Buda’ya göre yaşanan acıların pek çoğu kişinin kendisi tarafından oluşturuluyor. Eski Budist metinler bu durumu “kişinin var olduğu hal, kendi düşüncelerinin sonucundur” şeklinde açıklıyor ve kişinin kendi kendine zarar vermesine neden olan bu düşünceleri kontrol edebilmenin yollarını öneriyor. Bu yazılarda önerilen ve düşüncelerimiz üzerinde kontrol sahibi olmamızı sağlayan basit Budist kavramlar ile günlük hayatın zihnimizde yarattığı kaosu çözümlememiz mümkün oluyor. İşte günlük hayata bakış açınızı değiştirecek olan ve mutluluk vadeden Budist kavramlar!
Budizm felsefesine göre kişi, başına gelenler üzerinde kontrol sahibi olmasa da başına gelenler ile ilgili düşünceleri üzerinde kontrol sahibi.
Anatman: Ben kimliği ile vedalaşmak
Budizm’in bensizlik olarak açıkladığı bu kavram egolardan arınmak konusunda yol gösterici oluyor. Evrimsel psikolojiye göre içgüdülerimiz ve düşünce şeklimiz bizi, içinde bulunduğumuz karmaşık dünyada hayatta tutmak ve soyumuzun devamlılığını sağlamak üzere şekilleniyor. Fakat günümüzde çektiğimiz acıların pek çoğunun nedeni bizi hayatta tutan bu mekanizma, yani egomuz olarak karşımıza çıkıyor.
Budizm ve ego bu nedenle sürekli olarak çatışıyor. Ego bizi “daha fazlası” için ikna etmeye çalışırken “ben” duygusu ve sabit kimliğimiz beliriyor. Fakat Budizm için her şey sürekli olarak değişiyor. Ego, bize sabit bir kimlik vermeye çalışarak bu süreksizlik halini reddetse de biz, dün, bugün ve yarın aynı insan olmuyoruz. Süreksizlik halini benimsedikten sonra günlük endişelerimizin aslında egomuzun değişimi reddeden hali olduğunu görebiliyoruz.
Prajna: Sezgisel olmak
Prajnanın temel mesajı hayatı ve içinde yaşadığımız dünyayı olduğu gibi, doğru bir şekilde anlamak ve işleyişi anlamlandırmak olarak açıklanıyor. Sezgilerimizi ve hislerimizi kullanmamız tembihleniyor. Bu şekilde gerçekten önemli olan şeylerin farkına varmak ve gereksiz acıları gözardı edebilmek mümkün oluyor.
Budizm’de bilgelik farklı aşamalardan oluşuyor. İlk aşama dinlemek, çalışmak ve öğrenmek; ikinci aşama, ilk aşamada öğrenilenlerin üzerine düşünülmesi ve çıkarım yapmak; son aşamaya gelindiği zaman da aydınlanma gerçekleşiyor. Fakat Budizm’deki gerçek bilgeliğe ulaşmak için öğrenilenleri hayata geçirmek ve günlük yaşantının bir parçası haline getirmek gerekiyor.
Shila: Erdemli ve adil olmak
Hayat seçimlerle doludur. Gün içinde karşımıza sayısız opsiyon çıkıyor. Bazıları daha avantajlı olurken bazıları da etik olarak daha doğru oluyor.
Günümüz hayatı ve egomuz bizi kolektiften ayırarak ben merkezli olmaya, dolayısıyla da etik olan seçeneklere değil, avantajlı olan seçeneklere yönlenmeye itiyor. Shila kavramı ise etik davranışlarda bulunmamızı ve hayatımızda daima erdemli olmamızı tembihliyor. Böylece seçimlerimiz çok daha kolay bir şekilde sonuçlanıyor.
Karuna: Merhamet etmek
Budist inanışına göre bu dünyada mutlu yaşamanın anahtarı olan merhamet duygusu, karşımızdaki insanların kim olduğu fark etmeksizin onların çektiği acı konusunda duyarlı olmamız gerektiğini söylüyor. Yani bizi empati yapmaya davet ediyor. Kendimizi çevremizden ayrıştırmamamız, etrafımızda olan biteni fark etmemiz, sorumluluk almamız ve üzerimize düşen görevleri yerine getirmemiz konusunda bir yol çiziyor. Aslında erişilmesi istenen zihin yapısı başkalarının acılarına da son vermeyi istemek.
Bu noktada ikinci bir kavram olan metta devreye giriyor. Bunun anlamı ise karşıdaki kişinin de mutluluğunu istemek!