Kürke karşıt olmak şaşırtıcı değil, hatta deyim yerindeyse trend. Peki, neden karşıtız veya olmalıyız? Sadece hayvanları sevdiğimiz için mi?
Gelin dilemmanın en ama en başına dönelim: Kürk şart mı? Evet şartmış, ama milattan binlerce yıl önce! İlk insanlar bitkisel ve hayvansal malzemelerden kendilerine giysi yapıyorlarmış. Aradan on bin sene geçti, hala mı buna ihtiyacımız var? Hatırlatmak mı gerekir? Artık mağara adamı değiliz, 21. yüzyıldayız!
Bu yazıya hazırlanırken ilk yaptığım şey hayvan hakları koruyucusu PETA’nın (“People For The Ethical Treatment For Animals”) kürk çiftliklerindeki hayvan hakları ihlalini gözler önüne seren videolarını seyretmek oldu.
Paloma Faith’in seslendirdiği bu videoyu (linke buradan ulaşabilirsiniz) mutlaka seyredin. Bakması çok zor iki buçuk dakika bekliyor sizi. Seyrettiğimde bir kafede idim. Hıçkıra hıçkıra ağladım. İçimde patlayan öfke boğazıma düğümlendi. Ekrandaki görüntüleri midem kaldırmadığı için defalarca başımı çevirdim. Zorla geri çevirdim gözlerimi ekrana. Çünkü tilkilere, vizonlara uygulanan vahşeti görmeliydim ki o acıyı en derinde hissedeyim ve aktarabileyim. Lütfen siz de seyredin, her ne kadar görüntüler hançer gibi ruhunuza saplansa da! Lütfen buna rağmen seyredin.
Bu vahşet gözden uzak ülkelerde değil, yaşam şartlarına imrendiğimiz Danimarka, Finlandiya, Norveç, Fransa, İtalya, Hollanda ve İsveç’te. Üstelik Kürk Ticaret Federasyonu tarafından “Origin Assured” belgeli kürk çiftlikleri bunlar. “Origin Assured” belgesi kürkü için öldürülen hayvanlara insani şekilde davranılması şartı ile veriliyor. Lakin bu sözde kalıyor… İşin gerçek yüzü ise PETA’nın deyimi ile: “Cruelty Assured” (Vahşet Garanti)!
PETA Uluslararası Programlar Direktörü Mimi Bekhechi, hayvanların durumunu tasvir ettikçe insanın yüreği parçalanıyor. Ömrünü daracık, pis bir kafeste onlarca hayvanla tıka basa şekilde geçiren, bir süre sonra psikolojisi bozulup deliren, etrafa saldıran, kendini yaralayan hayvanlar mı dersiniz; kürkü daha çok olsun diye normal kilosunun beş katına çıkartılmış, nefes almakta güçlük çeken, ayağa kalkamayan hayvanlar mı? Tıraş edildikten sonra beyni gözükecek şekilde yaralı olan fakat tedavi edilmeden öylece terk edilenler ve patileri soyulmuş, derisiz kalmış, basmakta acı çekenler… Onları o halde kafese geri koyuyorlar ve kafesteki diğer talihsiz hayvanlar bu acıya şahit oluyor, bugün yarın aynı duruma düşeceğini biliyor…
Durun! Eziyet daha bitmedi; hayvanın kürkünü aldılar, işlem tamam. Tedavi mi etmelerini bekliyorsunuz? Pek tabii ki hayır; onları öldürüyorlar! Lakin nasıl felaket bir şekilde katledildiklerini söylemeye dilim varmıyor, yoksa fena olup bu yazıyı okumaya devam etmezsiniz diye korkuyorum. Oysa söyleyecek başka gerçekler de var.
Kürkü için acı çektirilen ve vahşice öldürülen hayvan sayısı yılda 75 milyon!
Kimin umurunda? Kürk sektörü 40 milyar dolarlık bir sektör! Sizce kürkten kazanç sağlayanlar kolay kolay bundan vazgeçerler mi? Peki, herkes kürk almayı/giymeyi bıraksa, bu sektörün sonu gelmez mi? O zaman güç bizde; tüketici olarak talep etmememizde!
Bireye gelince; kürk olmadan da pekâlâ yaşarız. Meraklısı için peluş/suni kürkler ne güne duruyor? Üreticilere gelince; onların üstüne düşen ise bu katliamın parçası olmamak, ürünlerinde kullanmamak, bize de almamız için sunmamak.
Bir yandan da hakkını vermemiz gereken kürke karşıt duruş sergileyen moda tasarımcıları ve markalar var. Örneğin Stella McCartney 2001 yılında hiçbir ürününde deri ve kürk kullanmayacağını, tüm ürünlerinin çevre dostu ve geri dönüşebilir malzemelerden üretileceğini açıklamıştı. Üstünden 17 sene geçmiş olsa da bu misyonuna istisnasız bir şekilde uymaya devam ediyor. “Tasarımlarımızda kürke yer yok” diyen diğer moda tasarımcıları: Vivienne Westwood ve Calvin Klein. Vivienne Westwood’un kürk kullanmaya son veriş hikayesi 2006’da PETA ile görüşmesinden sonra oluyor.
Gördüklerinden ve anlatılanlardan o kadar etkileniyor ki sadece kürk kullanmayı değil, et yemeyi de bırakarak vejeteryan oluyor. Calvin Klein ise 1994 yılında PETA’nın ona zorla seyrettirdiği videodan sonra kürk kullanımına son veriyor. Onların yanı sıra Ralph Lauren, Tommy Hilfiger, Michael Kors ve Armani de “kürk kullanmayacaklarını” deklare eden tasarımcılar listesinde. Giorgio Armani: “Artık teknolojik gelişmeler gerçek kürk yerine geçerli alternatifler sunuyor.” diyor. Ne kadar da doğru!
Gucci, 2018’de kürk kullanımını sonlandıracağını duyurdu. Tasarımcısı Alessandro Michelle’in kattığı sihir ile şu an en talep gören moda markalarından biri olan Gucci, sektörün diğer oyuncularını da özendirir diye umuyorum.
Bu bize umut olsa da moda dünyasının ağır toplarından Fendi, Dior, Saint Laurent, Louis Vuitton ve Karl Lagerfeld tasarımlarında kürk kullanmaya inatla devam ediyor.
Fendi ve Chanel’in başındaki Karl Lagerfeld’in şu ifadesini duyunca şaşkına döndüm: “Kürke hayır demek kolay! Ama bu bir endüstri. Kürk olmazsa, kürk çiftliklerinde çalışanlara ne olacak? İşsiz kalacaklar!” Bununla da yetinmiyor, bir de şöyle diyor: “Kasap daha fena. Cinayet mahallinde olmak gibi bir şey. Korkunç!” ve de ekliyor: “İnsanlar et yiyor, deri giyiyorlarsa, kürk neden olmasın?”
1965’ten beri başında olduğu Fendi markası için Paris Haute Couture Haftası’nda “Haute Fourrure” isimli bir kürk defilesi düzenleyecek kadar da küstah. Defile çıkışında La Fondation Brigitte Bardot protestocularının ellerinde “Fendied” / (Fendi öldürdü!) posterleri yükseliyordu. PETA Direktörü Mimi Bekhechi The Independent’a bu defileyi “Fendi “Haute Horreur” (Dehşet/Korku)”şeklinde ifade etti.
Şunu merak ediyorum: Karl Lagerfeld’in yerlere göklere sığdıramadığı kedisi Choupette de mi yüreğini cız ettirmiyor? Karl Lagerfeld kedisine o kadar düşkün ki ona kitap yazdı, ismini verdiği bir gözlük tasarladı ve ona bakmaları için özel çalışanlar tuttu. Demeye dilim varmıyor ama, Karl Lagerfeld’in kedisinin başına böyle bir şey gelse; “Ne yani kürk sektörü batsın mı? Et yemek kadar normal bir şey bu” mu derdi?
Kürk üretimi oldukça, kürk karşıtı protestolar da son bulmayacak.Bunların arasında iki tanesi var ki gülmemek elde değil. Bunlardan biri kürkü ile havalı havalı salınan Kim Kardashian’ın üstüne un atılması 🙂 Kim Kardashian kızı North West’e bile kürk giydiriyor. Kürk karşıtlarının hedefi o olmasın da kim olsun? İşin tezat tarafı ise kız kardeşi Khloe Kardashian 2009’da PETA’nın kürk karşıtı reklamlarında yer almıştı. Bir diğeri Vogue US’in fenomen genel yayın yönetmeni, Anna Wintour’un başına gelenler: Protestoculardan biri Wintour’un suratına turta yapıştırdı… Yazarken bile gülesim geliyor 🙂
Kürk giyen ünlüler arasında Jennifer Lopez, Beyonce, Lady Gaga, Rihanna gibi giyimi ile kadınları peşinden sürükleyen isimler var. Lakin beni en çok hayal kırıklığına uğratan Kate Moss oldu. Bunlara ek bir de Naomi Campbell gibi tutarsız ünlüler var. PETA’nın ikonik kampanyası: “Kürk giyeceğime çıplak gezerim” manifestosunda yer almasına rağmen on beş senedir Amerikalı kürk markası Dennis Basso’nun reklamlarında kürklere sarılmış poz veriyor.
Gelin moral için iyimser portreye bakalım biraz da…
Topshop, Zara, Gap, Marks & Spencer, H&M, Net-A-Porter kürk kullanmama ve satmama kuralı ile kalbimizi kazananlardan. Sadece giysiyi üretenler değil, giysiye albeni katıp, bizi tüketime teşvik edenler de bir o kadar önemli. Bu anlamda dergilerin etkisi göz ardı edilemez. Vogue UK çekimlerinde asla kürk kullanmamak konusunda keskin kurallara sahip.
İngiltere’den bir başka iyi haber: Londra Moda Haftası boyunca moda tasarımcılarının %86’sı tasarımlarında kürk kullanmadı. Amerika’da ise durum maalesef ki bundan uzak. New York Moda Haftası Sonbahar/Kış 2017 koleksiyonlarında bu oran sadece %30’du.
Üretim yapılan kürk çiftliklerinden de iyi haberler yükseliyor. Örneğin 2025 sonuna kadar Norveç’te faaliyet gösteren 300 kürk çiftliği kapatılmış olacak. Hollanda, Hırvatistan, Slovakya da çiftlikleri faz faz kapatacak olan ülkeler arasında. 2000’lerin başından beri kürk çiftliklerinin yasak olduğu İngiltere ve Avusturya ise takdiri hak ediyor.
Bir de şu mevzu var: Anneden, babaanneden kalma kürkleri giymek! Neymiş: “Hayvanlar bu ceket için zaten çoktan ölmüşler, o yüzden vicdan azabı çekmeden giyebilirim” Kendimizi kandırmayalım. Bunu bir mazeret olarak sunanlara şunu sormak isterim: Etrafta kürk ile gezmeniz ya insanları özendirirse? Ya havalı bulurlarsa? Ya onun yumuşacık dokusuna ve sıcak tutuşuna imrenirlerse? Ya giymek için onlara ilham olursanız? – Günahı boynunuza! Öyle ya da böyle; yenisi eskisi, “sadece montumun yakasındaki” – fark etmez; kürk kürktür.
Kürk uğruna hayvanların katlediliş vahşetini işlemek benim için kolay olmadı fakat bu acı durumu yansıtmanın ve yaymanın önemi yanında bu zorluk bir hiçti. Gerçeklerden kaçmanın faydası yok. Ancak aktarmanın ve bilinçlenmenin faydası var. İnsanın vicdanını hırpalayan, dehşete düşüren kısımlar olsa da lütfen PETA’nın videosunu ve bu yazıyı arkadaşlarınızla paylaşın. Birer kişi birer kişi, günden güne artabiliriz “kürke karşı” duruşumuzda… Her ne kadar köpekleri tekmeleyen, arabası arkasında sürükleyen, kedileri yakan, daha da kötüsü öldüren ve bundan ceza almayan bir toplumda “kürk” karşıtlığı kilometrelerce ötede dursa da… Birlikte atılan bir adım, bir adımdır. Yol böyle başlar ve biter.
Başlangıç için iki önerim var:
Birincisi; bu yazı için araştırma yaparken Uzman TV’de kürk çeşitlerini anlatan, kürk montlar göstererek, cazipleştiren videolar karşıma çıktı. Gelin hep beraber Uzman TV’den bu videoları kaldırmasını isteyelim. Her birimiz bu adrese e-mail atarak talebimizi iletebiliriz.
İkinci olarak, sebepsizce katledilen Tanem Sivar ve Edhem Dirvana’nın köpekleri Django ve Pamuk’un vesile olduğu, Change.org’da başlatılan ‘Hayvanları koruyacak yasal düzen istiyoruz!’ kampanyasını imzalayarak hayvanlara karşı işlenen suçları cana değil “Mala zarar verme” olarak kabul eden Türk Ceza Kanunu’ndaki hükmün değiştirilmesi yönünde destek olabilirsiniz. Linke buradan ulaşabilirsiniz!
Konu ile ilgili “daha fazla” bilgiye aşağıdaki yazılardan da ulaşabilirsiniz: