YAZAN: ALEYNA TEPE
FOTOĞRAF: GOOP

Sosyal medyanın hayatlarımızın vazgeçilmez bir parçası haline gelmesi ile, sosyal iletişimin neredeyse tamamı çevrimiçi platformlara taşındı. Sosyal medya yalnızca boş zamanlarda değil, günün her anında ilgimizin odağı oluyor. Zamanımızın çoğunu “bağlanmak” için harcıyoruz, ancak çoğumuz günün sonunda yine de yalnız ve eksik hissediyoruz. Çevrimiçi olamadığımız zamanlarda ise olup biteni kaçırmanın kaygısını yaşayabiliyoruz. Sosyal medyanın negatif etkilerini geride bırakarak, olup bitenden uzak kalmanın keyfi ise JOMO olarak karşımıza çıkıyor. İngilizcesi “Joy of missing out” olan JOMO, sosyal medyadan uzakta, çevrimdışı yaşantımızın iyi yanlarına vurgu yapıyor. JOMO nedir ve nasıl hayatınızın bir parçası haline getirilebilir sizin için araştırdık.


JOMO nedir?

“Joy of Missing Out” kavramının kısaltması olan JOMO herkesin ne yaptığı ya da sosyal medyada olup bitenler hakkında endişelenmeden, kendinize odaklanmanızı ve o an yaptığınız şeyden zevk almanızı vurgulayan bir kavramdır. Olup biteni kaçırma ya da sosyal medyadaki kişilere ve olaylara yetişememe korkusu olarak tanımlanan “Fear of Missing Out” kavramına karşıt olarak geliştirilmiştir.

Facebook, Instagram, Snapchat, LinkedIn, Twitter ya da Pinterest gibi sosyal medya platformlarını bu korkuyu tetiklemeleri bakımından suçlanabilir. Sosyal medyada paylaştığımız gönderilere gelen yorumlar, beğeniler ya da pozitif reaksiyonlar beynimizde bir dopamin patlamasına sebep oluyor. Düzenli dopamin patlamaları ise, zihnimizin ödül sistemini aktive ettiğinden bağımlılık geliştirmemize sebep olabiliyor. Sürekli gönderileri güncellemek, son dakika haberlerine bakmak, akıma en hızlı tepkiyi vermek istiyor, beğenilere ve sürekli güncellemelere bağımlı hale geliyoruz. Kimi zaman sosyal medya dışında bir hayatımız bile olamıyor. Tüm bunlar ise stres ve kaygı artışına sebep olarak iyi oluş halimizi olumsuz etkiliyor. Yapılan çalışmalar sosyal medya bağımlılığının kaygı bozukluklarına sebep olduğunu gösteriyor.

Tam bu noktada JOMO, sosyal medyanın zararlı etkilerinden uzaklaşmak ve ruh sağlığını korumak için alternatif bir yaşam stili oluyor. Bizi yaşamlarımıza tatmin ve heyecan katan çevrimdışı aktiviteleri yapmaya teşvik ediyor. Sosyal medya eksikliğini, ihtiyaçlarımızı ve isteklerimizi anlamak, bize enerji veren insanları ve faaliyetleri kucaklamak için bir fırsata dönüştürmeyi sağlıyor.

JOMO’yu hayatımıza nasıl dahil edebiliriz?

JOMO’yu hayatın bir parçası haline getirmek, yavaşlamak ve farkındalığı artırmak için oldukça etkilidir. Sosyal medyanın kargaşasından, hızından ve sonsuz uyaranlarından uzaklaşmak; içimize dönmek ve kendimizi tanımak için önemli bir fırsat olarak değerlendirilebilir. JOMO’nun en güzel yanı, olup bitenden uzak kalmanın sevincini yaşamak için özel bir yöntem izlemeye veya özellikle bir şey yapmaya gerek olmamasıdır. Yine de hiçbir şey yapmadan durmak ya da sosyal medyadan uzaklaşmak kulağa zor geliyorsa, bazı ipuçlarından faydalanmak etkili olabilir.

Kendinizle bağlantı kurun

Hayattaki neşeyi artırmak için daha fazla boş zamana sahip olmak yeterli değildir. Bu zamanı nasıl kullandığınız, kendinize ne kadar zaman ayırdığınız da hayattan aldığınız zevk ile doğrudan ilişkilidir. Instagram’da dolaşıp başkalarının hayatlarını öğrenmek yerine içinize dönerek kendinizi daha iyi tanımaya odaklanın. Günlük tutmak, sorular sormak, meditasyon ve iç gözlem yapmak kendinizle olan ilişkinizi güçlendirmenizi sağlar. Bu sayede, sosyal medyadan aldığınız reaksiyonlar olmadığında kendinizi yetersiz ya da eksik hissetme ihtimaliniz de ortadan kalkabilir.

Önceliklerinizi netleştirin

Sonsuz eylem, deneyim, beslenme ya da yaşam stili örneğine sahip sosyal medya, çoğu zaman hayattan ne istediğimiz konusunda kafamızın karışmasına sebep olabiliyor. Bir şeyler, sırf popüler olduğu için ya da başkalarının odak noktası olduğu için bizim de önceliklerimiz haline gelebiliyor. Sosyal medyadan uzak kalmak ve kendimizi daha yakından tanımak sayesinde önceliklerimiz hakkında daha fazla bilgiye de sahip olabiliriz. Önceliklere karar verdikten sonra ise sahip olduğumuz zaman ile enerjimizi onlara verebilir ve potansiyelimizi ortaya çıkartabiliriz.

“Hayır” diyebilmeyi öğrenin

Öncelikler net olduğunda ise, sosyal medyanın etkisi altında kalmadan davetlere, isteklere ve tekliflere “hayır” demek daha kolay bir hal alacaktır. Önceliğiniz olmayan davetlere verdiğiniz her hayır cevabı, kendi planlarınız için değerli bir evet anlamına gelir. Dolayısıyla, hayır diyerek zevk aldığınız ve ruh halinizi yükselten aktivitelere daha fazla zaman ayırarak iyi oluş halinizi destekleyebiliyorsunuz.

Şimdi, buraya odaklanın

Anda kalmaya ve anı yaşamaya başladığınız andan itibaren JOMO hayatınıza doğal olarak dahil olur. Elbette anda kalmayı başarabilmek söylendiği kadar kolay olmayabiliyor. Meditasyon ya da nefes çalışmaları gibi Mindfulness egzersizleri, uzun vadede anda kalmayı öğrenmenize yardımcı olabilir. Bu sayede yalnızca anı yaşamayı öğrenebilir, sosyal medyada olup bitenlerle aranıza mesafe koyarak JOMO’yu hayatınızın bir parçası haline getirebilirsiniz.



Aleyna Tepe

1997 yılında İstanbul’da doğan Aleyna, lisans eğitimini Bilkent Üniversitesi Psikoloji Bölümü’nde tamamladı. Yüksek lisans eğitimine Bahçeşehir Üniversitesi’nde Klinik Psikoloji alanında devam ediyor. Çocukluğundan beri duygu ve düşüncelerini yazarak ifade eden Aleyna, iyi yaşam konseptine duyduğu ilgiyi yazma tutkusuyla birleştirerek Live to Bloom’da editör olarak çalışıyor. Akademik ve deneyimsel olarak kendini...



BLOOM SHOP