Motivasyonu kaybetmek ve hayata karşı durgunlaşmak kısır bir döngüdür ve genellikle nedenleri herkes için benzerdir. Üretkenliği düşüren, olumsuz bir ruh hali yaratan ve gelişimi engelleyen bu durumun üstesinden gelmek için motivasyonumuzun neden düştüğünün farkında olmamız gerekir. Peki motivasyon eksikliğinin nedenleri nelerdir? İşte yanıtı!

İlginizi çekebilir: 6 Adımda Hayallere Ulaşmak İçin Görsel Pano

Ne istediğini bilmemek

Kendi kendimize “Ben ne istiyorum?” sorusunu yönelttiğimiz zaman net ve tatmin edici bir cevap verememek pek çok kişi için zorlayıcı olabiliyor. Hayattan nasıl bir sonuç istediğimizi tam olarak bilmezken haliyle “Her şey planlandığı gibi giderse nasıl olur?” sorusunun cevabını da veremiyoruz. Detaylarını kesinleştirdiğimiz hayallerimiz olmadan motive olmak ve bu motivasyonu korumak için bir neden bulamıyoruz.

Hedefimizin ne olduğunu bilmemek odaklanamamamıza neden oluyor. Göremediğimiz bir hedefi vuramayız. Fiziksel, maddi, duygusal, ruhsal ve benzeri konularda hayattan ne istediğimizi kafamızda gerçekçi bir hale dönüştüremezsek odağımızı ve motivasyonumuzu kaybedebiliyoruz.

Fizyolojiyi kontrol edememek

Motivasyonunu kaybetmiş bir insanı hayal edin. Nasıl görünürdü? Duruşu, oturuşu, yürüyüşü, konuşması, mimikleri ve postürü nasıl olurdu? Şimdi de motive bir insan düşünün. O nasıl görünürdü?

Kafamızda canlandırdığımız “motive kişi”yi taklit ederek anında motivasyonumuzu yükseltebiliriz!

Hareketler motivasyonu yönetiyor. Dolayısıyla fizyolojimizi kontrol ederek motivasyonumuzu yükseltebiliriz. Bir hedefe ulaşmaya çalışırken ve bunun için motiveyken nasıl davrandığımızı taklit ederek beynimize motivasyon konusunda doğru mesajları yollayabiliriz.

Motivasyonsuzluğu kimliğin bir parçası yapmak

Kendimizi belirli şeylerle tanımlamak, yani motivasyonum yok, motive olmaya ihtiyacım var ve benzeri cümleler kurmak beynimizin bunu gerçeklik olarak kabul etmesine ve ona göre davranmaya başlamasına neden oluyor. Olumsuz öz konuşma olarak da adlandırılabilecek bu durumdan kurtulmak için kendi kendimizi nasıl tanımladığımıza dikkat etmemiz ve olumsuz kalıpları kırmamız gerekiyor.

Hata yaptıktan sonra “Çok aptalım!” cümlesini kuran bir insan gördünüz mü? İşte bu cümle “kimliğin bir parçası” yapmaya örnektir. Bu cümleyi kuran bir kişi kendini hatasıyla tanımlar. Bunun yerine “Aptalca bir hata yaptım!” demekse, davranış ve kişi arasındaki sınırı netçe çizer.

Yeterince yükseği hedeflememek

Hayallerimize sınır koymak motivasyonumuzu kaybediyor olmamızın bir diğer nedenidir. Hayallerimizi sınırlamak, onu gerçekleştirmek konusundaki potansiyel başarımızı da sınırlamak anlamına geliyor. Yani, “O kadar da başarılı olmaya ihtiyacım yok!” cümlesi hedeflerimizin aşağı çekilmesine neden oluyor. Bunun sonucu olarak da o hedefin bize getireceği tatmin azalıyor ve onu gerçekleştirmek için kendimizi motive edemiyoruz.

Yüksek hayaller kurmak, kendimizden olan beklentimizin de yükselmesi anlamına geliyor ve bu şekilde onları başarmaya çalışırken gelişmemizi sağlıyor. Yani çok büyük bir hedefi başaramamak küçük bir hedefi başarmaktan çok daha motive edici bir sonuç yaratıyor.

Bunalmak

Kaldırabileceğinizden daha fazla baskı ve stres altına girip “Yeter! Artık bunu yapmak istemiyorum!” dediniz mi?

Stres, baskı ve aşırı sorumluluklar gibi bunaltıcı durumlar motivasyonumuzun kaybolmasına neden oluyor. Ara vermek ve dinlenmek bir çözüm olarak görünse de motive kalmak için aksiyon gerekiyor. Yani aksiyon halinde kalarak hedeflerimizi baştan belirlemek, sorumluluklarımızı azaltmak ve tempomuzu düşürmek motivasyonumuzun yeniden yükselmesine yardımcı oluyor.

Ertelemek

Motivasyonu etkileyen en önemli konulardan bir diğeri ise yeterince net olmamak. Bir sonraki adımın ne olacağını tam olarak bilemediğimiz zaman ortaya çıkan belirsizlik durumu erteleme eğilimi göstermemize neden oluyor.

Hedefimizi “yapılacaklar listesi” haline çevirmek ve başarılabilir görevler koymak bir sonraki adımımızın ne olacağının netleşmesine yardımcı olur ve bu şekilde erteleme eğilimimizi kontrol altına alabiliriz.

İlginizi çekebilir: 10 Sayısı ile Daha Dengeli Bir Hayat



Sıla Bakır

1993 yılında doğan Sıla, lisans eğitimini 2017 yılında Bilkent Üniversitesi İletişim Tasarım Bölümü’nde tamamladı. Lisansüstü eğitimine devam etmeye karar vererek Politecnico di Milano’da Stratejik Tasarım Master’ı yapmaya başladı. Sağlıklı ve dengeli hayat tarzı konusundaki merakı sonucunda bol bol araştırma yapmakta, karşısında çıkan yeni fikirleri denemekten ve bunları paylaşmaktan büyük keyif...



BLOOM SHOP