“Bu kadar çok spor belki de orta yaş krizidir!” Gazeteci ve Ironman Nevşin Mengü’yle “spor ve veganlık” macerasını konuştum, kendisinden çok sporun orta yaş krizine delalet olabileceğini öğrendim! Gazeteci Nevşin Mengü, hem dobra hem de kendiyle yarışta. “Neden maratonlara katılıyorsun, dereceye girmeyeceksen?” diye soruyorum “Önemli olan bitirmek” diyor. “Neden bir insan kendini bu kadar yorar?” diyorum, cevabı “Belki de orta yaş krizindeyim!” oluyor. Mengü, hem yüzüyor hem koşuyor hem de bisiklete biniyor yani triatlon yapıyor. “Bazen çok yorgun hissediyorum” dese de enerjisi asla bitmeyecekmiş gibi duruyor. Üstelik sporu herkese tavsiye ediyor, bahane dinlemiyor “30 yaşını geçmiş insanlar için söylüyorum özellikle, bir saat erken kalk, sporunu yap gün içinde kendini daha iyi hissedersin” diyor. Nevşin Mengü’yle veganlığı, Ironman macerasını ve sağlıklı yaşamı konuştuk.
Senin Ironman olduğunu biliyoruz. Uzun mesafe koşu, bisiklet ve yüzmeye mesai gibi vakit harcıyorsun. Neden? Bir insan kendini neden bu kadar yorar?
Aslında buna bir tür orta yaş krizi diyenler var açıkçası, zaten bu sporları yapanlar da hep 30 yaş üstü. Gerçekten belki de orta yaş krizidir. Bir de tabii 20’li yaşlarda kariyerinin başındasın, iş hayatında bir mücadele içinde oluyorsun. 30’larında bu tamamlanıyor başka bir tatmin arayışına giriyor insanlar, benimkisi de sanırım o kategoride.
Maratona, Ironman’e katılıyorsun, üstelik profesyonel sporcularla yarışıyorsun, dereceye girmek çok zor. Neden bu zahmete giriyorsun?
Önemli olan birinci olmak değil ki, önemli olan yarışı bitirmek benim için.
Üstelik tüm bunları vegan beslenerek yapıyorsun…
Ben çocukluğumdan beri et yemiyorum zaten, biliyorsun sen de. Süt ürünlerini de kestim, seninle de bu konu üzerinde çok konuştuk “Süt nasıl elde ediliyor?” diye… Korkunç bir süreç var, buzağılar annelerinden zorla ayrılıyor, erkekler kesime gönderiliyor. Ve bu hayvanlar sürekli suni bir şekilde dölleniyor süt üretsin diye.
Bu işlem sırasında da makineye bağlanıyorlar. Kalçası kırılanlar, bacağı ayrılanlar oluyor, onları hemen o anda kesiyorlar. Yani bu çok masum bir süreç değil. Dolayısıyla vicdani olarak süt ürünleri de tüketmek istemedim ve tüketmiyorum. Ben doktor değilim, tabii ki “Vay çok sağlıklı, vay süper” diyemem. Sporcu performansına etkisi ne oluyor ona ilişkin de bir şey söylememem ama Amerikalı Dünya Şampiyonu atlet Carl Lewis vegan besleniyor, Brendan Brazier diye yine uzun mesafe sporcusu Ironman var, vegan besleniyor… Bakmak, denemek lazım… Sonuçta ben olimpiyat şampiyonu olmaya koşmuyorum. Ne olur yani performansım düşse? Bence vicdani olarak buna değer.
Neden insanlarda vegan beslenmeyle birlikte spor hatta ağır sporlar yapılamaz algısı var?
Cahillikten! Şunu söyleyen insanı anlarım ben: “Arkadaş ben kendimi çok seviyorum, çok beğeniyorum, başka kimsenin de acı çekmesi umurumda değil, etimi de yerim” desin, saygı duyarım ama bahane üretmesinler. İnsanlar acımasızlıklarına ve vicdansızlıklarına bahane bulmaya çalışıyorlar bence.
Nevşin Mengü güne nasıl başlıyor, nasıl devam ediyor? Ne yiyor?
Açıkçası 8’e kadar uyuyorum. Sonra o günkü antrenmanımı yapıyorum, yüzme veya koşu hangisi varsa. Çift antrenman olduğu gün bir de akşam spor yapıyorum ve günü kapatıyorum. Genellikle iki öğün yiyorum üç öğün çok geliyor. Genelde sabah iki dilim çavdar ekmeği ve yanına vegan peynir yiyorum. Akşam da kendime kocaman bir salata yapıp, iki kadeh de şarap içersem benden iyisi yok.
Maratona ya da Ironman’e katıldığın zamanlarda beslenmen değişiyor mu? Ne yiyip içiyorsun?
Yok değişmiyor. Bir hafta önceden karbonhidratı tamamen kestiriyor bazı antrenörler. Ben yapamıyorum, o kadar disiplinli bir insan değilim açıkçası.
Gelecekte vegan beslenme diğer beslenme seçeneklerinin önüne geçecek gibi görünüyor. Sence?
Belki vicdanen olabilir. Herkes “Hayvan kesmek normal, ne yiyelim?” diyor ya eskiden kölelik de normaldi, bunun aksi düşünülemiyordu. İnsan vicdani evrim geçiren bir şey… Eminim 100 yıl sonra hayvan kesip yemek çok garip karşılanacak. Sağlık açısından sorarsan, bilmiyorum. Doktor değilim. Murat Kınıkoğlu var hem vegan hem de doktor, isteyenler onu okuyabilir. O hep hayvansal ürün tüketmenin şeker hastalığına yol açtığını ve damarları tıkadığını söylüyor. Bilemiyorum.
Spor yapmak insana nasıl bir disiplin sağlar? Ya da bu disiplinle mi doğuyor spora yatkın olanlar?
İyi kötü çocukluğumdan beri spor yapıyorum ben. Bence bu çocukken sorumluluk duygusu aşılamayla alakalı bir şey… Mesela bizde şöyle oluyor, antrenör haftalık bir antrenman yazıyor, ben onu yapmazsam eğer inanılmaz rahatsız hissediyorum kendimi. Disipline ediyor mu? Ediyor tabii. 30 yaşını geçmiş insanlar için söylüyorum özellikle, bir saat erken kalk, sporunu yap gün içinde kendini daha iyi hissedersin.
Ağır sporlar bir süre sonra vücutta nasıl deformasyonlara yol açıyor? Tolere etme yolları var mı?
Özellikle bizim gibi bütün gün bisikletti, koşuydu güneş altındaysan cildin daha hızlı kırışıyor o bir gerçek. Vücuda deformasyon etkisiyse, kas yakımı bir zaman sonra çok oluyor uzun koşu antrenmanlarında. Uzun mesafe sporunda evet bunlar çok yararlı değil. “Sağlıklı kalayım” diyorsan günde 1-1,5 saati geçmeyen 3’te 1’i kardiyo, gerisi esneme ağırlıklı antrenmanlar daha tavsiye edilir.
“3 dakika yürüyün 1 dakika koşun”
Spor ve beslenme tavsiyeleri verir misin?
Şöyle ki, “Spor yaptık, çok yiyelim” diye bir şey yok. Zaten yaktığın günde 200- 300 kalori. Az yiyeceksin. Yeni başlayanlar için 15 -20 dakika koşu öneririm. Zamanla koşuyla yürüyüş karışık yapın, 3 dakika yürüyün 1 dakika koşun mesela. Kadınlar da “Ağırlık yaparsam şişerim” diye düşünmesin; şişmezsiniz! Özellikle bu tip baskılı sporlar kadınlarda kemik erimesinin önlenmesi için önemli ve gerekli. Özellikle 30-35 yaşından sonra vücutta kas kaybı da başlar. O kas kaybının önüne geçmek için kesinlikle ağırlık indirip kaldırılması lazım. Bir hareketi dörder set yapın. Bir de illa çok ağır kaldırayım demeyin, önce tekniğe dikkat edin. 8-9 tekrara kadar rahat kaldırabileceğiniz, 9’dan sonra sizi zorlayacak ağırlıklarla çalışın. Aşağı yukarı formül böyle bir şey…
Temiz beslenme akımı bir moda mı, geçici mi? İnsanlar neden bu kadar kendilerine takıntılı oldular?
Çünkü hastalıklar çok arttı, herkes şeker hastası neredeyse. İnsan ömrü uzadıkça hastalıklar da artıyor. Baklavaları löp löp götürürsen 60’ında ölürsün. Bak o dervişlere, monklara “bir lokma bir hırka”.
“10 yıl önce sokakta koşmaya başladığımda herkes deli diyordu”
Ülkemizde spor yapanların gittikçe artmasını neye bağlıyorsun?
2010’larda koşmaya başladığımda Ortaköy’de, Bebek’te herkes dalga geçiyordu “Deli” diye, şimdi herkes koşmaya başladı. İnsanlar faydalarını görmeye başladı bunun. Bakıyorum bazılarına boğazda menemen yiyeceğiz diye 4 saat arabanın içinde bekliyorlar. Sonra da yarı salçadan menemenlerini yiyorlar. Öyle yapacağına çık yürü, vallahi onun keyfi daha fazla. Bence insanlar bunun keyfini keşfediyor artık.
Spor yapmak, temiz beslenmek plaza insanı meditasyonu mu sence?
O da var, düşünsene ben şimdi serbest çalışıyorum ama bundan önce gidip işyerinde 10 saat oturuyordum. Plazada çalışınca insan kendini kümese sıkışmış tavuklar var ya, kesilmeyi bekleyen onlar gibi hissediyor. Suni ışığın içinde saatlerce oturuyorsun. Belki onun da etkisi var, çalışma koşulları çok değişti, çirkinleşti. Eskiden bizim babalarımız, dedelerimiz işyerine yürüyerek giderlermiş, öğle yemeğine eve yürürlermiş, yemek yiyip, geri dönerlermiş. Şimdi öyle bir durum yok. Belki de bundan dolayı insanlar işten çıkınca bedenen yormak istiyor kendisini.