İngilizce’de “Going against the grain” diye bir deyim vardır. Sözlük anlamı olarak da; diğerlerinin isteklerinin aksine hareket ederek hayatı zorlaştırmak karşınıza çıkacaktır. Sözlük, deyimi olumsuz bir anlam ile bağdaştırsa da, aslında çağrıştırdığı insanın dönüşümü, kişinin yolculuğu ve kişisel gelişimi için gerekli olan olumlu süreci betimlemektedir.
Biz önemli ve esas olduğuna inandığımız toplumsal modeller çerçevesinde davranmaya şartlanır ve buna göre eğitiliriz. Dahası toplum ve kuralları olmazsa, eksik kalacağımızı hissederiz. Bu yaklaşım, bir kültürün kendi davranışlarının ve kalıplarının farkında olduğunu ve bu kültürün doğasından gelen kalıpların da yanlış ya da sağlıksız olmadığını varsaymakta.
Fakat yolumuzu belirlerken kendimize karşı dürüst olmak sadece önemli değil, gelişimimiz için şarttır. Tüm hareketlerimizin sadece kendi gerçekliğimizi değil, büyük resimde bütün olarak toplumu desteklemek için olduğunu dikkate almak önemli. Bu nedenle ve aslında tabiatımıza karşı çıkmak gelenekselleşen toplumsal kalıplarımızı sorgulama sürecinde olumlu bir hareket olarak görülebilir.
Sorgulayarak, daha önce anlamadığımız gerçeklerin aydınlandığı hissine ulaşabilir, böylece olumlu farkındalığı ve değişimi yakalayabiliriz. Mevlana’nın bu düşüncelerle bağdaştırdığım çok güzel bir sözü bulunmakta: “Konfor alanından uzaklaş. Güvenliği unut. Yaşamaktan korktuğun yerde yaşa. İtibarını yerle bir et. Bırak dilden dile dolaş. Ben, uzun süre ihtiyatlı davranmaya çalıştım. Ama bundan sonra çılgın olacağım.”