
Yoganın ne olduğunu belki pek çok kez duydunuz. Çoğu kişi için yoga bir esneklik testi, hatta zaman zaman sıkıcı bir pratik gibi görünebilir. Oysa yoga, herkes için farklı bir deneyim sunar. Peki, yoga sizin için ne ifade ediyor? Her yıl 21 Haziran’da kutlanan Dünya Yoga Günü vesilesiyle yoga pratiğinin matın ötesindeki anlamını yeniden düşünmek istedim.
Yoga ile ilk karşılaşmam
“Yoga sizin için ne ifade ediyor?” sorusunu ilk kez duyduğumda, hemen bir cevap bulmam gerektiğini sanmıştım. Oysa henüz yoga eğitiminin ilk günündeydim. Sonuçta 200 saatlik bir eğitime başlama kararı almıştım ve bu sorunun cevabını biliyor olmam gerekiyormuş gibi hissediyordum. Hepimiz bir kağıda kendi tanımımızı yazdık. Tabii ki herkesin cevabı farklıydı. Çünkü doğru ya da yanlış yoktu. Hepimiz biriciksek, yoga da hepimiz için farklı bir anlam taşıyabilirdi.
Peki, yoga guruları nasıl tanımlıyor?
Patanjali’nin Yoga Sutraları şöyle başlar: “Yogaś citta-vṛtti-nirodhaḥ.” Yani: “Yoga, zihnin dalgalarının yavaşlamasıdır.” O iç ses hiçbir zaman tamamen susmayacak ama onu yavaşlatmak bizim elimizde.
B.K.S. Iyengar’a göre yoga; “bedeni, zihni ve ruhu bir araya getiren bir yoldur.” Kelimenin kökeni Sanskritçedeki “yuj” fiilidir: Birleştirmek. Yoga da ruh, beden ve zihnin birleşmesini, bütünlüğünü temsil eder. Pattabhi Jois ise şunu söyler: “Yoga anlatmakla değil, uygulamakla anlaşılır.” Yoga sadece matın üzerinde değil; hayatın içinde, her anın içinde yaşanır.
Benim için yoga ne demek?
Ben o gün kağıda tam olarak ne yazdığımı hatırlamıyorum ama yoga benim için her gün yeniden tanımlanıyor. Gelişerek, dönüşerek, her gün yeni bir form kazanarak. Yoga benim için içimdeki ışığı fark etmek, zaten sahip olduklarımı görebilmek ve onlara sahip çıkmak demek. Eforun içinde o küçük neşeyi yakalayabilmek, yapabildiklerime şükretmek, yapabileceklerimi gördükçe her defasında yeniden şaşırmak. İçimdeki gücü hissetmek, düştüğümde toparlanmak, başardığımda ise alçakgönüllü kalabilmek. Aynı anda hem güçlü hem kırılgan olabilmek… Bazen de sadece olabilmek.
Mat, benim için bir oyun alanı. Kaç dakika sürerse sürsün, dış dünyayı bırakıp kendime döndüğüm bir alan. Her seferinde başka bir parçamı bulduğum, yeniden tanıdığım bir yer. Ama yoga sadece matın üzerinde değil. Bir nefeste, içine dolan bir huzurda, farkında olduğun bir gülümsemede… Sevdiğin bir yemeği yerken ya da samimi bir sohbetin ortasında… Baktığın değil, kalbinle gördüğün her yerde.
Yoga pratiği, hayatın küçük bir simülasyonu
Yoga ile henüz tanışmamış olanlar için bazı mitler hala yaygın: “Yoga yapmak için esnek olmalıyım.” “Yoga stüdyosuna gidecek vaktim yok.” “Yoga çok yavaş, ben sıkılırım.” Ancak gerçek şu ki yoga herkes içindir.
Kökeni Hindistan’a dayanan, 5000 yıllık bir disiplin olan yoga; kusursuz bir beden ya da özel bir ortam aramaz. Özel bir sağlık sorunu olmayan herkes, her yaşta ve her bedende, kendi potansiyeliyle yoga yolculuğuna başlayabilir.
Bu süreçte karşılaşılan zorluklar hem fiziksel hem de duygusal olabilir. Matın üzerindeki deneyim, aslında hayatın küçük bir simülasyonudur. Zorlandığımız anlarda hayata nasıl tepki veriyorsak, yoga pratiğinde de benzer tepkiler veririz. İçimizden çıkan bir öfke, bir sabırsızlık ya da sadece içinde bulunduğumuz pozun geçici olduğunu kendimize hatırlatmak… Tüm bunlar hislere alan açmakla ve deneyimde kalmayı öğrenmekle ilgilidir.
Belki de bugün, başlamak için doğru gündür. Sizin için yoga ne ifade ediyorsa, oradan başlayın.
Matın üzerinde ya da hayatın içinde, karşımıza çıkanlara nasıl bir tavır aldığımızı, neler hissettiğimizi gözlemleyerek.
Namaste!