Öz sevgi bir günde oluşmuyor. Her gün sadece kendi iyiliğimiz için yaptığımız küçük aksiyonlar, kendimize aynı arkadaşımıza yaklaşır gibi şefkatli davrandığımız anlar zaman içinde birikerek öz sevgimizi geliştiriyor. Öz sevgi bazı şanslı kişilerin kendiliğinden sahip olduğu bir ayrıcalık değil, düzen ve tekrar isteyen bir öz pratik haline dönüşüyor. Peki ya kendimiz için doğru olanı bilip yine de onu yapamadığımız anlarda? Sıkışıp kaldığımız, tereddüt ettiğimiz, kendimizi layık veya yeterli görmediğimiz zamanlarda, zihnimizi saran tüm olumsuz düşüncelerin aksine nasıl kendimiz için doğru kararı verebilir, aksiyona geçebilir, tepki gösterebiliriz? Sevgiyi, ilgiyi, başarıyı hak ettiğimize kendimizi nasıl ikna edebiliriz? Olumsuz düşünce kalıplarımızı somut, fiziksel aksiyonlarla, sağlıklı yeni alışkanlıklarla kırarak. Peki nasıl? Motivasyon konuşmaları ve kitapları ile dünya çapında ün kazanmış Mel Robbins, Mark Hyman ile bir araya geliyor ve olumsuz düşünce kalıpları nedir, neden oluşur, nasıl kırılabilir ve yerine nasıl öz sevgi doldurulabilir konularını pratik tavsiyeler ile aydınlatıyor.
Mel Robbins kimdir?
Amerikalı motivasyon konuşmacısı, yazar ve podcast sunucusu olan Mel Robbins, pek çok kez en çok satanlar listesine girmiş kitapları 5 Saniye Kuralı ve Hayata Meydan Okumak için Çak Bi Beşlik! ile tanınıyor. TEDx konuşması “Kendinize İhanet Etmeyi Nasıl Bırakabilirsiniz?” 38 milyon kere izlenmiş olan Robbins hayatımızı istediğimiz yönde nasıl değiştirebileceğimizi, yaşama karşı motivasyonumuzu nasıl yüksek tutabileceğimizi pratik ve bilimsel verilerle desteklediği önerilerle anlatıyor.
Bu kez Fonksiyonel Tıp Doktoru Mark Hyman’ın podcasti The Doctor’s Farmacy’e konuşmacı olarak katılan Robbins hepimizin ortak sorunu olan olumsuz düşünce kalıplarını nasıl kırabileceğimizi ve öz sevgimizi nasıl geliştirebileceğimizi anlatıyor.
Olumsuz düşünce kalıpları nedir?
İç sesinizi bir mikrofona bağlayıp dış dünyaya yansıtsak sizce arkadaşınız olur muydu? Birçoğumuz için bu sorunun cevabı net bir hayır olur. Çünkü iç seslerimiz, dışarıya yansıttığımız destekleyici, anlayışlı, tatlı sesin aksine oldukça eleştirel, negatif ve aşağı çekicidir. Peki, neden en yakın olduğumuz kişiye, yani kendimize dışarıya yansıttığımız bu sesi fazla görüyoruz?
Olumsuz düşünce kalıpları birçoğumuz için şu şekilde ilerliyor: “Ben yeterli değilim, sevgiyi hak etmiyorum, ben yanlışım, farklıyım, hatalıyım, benim değişmem lazım…” Birçoğumuz olumsuz düşünce kalıplarının temel bir kötü düşünceden kaynaklandığını, daha sonra da fazla düşünme eğilimimizle sarmallaştığını düşünüyoruz. Robbins’e göre olumsuz düşüncelerimizin kaynağında bir düşünce değil, bir duygu yatıyor. Yaşadığımız bir olaydan ötürü stres, endişe, korku hissediyor, bunu da hemen zihnimizde geçmiş travmalarımızla ilişkilendiriyoruz. Daha sonra da olumsuz düşünce kalıplarımız ve kök inançlarımız zihnimizde yankılanmaya, durumlara nasıl tepki vereceğimizi kontrol etmeye başlıyor. Sonucunda aldığımız tüm yanlış kararlar veya eylemsizliğimizse tamamen reaktif – sempatik sinir sistemi uyarılmış bir fizyolojik halden hareket ettiğimiz için yaşanıyor. Tetiklenen bir insan için hayattaki her şey kocaman bir sorun haline dönüşebiliyor.
Olumsuz düşünce kalıpları neden kaynaklanıyor?
Özümüzde hepimiz sevgi dolu, meraklı, öz güvenli, çevresindeki kişilerin fikirlerini önemsemeden kendi istediğimiz şeyleri yapan bireyler olarak doğuyoruz. Büyürkense bu özümüz yaşadığımız olumsuz deneyimler, negatif çevresel etmenlerle bastırılıyor. İçinde büyüdüğümüz atmosferin gerektirdikleri çerçevesinde kendimizi şekillendirmeye başlıyoruz. Birincil bakım verenlerin bizim o anda istediğimiz, ihtiyaç duyduğumuz ilgiyi ve sevgiyi hangi sebepten olursa olsun veremeyişi, kendimizi onlar için değiştirmemize yol açıyor. Başkalarının fikirleri kendimizle ilgili olan düşüncelerimizin yerini alıyor. Daha sonra sıra okula, sosyal çevrelerimize geçiyor. Her olumsuz deneyimimizle de zihnimiz çoğu zaman doğru olan “Başkalarında bir problem var!”dan oldukça tehlikeli “Bende bir problem olmalı!” düşüncesine alışıyor. Olumsuz inançlar edinmeye başlıyor; “Buraya ait değilim, beni sevmiyorlar, ben herkesten farklıyım, duyduğum eleştirileri hak ediyorum.” cümlelerine zihnimizde yer edindiriyoruz.
Olumsuz düşünce kalıpları nasıl kırılabilir?
Hepimiz neyi düşünmek istediğimizi bilinçli olarak seçebiliriz. Olumsuz düşünce kalıpları da bu inançla kırılabiliyor. Robbins’e göre zihnimizi değiştirmenin yolu aynı bedensel sağlığımıza yaptığımız gibi dışarıdan içeriye, somut ve proaktif adımlarla yapılabiliyor. İçsel çalışma olarak düşündüğümüz metotlar; terapi ve günlük tutma gibi aslında düşüncelerimizi zihnimizden çıkarıp gözümüzle baktığımız, kulağımızla duyduğumuz somut bir şeye çevirmemiz, dış dünyamızda değiştirip yeniden içimize çekmemizle gerçekleşiyor. Kısaca zihnimiz ancak zihnimizden dışarıya çıkıp objektif olarak gözlemlenebildiği zaman olumlu bir yöne çekilebiliyor. Beyin değişmek için olumlu düşüncelere değil, olumlu davranışlara ihtiyaç duyuyor. Hissetmediği, deneyimlemediği şeyin de iyi olduğuna inanmıyor.
Tüm düşüncelerimiz, hatta bedenimiz bile bizi alıştığımız negatif yere çekmeye, hareketsizliğe itmeye çalışırken olumlu davranabilmek için Robbins kendisinin çıkardığı 5 Saniye Kuralı’nı öneriyor.
5 Saniye Kuralı
Ne yapmamız gerektiğini bildiğimiz fakat içimizde endişenin, korkunun, geçmiş travmaların yükseldiğini hissettiğimiz o anlık tereddüt anlarında 5 saniye içerisinde fiziksel olarak hareket etmemiz gerekiyor. Yoksa yaralı bilinçaltımızın ele geçireceği anlık tereddüt eylemsizliğe yol açıyor.
Bir toplantı sırasında aklınıza paylaşmak istediğiniz güzel bir fikir geliyor ama aptalca olduğunun düşünülmesinden korktuğunuz için tereddüt ediyorsunuz. 5 saniye içinde hareket etmezseniz asla o fikri paylaşamayabilirsiniz. Robbins’e göre 5 Saniye Kuralı her olumlu, “konfor alanı” dışında davranışa girmeden önce işe yarıyor: Egzersize başlamak, bağımlılıklardan uzaklaşmak, zor ama gerekli konuşmalar yapmak, duygularımızı açıklamak… 5’ten geriye sarıp fiziksel olarak hareket etmek doğru olanı yapmamızı kolaylaştırıyor!
Bilimsel olarak da limbik sistemden kopan sempatik sinir sistem aktivasyonunu yeniden prefrontal kortekse; bilinç haline bağlayabildiği görülen bu kural, tetiklenmiş halde değil, düşünebilir halde aksiyona geçebilmemizi sağlıyor.
Öz sevgi geliştirmenin şaşırtıcı yolları
Robbins’e göre öz sevginin en basit anlatımı kendimize, aynı sevdiğimiz birine baktığımız şekilde bakmak. Bunun için de bir öz sevgi yoluna çıkmamız değil kendimize; evimize dönüş yoluna çıkmamız gerekiyor. Olumsuz düşünce kalıplarını kırmak da öz sevgi geliştirmenin ilk adımını oluşturuyor. Robbins olumsuz düşünce kalıplarımızın yerini öz sevgi ile doldurabilmemiz için aşağıdaki kolay ama bilimsel verilerle desteklenen önerileri veriyor!
- Çevrenizdeki düzenleri, tekrarları, rastlantıları çok iyi şekilde fark edebilen ve siz farkında olmadan bile dikkatinizi verdiğiniz unsurlara karşı sürekli bir takip içinde olan zihninizi doğru şekilde yönlendirin: “Bana ne kadar çok arkadaşım olduğunu göster!”, “Bana ne kadar çok sevildiğimi kanıtla!”
- Hayattan ne istediğinizi, ideal bir partnerde ne aradığınızı düşünün, bir kağıda yazın. Daha sonra yazdığınız her özelliği önce kendiniz olun.
- “Bir insana onu sevdiğinizi göstermek için ne yapardınız?” Bu sorunun cevabını bir kağıda yazın. Yazdığınız tüm adımları kendinize uygulayın.
- Tereddüt anlarında, ilk adımı atmadan önce 5 Saniye Kuralı‘nı uygulayın. Doğru olduğunu bildiğiniz aksiyonu daha kolay yapacaksınız.
- Olumsuz duygu ve düşüncelerinizin içinden çıkamıyorsanız, içinde bulunduğunuz fiziksel alanı değiştirin. Yüyürüşe, koşuya, tatile çıkın!
- Uyandıktan, dişlerinizi fırçaladıktan sonra biraz durun ve kendinize aynada bakın. Daha sonra yansımanızla el çakışın! Bu basit ve saçma (!) davranış alışkanlığa dönüştüğü zaman kendinizi bir düşman değil, bir takım arkadaşı olarak görmenize yetecek!