YAZAN: BURCU ERBAŞ
In partnership with Wings

Hiç uzakta yaşayan bir sevdiğinizi düşünüp ertesi gün ondan bir telefon aldığınız oldu mu? Peki, aşık olduğunuz kişiyi düşündüğünüz anda ondan yeni bir mesaj aldığınızı hatırlıyor musunuz? Size, güzel tesadüfler gibi görünen bu anların ileri fizikte bir açıklaması olduğunu söylesek! Kuantum teorisi içerisinde, şu ana kadar bildiğimiz tüm fizik kurallarını yıkan gizemli bir fenomen bulunuyor. Kuantum dolanıklık ismi verilen bu teoremde birbirlerinden galaksiler kadar uzakta olan partiküller, eğer daha önceden etkileşime girmişler ise, birbirlerini hala etkilemeye devam ediyorlar! Peki mikroskobik düzeylerde yaşanan bu kompleks teoremin gündelik yaşamlarımız, daha da önemlisi romantik ilişkilerimiz ile nasıl bir ilişkisi bulunuyor? İnsanlığın en büyük gizemlerinden birisi olan sevgi ve aşk, atom altı parçacıkların hareketini anlamak için kullanılan kuantum dolanıklık teorisi ile açıklanabilir mi?


Kuantum dolanıklık nedir?

İlk defa 1964’te fizikçi John Bell tarafından ortaya koyulan kuantum dolanıklık, iki atom altı partikülün birbirlerinden milyarlarca ışık yılı uzakta olsalar dahi birbirlerine bağlı olduklarını öne süren ilginç bir teoridir. Bildiğimiz fizik kuralları karşısında mantık dışı gibi görünen bu teoriye göre aralarındaki inanılmaz uzaklığa rağmen bir partikülün başına gelen değişim diğer partikülü etkileyebiliyor. Fizikçi Bell’den önce de Einstein tarafından kuantum fiziğinin temelleri atıldığı yıllarda “çok uzaklarda yaşanan ürkütücü bir olay” olarak tanımlanan bu teorem de inanılmaz küçük partiküller, gezegenler gibi devasa büyüklükteki objeler gibi davranıyor. Yer çekimine bağlı olarak nasıl gezegenler birbirleri üzerinde itme-çekme enerjisine sahiplerse, atom altı partikülleri de aynı şekilde birbirlerini itip çekebiliyor. Eğer iki partikül, örneğin foton veya elektronlar birbirlerine bir anda “dolanırsa”, koşullar ne kadar değişirse değişsin her daim birbirleri üzerinde etkiye sahip oluyor. Buna da kuantum dolanıklık deniyor.

Sevgi, kuantum dolanıklık teorisi ile açıklanabilir mi?

İleri fizikçiler değilsek neden kuantum dolanıklık bizi ilgilendirmeli diye düşünüyor olabilirsiniz! Bilimin tüm bu fiziksel fenomenler dışında açıklamaya çalıştığı bir başka gizem de insan duyguları ve birbirimize neden ve nasıl sevgi beslediğimiz oluyor. Günümüzde konu sevgiyi anlamlandırmaya gelince öne çıkan en ilginç teorilerden birisi de kuantum dolanıklık oluyor. Mikroskobik dünyada benzer bir hali paylaşmış iki partikül birbirlerinden ne kadar uzakta olsalar dahi hala birbirlerini etkileyebiliyorsa, birbirini seven iki insan arasında da benzer bir bağ bulunuyor. Sevgi iki kişiyi “dolanık” hale getiriyor. İki kişinin bireysellikleri bir miktar da olsun eriyerek birbirine karışıyor, aralarındaki “birlik” hali artıyor. Bu durumu kuantum dolanıklık teorisine benzetirsek de birbirini seven veya birbirini daha önceden sevmiş iki kişi arasında aynı partiküller gibi koparılamaz bir bağ oluşuyor.


“İki insanın buluşması iki kimyasal maddenin temasına benzer: Herhangi bir reaksiyon varsa ikisi de sonsuza dek dönüşür.”

Carl JUNG

Sevgi, kilometrelerce ötede olsak bile bizi birbirimize bağlayabilir mi?

Peki gerçekten iki atom altı parçacık arasında gözlemlenen bu teorem iki insan için de geçerli olabilir mi? Yapılan bazı bilimsel araştırmalar iki insan arasında bir “dolanıklık” hali olabileceğini gösterse de konu üzerinde kesinlikle daha çok araştırma yapılması gerekiyor. Nitekim kuantum dolanıklık da şu anda sadece kontrollü testler ile gözlemlenebiliyor ve teorileştiriliyor. Bu nedenle bu soruya kesin ve bilimsel bir cevap vermek pek mümkün olmuyor. Ancak teorileri bir kenara bırakırsak birçoğumuz sevginin mesafelere, zamanlara hatta bu hayatın ötesine dahi taşabildiğini ve her tür engele dayanabildiğini biliyoruz. Sevgi, aynı kuantum dolanıklık gibi, görünmez bir kuvvet yaratabiliyor. Birbirimizden ne kadar uzakta olursak olalım sevgi bizi birbirimize bağlayabiliyor. En basit hali ile iki partnerin arasında bulunan empati bağı, konuşmadan anlaşabilme, birbirinin ihtiyaçlarını söylemeden sezebilme hali sevginin bağlayıcı özelliğini gözler önüne serebiliyor. Bu da kişisel bir yerden baktığımızda sevgi ve aşk deneyimini kuantum dolanıklık ile gerçekten bağdaştırmamıza olanak sağlıyor!

Diğer perspektiften baktığımızda ise aynı atom altı parçacıklar gibi partnerlerden birisinin değişmesi diğerini de değiştirebiliyor. Partnerlerin karşılıklı olarak gösterdikleri negatif tavırlar birbirlerini daha da aşağıya çekebilirken sadece bir tarafın kendini değiştirmesi pozitif bir değişim dalgası yaratabiliyor. Kendine yatırım yapmak, kişisel gelişimine odaklanmak ilişkinin de dönüşmesine yardımcı olabiliyor. Kuantum fizik dünyasında en az atom altı parçacıklar kadar birbirimize bağlıysak kendimizi değiştirmemiz partnerimizi de değiştirebiliyor.


Yenilenen Wings ile hayatınıza değer katmaya, alışveriş keyfini ayrıcalıklara dönüştürmeye hazır mısınız? Siz de Wings’in ayrıcalıklı dünyasına katılmak ve size özel programlarını incelemek için link üzerinden başvurunuzu yapabilirsiniz!



Burcu Erbaş

1997 yılında Antalya’da doğan Burcu, İstanbul Saint Joseph lisesinde eğitim gördü. 2020 yılında Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Erasmus programı ile bir sene boyunca eğitim aldığı Sciences Po Paris’te çevre politikaları, sürdürülebilirlik ve ekoloji üzerine dersler aldı. Öğrendiklerinden çok etkilenen Burcu yaşam tarzını çevreye duyarlı olacak şekilde...



BLOOM SHOP