Harvard’da profesör, Forbes dergisinde yazar ve iş dünyasında tavsiyeleriyle büyük etkiler yaratan kariyer koçu Clayton Christensen, TED Talks’da başarının ölçütü algısını kendi deneyimlerinden yola çıkarak anlattı!
Christensen: “Yaşamınızı göz önünde bulundurun ve kendiniz için önemli olan faktörleri bulun!”
Christensen, başarılı olmak istediğimiz konular doğrultusunda hedefe ulaşmanın çok önemli olduğunu ancak başarının hayat kalitemizi belirleyen tek faktör olmadığını belirtiyor. Ve izleyicilere şu soruyu yöneltiyor: “Hayat kalitenizi ve başarılı olmanın ölçütünü değerlendirirken sizin için ‘gerçekten’ önemli olan faktörler nelerdir?”
Pek çoğumuzun sadece kariyer ile bağdaştırdığı “başarılı ve mutlu olma” kriterine, farklı bir bakış açısı getiren Christensen, kaçırdığımız pek çok insani değeri göz önünde bulundurmamız gerektiğini vurguluyor. Gelin “başarılı ve mutlu olma” kriterlerimizi Christensen ile yeniden keşfedelim!
Neden-sonuç ilişkisi
Christensen, Harvard Business School’da verdiği bir ders sırasında öğrencilerinden kendilerine şu soruları yöneltmelerini istiyor: “Şu an yapmakta olduğum işe devam etmem hayatımda ne gibi değişiklikler yaratacak? Hayatım neden şu anda tam olarak bu şekilde?” Bu sorular ile hayatımızda neden sonuç ilişkisini kavramamız gerektiğini savunuyor.
Christensen şu sözlerle devam ediyor: “Dünyadaki her şey iç içe geçmiş bir düzen içindedir. Uluslar, endüstriler, şirketler, takımlar, takımın parçaları olan insanlar ve insan zihni; hepsi alt alta kümelenen bir şema halinde birlik içindedir. Her birinin arasında bir neden sonuç ilişkisi bulunur. Herhangi bir krizi veya durumu anlayabilmek ya da yönetebilmek adına esas yapılması gereken bu kümeler arasındaki ilişkilerde “neden”leri ve nedenlerin sebep olduğu “sonuç”ları anlamaktır.”
Çünkü fark etmeden, irdelemeden ve sorgulamadan kendimizi ve yaşadığımız hayatı aslında yeterince tanıyabilmiş sayılmıyoruz.
Peki başarı algınız sahip olduğunuz kariyere göre mi şekillenir?
Hayat hiç tahmin etmediğiniz stratejileri ve planları önümüze çıkarabilir. Başarı algımızı, sahip olduğumuz kariyere göre şekillendirir ve başarılı bir kariyere sahip olduğumuzda da, başarılı bir insan olduğumuzu düşünürüz. Ancak Christensen’a göre, bu durum insan ilişkileri çerçevesinde farklıdır.
Çünkü ailemizle, partnerimizle ve arkadaşlarımızla kurduğunuz ilişkilerde günlük bir başarı tatmini elde etmemiz söz konusu değildir. Örneğin, çocuğumuz 20 yaşına geldiğinde ona bakıp “iyi bir evlat yetiştirmişim” diye düşündüğümüz zaman, bunun yirmi yıllık bir başarı süreci olduğunu biliriz.
Aynı zamanda zamanımızı ve enerjimizi verdiğimiz sevdiklerimizle olan ilişkilerimiz, takip edemeyeceğimiz bir rotada da ilerleyebilir. Bu ilişkilerin doğru ve net bir stratejisi yoktur çünkü. Bu nedenle Christensen’ın başlangıçta iyi başlayan ancak sonra başarısızlığa uğradığını hisseden herkese bir başarı tavsiyesi var.
“İnsanlar hayatta ne kadar başarılı ve mutlu olduğunu hiyerarşik konumuna ve kazandığı paraya göre değerlendirme eğilimindedir. Ancak bakış açımızı genişletebilirsek, insanlara yardım etmenin ve başkalarının hayatında katma değer yaratmanın, aklımızı ve zihnimizi bu yönlerde kullanmanın en iyi başarı ölçütü olduğunu fark edebiliriz.”
Kısaca yaşam değişir ve hiç bir zaman aynı düzlükte ilerlemez; ancak bakış açımızı “iyi bir insan olma” eğilimden yana değiştirebilirsek daha üst bir seviyeye ulaşabiliriz.