Hayat içerisinde, hepimiz zaman zaman kısa süreli olarak mağdur hissedebiliriz ama eğer bu his, uzun süreli ve kronikleşmiş bir durumsa buna kurban psikolojisi denir.
Bu psikolojideki kişi sürekli kaderine ve şansına lanet etme halindedir. Hayatında istediği gibi gitmeyen şeyler için başkalarını sorumlu tutma eğilimindedir.
Kişinin bu psikoloji içindeyken kendini sürekli kurban rolüne hapsettiğini, hep edilgen tarafta kalmayı tercih ettiğini fark etmesi çok kolay değildir. Ama bir kez fark etti mi çok büyük değişimler ve gelişimler yaşayabilir.
Peki, kurban psikolojisi nasıl meydana gelir?
1. Gözlem
Elbette bu psikolojiyle doğmuyoruz, onu büyürken öğreniyoruz. Bir çocuğun sürekli etraftakileri suçlayarak söylenen bir ebeveyn ile büyüdüğünü hayal edelim, evde hep “hayatın adil olmadığını” duyduğunu ya da en ufak bir zorlukta kadere lanet edildiğini. Bu çocuğun ileride yetişkin olduğunda aynı ebeveyni gibi kendisini kurban rolüne hapsetmesi pek şaşırtıcı olmaz. Çünkü görerek öğrendiği bu olmuştur.
2. Yetersizlik hissi
Bir diğer muhtemel sebep ise çocuğun çevresi tarafından güçlü ve yeterli olmadığının hissettirilmiş olmasıdır. Zaman içinde çocuk da kendi yetersizliğine ikna olur ve hayatta seçimler yapamayan, seçimleri başkasına bırakan ve dolayısıyla da başkalarının seçimlerinin sonuçlarını yaşadığı için mağdur hisseden bir yetişkine dönüşür.
Hata yapma korkusu öylesine yoğundur ki harekete geçemez, seçim yapıp sorumluluk almaktan daima kaçar. Hep birilerinin gelip olayları onun adına düzeltmesini ve onu kurtarmasını bekler.
Kurban psikolojisi ile baş etmek mümkün!
Tabi ki en önemli şey fark etmek! Kişinin seçim yapmayı hep başkasına bıraktığını fark etmesi gerekir. Bunu fark ederse yavaş yavaş edilgen taraftan etken tarafa geçebilmek için çaba harcamaya başlar.
Önce küçük kararları, sonra daha büyük kararları tek başına alabilmeye başlar. Kararlarının kendisine ait olduğunu bilince başkalarını suçlama huyunu bir kenara bırakabilir ve “Bunu ben seçtim!” diyebilir.
Bir diğer önemli nokta kişinin kendi gücünü keşfetmesi. Çocukken çevresindekiler tarafından yetersiz hissettirilmiş olabilir ama yetişkin haliyle kendine baktığında güçlü noktalarını bulmak, kurban psikolojisi ile baş edebilmek için birebirdir.
Kişi güçlü noktalarını bulurken nispeten daha zayıf olduğu yönlerini de keşfeder, kendini daha iyi tanır ve sınırlarını belirleyebilir. Aslında kısacası hayatının dümenini kendi eline alır ve kurtarıcı beklemekten vazgeçer.
Son olarak anda kalma halinin öneminden de bahsedilmeli diye düşünüyorum. Eğer sizi çok mağdur hissettiren bir olay olduysa bu olaya takılı kalmamaya çalışmalıyız. Sürekli bu olayı kafamızda döndürüp durursak bu psikoloji bizi kendi içine çeker. Anda kalmalıyız! Ne geçmişte ne de gelecekte!