RÖPORTAJ: ALEYNA TEPE İPER

Menopoz, kadınların yaşam döngüsünde biyolojik olduğu kadar psikolojik etkileri de derin olan doğal bir evre olmasına rağmen, toplumda hala pek çok yanlış bilgi, ön yargı ve cevapsız soru dolaşıyor. Özellikle tedavi seçenekleri söz konusu olduğunda, Hormon Replasman Tedavisi (HRT) etrafında şekillenen kafa karışıklığı ve kulaktan kulağa yayılan yanlış inanışlar, kadınların doğru bilgiye ulaşmasını zorlaştırabiliyor. Aklınızdaki tüm sorulara bilimsel bir perspektiften yanıt bulabilmek için, menopozun biyolojik ve psikolojik boyutlarını, HRT’nin fayda ve risklerini, ayrıca bu süreci daha konforlu geçirmek için uygulanabilecek alternatif yöntemleri Amerikan Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Bölümü’nden Dr. Ebru Alper anlatıyor!


Menopoz kadınların hayatında doğal ve kaçınılmaz bir dönüm noktası olarak kabul ediliyor. Siz bu süreci biyolojik ve psikolojik açıdan nasıl tanımlarsınız? Bu dönemde doktor desteği neden kritik ve tıbbi yaklaşımlarda hormon replasman tedavisi (HRT) gibi yöntemler nasıl konumlanıyor?

Menopoz, kadının üreme kapasitesinin kalıcı olarak sonlandığı, genellikle 45-55 yaş arasında gerçekleşen fizyolojik bir süreçtir. Biyolojik açıdan, overlerdeki foliküler rezervin tükenmesi ve buna bağlı olarak östrojen ve progesteron düzeylerinde belirgin bir azalmanın meydana gelmesiyle tanımlanır. Bu hormonal değişim sıcak basması, gece terlemesi, uykusuzluk, vajinal kuruluk ve kemik mineral yoğunluğunda azalma gibi çeşitli semptomlara yol açar. Psikolojik açıdan ise menopoz, yalnızca biyolojik bir dönüşüm değil, aynı zamanda yaşam döngüsünün bir evresi olarak kimlik algısı, kadınlık rolleri ve yaşlanma süreciyle ilişkili kaygıları da beraberinde getirebilir. Çalışmalar, menopoz döneminde depresyon, anksiyete ve yaşam kalitesinde azalma gibi psikososyal etkilerin sık görüldüğünü göstermektedir.

Menopozun yönetiminde bireysel farklılıkların dikkate alınması zorunludur. Semptomların şiddeti, komorbiditeler, yaşam tarzı ve bireysel beklentiler tedavi yaklaşımını doğrudan etkiler. Bu nedenle hekim desteği, doğru tanılama, risk değerlendirmesi ve uygun tedavi seçeneklerinin sunulması açısından kritik öneme sahiptir. Özellikle kardiyovasküler risk faktörleri, meme kanseri öyküsü ve osteoporoz riski gibi durumlar profesyonel değerlendirme gerektirir.

Hormon Replasman Tedavisi (HRT)

HRT, östrojen ve gerektiğinde progesteron takviyesiyle menopozal semptomların yönetilmesini sağlayan en etkili tedavi yöntemidir. Literatür, HRT’nin özellikle vazomotor semptomların ve genitoüriner sendromun tedavisinde altın standart olduğunu ortaya koymaktadır. Semptom kontrolü, kemik mineral yoğunluğunun korunması, kolorektal kanser riskinde azalma gibi faydaları bulunur. Riskleri ise tromboemboli, inme ve meme kanseri riskinde hafif artıştır (özellikle uzun süreli kullanımda). Dolayısıyla HRT, uygun hasta seçimi ve düzenli takiple, risk/fayda dengesi gözetilerek bireyselleştirilmiş bir tedavi seçeneği olarak konumlanmaktadır.

Hormon replasman tedavisi (HRT) tam olarak nedir? Hangi hormonları kapsar? Menopoz sürecinde hangi biyolojik değişiklikleri hedefler?

Hormon replasman tedavisi, menopoz döneminde azalan veya tamamen kaybolan seks hormonlarının (başlıca östrojen, gerektiğinde progesteron ve seçilmiş vakalarda testosteron) dışarıdan verilmesiyle uygulanan bir tedavi yöntemidir. Temel hedef, menopozun getirdiği biyolojik değişiklikleri dengelemek ve yaşam kalitesini artırmaktır.

Östrojen

  • Menopoz sonrası belirgin şekilde azalan ana hormondur.
  • Vazomotor semptomların (sıcak basması, gece terlemesi) en etkili tedavisidir.
  • Vajinal atrofi, üriner semptomlar ve osteoporoz gelişimine karşı koruyucudur.

Progesteron

  • Rahmi (uterusu) bulunan kadınlarda östrojen tedavisine eklenir.
  • Östrojenin endometriyumda hiperplazi ve kanser riskini artırıcı etkisini önler.

Testosteron (seçilmiş vakalarda)

  • Özellikle cinsel istekte belirgin azalma (hipoaktif cinsel istek bozukluğu) görülen kadınlarda gündeme gelir.

Hormon Replasman Tedavisi ile hedeflenen biyolojik değişimler:

  • Vazomotor semptomların azaltılması (sıcak basması, gece terlemesi)
  • Genitoüriner sendromun giderilmesi (vajinal kuruluk, disparoni, tekrarlayan üriner enfeksiyonlar)
  • Kemik mineral yoğunluğunun korunması (osteoporoz ve kırık riskinin azaltılması)
  • Uyku ve yaşam kalitesinde iyileşme

Her kadın Hormon Replasman Tedavisi’nden faydalanabilir mi, yoksa uygunluk belirli kriterlere göre mi değerlendirilir?

HRT her kadın için uygun değildir. Uygulama kararı bireysel risk/fayda analizi yapılarak verilir.

Uygunluk kriterleri:

  • Menopozal semptomları yaşam kalitesini etkileyecek düzeyde olan kadınlar.
  • 60 yaşın altında veya menopoz başlangıcından itibaren 10 yıl içinde olanlar (optimal dönem).
  • Osteoporoz açısından yüksek risk taşıyan ve HRT’ye kontrendikasyonu olmayan kadınlar.

Kontrendikasyonlar (uygun olmayan durumlar):

  • Meme veya endometriyum kanseri öyküsü.
  • Aktif veya yakın zamanda geçirilmiş venöz tromboembolizm.
  • Kontrolsüz hipertansiyon veya kardiyovasküler hastalık.
  • Karaciğer hastalığı.

HRT’nin hem kısa vadede hem de uzun vadede sağladığı faydaları değerlendirebilir misiniz? Bu etkiler herkeste benzer mi, yoksa bireysel farklılıklar tedavinin faydasını etkiler mi?

HRT kısa vadede semptomları hızlı bir şekilde azaltırken uzun vadede kemik sağlığını koruma ve uygun hasta grubunda kardiyovasküler fayda sağlama potansiyeline sahiptir. Ancak bu etkiler her kadında aynı düzeyde görülmez, tedavi bireyselleştirilmelidir.

HRT’nin kısa vadeli faydaları:

  • Vazomotor semptomların azaltılması: HRT, sıcak basması ve gece terlemesi için en etkili tedavi yöntemidir. Randomize kontrollü çalışmalar, östrojen tedavisinin semptomlarını %75-90 oranında azalttığını göstermektedir.
  • Uyku kalitesi: Vazomotor semptomların azalmasıyla birlikte uyku bozukluklarında belirgin düzelme görülür. Ek olarak, östrojenin merkezi sinir sistemi üzerindeki etkileri de uyku regülasyonuna katkıda bulunur.
  • Ruh hali ve psikolojik iyilik hali: HRT, bazı kadınlarda depresif belirtilerin ve irritabilitenin hafiflemesine katkı sağlayabilir. Ancak bu etki her kadın için standart değildir, psikolojik destek gerekebilir.

HRT’nin uzun vadeli faydaları:

  • Kemik sağlığı (Osteoporozun önlenmesi): HRT, kemik mineral yoğunluğunu artırarak postmenopozal osteoporozu önler. Vertebra ve kalça kırığı riskini anlamlı ölçüde azaltır.
  • Kardiyovasküler sağlık: HRT, özellikle menopozun ilk 10 yılında veya 60 yaşın altında başlandığında aterosklerotik süreçlere karşı koruyucu etki gösterebilir. Daha ileri yaşlarda başlanırsa kardiyovasküler olay riskinde artış görülebilir.
  • Kolorektal kanser riski: Bazı çalışmalar HRT’nin kolorektal kanser riskini azalttığını bildirmiştir ancak bu etki tüm popülasyonda net değildir.

Genetik yapı, yaş, menopozda geçen süre, eşlik eden hastalıklar (hipertansiyon, obezite, tromboz öyküsü vb.) ve yaşam tarzı faktörleri, HRT’nin fayda düzeyini ve yanıt hızını belirgin şekilde etkiler. Örneğin semptomları hafif olan bir kadın HRT’den çok az fayda görebilirken şiddetli semptomları olanlarda dramatik düzelmeler gözlenebilir.

HRT’nin olası riskleri ve yan etkileri söz konusu olduğunda güncel veriler ne söylüyor?

Meme kanseri:
Kombine HRT (östrojen + progesteron) kullanımı uzun süreli olduğunda (özellikle >5 yıl) riski bir miktar artırır. Sadece östrojen (rahmi alınmış kadınlarda) kullanımında risk çok daha düşüktür, hatta bazı çalışmalarda azalma bile bildirilmiştir. Risk, tedavi bırakıldıktan birkaç yıl sonra normale yaklaşır.

Kan pıhtılaşması (VTE: DVT/Akciğer embolisi):
Oral HRT, özellikle ilk yıllarda pıhtı riskini artırır. Transdermal (yama, jel, sprey) formlar bu riski belirgin olarak azaltır.

Kalp damar hastalıkları ve inme:
HRT’nin koruyucu etkisi ancak genç yaşta (menopozdan sonraki ilk 10 yıl içinde, <60 yaşta) başlandığında görülebilir. Daha ileri yaşlarda başlanırsa kalp krizi ve inme riskini artırabilir.

HRT’nin olası riskleri kimlerde daha yüksek görülür ve tedavi planlamasında bu riskler nasıl yönetilir?

Ailesinde meme kanseri öyküsü olanlar (özellikle uzun süreli kombinasyon tedavisi alıyorsa), daha önce pıhtı geçirmiş olanlar veya genetik yatkınlığı bulunanlar, geç yaşta (≥60) tedaviye başlayanlar ve obezite, hipertansiyon, sigara kullanımı gibi ek risk faktörleri olanlar daha yüksek riske sahip grup olarak kabul edilebilir.

Risk yönetimi için ise:

  • En düşük etkili doz, en kısa süre prensibi uygulanmalı.
  • Gereksizse başlanmamalı, başlanırsa düzenli takip yapılmalı.
  • 6-12 ayda bir doktor kontrolüyle devamlı risk/fayda değerlendirmesi yapılmalı.
  • “Transdermal östrojen + doğal progesteron” tercih edilirse risk profili daha güvenli olur.

HRT’ye karşı toplumda çekince, yanlış bilgi veya ön yargılar olabiliyor. Bu algının ne kadarı bilimsel gerçeklere, ne kadarı yanlış bilgi veya mitlere dayanıyor?

2002’de yayımlanan “Women’s Health Initiative” (WHI) çalışmasının ilk sonuçlarının medya tarafından abartılı sunulması, yıllarca kadınlarda ve doktorlarda “HRT tehlikeli” algısını güçlendirdi. Bununla birlikte, sosyal medya ve kulaktan dolma bilgiler riskler bağlamından kopuk şekilde paylaşıldı ve paylaşılıyor. Sonuç olarak, tüm bunların etkisiyle “menopozda hormon tedavisi kanser yapar, inme yapar” görüşü hakimiyet kazandı. Ayrıca kültürel olarak da menopozu “hastalık” değil, “yaşlanmanın doğal süreci” olarak görmek, tedavi arayışını azaltabiliyor.

Farkındalığı artırmak için neler yapılabilir?

  • Bilimsel ve dengeli bilgilendirme: Risk/fayda verileri sadeleştirilmiş, anlaşılır şekilde kadınlara sunulmalı. Mutlak risk artışlarını ”yüzde” olarak anlatmak göreceli oranlardan daha ikna edici olur.
  • Sağlık profesyonellerinin aktif rolü: Doktorlar ve hemşireler kadınların sorularını açıkça yanıtlamalı, ön yargılara bilimsel kanıtlarla açıklık getirmeli.
  • Toplumsal eğitim ve medya: Medyada dengeli yayınlar teşvik edilmeli, “HRT tehlikeli” veya “mucizevi” şeklindeki uç yorumlardan kaçınılmalı.
  • Kadının kendi karar sürecine katılımı: Paylaşılan karar verme modeli (shared decision-making) kullanılmalı. Kadına kendi risk profili, seçenekler ve olası sonuçlar net şekilde anlatılmalı.
  • Hasta dernekleri ve farkındalık kampanyaları: Menopoz hakkında seminerler, online platformlar, hasta destek grupları sayesinde kadınların deneyim paylaşımı teşvik edilmeli.

HRT dışında menopoz sürecini daha konforlu geçirmek için bilimsel olarak etkili alternatifler var mı? Bitkisel destekler ya da yaşam tarzı değişiklikleri bu dönemde nasıl bir rol oynayabilir?

  • Egzersiz (özellikle direnç ve aerobik): Kemik mineral yoğunluğunu korur, kilo kontrolüne yardımcı olur, uyku ve ruh hali üzerine olumlu etkiler gösterir. Ancak, sıcak basmaları üzerine etkisi olsa da bu etki sınırlıdır.
  • Beslenme: Kalsiyum (1000-1200 mg/gün), magnezyum ve D vitamini (800-1000 IU/gün) takviyesi, osteoporoz riskini azaltır. Akdeniz diyeti kardiyovasküler sağlık, bilişsel fonksiyon ve genel yaşam kalitesini destekler.
  • Sigara ve alkolün bırakılması.
  • Uyku hijyeni ve stres yönetimi: Yoga, mindfulness, kognitif davranışçı terapi (KDT) gibi yöntemlerin özellikle uyku ve anksiyete üzerine kanıtlanmış faydaları vardır.
  • Fitoöstrojenler (soya izoflavonları, kırmızı yonca): Hafif-orta semptomlarda kısmi fayda sağlayabilir. Etkinlik kişiden kişiye çok değişir, etkisi HRT’ye kıyasla daha zayıftır.
  • Black cohosh (Actaea racemosa): Bazı çalışmalar sıcak basmasında yarar bildirse de, sonuçlar çelişkili; uzun dönem güvenliği net değil. Ginseng ve evening primrose oil’den yararlanılabilir.


Aleyna Tepe İper

1997 yılında İstanbul’da doğan Aleyna, Bilkent Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nden mezun olduktan sonra, insanı anlama tutkusunu pazarlama, marka yönetimi, yazarlık ve içerik üretimi gibi yaratıcı alanlara taşıdı. Bugün psikoloji bilgisini yaratıcı üretim süreçleriyle harmanlayarak, marka ve içerik yöneticisi olarak çalışıyor. Aynı zamanda yazıları aracılığıyla ilham vermeye, deneyimlerini paylaşmaya ve keşfetmeye devam...



BLOOM SHOP