler rahatlıkla rollerini değiştirebilmeli; her taraf da zevk alıp verebilmeli.



Burcu Erbaş

Burcu Erbaş, 2024 yılında Domus Academy Milano'da Visual Brand Design alanında yüksek lisansını, 2020 yılında ise Galatasaray Üniversitesi’nde Siyaset Bilimi lisansını tamamladı. Live to Bloom'da dört yıldır içerik ve proje yöneticisi olarak görev yapan Burcu platformun görsel iletişiminde de aktif olarak rol alıyor. İyi yaşam alanında yazdığı içeriklerinde özellikle bütünsel...



BLOOM SHOP