YAZAN: DR. EBRU ALPER

Menopoz dönemi (tıbbi terimle klimakterium), ilk adet düzensizliklerinden son adet dönemine kadar geçen uzun bir zaman dilimidir. Menopozun ne kadar süreceği kadından kadına değişim gösterir ve bireyseldir. Bu dönem yaklaşık 10 yıl sürer. Menopoz terimi aslında son adet kanamasına verilen isimdir. Çoğunlukla 45 ila 55 yaşları arasında olur. Bu dönemde cinsel isteğin azalmasıyla birlikte öz güven kaybı, ilişkide sorunlar ortaya çıkabilir ve bu durum oldukça zorlayabilir. Olası nedenler hormonal ve organik kaynaklı olabileceği gibi, psikolojik de olabilir. Önemli olan bedeninizi dinlemektir! Bu yazıda, menopoz ve cinsel yaşam etkileşimi hakkında detayları ve menopoz sonrası cinsel yaşamın yeniden keşfi için öneriler bulacaksınız.


Hormonal değişimlerin cinsel istek üzerindeki etkileri

Kadınlar menopozda, doğurganlık döneminin sonuna gelir. Bu, hormon seviyelerindeki bir değişiklikle tetiklenir. Adet döngüsünü yöneten östrojen ve progesteron hormonları giderek daha az üretilir. Aynı zamanda yumurtlama ve dolayısıyla adet kanamaları da seyrekleşir. Uzun vadede, özellikle testosteron olmak üzere, androjenik hormonlar da giderek daha az üretilir. Bu hormonal dengesizlik menopoz döneminin tipik şikayetlerine yol açar.

Cinsel dürtümüz büyük ölçüde hormonlar tarafından kontrol edilir. Kadınlarda hem kadın hem de erkek hormonları (androjenler) bu işlevi yerine getirir. Libido, yumurtlama döneminde en yüksek seviyededir çünkü sadece bu dönemde döllenme ve dolayısıyla üreme mümkündür. Menopoz dönemindeki gibi hormonal dalgalanmalar cinsel davranışları da etkiler.

Hormon seviyesindeki değişim son adet kanamasının ötesine kadar devam eder ve vücudun yeni duruma alışması biraz zaman alabilir.

Menopoz semptomlarının cinsel yaşama etkisi

Östrojen eksikliği nedeniyle genital bölgenin, özellikle iç dudaklar ve vajina cildinin kanlanması azalır. Bu durum dokuların incelmesine, kurumasına ve travmaya daha yatkın hale gelmesine neden olur, “acı” ve vajinal kuruluk şikayetlerini artırır. Bu da cinsel yaşamı doğrudan etkiler çünkü sorunsuz ve acısız bir cinsel ilişki için vajinanın ıslanması (medikal olarak lubrikasyon) gereklidir.

Menopoz dönemindeki hormonal değişimlerle birlikte mukozal yüzeyler ve dolayısıyla vajina da kurur. Bu, cinsel ilişkinin sorunlu hale gelmesine neden olabilir. Bu durumu önlemek için şu örneklerden faydalanılabilir: 

  • Ön sevişme süresini uzatın. Yüksek uyarılma, vajinanın daha fazla ıslanmasını sağlar.
  • Kayganlaştırıcı, yağ veya vajina kremleri kullanın. Ayrıca, laktik asit bakterileri içeren fitiller de bir seçenek olabilir. Bunları cinsel ilişkiden hemen önce değil, düzenli olarak kullanın. Laktik asit bakterileri sağlıklı bir vajinal flora için faydalıdır ve enfeksiyon riskini azaltır.

Menopoz sonrası cinsel yaşamın yeniden keşfi

Menopoz döneminde erotik fanteziler seyrekleşir ve cinsel ilgi genellikle azalır. Bu değişim bir ilişki için oldukça zorlayıcı olabilir. Partnerinizle nasıl hissettiğinizi paylaşın. Bu değişimler yaşlılıkta cinsel yaşamın sona erdiği anlamına gelmez. Aksine, yeni pozisyonlar ve pratikler cinsel yaşamınıza yeni bir soluk getirebilir. 

Cinsel oyuncaklar veya pornografi de cinsel yaşamınıza yeni bir yön verebilir. Hoşlandığınız ve kendinizi rahat hissettiğiniz şeyleri yapın, böylece menopoz döneminde de cinsel istek devam eder.

Stres ve duygusal yükler libidoyu olumsuz etkiler. Spor, yoga gibi aktivitelerle stresi azaltarak cinsel isteksizliğe karşı koyun. Aktif hareketle birçok şikayetin düzeldiğini göreceksiniz.

Sağlıklı bir yaşam tarzı, spor ve hareket ile rahatlama teknikleri, menopoz dönemindeki cinsel yaşama yardımcı olabilir. Homeopati ve akupunktur da şikayetlerinize ve cinsel isteksizliğe yardımcı olabilir.

Düzenli cinsel ilişki ve mastürbasyon, mukozanın elastik kalmasını sağlar. Yaratıcı ve yeniliklere açık olun, böylece cinsel istek yeniden canlanabilir.

Partneriniz de değişen durumdan etkilendiği için çiftler mutlaka açık iletişim kurmalı, ihtiyaçlarını ve beklentilerini paylaşmalıdır. Sakin, şefkat dolu romantik anlar cinsel isteği geri getirebilir.

Bazı durumlarda çift terapisi veya ciddi sorunlar için bir psikologla görüşmek yardımcı olabilir. Ayrıca, jinekoloğunuza danışmak veya destek gruplarında ve danışma merkezlerinde diğer insanlarla paylaşımda bulunmak da fayda sağlayabilir.



    Dr. Ebru Alper

    İstanbul Çapa Tıp Fakültesi Kadın Hastalıkları ve Doğum bölümünü 1994 yılında bitiren ve uzmanlığını Bakırköy Doğumevi, Kadın ve Çocuk Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesi yapan Dr. Ebru Alper, 2006‘da Üremeye Yardımcı Teknikler Eğitimi’ni tamamlayarak Tüp Bebek Sertifikası’nı aldı. 2011’de Cinsellik ve Cinsel Tedaviler eğitimini tamamladı 20 yıllık meslek yaşamında toplam...



    BLOOM SHOP