YAZAN: BURCU ERBAŞ
FOTOĞRAF: VOGUE

Öncelikle, her kimyasalın sağlığımızı kötü etkilemediğini söyleyerek başlamalıyım. Son zamanlarda çokça bilgi karışıklığına yol açan kimyasallar doğru yerlerde kullanıldığında hayat kalitemizi yükseltebiliyor, hatta sağlığımızı koruyabiliyor. Öte yandan yeterince araştırılmayan veya kontrol edilmeden kullanılan bazı kimyasallar tam tersi etki yaratarak ciddi sağlık sorunlarına yol açabiliyor. Bu durum özellikle, görece daha az regülasyonlara tabi tutulan küresel güzellik endüstrisinde sıkça rastlanabiliyor. Pazarlama taktikleri altında gizlenen kimi toksik kimyasallar hücresel seviyeden başlayarak sağlığımızı aşağıya çekebiliyor. Ayrıca hem bize hem de gezegenimize zarar verebiliyor. Bu nedenle kullandığımız ürünlerin toksik madde içerip içermediğini anlama görevi de biz tüketicilere düşüyor. Sizin için geleneksel kozmetik ürünlerinde bulunan kimyasalların sağlık üzerindeki etkilerinin neler olduğunu ve bu etkilerden kendimizi nasıl koruyabileceğimizi araştırdık!


Hangi kimyasallar sağlık üzerinde negatif etki yaratıyor?

Geleneksel güzellik ürünlerinde bulunan bazı kimyasallar cilde temas ederek veya solunum yolları ile bedene girerek toksik etki yaratabiliyor. Bu şekilde hem bütünsel sağlığımızı hem de gezegen sağlığını tehdit edebiliyor. Bu etken maddelerden en yaygın şekilde kullanılanlar aşağıdaki gibi sıralanıyor:

→ Bütillenmiş hidroksianizol (BHA)

Yaygın olarak içerisinde yağ bulunan ruj, göz kalemi, eyeliner, allık, nemlendirici gibi ürünlerde bir tür koruyucu olarak kullanılıyor. Hayvanlar üzerinde yapılmış deneylerde BHA’nın mide kanserine, böbrek ve üreme organları hasarına neden olduğu görülüyor. Şu an Dünya Sağlık Örgütü tarafından kara listeye alınan bu kimyasal hala bazı ürünlerin içerisinde görülebiliyor. Daha az toksik alternatifi “BHT” ise Amerika’da kullanılırken Japonya ve Avrupa marketlerinde yasaklı listesinde bulunuyor.

→ Kömür katranı

Özellikle saç boyalarının içerisinde bulunan kömür katranı ve türevleri boyanın rengini koyulaştırmak için kullanılıyor. Kısaca renk ne kadar koyuysa kömür katranı eklentisi de o denli yüksek oluyor. Araştırmalar bu maddenin saç dökülmesine, alerjik reaksiyonlara ve saç derisinde tahrişe neden olduğunu gösteriyor. Kömür katranı aynı zamanda çeşitli kanserlere yakalanma riskini de yükseltiyor. Yakın gelecekte Amerika’nın bazı eyaletlerinde yasaklanması bekleniyor.

→ Diethanolamine (DEA)

Şampuan veya traş köpüğü gibi ürünlerin köpürmelerini sağlayan DEA, diğer koruyucu kimyasallar ile tepkiye girme riski barındırıyor. İstenmeyen potansiyel reaksiyonlar da karsinojenik etki yaratabiliyor. Bu nedenle DEA, Avrupa ve Kanada’da yasaklı maddeler arasında yer alıyor.

→ Formaldehit

Oje, saç jelleri, jöle gibi çok uzun ömürlü güzellik ürünlerinin içerisinde bulunan çok sert kokulu bir koruyucu olan formaldehit düşük dozlarda gözleri, burnu, boğazı tahriş edebiliyor. Uzun süreli maruziyetinde ise boğaz ve burun kanserine neden olabiliyor. Bu yan etkiler özellikle işinin bir parçası olarak manikür ve pedikür yapan veya saç boyayan kişilerde rastlanıyor.

→ İzobütan, propan

Aerosol spreyler yani kuru şampuanlar, deodorantlar, spreyli güneş kremlerinin içerisinde bulunan izobütan aslında bir doğal gaz ve petrol türevi. Normal şartlarda kendi başına bir sağlık tehdidi olmayan izobütan üretim aşamasında benzen isimli bir başka petrol türevi ile kirlendiği için toksik hale geliyor. Yüksek dozda benzen ile kirlenmiş izobütan; hava kirliliğine, baş ağrılarına, baş dönmesine, mide bulantısına ve kalp atışının yükselmesine neden olabiliyor. Uzun süreli maruziyetinde ise akyuvarlara zarar vererek bağışıklık sistemini aşağıya çekebiliyor.

→ Parfüm

Büyük firmaların birçok kimyasalı içerik listesinde saklama metodu olan parfüm, İngilizce ismi ile “fragnance” final üründe ortaya çıkan kötü kokuları maskelemek için kullanılıyor. Bir araştırmaya göre “parfüm” adı altında 3600’e yakın kimyasal farklı karışımlar halinde bulunabiliyor. Bu karışımlar da cilt alerjilerini, egzamayı, burun tahrişini ve astımı tetikleyebiliyor, birer endokrin bozucu olarak hareket ederek vücudun hormonal dengesini bozabiliyor.

→ Ftalatlar

Temel olarak plastik içeren maddelerde kullanılan ftalatlar güzellik endüstrisi içinde takma kirpik yapıştırıcılarında ve “parfüm” adı altındaki kimyasal karışımlar içerisinde bulunuyor. Şu anda gittikçe daha az ürün ve yerde kullanılan ftalatlar birer endokrin bozucu olarak kategorize ediliyor. Ayrıca doğal hormon dengesini ve sağlıklı üreme işlevini bozabiliyor.

→ Paraben

İçerisinde “-paraben” terimini barındıran tüm kimyasallar aynı gruptan sayılıyor. Daha çok su bazlı ürünlerde kullanılan parabenler düşük dozlarda şampuanlarda, saç kremlerinde, yüz yıkama jellerinde ve diş macunlarında bulunuyor. Hayvanlar üzerinde yapılan araştırmalar parabenin bedende östrojen hormonunu taklit ettiğini ve bu nedenle özellikle kadınlarda göğüs kanseri riskini arttırdığını gösteriyor.

Çözüm: Tüketici okuryazarlığı ve toksik olmayan güzellik ürünleri

Bu kimyasal denizinde cilt ve beden sağlığı için en doğru seçimleri yapmanın yolu kullanacağımız her güzellik ürününün etiketini çevirip okumaktan geçiyor. Tüketici okuryazarlığı bu noktada büyük önem taşıyor. Aynı zamanda yukarıdaki listede yer alan bir kimyasalı içerdiği için elinizdeki ürünü hemen çöpe atmamıza da gerek bulunmuyor. Ciddi sağlık sorunları bu gibi toksik kimyasallara uzun süreli maruziyet durumunda ortaya çıkıyor, tek bir seferde değil. Ancak yeni bir ürün alırken mümkün olduğunca toksik olmayan doğal veya doğala yakın maddeler ile yapılmış ürünler almak bütünsel sağlığı korumanın en iyi yollarından biri oluyor.



Burcu Erbaş

1997 yılında Antalya’da doğan Burcu, İstanbul Saint Joseph lisesinde eğitim gördü. 2020 yılında Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Erasmus programı ile bir sene boyunca eğitim aldığı Sciences Po Paris’te çevre politikaları, sürdürülebilirlik ve ekoloji üzerine dersler aldı. Öğrendiklerinden çok etkilenen Burcu yaşam tarzını çevreye duyarlı olacak şekilde...



BLOOM SHOP