YAZAN: BURCU ERBAŞ

Aynı eve çıkmak çoğu romantik ilişki için büyük bir adımı simgeliyor. Hatta çoğu partner, eve çıkmayı evlilik, çocuk sahibi olmak gibi daha büyük planlar için bir “test” olarak değerlendiriyor. Bununla beraber özellikle genç yetişkinlerin finansal açıdan diğer jenerasyonlara göre daha zorlu şartlar içinde yaşaması, gittikçe daha çok kişinin partnerleri ile aynı eve çıkmasına neden oluyor. Hem sosyal hem de finansal koşullar nedeniyle 18-44 yaş arasındaki kişilerin yarısından fazlası, romantik partnerleri ile aynı evi paylaşıyor. Peki bu yolu tercih eden kişiler hem kendileri hem de ilişkileri özelinde nelere dikkat etmeli? Aynı eve çıkma kararından sonra hangi konular mutlaka konuşulmalı? Sevgilisiyle aynı eve çıkacaklar için tüm bu sorulara cevap veren kapsamlı bir rehber hazırladık!


Sevgilisiyle aynı eve çıkacaklar neler beklemeli?

Aynı eve çıktıktan sonra ilişkinin dinamiği kesinlikle değişecek. Öncelikle bu durumu kabul etmek gerekiyor. Artık sadece kendimizi düşünmeyeceğimiz; partnerimizin istek ve ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurarak yaşayacağımız bu yeni düzende her tarafın uzlaşmaya açık olması ve gerektiğinde ödün verebilmesi gerekiyor. Birbirinin alışkanlık ve rutinlerine adapte olarak yaşamak, ilişkinin dinamiğini bir şekilde değiştiriyor. Bu yeni düzenin başarılı olması için yaşanan değişimlerin ilişkiyi negatif etkilememesi gerekiyor.

Sevgilisiyle aynı eve çıkacaklar nelere dikkat etmeli?

Neden aynı eve çıkmayı düşünüyorsunuz? Çoğu zaman partnerlerin aynı eve çıkma motivasyonları birbirlerinden farklı olabiliyor. Bir taraf aynı eve çıkmayı finansal ve lojistik olarak mantıklı bulduğu için tercih edebilirken, diğer taraf ilişki içerisinde önemli bir adım atmaya hazır oldukları için bunu isteyebiliyor. Bu nedenle her şeyden önce partnerlerin neden aynı eve çıkmak istediklerini, geleceğe dair istek ve beklentilerini konuşmaları önem taşıyor.

Hala aynı eve çıkma kararı alınıyorsa bu kez taraflar yoğun duygular hissetmeye başlayabiliyor. Gerginlik, telaş, mutluluk, heyecan. Büyük yaşam değişimlerinden önce bir miktar anksiyete hissetmek oldukça doğal olduğu için bu duyguları bir “kırmızı bayrak” veya “evrenden işaret” olarak yorumlamamak kafa karışıklıklarının önüne geçiyor. Aynı eve çıktıktan sonra yaşanabilecek her türlü olası durum karşısında önceden konuşulup anlaşılmış bazı sınır ve kuralların olması ise partnerleri büyük ölçüde rahatlatabiliyor. Partnerinizle aynı eve çıkmayı düşünüyorsanız siz de aşağıdaki konuları önceden gündeme getirebilir ve birlikte üzerine konuşabilirsiniz.

1. Sınırlarınızı belirleyin.

Çoğu zaman aynı eve çıkma kararını daha sorunsuzca atlatan çiftler, her iki taraf için de yeni bir eve taşınan çiftler oluyor. Yani bir partnerin evine diğer partnerin taşınması her iki taraf için de daha zorlu olabiliyor. Bir taraf kendi eski “kişisel alanını” diğer kişiyle bölüşmekte zorlanırken diğer tarafta yeni evini benimsemekte, kendini rahat hissetmekte zorlanabiliyor. Eğer var olan bir eve taşınılacaksa, partnerlerin kişisel alan sınırlarını konuşup eşitlikçi şekilde bölmesi önem taşıyor.

Evin fiziksel bölüşümü dışında öznel rutin ve alışkanlıkların da konuşulması kişisel alanların yaratılması için önem taşıyor. Örneğin, sizin için “yalnız zaman” ne anlama geliyor? Kaç dakikaya veya saate ihtiyacınız oluyor? Partnerinizin yalnız zaman geçirmek konusundaki beklentisi ne? Bu konuların konuşulması, aynı eve çıktıktan sonra partnerlerin yalnız zaman geçirmek istediklerinde birbirlerine alınmamalarını sağlıyor.

2. Finansal olarak nasıl bir iş bölümü yapılacağını konuşun.

Aynı eve çıkmak her durumda finansal bir iş bölümü konuşmasını gerektiriyor. Konu para harcamaya gelince partnerlerin birbirlerinden farklı bakış açıları olabiliyor. Kimi insan daha tutumlu olup para biriktirmeyi tercih ederken kimisi kazanılan parayı keyif ve konfor için harcamayı ve günü gününe yaşamayı tercih edebiliyor. Bu nedenle ev alışverişinden giderlerin ödenmesine kadar paranın ortak bir yerden harcanacağı durumlar için partnerlerin birbirlerinin finansal stratejilerinden haberdar olması ve birbirlerinin bütçelerine ve ekonomik amaçlarına saygı göstererek hareket etmesi gerekiyor. Ayrıca bu durum partnerlerin var olan borçları konusunda da dürüst olmalarını gerektiriyor.

3. Ev işlerini nasıl paylaşacağınıza karar verin.

Özellikle heteroseksüel ilişkilerde kadınların üzerine daha çok yük binmesi ile sağlanan ev işlerinin aynı eve çıkmadan önce mutlaka tartışılması ve partnerlerin mutlu olacakları şekilde bölüştürülmesi gerekiyor. Her iki partnerin de öncelikle ideal temizlik seviyelerinde karar kılması daha sonra ev işlerinde hangi görevleri yapmayı tercih edeceklerini belirtmesi önem taşıyor. Örneğin bir taraf için yemek yapmak zorlayıcı gelirken diğer taraf temizliği yapmayı veya market alışverişine gitmeyi hiç sevmeyebiliyor. Bu doğal yönelimlere göre ev işini bölüştürmek, daha sonraları ise partnerlerin iş/okul yoğunluklarına göre yeniden gözden geçirmek, eve çıkmanın en zorlayıcı kısmını hem daha keyifli hem de daha sorunsuz kılabiliyor.

4. Açık bir iletişim kurmaya çalışın.

Açık iletişim her başarılı ilişkinin temelinde bulunuyor. Özellikle aynı evde yaşayan partnerlerin birbirlerine karşı istek, ihtiyaç ve endişelerini açıkça dile getirebilmeleri hem yaşam kalitesi hem de ilişkinin sağlığı için büyük önem taşıyor. Açık bir iletişimin olmadığı durumlarda partnerler zaman içerisinde birbirlerine karşı dolabiliyor, içlerinde negatif duygular birikebiliyor. Aynı durum tartışma esnasında da kendini gösteriyor. Partnerimizle nasıl kavga ettiğimiz ve nasıl barıştığımız aynı eve çıktığımızda daha da önem kazanıyor. Bu nedenle partnerlerin mutlaka sağlıklı tartışma metotları geliştirmesi, empatiyi, saygıyı ve problem çözmeyi önceliklendiren yaklaşımlar edinmesi gerekiyor.

5. En kötü senaryo için bir yedek planınız olsun.

Aynı eve çıkmadan “en kötüsünü düşünün” demek, ilk başta çok kötü bir tavsiye gibi görünse de bir yedek plana sahip olmak kişiye hem zihinsel hem de lojistik olarak büyük bir rahatlık sunuyor. Hiç kimse ilişkisinde önemli adımlar atarken sonunda ayrılık olacağını düşünmüyor ancak hayatta beklenmedik gelişmeler yaşanabiliyor. Bu nedenle eğer sevgili ile bu yeni yaşam düzeni işe yaramazsa yeniden bir değişim yapmak için banka hesabında yeterli miktarda paraya sahip olmak, potansiyel yeni yaşam yeri ve koşullarını aklın bir köşesinde tutmak, hiçbir zaman kullanılmayacak olsa bile önem taşıyor.




    Burcu Erbaş

    1997 yılında Antalya’da doğan Burcu, İstanbul Saint Joseph lisesinde eğitim gördü. 2020 yılında Galatasaray Üniversitesi Siyaset Bilimi bölümünde lisans eğitimini tamamladı. Erasmus programı ile bir sene boyunca eğitim aldığı Sciences Po Paris’te çevre politikaları, sürdürülebilirlik ve ekoloji üzerine dersler aldı. Öğrendiklerinden çok etkilenen Burcu yaşam tarzını çevreye duyarlı olacak şekilde...



    BLOOM SHOP