RÖPORTAJ: BAŞAK BİNGÜLER

Üreme sistemimizin doğal bir biyolojik süreci olan regl dönemi, ülkemizde ve dünyanın pek çok yerinde bahsetmekten kaçınılan bir konu olmaya devam ediyor. Ancak değişimin konuşarak başlayacağını düşünenlerdenim. İnanır mısınız? Türk Dil Kurumu sözlüğünde “konuşmak” kelimesinin tam on dört tane anlamı var ama “regl” kelimesi yok. Bu kelimenin izini sürmek için Biyoloji Terimleri Sözlüğü’ne kadar ulaşmanız gerekiyor. Sözlüğümüz bu dönemi “aybaşı” kelimesiyle açıklıyor: “Belirli yaşlar arasında kadınların ayda bir döl yatağından kan gelmesi durumu; ay hâli, âdet.” Bu kadar zengin anlamlar yüklediğimiz “konuşma” eylemini her konuda aktif kullanabiliyor muyuz sizce? Peki, siz regl döneminizden bahsederken “hastalandım” diyor musunuz? Belli bir yaşa kadar bu benim normalimdi çünkü çevremdeki tüm kadınlar bu şekilde ifade ediyordu. Bir de “hasta” kelimesinin anlamına bakalım o halde: Hastalık, kaza veya yaralanma dolayısıyla fizik veya ruh sağlığı bozulmuş ve tedavi edilmesi gereken insan, hayvan veya organ. Kullandığımız kelime seçimleri, kelimeleri söylerken fısıldamayı tercih etmemiz, kelimelere yüklediğimiz duygular regl dönemini utanılacak bir durumdaymışız gibi yaşamamıza neden oldu mu? Evet, bu konuyu konuşmamız gerektiği açık ama önce tabularımızı yıkarak benzer tabularla yeni çocuklar yetişmemesini sağlamayı çok önemsiyorum. Değişim önce dilde başlıyor. Henüz 6 yaşında bir kız çocuğu annesi olarak doğru zaman geldiğinde kızımın sorularına zihnimdeki toplumsal yargılardan arınmış yanıtlar vermek istiyorum. Bedenini tanıyan, dinleyen, anlamaya çalışan ve bedeninden utanmayan kız çocuklarına rehberlik edebilmek için öncelikle konuşmanın önündeki engelleri, kelimelere yüklediğimiz anlamları kaldırmamız gerektiğine inanıyorum. 


Regl olma süreci hakkında bilgi akışını oluşturmak ve konuşmak kadar, regl bakımına dair güvenli alanlar sağlamak ve menstrüel ürünlerin erişilebilirliğini mümkün kılmak da önemli elbette. Her şeyden önce bu bir insan hakları sorunu. İşte tüm bu duygularım, düşüncelerim ve “Ne yapabilirim?” sorusuyla bir dizi araştırma yaptım. Eriştiğim kaynaklar beni 2016 yılından beri ülkemizde regl yoksulluğu ve tabusu konularında saha araştırmaları ve yardımlar yapan Konuşmamız Gerek Derneği’ne götürdü. Derneğin eş kurucusu ve insan hakları hukukçusu Dr. İlayda Eskitaşçıoğlu, ülkemizde ve dünyada regl meselesinin nasıl ele alındığı, regl yoksulluğu ve tabusuyla mücadele etmek için yapabileceklerimiz, regl dönemi yaklaşan çocuklarla nasıl iletişim kurabileceğimiz konusunda sorularımı yanıtladı. Evet, konuşmamız gerek. Hadi başlayalım!

Konuşmamız Gerek Derneği olarak Türkiye’de regl yoksulluğu ve deneyimleri konusunda veri araştırmaları yapıyor ve bu alanda farkındalık oluşturmak üzerine çalışmalar gerçekleştiriyorsunuz. Bu zamana kadarki araştırmalarınız doğrultusunda ülkemizin bu konuya genel yaklaşımı hakkında neler söyleyebilirsiniz? Sizce toplumumuzda regl dönemi hakkında yaygın olan tabu ve yanlışlar neler? 

Çok teşekkür ederim, Live to Bloom’a konuk olmak gerçekten çok kıymetli. Biz regl yoksulluğu ve tabusuyla mücadelemizin temeline, ilk adım olarak konuşmayı alıyoruz. Birlikte konuşabildiğimiz için bizlere alan açtığınız için çok teşekkür ederiz. Öncelikle bizim mücadelesini ettiğimiz bu kavramlar neler, çok kısaca açıklamak isterim. Don Kişot gibi yel değirmenlerine karşı mücadele etmiyoruz, çok somut, regl olanların hayatının tam merkezinde yer alan bir insan hakları sorununu kendimize mesele edindik. Regl yoksulluğu, regl olan kişilerin bu dönemde kendilerine bakım vermelerini kolaylaştıran hijyenik ped, tampon gibi menstrüel ürünlere ve temiz su, çöp kutusu, temiz, güvenli bir tuvalet (veya oda) gibi temel ihtiyaçlara erişememe sorunu demektir. Regl tabusu ise, regl olmanın ve regl yoksulluğunun konuşulmaması ve saklanması gereken ayıp, kirli, gizli bir konu olarak görüldüğü sosyal bir normdur.

Türkiye’de ilk defa gerçekleştirdiğimiz Regl Yoksulluğu Araştırması erişimin kırılganlığı ve güvencesizliği konusunda çok çarpıcı sonuçlar ortaya koydu: Katılımcıların %73,6’sı değişen yoğunlukta da olsa menstrüel ürünlere erişimde zorlandığını beyan etti. Yine katılımcıların 5’te 1’i, her zaman sabun ve temiz su gibi regl bakımında kritik öneme sahip iki ürüne erişemediklerini paylaştı. 

Regl yoksulluğu ve tabusu, menstrüel ürünlere ve regl bakımı için gereken diğer imkanlara, temiz ve güvenli alanlara, doğru bilgiye erişememek nedeniyle başta vajinal enfeksiyonlar olmak üzere ciddi fiziksel sağlık sorunlarına, beden algısı ve kimliğine ilişkin, tabu kültürünün baskısından kaynaklanan psikolojik sorunlara neden olabilir. Gelenekselleşmiş toplumsal cinsiyet rollerini pekiştirerek, çocukların bedenleri ile olumsuz ilişkiler kurmasına, kendi bedenlerine yabancılaşmasına yol açabilir ve en önemlisi toplumsal cinsiyete dayalı ayrımcılığı pekiştirerek regl olan kişilerin eğitim, iş ve sosyal haklarının ellerinden alınmasına neden olabilir.

Konuşmamız Gerek Derneği olarak bu konuda toplumsal farkındalık yaratmak için nasıl çalışmalar yapıyorsunuz? Özellikle kız çocuklarının regl yoksulluğu ve tabusuyla ilgili uygun koşullara erişmeleri için geliştirdiğiniz projelerden bahsedebilir misiniz? 

Elbette, seve seve. Konuşmamız Gerek Derneği olarak 2016 yılından beri regl yoksulluğu ve tabusuyla mücadele ediyoruz. Öncelikli hedef kitlemiz, mevsimlik tarım işçileri, göçmen ve mülteciler, köy okullarına giden çocuklar, afetler ve insani krizlerden etkilenenler. Misyonumuz, regl ürünlerinin herkes için erişilebilir olmasını sağlamak, kapsamlı regl farkındalığı eğitimini ulusal müfredata entegre etmek ve regl yoksulluğunu etkili bir şekilde ele almak için gereken anlamlı veriler toplayarak regl sağlığında kapsamlı bir dönüşümün gerçekleşmesine yol açmak. 

Bunun için üç dönüştürücü program yürütüyoruz. İlki yerel sivil toplum kuruluşlarıyla iş birliği yaparak ülke genelinde regl farkındalığı eğitmenlerini eğittiğimiz, bu eğitmenlerin kullanımı için kapsamlı modüller hazırladığımız, 28 Mayıs’ta Türkiye’nin ilk Menstrual Hijyen Günü’nü düzenlediğimiz, ülke genelinde 19 genç lideri seçerek “Menstrual Elçiler” programını başlattığımız ve Türkiye’de iki yılda bir regl yoksulluğu araştırması yayımladığımız Regl Farkındalık Programı. İkincisi tuvalet kağıdı erişimi gibi kamuya açık alanlarda regl ürünlerinin erişilebilirliği konusunda farkındalık yarattığımız, belediyeler, kahve dükkanları, kuaför salonları, restoranlar ve ulaşım terminalleriyle iş birliği yaptığımız ve ülke genelinde regl dostu tuvaletler için prototipler oluşturduğumuz Regl Dostu Yaşam Tarzı Programı. Üçüncüsü ise Konuşmamız Gerek Derneği’nin erişimini genişletmek için dijital bir iletişim çözümü geliştirdiğimiz, bağış sistemimizi regl bakım kitleri için otomatikleştirdiğimiz, Türkçe ve Arapça olarak güvenilir regl bakım içerikleri dağıttığımız, genç kızları ve kadınları desteklemek için depremden etkilenen bölgelerde sürekli saha ziyaretleri gerçekleştirdiğimiz Saha Ziyaretleri & Regl Bakım Ürünleri Dağıtımı Programı.

Saha çalışmaları düzenliyor, menstrüel bakım kitleri ulaştırıyor, kadın çemberleri ve ergen oturumları düzenliyoruz. Fakat şunu çok iyi biliyoruz: bir mevsimlik tarım işçisi aileye bir hasat mevsimi boyunca yetecek menstrüel hijyen ürünü ulaştırmamız, sonraki hasat mevsiminde yeniden regl yoksulluğu deneyimlemelerinin önüne geçemiyor. Bunun için, hak temelli savunuculuk çalışmaları yapıyor, regl odaklı ihtiyaçları ve hak taleplerini kamusal alanda görünür kılıyor, bu alanda politikaların üretilmesine katkı sunuyoruz. Elbette bütün bunları yaparken çalışmalarımızı bilimsel verilere ve literatüre dayandırıyor, veri topluyor, araştırma raporları yayımlıyoruz. Sosyal medyada regl deneyimlerini görünür kılacak içerikler, bilgilendirici kaynaklar üretiyoruz. 

Ülkemiz haricindeki pek çok kültürde de regl olan kız çocukları farklı toplumsal normlara tabi tutuluyor ve cinsiyet eşitsizliğine maruz kalabiliyor. Sizce dünya genelinde bu konuya bakış açısı ne durumda? 

Regl yoksulluğu ve tabusu kesinlikle Türkiye’ye özgü bir problem değil, bütün dünyada deneyimlenen bir insan hakları sorunu. Örneğin Doğu Avrupa’da, Balkanlar’da ve Orta Doğu’da (aynı zamanda Anadolu’da da) uygulanan, ilk defa regl olan çocuğa tokat atma gibi zararlı uygulamalar, regl tabusunun somut örneklerindendir. Benzer şekilde, Nepal ve çevresinde, 2005 yılında yasaklandığı halde bazı bölgelerde uygulanmaya devam eden “chhaupadi” isimli zararlı pratiğe göre, regl dönemindeki bireylerin bir tür lanet altında olduğuna inanılıyor ve bu dönemde toplumsal hayata katılmalarına, evlerine girmelerine izin verilmeyerek köylerden uzakta mağara ve ahırlarda veya bu amaç için yapılmış basit kulübelerde yaşamaları bekleniyor. Regl demek yerine kod adları uydurmak, pek çok dilde söz konusu.

Bu pratiklere rağmen, çok karamsar bir tablo çizmek de doğru olmaz. Menstrüel adalet aktivizmi alanında çok umut verici gelişmeler var ve bu alandaki öncü adımlar, Afrika ve Güneydoğu Asya ülkelerinden geliyor. Menstrüel ürünlerin adaletsiz vergilendirilmesine karşı ilk adım, dünyada menstrüel ürünlerin temel ihtiyaç olduğunu yasal düzenlemelerinde açıkça ifade ederek bu ürünlerden alınan katma değer vergisini 2004 yılında tamamen kaldıran Kenya tarafından atılmıştır.

Bunu, uzun yıllar kadın milletvekillerinin çabaları ve çok sayıda imzanın toplandığı kampanyalar sonucu 2015 yılında federal vergileri kaldıran Kanada ve 2018 yılında ise Avustralya, Hindistan ve Malezya izledi. Avrupa Komisyonu’nun 2018 yılında katma değer vergileri üzerinde daha fazla esneklik sağlayan teklifi üzerine (dönemin) AB üye devletlerinden Birleşik Krallık, Fransa, Hollanda, Lüksemburg ve İspanya vergileri düşürdü. Kolombiya Anayasa Mahkemesi, 2018 yılında bir emsal kararla menstrüel ürünlerden alınan %5 katma değer vergisini Kolombiya Anayasası’nda bulunan ayrımcılık yasağına aykırı buldu.

Darısı başımıza diyelim o halde! Biraz da bu konudaki iletişim dilimizden konuşalım mı? Toplumsal gelişim toplumun en küçük birimi olan aileden başlar denir. Bu alandaki geniş çaplı saha çalışmalarınıza dayanarak sizce ergenlik dönemine yeni girecek çocuklara regl olma süreci nasıl açıklanmalı? Bu doğal değişimi çocukların anlamalarını sağlarken aileler toplumsal ön yargılara karşı nasıl bir tavır almalı?

Her şeyden önce regl deneyimini olduğu gibi paylaşmak önemli. “Regl” veya “menstrüasyon” kolay bir kelime olmayabilir, varsın “adet” diyelim. Ancak regl deneyimi için uydurulan evrensel kod adlarına hiç gerek yok. Ayşe tatile çıkmıyor, kimsenin halası ziyarete gelmiyor, kırmızı alarm da verilmedi. En önemlisi “hasta” değiliz, sadece regl olduk. Regl deneyimini hastalıkla özdeşleştirmenin önüne geçmek önemli. Bu çok doğal, biyolojik bir büyüme ve gelişme göstergesi.

Çocukların regl deneyimlerine dair sorularını sorabilecekleri veya yolunda gitmediğini düşündüğü bir konuda bunu açıkça ailesiyle ya da sağlık görevlileriyle paylaşabileceği bir ortam kurulabilir, bedenlerini dinleyip döngülerinin kaydını tutabilmeleri için erkenden alışkanlık geliştirmelerine destek olunabilir. Bu yalnızca kız çocuklarının, sadece annelerle konuştuğu bir konu olmamalı. 

Aile ortamının yanı sıra ergenliğe giren çocukların en çok vakit geçirdikleri bir diğer alan ise okullar. Okul ve spor okulu gibi sosyal alanlarda regl olan kız çocuklarının uygun koşullarda süreci deneyimleyebilmeleri için eğitmenler nasıl bir ortam yaratmalı?

Kesinlikle, okullar ilk regl deneyimini yaşayan çocukların en çok vakit geçirdiği kamusal alanlar. Okullar, çocukların regl bakımı ihtiyaçlarına uygun hale getirilmeli. Hepimiz çok da temiz olmayan bir okul tuvaletinde hiçbir yere değmemeye çalışarak ped değiştirmeye çalışmanın zorluğunu, olmadık bir ders veya sınavın ortasında başlayan regl ağrısını deneyimlemişizdir. Bu deneyimi dönüştürmek mümkün. Okulların regl bakım ihtiyaçlarına uygun alanlara dönüştürülmesi, regl bakımı için temiz tuvaletlerin ve temiz suyun, farklı çeşitlerde regl bakım ürünlerinin ücretsiz şekilde erişilebilir olarak bulunması gerekli.

Bununla birlikte Milli Eğitim Bakanlığı müfredatına kapsamlı cinsellik eğitimi ile birlikte regl odaklı eğitim mutlaka dahil edilmeli. Müfredatta teknik, biyolojik bir dille üreme sistemi anlatılıyor ancak regl bakımı nasıl verilebilir, kullanılan bir regl bakım ürünü çöpe nasıl atılmalıdır, regl döngüsü nasıl takip edilebilir gibi bilgilere erişim yok. Aileler ve okullardaki eğitimciler bu alanda kapsamlı bilgi ve destek sunmadan çocukları diğer tarafın hazırlamasını bekliyor. Ancak regl deneyimleri ve regl olan bedenleri hakkında açık ve doğru bilgiye erişimden mahrum olan, günün sonunda çocuklar oluyor. Eğitimcilere sınıfların ve okulların regl dostu hale getirilmesi için idarelere talepte bulunmak, öğrencilerin deneyimlerine yargısız ve güvenli bir alan oluşturmak gibi konularda önemli bir görev düşüyor.

Regl dönemiyle ilgili çocuklara bilgi verirken hangi yaşta, hangi bilgilerin paylaşılması gerektiğini düşünüyorsunuz? Bu bilgilerin zamana yayılarak verilmesi çocukların süreci sağlıklı bir şekilde anlamalarına nasıl yardımcı olabilir? Sizce bu süreçte hijyenik ürün kullanımı ve beden sağlığı konusunda nelere dikkat etmeli ve nasıl bir dil kullanmalı? 

Literatür ve güncel istatistikler menarş (ilk regl) yaşının 8-9 civarına indiğini gösteriyor. Çocuklar 8 yaşından itibaren ve mümkünse henüz regl olmadan bu konuda bilgilendirilmeli ki ilk defa regl olduğunda utanç, korku veya panik yaşamadan ne yapabileceklerini bilsinler, bilgiyle donanmış olsunlar ve güvende hissetsinler. Bir başka önemli konu, yalnızca kız çocuklar ile değil, bütün çocuklarla bu konuda konuşmak.

Regl tabusu, aslında “o konuşma” için oğlan çocuklarının sınıftan çıkarıldığı an başlıyor, kodlanıyor. Regl olmayanların da bu konuda bilgilenmesi, sınıf arkadaşlarının, kardeşlerinin, hayatlarında regl olan insanların deneyimlerini anlaması, kafa karışıklığının ve akran zorbalığının önlenmesi için çok önemli. Tam da bu noktada, Tabukamu iş birliğinden bahsetmek isterim. Oluşturulan dijital platform aracılığıyla 8 yaş üstü çocuklar ve gençler için temel bilgileri içeren soruların nasıl yanıtlanabileceği yönünde yol gösterici kaynaklara bütün okurlar ve takipçiler ücretsiz erişebilir. Açık bir dil kullanmak, menstrüel bakım ürünlerini açıp uygulamalı olarak kullanımını göstererek ilerlemek, bunun doğal bir büyüme ve gelişim belirtisi olduğunu, “hastalık” olmadığını vurgulamak dikkat edilmesi gereken alanlar.     

6 Şubat 2023 depremlerinden beri deprem bölgesinde yoğun şekilde çalışıyorsunuz. Afet sonrası regl bakım ihtiyaçlarına dair gözlemleriniz, varsa alandan çalışmalarınız hakkında biraz bilgi verebilir misiniz?

6 Şubat depreminden itibaren Hatay, Kahramanmaraş ve Adana çevresine yoğunlaşmak üzere deprem bölgesinde yoğun şekilde çalıştık, saha çalışmaları düzenledik, regl olan her bir kişiye en az 2 ay yetebilecek kapsamlı menstrüel bakım kitleri ulaştırdık. Kadın çemberleri ve ergen oturumları düzenledik. Adana’da bu sene açtığımız temsilcilik ofisi ve depomuzla alanda varlığımızı, etkimizi sürdürüyoruz. Yerel derneklere eğitici eğitimleri vererek regl odaklı destek pratiklerini kendilerinin sürdürebilmesini sağlıyoruz. Ayrıca ne yazık ki bunun yaşadığımız son doğal afet olmadığını biliyoruz. Çoklu krizler ve afet çağında, Türkiye’de gelecek afetlere hazırlık için regl bakım ihtiyaçlarını gözeten hazırlık planları ve stratejiler oluşturulması için savunuculuk yapıyoruz.

Afet sonrası regl bakım ihtiyaçlarına yönelik pek çok kaynak oluşturduk ve farklı dillere çevirdik. Bunlardan Afet Sonrası Regl Hijyeni Rehberi, en güncel kaynaklarımızdan biri. 20 Kasım 2024’te lansmanını yaptığımız kapsamlı rehberi STK’lar, belediyeler, insani yardım kuruluşları ve afet müdahale ekipleri için Rayka Kumru danışmanlık iş birliğiyle Oya Çitçi ve ekibinin tasarım desteğiyle hazırladık. Afet durumlarında regl sağlığı ve regl hijyen ihtiyaçlarına yönelik en iyi uygulamaları ve stratejileri içeren Afet Sonrası Hijyen Rehberi’nde, 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremlerinden sonraki süreçte gördüklerimize ve beklenen Marmara Bölgesi depremi ile olası afetlere nasıl hazırlanabileceğimize dair pratik bilgiler yer alıyor.

Ayrıca bu konudaki mesajlarımızı, taleplerimizi, dikkat edilmesi gereken konuları içeren bir dijital kampanya serisi de hazırladık. Rehberi ve dijital kampanya içeriklerimizi bütün kişi ve kurumlar web sitemiz üzerinden inceleyebilir, kendi afet müdahale planlarına dahil edebilir, eğitim materyalleri olarak faydalanabilir ve diledikleri şekilde basıp yaygınlaştırabilir. 

Konuşmamız Gerek Derneği’ne destek olmak isteyenler için bir eylem çağrınız var mı? 

Konuşmamız Gerek Derneği olarak regl yoksulluğu ve tabusuyla mücadelemize gönüllü olarak ve ayni (menstrüel bakım ürünleri) veya finansal bağışta bulunarak her zaman destek olabilirsiniz. 6 Şubat depremlerinin ikinci yıldönümüne yaklaşırken, bölgede iyileşme ve toparlanma süreci hala devam ediyor. Sahadaki varlığımızı sürdürmemiz kritik bir önem taşıyor. 2025 yılı yaklaşırken, binlerce kadına, gence ve çocuğa ulaşmaya devam etmemize destek olmak isteyenler, sevdiklerine web sitemizde bulunan bağış kartlarından hediye edebilirler.

Bütün bunların yanında, okurların ve takipçilerin eğer regl oluyorlarsa kendi bedenleri ve regl deneyimlerini dinlemelerini; kendilerine ihtiyaç duydukları bakımı ve alanı imkanlar el verdiğince tanımalarını; görünmez regl deneyimlerini konuşarak, örneğin aile sofrasında veya iş yerlerinde bu konuda bir diyalog başlatarak normalleştirmelerini istiyoruz. Üniversitelerinde, okullarında, iş yerlerinde, mahallelerde regl deneyimlerinin gözetildiği eylemler alınması için girişimde bulunabilirler. Biz bütün e-postalarımızı, metinlerimizi, mesajlarımızı “Konuşarak,” diye bitiyoruz. Aslında en büyük eylem çağrımız konuşmak. Konuşarak, Live to Bloom.   



Başak Bingüler

1987 yılında İstanbul’da doğdu. İstanbul Kültür Üniversitesi’nde Türk Dili ve Edebiyatı lisans ve Halkla İlişkiler yandal eğitimi aldı. Ardından Anadolu Üniversitesi Medya ve İletişim bölümünü tamamladı. Kariyerine sektörel bir yayın grubunda sırasıyla Editör Yardımcısı, Editör ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü olarak başladı. Daha sonra Kurumsal İletişim ve Pazarlama alanında yönetici...



BLOOM SHOP